MLKP/KKÖ: Erkek ve devlet şiddetine karşı eyleme, sokağa, mücadeleye!
25 Kasım'da tüm kadınları sokağa çağıran MLKP/KKÖ, "Rejimin kadın özgürlük mücadelesine yönelik kısa vadeli hedefi, kadınların sokak eylemini 25 Kasım ve 8 Mart'lara sınırlamak, mücadelenin örgütlülüğünü ve sürekliliğini kırmaktır. Ancak özgürlük mücadelemiz, 25 Kasım ve 8 Mart'lara sığmaz" ifadelerini kullandı.
Marksist Leninist Komünist Parti/Komünist Kadın Örgütü (MLKP/KKÖ), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı: "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele gününde, erkek egemen sermaye düzeninin kadına yönelik şiddetine karşı kadınlar dünyanın dört bir yanında sokaklara çıkacak. Erkek şiddetine olduğu kadar, erkek egemen burjuva devletlerin işgalci sömürgeci saldırılarına, ırkçılığına, sömürü ve baskılarına da isyanını haykıracak, bütün cinsel, ulusal ve sınıfsal kurtuluş savaşımlarının, eşitlik, özgürlük, adalet mücadelelerinin öznesi olduğunu gösterecek.
'FAŞİST ŞEFLİK REJİMİ KADINLARIN KAZANIMLARINI GASP ETME DERDİNDE'
Faşist şef Erdoğan ve onun erkek egemen rejimi, kadınların onlarca yıllık mücadelelerle elde ettiği bütün kazanımları gasp etme derdinde. Faşist şeflik rejimini, onun erkek egemen yapısını da politik islamcı temelde restore ederek sağlamlaştırmak istiyor. Bu nedenle, bir yandan polis, asker, bürokratlar eliyle bizzat kadın örgütlerine ve kadınlara şiddet uygular, öncü kadınları katliam, tutuklama, gözaltı saldırılarına maruz bırakırken, diğer yandan kadına yönelik taciz, tecavüz, işkence, cinayet, LGBTİ+lara yönelen nefret şiddeti ve çocuğa yönelik erkek istismarı, cinsel saldırıları karşısında cezasızlık politikasını tırmandırıyor. Bakur'da kadın örgütlerine, mevzilerine saldırarak, taciz-tecavüz saldırılarını sömürgeciliğin bir özel savaş yöntemi olarak uygulayarak, politik islamcı gericiliği kadın kazanımlarına karşı kullanarak; Rojava'da, devrim güçlerine karşı kesintisiz sömürgeci işgalci saldırılarıyla; Başur'da öncü Kürt kadınlara yönelik suikastleri ve işgaliyle, Kürdistan kadınlarının kazanımlarını da hedef alıyor. Cins çelişkisi ve çatışmasının en ezilen tarafı LGBTİ+ hareket ve tek tek LGBTİ+'lar, bir varlık yokluk saldırısıyla, tehdidiyle karşı karşıya.
'KADINA YÖNELİK ŞİDDET MÜNFERİT DEĞİL'
Faşist şeflik rejimi kadın özgürlük mücadelesini, sadece erkeğin iktidarını güçlendirmek için değil, faşizme karşı direnişin en güçlü, en dinamik bileşenlerinden birini geriletmek, iradesini kırmak için de hedef alıyor. İşçi ve emekçilerin, Kürt halkımızın, Alevi emekçilerin, gençliğin, ezilen sınıf ve tabakaların direnişine, kazanımlarına, örgütlülüğüne vurduğu her darbeyle erkek egemenliğinin güçlendiğini, erkek egemenliğinin mevzi kazandığı her yerde ise, bu mücadelelerin dinamizminin zayıfladığını, hatta erkek egemenliği temelinde rejime yedeklendiğini deneyimleriyle biliyor.
Kadına yönelik şiddet, münferit, tekil değil; cins çatışmasının, cins çelişkisinin kaçınılmaz sonucu, erkek egemenliği ve heteroseksizmin kendisini sürdürmesinin yoludur. Erkek egemenliğinin en önemli dayanağı, kadına yönelik sömürünün ve şiddetin özde toplumsal, biçimde tecrit, bireysel niteliğidir. Bu yüzden biz kadınlar, özgürlük mücadelesini bireyler olarak veremeyiz. Faşist şeflik rejimi bu nedenle de evsel köleliği daha da derinleştirmek, tecridi artırmak, kadınların toplumsal yaşama katılımını, toplumsal eylemini ve örgütlenme yönelimini zayıflatmak istiyor.
'ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZ 25 KASIM VE 8 MART'LARA SIĞMAZ'
Rejimin kadın özgürlük mücadelesine yönelik kısa vadeli hedefi, kadınların sokak eylemini 25 Kasım ve 8 Mart'lara sınırlamak, mücadelenin örgütlülüğünü ve sürekliliğini kırmaktır. Ancak özgürlük mücadelemiz, 25 Kasım ve 8 Mart'lara sığmaz. Örgütlü mücadeleden, kazanılmış mevzilerden, erkek ve devlet şiddetine ve erkek egemenliğinin tüm saldırılarına karşı sokaklarda refleks vermekten, özsavunma yapan kadınları sahiplenmekten, erkek şiddetine kadınların meşru şiddetiyle yanıt vermekten vazgeçmeyeceğiz. Faşizme karşı antifaşist örgütlerde örgütlenmekten, işçi, emekçi, gençlik mücadelelerinin, Kürdistan'ın özgürlük ve eşitlik mücadelesinin öznesi olmaktan, sadece erkek şiddetine karşı değil, tüm faşist baskı ve yasaklara, kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten geri durmayacağız.
25 Kasım'da yine sokakları tutacak, faşist şeflik rejiminden, erkek egemenliğinden, erkek şiddetinden, cezasızlık politikalarından hesap soracağız. Kadın düşmanı faşist şeflik rejimini yeneceğiz! Erkek egemen kapitalizme karşı kadın isyanını büyüteceğiz! Yaşasın kadın devrimi! Yaşasın sosyalizm!"