MLKP/KKÖ-Kürdistan: İşgale ve sömürgeciliğe karşı 'jin, jîyan, azadî'
25 Kasım'ı yeni bir sıçrama zemini yapma, safları sıklaştırarak her alanda mücadele çağrısı yapan MLKP/KKÖ-Kürdistan, "Mirabel Kızkardeşler yaşıyor. Ama faşist Trujillo diktatörlüğü tarihin çöp sepetinde. Rojava devrimi yaşayacak. Sömürgeci faşist Erdoğan ise tarihin çöp sepetine, Trujillo'nun yanına gönderilecek. Kahrolsun ataerkil, sömürgeci faşist Türk devleti. Yaşasın kadın devrimimiz" dedi.
Marksist Leninist Komünist Parti/Komünist Kadın Örgütü-Kürdistan (MLKP/KKÖ Kürdistan), 25 Kasım'a çağrı yaptı. "İşgale ve sömürgeciliğe karşı 'jin, jiyan, azadi'" başlıklı MLKP/KKÖ-Kürdistan açıklamasında şu ifadeler yer aldı: 2012'de Kobanê'den start veren Rojava devrimiyle kadın özgürlük mücadelesi, yeni bir düzey kazanmıştır. Kadınlar, eş düzey örgütlenme, özerk yapılanma ve kendi öz örgütlülükleriyle demokratik iktidara ortak olmuştur. Cins özgürlükçü bir dünyanın kapısını aralamışlardır. Kürdistan, Ortadoğu ve tüm dünya kadınları için muhteşem bir zaferdir bu.
'MİŞTENUR TEPESİ DAİŞ'İN GÖMÜLDÜĞÜ YER OLDU'
Elbette, kadınların Rojava'da ortaya koydukları zafer pratiği, erkek egemen kapitalist sistemi ve onunla kaderlerini ortaklaştırmış tüm kurumları harekete geçirdi. DAİŞ, erkek diktatörlüğünün en yalın biçimidir. Kadın devrimine, erkek diktatörlüğünün bu temsilcisiyle saldırdılar. DAİŞ, tecavüz, kafa kesme, kadınları seks köleliğine mahkum etme gibi tarihin bilinen en aşağılık yöntemleriyle kadınlar şahsında halkı dize getirmek istedi. Ama başaramadı. Yenildi. Miştenur Tepesi, Arin Mirxanların bayrak gibi dalgalandığı, DAİŞ'in ise gömüldüğü bir yer oldu.
'ÖLENİ DİRİLTEMEDİLER YERİNE ERDOĞAN SAHAYA İNDİ'
Öleni diriltemediler. Onun yerine faşist şef Erdoğan doğrudan indi sahaya. Rojava'ya Türk ordusu ve devşirme ordularıyla aralıksız biçimde saldırdı. Ölüm kusan ihaları-sihalarıyla özel olarak kadınları hedefleyerek saldırdı. Cehennem zebanisi uçaklarıyla, topları, obüsleriyle saldırdı. Kiralık katilleriyle saldırdı. Rojava devriminin yaşamasının, kendisi için ölüm demek olduğunun bilinciyle saldırdı. Ama Rojava devrimini, kadın devrimini yıkamadı. Kadın devrimi yaşıyor. Erdoğan ve temsil ettiği tüm barbar, ataerkil, kapitalist sistem can çekişiyor. Sömürgeci, faşist Türk devleti Kürtlerin ve kadınların herhangi bir kazanımı karşısında burjuva sınıfsal ve Türk ulusal egemenliği için saldırıdan vazgeçmiyor. Sömürgeci, faşist şef Erdoğan burjuva sınıfının en şoven, milliyetçi, gerici ve kadın düşmanı temsilcisi olma hezeyanıyla bir kez daha 20 Kasım'da Rojava devrimine, Şengal'e ve aynı zamanda özgür gerilla kadının mekanı olan Kürdistan dağlarına saldırdı.
