2 Ekim 2024 Çarşamba

MLKP MK: Selam olsun Mustafa Suphilerin, Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin izinde yürüyenlere

Kuruluşunun 26. yılı dolayısıyla açıklama yayınlayan MLKP MK, "Selam olsun Mustafa Suphilerin, Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin izinde yürüyenlere" denildi.

Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Merkez Komitesi (MK), kuruluşunun 26. yılına ilişkin "Selam olsun Mustafa Suphilerin, Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin izinde yürüyenlere" başlıkla açıklama yaptı.

2020/09 sayılı ve 6 Eylül 2020 tarihli açıklamada "Kendini, işçi sınıfının ve başta kadınlar olmak üzere, ezilenlerin kurtuluşuna, insani ve özgür bir dünya kurmaya adamış MLKP 26. savaşım yılında" denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
"MLKP'yi mücadelenin yasal-yasadışı, barışçıl-kitle şiddetine dayalı, silahsız ve silahlı biçimlerini birleştiren, kaynaştıran politik mücadele anlayış ve tarzından, bu temelde geliştirdiği pratiklerden tanıyorsunuz.

MLKP'yi, grupçuluğu yenilgiye uğratan Birlik Devriminden, emekçi sol hareket içindeki birleştirici zihniyet ve pratiğinden, 71 devrimci önderliğinin geliştirdiği devrimci yoldaşlık ruhu ve kültürünü bayraklaştırmasından tanıyorsunuz.

MLKP'yi, enternasyonalizm ilkesine sımsıkı bağlılığından, enternasyonalist emek ve kararlılığından tanıyorsunuz.

MLKP'yi, kendini yenileme gücünden ve özeleştiri yeteneğinden tanıyorsunuz.

MLKP'yi, sınıf mücadelesini ilerletmek için günün, dönemin ele alınması, çözülmesi gereken teorik sorunlarını omuzlama kararlılığından, marksizm-leninizme bağlılığından tanıyorsunuz.

MLKP'yi, sınıf mücadelesinin en sert zamanlarında, en yüksek fedakarlıklar gerektiren anlarda, sizin sorunlarınızla, taleplerinizle, özlemlerinizle kurduğu ilişkide gördünüz, sınadınız.

MLKP'yi, işçi grev ve direnişlerinden, emekçi memur mücadelesinden, gençlik eylemlerinden, kadınlara yönelik şiddete ve cins ayrımcılığına karşı kavgadan, gecekondu halkının direnişlerinden, Kürt halkımızın özgürlük savaşımından, Alevi halkımızın inanç özgürlüğü mücadelesinden, doğanın tahrip edilmesine karşı eylemlerden tanıyorsunuz.

MLKP'yi Gazi ayaklanmasından, kayıplar kampanyasından, gençliğin 4-5 Şubat atılımından, 1 Mayıslardan, Sultanbeyli baskınından, barikat çarpışmalarından, İstanbul NATO toplantısına karşı kampanyadan, resmi ve sivil faşist çeteler karşısındaki pratiğinden, Gezi Haziran ayaklanmasından, 6-8 Ekim Kobanê serhildanından, Kobanê direnişinden, Nusaybin özyönetim direnişinden tanıyorsunuz.

MLKP'yi, Bakurê Kurdistan'dan Rojava ve Şengal'e sosyalist yurtseverlik bayrağını yükseltme iradesinden, şovenizme karşı başeğmez tutumundan tanıyorsunuz.

MLKP'yi, cinsiyetçiliğe karşı uzlaşmazlığından, kadın özgürlük değerlerine sarsılmaz bağlılığından tanıyorsunuz.

MLKP'yi, işkencehanelerdeki başeğmezliğinden, zindanlardaki direnişçiliğinden, rejimin mahkemelerinde faşizmi, sömürgeciliği ve kapitalist düzeni yargılayan duruşundan tanıyorsunuz.

