24 Kasım 2024 Pazar

Mega havzalara karşı büyük öfke: Su kaynakları tekelleştiriliyor

Fransa'da suyun tarımsal tekellerinin hizmetine sunan yapay su rezervlerine karşı çevre aktivistlerinin direnişi sürüyor.

Fransa'da tarımsal sulama için kullanılacağı belirtilen "öfke havzaları" adı verilen su havzalarına karşı tepkiler dinmiyor. Fransa'nın Deux-Sèvres ilinde yapay su rezervinin inşa edilmesi projesine karşı binlerce çevre aktivisti bir araya geldi. Eyleme saldıran jandarma, gaz bombalarını eylemcilere hedef alarak kullandı. Jandarma saldırısına karşı direnişe geçen çevre aktivistlerinden 40'ı ağır olmak üzere 200'den fazlası yaralandı, İçişleri Bakanlığı da ikisi ağır 29 jandarmanın yaralandığını açıkladı.

JANDARMA SALDIRISINA KARŞI DİRENİŞE GEÇTİLER
Çevre aktivistleri, jandarmanın saldırısına karşı 4 jandarma aracını ateşe verdi. Aktivistler molotof kokteyleriyle direndi. Eylem Fransa'da büyük bir etki yaratırken, özel jandarma biriminin işlev ve fonksiyonu ise tartışmaya yol açtı. Jandarmanın eylemcilere karşı silahlı donanımı, yaralayıcı ve öldürücü gaz bombası çeşitleri dahil olmak üzere fişekleri direkt eylemcileri hedefleyerek kullanması eleştirildi. Jandarmaların bir avuç tekeli ya da suni bir havuzu savunmak için halka silah çektiği ve yaralanmalara sebep verdiği için bu birimin dağıtılması için imza kampanyası başlatıldı. İlk günde imzacı sayısı kırk bini geçti.

Emeklilik yasasına karşı yapılan protestolarda da polisin kullandığı aşırı şiddet ve taciz gündemde yerini korurken iklimi tehlikeye sokan, doğal çevreye zarar veren büyük su rezervlerine karşı yapılan eylemde saldırının dozajı daha da arttı.

HÜKÜMET EYLEMİ KRİMİNALİZE ETMEYE ÇALIŞTI
Hükümet yetkilileri temel bir hak olan gösteri yapma özgürlüğünü hiçe sayarak eylemi korsan ve gerilla tarzı çatışma addederek, kriminalize etmeye çalıştı.

'SU TARIMSAL TİCARET TARAFINDAN TEKELLEŞTİRİLECEK'
Öte yandan ülkede "öfke havzaları" adı verilen su havzalarına karşı eylemler ne ilk ne de son olacak. Çünkü tarımsal sulama için kullanılacağı belirtilen bu rezervuarlardan birinin yapım yapım aşamasında olduğu Sainte-Soline geçtiğimiz Ekim ayında da bir mitinge sahne olmuştu. Eylemde konuşan Earth Uprising kolektifinin bir üyesi "Amaç tanka yaklaşmak ve etrafını sararak inşaatı durdurmak" dedi. Proje karşıtları, son iki yıldır bu "yedek rezervuarların" suyun tarımsal ticaret tarafından tekelleştirilmesine karşı mücadelenin bir sembolü haline geldiğini belirtiyorlar.

İlgili diğer bölgelerin çoğunda olduğu gibi Sainte-Soline'de de, Sèvre niortaise ve Mignon havzasında sulamaya tahsis edilen ve "ikame" olarak bilinen 19 rezervuarın kurulmasına ilişkin kamu soruşturmasının başladığı Şubat 2017'den itibaren bazı yerel aktivistler aracılığıyla zaten görünür hale getirilmişti.

PROJELERİN İLERLEMESİNİ YAVAŞLATMADI
Ancak öfke birkaç yıl içinde büyüdü ve ilk kez geçen ekim ayında Sainte-Soline'de muhalifler ve polis arasında çatışmalarla patlak verdi. Bu itirazlar, eylemler ve açılan davalar bu ve benzer projelerin ilerlemesini yavaşlatmadı, kasım ayının başında Deux-Sèvres'in komşu departmanı olan Vienne'de bir su deposu projesi onaylandı. Depolama kapasiteleri yaklaşık 9 milyon metreküp suya tekabül etmektedir. Bu, çalışmaların ekim ayı başında başladığı Saint-Soline'dekinden bile daha fazla.

