26 Kasım 2024 Salı

Müslim: Türkiye'nin içinde olacağı 'güvenli bölgeyi' kabul etmiyoruz

Salih Muslim, Türkiye'nin Suriye'de sadece işgal ve katliamı düşündüğünü, 'güvenli bölge' kavramını da bunun için kullandığını belirtti. Türkiye'nin içinde olduğu hiçbir projeye destek vermeyeceklerini vurguladı.
PYD Dış İlişkiler Sorumlusu Salih Muslim, Türkiye'nin himayesinde kurulacak hatta "Türkiye'nin içinde parmağının olacağı bir güvenli bölgenin" kendileri tarafından hiçbir şekilde kabul görmeyeceğini vurguladı. Muslim, BM ya da uluslararası bir gücün güvenli bölge şeklinde konumlanmasını, kendilerinin de benimsediğini ifade etti.
 
KİMSE YEMEZ, KİMSE YUTMAZ
 
Yeni Özgür Politika'ya konuşan Muslim "Güvenli bölge kavramı, Trump'ın bir twittiyle dile getirildi ama Türkiye 'Benim himayemde olacak, bunu kuracağım, şöyle veya böyle yapacağım' diyor. Tabii ki bunların hepsi yalan. Kimse Türkiye'nin girişimini kabul etmiyor. Zaten, Türkiye'nin Suriye meselesinde ne yapmak istediği başından beri belli. Türkiye işgal saldırısıyla bölgeyi kontrol edecek ve demografik yapıyı değiştirecek. İşgal edeceği bölgeye kendi istediği insanları yerleştirecek. Kürtleri yok edecek. Bunu yaparken de 'Bende 3 milyon mülteci var. Bunları yerleştireceğim' diyor. Bunu da başkalarının toprakları üzerinde, başkalarının parasıyla yapmak istiyor. Bunu kimse yutmaz, kimse de kabul etmez" dedi.
 
GÜVENLİ BÖLGENİN KRİTERLERİ
 
Bahsedilen 'güvenli bölge' konusunda kendilerine ABD'liler tarafından bir şey iletilmediği ve detaylar konusunda herhangi bir bilgilerinin kendilerine ulaşmadığını söyleyen Muslim, Türkiye'yi ziyaret eden ABD'li askeri yetkililerin bu konuyu görüşmüş olabileceğini de sözlerine ekledi.
 
Muslim, güvenli bölge hakkında kendi düşüncelerini de şöyle izah etti: "Biz de halkımız için güvenli bölge oluşturulmasını isteriz ama bu şekilde değil. Güvenli bölge Türkiye'nin himayesinde olmaz. Hatta Türkiye'nin bir parmağının içinde olduğu bir güvenli olamaz. Türkiye işin içinde olursa bozar. Komploları sürekli devreye koyar. Biz hiç bir şekilde Türkiye'nin yapacağı veya içinde olacağı bir 'güvenli bölgeyi' kabul etmiyoruz. Türkiye, kendi plan ve projeleri olduğu içinde böylesi bir oluşum içinde yer alamaz. Türkiye'nin Misaki Milli ve Kürtleri yok etme planları var. Efrîn'de de bunu tümüyle gösterdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından gözlem noktaları kurulabilir. Yine uluslararası bir güç yerleştirilebilir. Zaten böyle bir mekanizmayı da herkes biliyor. Ama bizim düşündüğüz şu şekilde bu uluslararası bir konudur. Güvenlik Konseyi'nden böyle bir karar çıkacaksa muhakkak herkesi kabul etmesi gerekiyor. Bu nasıl kabullenilecek, nasıl yapılacak konusunda biz de bilmiyoruz. Diğer taraftan 'YPG olmayacak, şu olmayacak, bu olmayacak' şeklindeki bir ifade ise halklarımızı savunmasız bırakmaya yöneliktir. Suriye'deki halkların bir savunma sistemi var. Demokratik Suriye Güçleri'nden (DSG), Türkiye bu güçlere de 'terörist' diyor. Onun amacı halklarımız savunmasız bırakmak. Zaten bir halk savunmasız bırakılırsa da ona herkes istediğini yapar. DSG, Suriye halklarının Kürtler, Araplar ve Süryanilerin ortak savunma sistemidir."
 
Muslim, diğer ülkelerin 'güvenli bölge'ye yaklaşımı hakkında da şunları söyledi: "Suriye rejimi, 'güvenli bölge' düşüncesi ortaya atıldığında Türkiye'nin yapacağı bir işgali kabul etmeyeceklerini açıkladı. Rusya, Arap ülkeleri ve İran'ın ise daha bu düşünce yeni olduğu için net görüşlerini bilemiyoruz. Yine Amerikalılara sorduğumuzda onlar da bu konuda 'bilmiyoruz' diyorlar. Ancak, güvenli bölge uygulanacaksa bütün tarafların rıza göstermesi gerekiyor. Başka türlü de olmaz."
 