MLKP'yi, Erdal Balcı'dan Koray Aspir'e, Şengül Boran'dan Şevin Söğüt'e, Türkiye'de, Kuzey Kürdistan'da, Rojava'da, Güney Kürdistan'da, Suriye'de, kentlerde ve dağlarda, işkencehanelerde ve ölüm oruçlarında, kuşatılmış kızıl müfreze üslerinde ve sokak çatışmalarında, zindan barikatlarında ve savaş hazırlıklarında ölümsüzleşmiş aydınlık gülüşlü yoldaşlardan tanıyorsunuz.

MLKP'yi, Suruç ölümsüzlerimizin, 33'lerin yenilmez umutlarından, kızıl düşlerinden, faşizmin, sömürgeciliğin, DAİŞ çetesinin korkusu olan cüretlerinden tanıyorsunuz.

MLKP'yi koronavirüs döneminde işçilerin, yoksulların, emekçilerin, kadınların talep, sorun ve özlemleri için sokaklarda yükselen sesinden, direncinden, feda ruhundan tanıyorsunuz.

Partimiz, 26. kuruluş yıldönümünde, politik İslamcı faşist şeflik rejimine, sömürgeciliğe, erkek egemen düzene, bölge gericiliğine ve dünya burjuvazisine karşı dur durak bilmeden dövüşmeyi sürdürüyor.

Hepinizin gördüğü gibi, faşist şeflik rejimi, işçileri, işsizleri, kent ve kır emekçilerini, kadınları, gençleri, Kürt halkımızı, ulusal toplulukları, Alevileri, antikapitalist veya antişoven Müslümanları dilsiz köleler haline getirmeyi hedefliyor. Bunun için, 20 Temmuz 2015'ten günümüze değin kesintisiz bir faşist devlet terörü ve sömürgeci savaş yürütüyor. Katliamlar yapıyor, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ı bir açık hava hapishanesine çeviriyor. Demokratik hak ve özgürlükleri gasp ediyor. Uyuşturucu çeteleri için özel aflar çıkararak onları tıpkı daiş'i kullandığı gibi, halklarımıza karşı kullanmaya hazırlanıyor. AKP'nin bekçi teşkilatını kurarak faşist devlet terörünü gün yirmi dört saat aralıksız uygulamak, işçilerde ve ezilenlerde korku ve yılgınlık yaratmak istiyor. Faşist şeflik rejimi aynı zamanda, işgallere girişerek, bölgesel savaş kışkırtıcılığı yaparak bölge halklarını birbirine düşman etmeye, bu düşmanlık ortamında Türk işçilerini, Türk halkını, Türk milleti adına, kendi peşine takmak istiyor.

Tüm bunları, kapitalist tekellerin, en başta da saray cuntasını destekleyen ve onun himayesindeki politik İslamcı kapitalist tekellerin çıkarları için yapıyor.

Faşist şefin ve saray cuntasının dini, imanı paradır, sermayenin çıkarlarıdır. Din bezirganlığıyla, ırkçı, şoven tek dil, tek bayrak laflarıyla bu gerçeğin üzerini örtmek için, gün yirmi dört saat yalan kusuyor.

Burjuva partiler, en başta da, 'ana muhalefet partisi' adı verilen CHP, oyunu aldığı işçileri, kadınları, alevileri, gençleri, yoksulları, emeklileri, köylüleri susmaya, sokağa çıkmamaya, mücadeleden uzak durmaya çağırıyor. Faşist şefin hizmetinde çalışıyor.

Oysa işçiler, fakirler, yoksullar, kadınlar, gençler, LGBTİ+'lar, ezilen ulus ve inançlardan halklarımız sesini yükseltmezse, meydanlarda, işçi havzalarında, emekçi semtlerde, okullarda, köylerde mücadeleyi büyütmezse, faşist şeflik rejimi, büyük bedellerle kazanılmış hak ve özgürlüklerin son kırıntılarını da ortadan kaldıracak, insan onurunu daha pervasızca ayaklar altına alacaktır. Yüzlerce cansız bedeni mezarlarından çıkarıp binlerce kilometre uzakta, plastik kutular içinde kaldırımın altına gömmesinde, bir anneye evladının cenazesini kargoyla göndermesinde, korona virüs nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan ettiğinde bile işçileri çalışmaya mecbur etmesinde, evlilik adı altında çocuklara tecavüzü yasallaştırmaya çalışmasında gördüğümüz gibi, insanlık düşmanlığında sınır tanımayacaktır.

