25 Kasım 2024 Pazartesi

Mısırlı aktivistlerden COP27'ye karşı mücadele çağrısı

Kasım ayında Mısır'ın Sina Yarımadası'nda düzenlenecek olan COP27 konferansına ilişkin Mısırlı bir grup aktivistin yayınladığı açıklama, Mısır'da yasaklandı. Açıklama, yasaklamaya karşı İngiltere merkezli Mısır Dayanışma İnisiyatifi tarafından paylaşılarak dayanışma sergilendi. İklim ve Demokrasi için Mısır Kampanyası'nın açıklamasında halkı, iklim değişikliğine karşı küresel taban hareketini yaratma, demokrasi, özgürlük mücadelesini birleştirme çağrısı yapıldı.

İklim ve Demokrasi için Mısır Kampanyası, 2022 yılının Kasım ayında Mısır'da düzenlenecek COP27'ye ilişkin açıklama yaptı.

Mısır rejiminin baskısını yeşil yıkamayla aklamak için COP27'yi kullandığı vurgulanan açıklama Mısır'da yasaklandı. Haziran ayında yapılan açıklama Mısır'da uygulanan sansür nedeniyle, İngiltere merkezli Mısır Dayanışma İnisiyatifi tarafından paylaşıma sokuldu.

Mısır'ın Sina Yarımadası'ndaki turistik Şarm El-Şeyh kentinde gerçekleştirilecek COP27 konferansının Glasgow'daki COP26'da verilen sözlerin tutulmadığı bir ortamda gerçekleştirileceği belirtilen açıklamada, "Hepimiz bir iklim felaketine doğru yaklaşıyoruz, ancak siyasi liderler ve büyük şirketler kaynaklar, pazarlar ve jeopolitik hakimiyet için yaptıkları rekabete kendilerini o kadar kaptırmış durumdalar ki gezegenimizi kurtarmak için gerekli önlemleri alamıyorlar" denildi.

'HALK HAREKETİYLE DEĞİŞİM ZORLANABİLİR'
Dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın tabandan hareketi ile değişimi zorlayabileceği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Yine de COP27 konferansı, giriş ve çıkışı tek bir ana yola sahip, izole edilmiş, ağır polis denetimindeki bir turizm beldesinde ve konferans sürecinin tamamını özellikle yoksul ülkelerden gelenler olmak üzere pek çok taban örgütünün imkanlarının ötesine taşıyan ücretler talep eden otellerde gerçekleştiriliyor. Mısır hükümeti konferans sırasında karşıt görüşlere yer verileceğini açıkladı, ancak aslında kastettikleri, bağımsız bir yerel sivil toplum izlenimi vermek için devlete bağlı STK'ların kongre merkezi yakınında gösteriler yaptığı sahte protestoların aktivistlere yutturulmaya çalışılmasıdır. Konferans süresince hiçbir gerçek Mısırlı muhalif aktivistin Şarm El-Şeyh'e yaklaşmasına izin verilmeyecek. Gerçek küresel taban hareketlerinin kandırılarak devlet tarafından organize edilen böyle bir maskaralığa katılmaları ise utanç verici olacaktır."

'MISIRLI MUHALİFLER HAPSEDİLDİ'
Mısır hükümetinin COP27'ye ev sahipliği yapmaya hazırlandığı süreçte ülkede muhalif pek çok kişinin ifade özgürlüğü, örgütlenme veya barışçıl toplanma haklarını kullandığı için Mısır hapishanelerinde tutsak edildiği kaydedilen açıklamada, "Mısır bir Afrika ülkesi ve Küresel Güney'in bir parçasıdır. Ancak Mısır aynı zamanda acımasız ve yozlaşmış bir askeri diktatörlük tarafından yönetilen bir ülkedir. Abdelfattah El-Sisi rejimi, konferans sırasında ve öncesindeki aylarda kendisini genel olarak Küresel Güney'in, özel olarak da Afrika kıtasının ihtiyaç ve taleplerini savunuyormuş gibi sunacaktır. Bu büyük bir yalandır. Bu rejimin temsil ettiği tek şey 2013'ten beri iktidarda olan askeri cuntadır" diye belirtildi.