'TARİHSEL BİR FIRSATTIR'
Rojhilat'ta başlayıp İran'a yayılan kadın ve halk ayaklanması "burası Rojava'dır!" demişti. Rojava Rojhilat'ın ve İran kadın ayaklanmasının savunmasıdır. İran kadın ayaklanması Rojava'nın savunulmasıdır. Savunmayı tüm bölgeye ve dünyaya taşımak kadınların kadınlara karşı görevidir. İran'da kadınlara kan kusturan molla rejimini alaşağı etmek ve Rojavada kadın devrimini korumak dünyanın tüm kadınları ve ezilenleri için büyük sonuçları olacak tarihsel bir ilerlemedir. Cins özgürlüğü ve politik özgürlük için tarihsel bir fırsattır.
'25 KASIM'I KADINLAR İÇİN YENİ BİR SIÇRAMA ZEMİNİ YAPALIM'
Hayal edelim Rojava'da yenilmiş bir Erdoğan, İran'da yıkılmış bir molla rejimi. Ve bunu insanlığa armağan eden kadınlar öncülüğündeki halk devrimleri. Erkek egemenliğinin postalları altında ezilen, yok edilen, aşağılanan kadınlara bir bayram sevincidir bu. Kadınların yenilgiden zafere ilerleyişlerinin bu tarihsel anında tüm komünist, devrimci, demokratik, yurtsever, feminist kadınlara büyük görevler düşüyor. Bu 25 Kasım'ı kadınlar için yeni bir sıçrama
zemini yapalım.
'SAFLARI SIKLAŞTIRALIM, HER ALANDA MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM'
Bu yıl 25 Kasımda, kadın devrimi ve tüm ezilen kadınların karşısında adeta kolektif bir cinayet şebekesine dönüşmüş Türk devleti, Rusya ve Amerika'ya karşı 'Jin jîyan azadî' sloganlarıyla hücuma geçelim. Her yerden yükselecek 'işgale son', 'Jin jiyan azadi' sloganıyla Erdoğan devletine büyük bir
ders verelim. Türkiye ve Kürdistan'da Haziran ayaklanması, Kobanê direniş ruhuyla sokaklarda olalım. Türkiye emekçi kadınları Türk devletinin bu sömürgeci savaş politikasına karşı ayağa kalktığında erkek egemenliğine karşı güçlü bir darbe indirmiş olacaklardır. Bugün kadınlara yönelik en büyük şiddet sömürgeci Türk devletinin kendisidir. Kadınlara, Kürt ulusuna ve tüm ezilenlere savaş açmış bu sömürgeci devletle barış içinde yaşanamaz. Safları sıklaştıralım. Mücadeleyi her alanda büyütelim.
'BİNLERCE KADIN BARİKATLARDA ŞEHİT DÜŞTÜ'
Rojava'da kadınlar, dünyanın bütün kadınları ve tüm ezilenler için, yaşamda ve savaşta emekleri, cesaretleri, fedakarlıkları ve baş eğmez kararlılıklarıyla saldırılara karşı barikat oldu. Binlerce kadın bu barikatlarda şehit düştü. Bir kez daha Rojava kadın devrimimizi selamlıyor, ordumuz YPJ'ye erkek egemen devletlerin saldırılarına karşı mücadelesinde başarılar diliyoruz. Arinlerin, Jiyanların, Ivanaların, Saryaların, Raperinlerin, Zilanların, Sara ve Rukenlerin suyunu içtiği, ekmeğini yediği, silahlarını çattığı topraklar yenilmezdir. Tüm kalbimiz ve aklımızla bunu biliyor, buna inanıyoruz.
'KAHROLSUN SÖMÜRGECİ TÜRK DEVLETİ'
Biz MLKP-KKÖ olarak sömürgeciliğe ve işgale karşı dün olduğu gibi bugünde Rojava devrimimizi dağlarda ve kentlerde mevzilerde saf tutarak, özsavunmada görevler üstlenerek savunmaya devam edeceğiz. Mirabel Kızkardeşler yaşıyor. Ama faşist Trujillo diktatörlüğü tarihin çöp sepetinde. Rojava devrimi yaşayacak. Sömürgeci faşist Erdoğan ise tarihin çöp sepetine, Trujillo'nun yanına gönderilecek. Kahrolsun ataerkil, sömürgeci faşist Türk devleti. Yaşasın kadın devrimimiz!"