Partimiz öncesinde olduğu gibi, 20 Temmuz 2015'ten bu yana da, faşizme, sömürgeciliğe ve kapitalist sömürü düzenine karşı mücadelenin en ön siperlerinde dövüştü. Bedel ödemekten kaçınmadı. Devrimin feda bölüğü olarak, en büyük zorlukları ve fedakarlığın her biçimini göze aldı ve göğüsledi. 26. savaş yılında, siz dünyayı omuzlarında taşıyan işçilere; faşizmin, sömürgeciliğin, erkek egemen düzenin ve kapitalizmin yarattığı acıları çeken ezilen milyonlara, güven ve sevgiyle sesleniyoruz:

MLKP saflarında birleşerek, Komünist Kadın Örgütünde, FESK'te, KGÖ'de görevler üstlenerek, partimize olanak sunarak, mali ve teknik destekte bulunarak, işçilere, kadınlara, emekçilere karşı suç işleyenlere ait bilgiler ulaştırarak faşist şeflik rejimine karşı mücadeleyi yükseltelim. Sömürüye, yoksulluğa, işsizliğe, evsizliğe, kadın cinayetlerine, ırkçılığa, şovenizme, adaletsizliğe, zulme, doğanın kapitalist yağmasına ve dünyanın yaşanmaz hale getirilmesine karşı savaşımı büyütelim ve dört bir yana yayalım. Özgürlüğün, adaletin, halklara ve kadınlara eşitliğin zaferini, İşçi-Emekçi Meclislerine dayalı Halk Cumhuriyetleri Birliği'ni ve sosyalizmi kazanalım. Bölgedeki ve dünyadaki devrimci savaşımlara omuz verelim. İnsanın insana kulluğunu yerle bir edelim.

Faşist şeflik rejimine karşı, tüm alan ve cephelerde birleşik savaşımı yükseltmek için, antifaşist, antişovenist cephede birleşelim. Halklarımızın devrimcilerden, antifaşistlerden beklentilerini karşılıksız bırakmayalım. Paramazların gür sesine, Suphilerin komünist bir programla ortaya çıkışına, Mahirlerin, İbrahimlerin, Denizlerin sınır tanımazlığına, devrimci yoldaşlığına, Mazlumların sömürgeciliği kahreden cüretine, faşizme ve sömürgeciliğe karşı birleşik mücadeleyi yükselterek, devrimi büyüterek cevap olalım.

26. savaşım yılında parti çalışmalarımızı Türkiye ve Kürdistan'ın dört bir yanına yaymak, proletaryanın savaş kurmayı ve öncü müfrezesi olmanın gereklerini yerine getirmek, birleşik devrimimizin zaferini yakınlaştırmak için, kitle çalışmasında, örgütleme faaliyetinde, militanlıkta, yoldaşlıkta, devrimci disiplinde, komünist kültürü yaşamın bütününde varetmekte, devrimci görev ve fedakarlıklarla ilişkide birkaç adım öne çıkalım. 26. kavga yılımızda kızıl bayrağı Serhat'tan yükselten Sinan ve Koray yoldaşların kararlılığı ve özgüveni içinde daha büyük görev ve sorumlulukları omuzlayalım.

Selam olsun faşizme, sömürgeciliğe, erkek egemen düzene ve kapitalizme karşı mücadele edenlere! Selam olsun zindanlardaki başeğmez savaşçılara! 26. savaş yılında, devrimin zaferi için yaşasın MLKP! Kadınların özgürlüğü için yaşasın KKÖ! Şan olsun Fakirlerin ve Ezilenlerin Silahlı Kuvvetlerine! Şan olsun Komünist Gençlik Örgütüne!"