ERDOĞAN, ABD İLE RUSYA ARASINDAKİ İPLER ÜZERİNDE OYNUYOR
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu ayın 23'ünde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüşeceğini açıklamıştı. Ziyareti değerlendiren PYD Dış İlişkiler Sorumlusu Salih Muslim "Erdoğan Putin'e imdada gidiyor" dedi. Muslim şöyle devam etti: "Erdoğan, ayın 23'ünde Putin'e gidecek. Bu durum o görüşmede konuşulacak. Sanırım, imdada gidiyor. Erdoğan, ABD ile Rusya arasında ipler üzerinde oynuyor. Rusya ise Suriye rejimini korumak için çabalıyor. Suriye gibi Rusların da bu görüşmede Türkiye'nin isteklerini kabul edeceklerini düşünmüyorum. Korumak istediği bir ülkenin topraklarının başkaları tarafından işgal edilmesine onay vermek kabul edilemez bir durumdur. Nasıl olur bu konuda ayrıntıları veremeyiz ama Rusya'nın kabul etmeyeceğini düşünüyoruz. ABD'liler açısında yine bir şey söylemek gerekiyorsa, ABD'li yetkililer Türkiye'nin parmağının içinde olduğu hiç bir şeyi bizim kabul etmeyeceğimizi biliyor."
 
HALKLAR KENDİNİ SAVUNACAK
 
Türkiye'nin herkese rağmen yine her şeyi karıştıracak bir saldırı halinde olabileceğine de dikkat çeken Salih Muslim "Onun için Kürtler, Araplar ve diğer halklar kendilerini savunacak. Bu konuda kendilerini hazırladılar. Halklar kendi tedbirlerini almış durumdadır. Türkiye, biz evimizdeyken saldırması durumunda bize düşen direniştir. Bunun dışında bir çaremiz de yok. Hep beraber direneceğiz. Halklar sınırda yaptıkları çadır eyleminde bu direnişin mesajını da veriyor. Araplar, Kürtler, Süryaniler hiç kimse Türkiye'yi istemiyor. Tebqa'dan, Rakka'ya kadar hiç kimse Türkiye'nin işgaline onay vermiyor" şeklinde konuştu.
 
İŞGAL DAİŞ'E NEFES ALDIRIR
 
Muslim'e "Türkiye'nin istediği şekliyle bir işgal gerçekleşirse, bu durumun DAİŞ'in yeniden dirilmesine etkisi ne olur" şeklinde soru soruyoruz. İşte Muslim'in cevabı: "Herkes Türkiye'nin DAİŞ ile ilişkisini biliyor. Türkiye işgal saldırısında bulunursa bir amacı da tutuklu olan DAİŞ'lilerin bırakılmasıdır. 'Güvenlik' adı altında tutuklu DAİŞ'lileri himayesi altına alabilir. Bunun dışında bir işgal saldırısında DAİŞ'le mücadele eden birlikler ister istemez o alanlardan çekilmek zorunda kalır. Bu da DAİŞ'in güçlenmesine ve örgütlenmesine yol açar. Türklerin bir işgal saldırısı DAİŞ'in kendini yeniden geliştirmesine zemin sunar. Trump'ın kararından önce de zaten Türk devleti ve çeteleri günlük olarak tehdit ediyorlardı. 'Gireceğiz', 'Oradaki hendeklere gömeceğiz', 'Kürtleri keseceğiz' diyorlardı. Bütün bunlar zaten DAİŞ'in yararınadır. Ayrıca, İdlib'de ya da farklı bölgelerdeki çetelerini toplayıp Efrîn'e koyuyor. Şimdi bunların DAİŞ'ten farkı nedir ki? Bunları zaten İdlib'de, Efrîn'de, Şehba'da kullanıyor. Şu anda Suriye Demokratik Güçleri DAİŞ ile çok çetin bir savaşın içinde. Bunlara nefes aldırtmak için Türkler saldırabilir."
 
'TÜRKİYE'NİN TEHLİKESİNE KARŞI HERKESLE ÇALIŞIRIZ'
 
Türkiye'nin Misakı Milli temelinde Halep, Efrîn ve Şehba'dan  Musul ve Kerkük'e kadarki hattı işgal etmeyi amaçladığını vurgulayan PYD Dış İlişkiler Sorumlusu "Bunu teröre ve terör örgütlerine verdiği destekle, tehdit ve şantajla yapıyor. Ama başarılı olur mu, olmaz mı bu kesinlikle bizim direnişimize bağlı. Biz direniyoruz. Uluslararası güçlerde bununu farkında. Yine bu teröristlerle Türkiye'nin ilişkilerini biliyorlar. Sanırım, Türkiye'nin yapmak istediği şeyleri kolay kolay yutmazlar" dedi.
 
Muslim düşüncelerini şu ifadeyle noktaladı: "Şimdi belki kendi çıkarları için gevşek tutuyor veya görmezden geliyorlar ama Türkiye sadece bize karşı değil, bütün dünya için tehlikeli. Avrupa'da terör eylemlerini yapan da Türkiye'ye bağlı gruplardır. Türkiye fırsatını bu 'güvenli bölge' ile bulursa hem şantaj hem de bu teröristleri saldırtmakla yeni bir safhaya da geçebilir. Biz bunu engellemeye çalışıyoruz. Kendi evimizde saldırıya uğramamız durumunda kendimizi savunmaktan başka da çaremiz yok. Uluslararası güçler de kendi ekonomik çıkarlarını bir kenara koyup da halkların geleceği, Ortadoğu'nun geleceği, Avrupa'nın geleceğini düşünmeli. Bunun içinde Türkiye'ye 'dur' demeleri gerekiyor. Bunun için birlikte çalışabiliriz. Amerikalılar olmazsa başkalarıyla da çalışabiliriz."