'SİSİ MISIR HALKINI VE ÇEVREYİ MAHVEDİYOR'
Temmuz 2013'te Sisi'nin askeri darbeyle iktidara gelmesinin ardından her türlü muhalefetin "terör kampanyasıyla" ezildiği vurgulanan açıklamada, rejimin Mısır halkını, Afrika kıtasını ya da Küresel Güney'i temsil etmediği kaydedildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Sisi rejimi yeşil yıkamayla aklamak, alternatif ve yenilenebilir enerjiyle ilgili birkaç vitrin projesini öne çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Gerçek şu ki Sisi hem Mısır halkını hem de çevreyi mahveden bir rejimin başında. Bu yeşil yıkamanın amacı iki yönlü: Birincisi, zengin sanayileşmiş ülkelerden mümkün olduğunca fazla mali yardım almak. Bu paranın büyük bir kısmının sonu ülke dışına, Sisi ve generallerinin aynı sanayileşmiş ülkelerdeki banka hesaplarına aktarılmak olacak. İkincisi, dipsiz bir berbatlıktaki insan hakları sicilinden dikkatleri uzaklaştırmaktır. Ve her zamanki gibi sözde demokratik Batılı hükümetlerin liderleri Sisi'nin yaptıklarının yanına kâr kalmasına izin vereceklerdir" denildi.

İklim değişikliği ve çevrenin bozulmasının en ağır bedelini Mısır da dahil olmak üzere Küresel Güney halklarının ödeyeceği vurgulanan açıklamada halk üzerindeki baskılara işaret edildi: "Bu nedenle, bu süreçleri yavaşlatacak ya da tersine çevirecek değişiklikler için hükümetler üzerinde baskı kuran küresel hareketlerin bir parçası olmaları elzemdir.

Ancak Mısır halkının örgütlenme ya da gösteri yapma hakkı engelleniyor. Ayrıca her türlü ifade özgürlüğünden de mahrum bırakılıyorlar. (2014'ten bu yana 500'den fazla Mısırlı muhalif internet sitesi engellendi). Tüm bunlar gaddarca yasalar, hukuk dışı hapis, işkence ve hatta cinayet yoluyla yapılıyor.

Hükümetin çevre politikalarına karşı çıkan Mısırlı aktivistler saldırılara maruz kaldı, hapsedildi, gözetim altına alındı ve susturuldu. Konu ne olursa olsun, ister kömür ithalatına karşı mücadele olsun, ister yerleşim yerlerine yakın çimento fabrikalarına ve neden oldukları sağlık zararlarına karşı, ister su kaynaklarını kirleten gübre fabrikalarına karşı, isterse de inşaat projelerine yol açmak için kent merkezlerindeki ağaçların ve yeşil alanların yok edilmesine karşı olsun, verilen yanıt hep aynı: Baskı."

'SİZİN MÜCADELENİZ BİZİM MÜCADELEMİZDİR'
İklim değişikliğine karşı küresel taban hareketlerinde yer alan aktivistler, demokrasi, özgürlük ve sosyal adalet için mücadele edenlere çağrı yapılan açıklamada, "Aslında, bu iki mücadeleyi birbirinden ayırmanın her ikisine de zarar vereceği her zamankinden daha açık hale geliyor. Kasım ayındaki konferans öncesinde ya da konferans sırasında karşı etkinlikler düzenleyen herkese: Sizin mücadeleniz bizim mücadelemizdir, Sisi'nin Güney'i temsil ettiğini iddia etmesine izin vermeyin, katil rejimini yeşil yıkamayla aklamasına izin vermeyin. İklim değişikliği ve çevresel bozulmadan kurtulmuş bir dünya için Küresel Güney ve Kuzey'de birlikte çalışalım. Bu ancak aynı zamanda demokrasi, insan onuru ve özgürlük için dayanışma içinde olursak mümkün olabilir" denildi.