21 Eylül 2024 Cumartesi

Metin Çallı yazdı | Arbeit Macht Frei*

Her yönüyle örgütlü ve sınıf bilincine sahip burjuvazi; nefret ettiği ve ölümüne köleleştirdiği işçi sınıfını daha fazla sömürmenin araç ve yöntemlerine her geçen gün bir yenisini ekliyor. İşçi sınıfı ancak kendi gücünün farkına vardığında, sınıf bilincini edindiğinde ve öncüsüyle birlikte sosyalizm hedefiyle burjuvaziyi ve onun siyasal iktidarını alaşağı ettiğinde ancak bu sömürü düzeninden kurtulacak.

Daha önce iş cinayetleriyle, işçilere az ve kurtlu yemek verilmesiyle, işçilerin yaşam alanlarını sürekli su basmasıyla gündem olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS), kapitalist sömürü düzeninin aşağılık yüzünü en açık gösteren yerlerden biridir.

Günümüz Türkiyesinde inşaat ve tersane işkolları kapitalist sermaye birikiminin ana kolları. Taşeron çalıştırma, esnek ve kuralsız çalışmanın vazgeçilmez olduğu işkolları. İş cinayetlerinin ve iş kazalarının çok yaşandığı çalışma alanları. Aynı zamanda sınıf bilincinin ve sendikal örgütlülüğün zayıf olduğu alanlar. Bu nedenle siyasal iktidarın koruması altında olan patronlar istediklerini yapmakta.

İşçilerin sabah 06.00'da kalkıp işe gitmek için servis kuyruğunda beklemek zorunda olduğu, 4 kişinin kaldığı prefabriklerde 6-7 kişinin kaldığı yaşam alanlarında lavabo ve tuvalet yetersiz olduğu için işçiler 15-20 dakika tuvalet sırası beklemekte. 1 saat olan yemek molasında 15-20 dakika yol giden işçilerin 5-10 dakikada yemek yemek zorunda kaldığı, Çarlık Rusyası ve Faşist Hitler'in toplama kamplarının benzeri olan Akkuyu NGS şimdi de işçilere GPS cihazı takarak işçilerin her anını takip etmekte. GPS cihazını takmayanları işten atmayla tehdit edildiği, cihazı çıkardıklarında da günlük yevmiyelerinin kesildiğini ve şantiye şeflerinin cihazı takıp takmadıklarının kontrol edildiği bir şantiyede İSİG önlemlerinin alınmadığından dolayı yaşanan iş cinayetlerinin ve iş kazalarının önlenmesi için üç kuruş harcamayan patronlar GPS cihazları için binlerce doları vermekten geri durmuyor.

Son zamanların moda terimi olan endüstri 4.0'ın (4. sanayi devrimi) amacı bilişim teknolojileri ile endüstriyi bir araya getirmek idi. Bununla üretim süresini, maliyetler ve harcanan enerji azaltılacak, üretim miktarı arttırılacaktı. Nesnelerin interneti olarak da bilinen üretim aşamasındaki her makinenin birbiriyle iletişim kurduğu senkronize bir çalışmanın hüküm sürdüğü, robotların sayısını arttırarak çalışan insan sayısının en aza indirildiği ve kalitesi artmış ürünlerin ucuza üretileceği fabrika ve işletmelerin olacağı yalanının pazarlandığı bir dönemdeyiz. Burjuvazi teknolojiyi insanlığın yararına kullanmak yerine sömürüyü en üst düzeye çıkararak karına kar katmak için kullanır.

Burjuvazinin endüstri 4.0'ı tuvalet kapılarına ve yemekhane girişlerine kart okuma sistemleri koyarak işçilerin geçirdikleri fazla süreleri ücretlerinden kesmeleri oldu. Ama GPS sistemleri takarak robotlaştırma girişiminde bulunmak farklı bir durum. Tuvalette, yemekhanede, molalarda geçirdiğimiz fazla zamanın ya da işe geç geldiğimiz sürenin ücretini almak değildir sadece. Aynı zamanda işçilerin bir araya gelerek sosyalleşmesini de engellemektir. Sendikalı işçilerin kimlerle ne zaman bir araya geldiğinin takip edilmesidir aynı zamanda. İşçilerin örgütlenme özgürlüğünü engellemektir. İşçilerde sürekli izleniyorum duygusu yaratarak psikolojik şiddet uygulamaktır bu. Kapitalizmin mekanik robotlar yerine insan işçi robotlar yapma girişimidir bu.

Her yönüyle örgütlü ve sınıf bilincine sahip burjuvazi; nefret ettiği ve ölümüne köleleştirdiği işçi sınıfını daha fazla sömürmenin araç ve yöntemlerine her geçen gün bir yenisini ekliyor. İşçi sınıfı ancak kendi gücünün farkına vardığında, sınıf bilincini edindiğinde ve öncüsüyle birlikte sosyalizm hedefiyle burjuvaziyi ve onun siyasal iktidarını alaşağı ettiğinde ancak bu sömürü düzeninden kurtulacak.

*Nazi toplama kamplarının girişinde yazar: Çalışmak özgürleştirir