20 Eylül 2024 Cuma

Milletvekili Karaca kürsüsünü Özak Tekstil direnişçilerine bıraktı

EMEP milletvekili Karaca'nın kürsüsünü bıraktığı Özak Tekstil direnişçileri, mücadelelerinin tüm işçi sınıfının mücadelesi olduğunun altını çizdi. Direnişçiler, "Haklarımız dışında bir şey istemiyoruz" dedi.

Emek Partisi (EMEP) Antep Milletvekili Sevda Karaca, Meclis'te gerçekleştirdiği basın toplantısında kürsüyü Özak Tekstil işçilerine bıraktı. İşçiler Meclisten Çalışma Bakanı ve İçişlerine Bakanına seslendiler.

Kürsüye birlikte çıktıları Özak Tekstil işçilerinin mücadelesini hatırlatan Karaca, EMEP'in basın toplantısının Özak Tekstil işçilerinin kürsüsü olacağını belirtti.

BAKIŞ: HAKLARIMIZIN DIŞINDA BİR ŞEY İSTEMİYORUZ
Ardından direnişçi işçiler söz aldı. Funda Bakış, seslerini birçok yere duyurmaya çalıştıklarını dile getirerek "Bugün bizim verdiğimiz mücadele yalnızca Özak tekstil çalışanlarının mücadelesi değil tüm işçilerin mücadelesidir. Sesimizi duymak isteyen duydu, duymak istemeyen duymadı. Buradan iktidara ve İçişleri Bakanlığı'na sesleniyorum: Yeter artık sesimizi duyun. Elimizden geldiğince size ulaşmaya çalıştık, ama sesimizi duyuramadık. Şimdi size en yakın yerden, TBMM'den sesleniyoruz. Bizi duyun, kulaklarınızı açın ve bu işçilerin neler çektiğini dinleyin. İçeride sendikal haklarımızdan yararlanamıyoruz, dışarıda kolluk şiddetine maruz kalıyoruz. Haklarımızı talep ediyoruz. Haklarımız dışında bir şey istemiyoruz" dedi.

ÖZAK: ŞİKAYETLERİMİZİ DİNLESELERDİ ÇÖZÜM OLABİLİRDİ
İşçi Mehmet Koca da Özak işçilerinin anayasal hakkı olan sendika değiştirme hakkını kullanmaya çalıştığını ancak bu sebeple tehdit, mobbing ve işten atmalarla karşı karşıya geldiklerini hatırlatarak "Biz işçiler buna sessiz kalamazdık. Eğer arkadaşımızın işten atılmasına göz yumsaydık sıra bize gelecekti" dedi. Sendika değişikliğine karşı patron baskısı nedeniyle iş bırakma eylemine başladıklarını belirten Koca "İş bırakmaya gittik ve hakkımızı fabrika önünde aramaya başladık. Jandarmayla, müftüyle, valiyle karşı karşıya kaldık. Cop, biber gazı tazyikli suya maruz kaldık. 45 günlük direnişimizde Urfa'nın seçilmiş AKP milletvekilleri sesimizi duymadı. Onlara ulaşmaya çalıştığımızda bile sesimizi duyuramadık. Buraya gelerek sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Buradan Çalışma Bakanlığına çağrımızdır: Sesimizi duysunlar, insanların sorunlarını dinlesinler. Hakkımızda verilen yasak kararlarını vermeden önce gelip keşke bizimle de muhatap olsalardı. Şikayetlerimizi dinleselerdi belki çözüm olabilirdi" ifadelerini kullandı.

TÜRKMEN: BİR İŞÇİ DİRENİŞİNDE OLABİLECEK TÜM BASKILAR YAŞANDI
Son olarak BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen sözaldı. Özak direnişinin bir işçi direnişinde yaşanabilecek tüm baskıların, engellerin en çarpıcı biçimde yaşandığı mücadele olduğunu hatırlattı. İşçilerin kölelik koşullarında çalıştırıldığını vurgulayan Türkmen, işçilerin bu kölelik düzenine isyan ettiğini ekledi. İktidarın sermayeyi ve patronları desteklediğinin altını çizen Türkmen, valisinden polisine kamu güçlerinin patronun güvenlik görevlisi gibi hareket ettiğini belirtti. Türkmen, patronun talimatıyla getirilen yasak kararlarını ve jandarma saldırısını hatırlattı.

'TÜRKİYE'NİN BANGLADEŞ'İ YAPMAK İSTİYORLAR'
Özak işçilerinin sert müdahale ve engellerle karşılaşmasının bir nedenin de Urfa ve bölge illerinin Türkiye'nin Bangladeş'i yapılmak istenmesi olduğunu ifade eden Türkmen "Bu bölgeye son yıllarda çok ciddi teşvikler var. İşçilerin emekçilerin vergileri, onların kaynakları sermayeye akıtılıyor. Yer tahsisinden işçinin ücreti ve sigortasına, vergi indirimlerine kadar pek çok teşvikle bölgeye çok ciddi anlamda yatırımlar yapılıyor. İşçilere diyorlar ki; 'Bu iş yerlerinde çalışmak istiyorsanız kölelik koşullarını kabul edeceksiniz, sendikalı olmayacaksınız. En azından BİRTEK-SEN gibi mücadeleci bir sendikaya üye olmayacaksınız Öz İplik-İş gibi sarı sendikalarda olacaksınız. Asgari ücretle kölelik koşullarında her türlü baskıya boyun eğeceksiniz.' Çünkü burayı ucuz iş gücü cenneti yapmak istiyorlar. Devletin böyle bir baskıyla yanıt vermesinin sebebi aslında patronların ve sermayenin bölgedeki işçi sınıfını ucuz köleler ve bölgeyi köle kampı yapmak projesinin tehlikeye girmesi. Çünkü Özak mücadelesi ve BİRTEK-SEN'in bu bölgedeki örgütlenmesi bu kölelik koşulları için bir tehlike olarak görülüyor. O yüzden biz bir kere daha söyleyelim: Özak işçileri ve Özak işçilerinin mücadelesini takip eden milyonlarca işçi; bu kölelik koşullarını kabul etmeyecek ve biz sadece Özak'ta değil bütün bölgede ve Türkiye'de işçi sınıfının bu kölelik ve sömürü dayatmasına boyun eğmeyecek ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu ülkede işçi sınıfı var, işçiler var. Bu ülkenin harcında her taşında emeği, alın teri olan işçi sınıfı bu ülkenin gerçek sahibi. Biz bu devleti patronların devleti olarak suç işleme özgürlüğü olan bir devlet olarak yönetmelerine izin vermeyeceğiz. İşçilerin emeğine alın terine haklarına ve ülkesine sahip çıkacağız" dedi.