KAMU FONLARI TARAFINDAN FİNANSE EDİLİYOR
O zamandan beri, Sainte-Soline ve faaliyette olan Mauzé-sur-le-Mignon rezervuarları büyük gerilim kaynakları haline geldi. Her iki rezervuarda toplam kapasitesi yaklaşık altı milyon metreküp olan 16 rezervuardan oluşan bir grubun parçasıdır. Bu inşaatlar, 2018 yılından bu yana 450 çiftçiden oluşan bir kooperatif tarafından yürütülen ve devlet tarafından desteklenen bir projenin parçasıdır. Toplam maliyet: 76 milyon avro, yüzde 70'i ise yararlanıcıların agroekolojik uygulamaları benimsemeleri karşılığında kamu fonları tarafından finanse ediliyor.

İtalya, Almanya ve İsviçre'den çevre aktivistleri eylemlere katılarak dayanışmayı yükseltiyor. Son yıllarda eylemler daha da sıklaştı.

TEMYİZ MAHKEMESİ 5 SU DEPOSUNU YASAKLADI
Eylemlere katıldıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan çevre aktivistleri bu davaları kazanmak için yasal yollara da başvurdu, çok sayıda ruhsat iptali elde etti. Geçen mayıs ayında, Charente-Maritime ve Deux-Sèvres'deki çok sayıda gösterinin merkezinde yer alan benzer beş su deposu, yetersiz etki çalışmaları nedeniyle Bordeaux'daki idari temyiz mahkemesi tarafından yasaklandı. Aynı mahkeme Sainte-Soline ve Deux-Sèvres su kooperatifi Coop 79 tarafından planlanan diğer on beş "mega-havuz"un kaderi hakkında henüz bir karar vermedi. 2020'de ve Mart 2022'de değiştirilen bölümler arası kararnamelere karşı açılan diğer iki dava da devam etmektedir.

BU MEGA HAVZALAR NEDEN BİR SORUN TEŞKİL EDİYOR?
Peki bu mega havuzlar neden sorun teşkil ediyor, çevre aktivistleri neden karşı çıkıyor? Her şeyden önce, mega havuz projesini yapanlar ve destekleyenlerin insanları inandırmak istediklerinin aksine, mega havzalar sadece yağmur suyuyla doldurulmuyor. İster yeraltı sularından ister nehirlerden olsun pompalama işlemlerine ihtiyaç duyuluyor. Bu pompalama kış aylarında gerçekleşse de, yeraltı suyunun kendini yenilenme sürecine negatif etki yaratıyor, su kaynakları üzerindeki baskıyı artırıyor.

ÇEVRE VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ÜZERİNE ETKİLERİ VAR
Ayrıca, mega basenlerin doğal çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde de etkileri var. Toprağa sızacak veya su yollarına akacak suyu depolayarak, çevredeki ekosistemleri, sulak alanların ve toprakların kış döneminde toparlanmasını sağlayan hayati bir kaynaktan mahrum bırakıyorlar.

TARIMSAL-ENDÜSTRİYEL AKTÖRLERİN ÇIKARINA HİZMET EDİYOR
Bir diğer önemli sorun ise mega bölgelerin, ne pahasına olursa olsun yıkıcı bir tarımsal-endüstriyel modelin sürdürülmesi için acele edilmesine katkıda bulunmasıdır. Bu model sadece iklim değişikliği karşısında yetersiz kalmıyor. Megabasenler esas olarak endüstriyel hayvancılık için kullanılan mısır gibi çok yoğun su tüketen mahsulleri beslemek için kullanılmaktadır. Öncelikle tarımsal-endüstriyel aktörlerin çıkarlarına hizmet etmektedirler. Kamu makamları bu işleri sübvanse ederek tarımın sanayileşmesine ve kimyasal gübre ve pestisit kullanımının artmasına katkıda bulunmaktadır.

KÖKLÜ BİR DEĞİŞİKLİK OLMASINI TALEP EDİYORLAR
Eylemciler ve çevreci örgütler, tarım modelinde ve arazi kullanım planlamasında köklü bir değişiklik olması gerektiğinin altını çiziyor. Daha az arazinin sunileştirilmesi, toprağı ve depolama kapasitesini restore eden tarım uygulamalarının desteklenmesi, iklim koşullarına uyarlanmış ürünlerin geliştirilmesi, ekolojik ve yerel tarımın desteklenmesi vb. önerilerde bulunuyor.

ET TÜKETİMİNİN AZALTILMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYORLAR
Ayrıca tüketim biçiminin de gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak et tüketiminin ve üretimin azaltılması gerektiğini söylüyorlar. Bugün suya duyulan ihtiyacın esas olarak hayvan beslemek için kullanılan tahılları (ve özellikle de mısır) üretmek için olduğunun altını çiziyorlar. Ayrıca "2016 yılında Avrupa'daki tahılların sadece yüzde 24'ü doğrudan insanları beslemek için yetiştiriliyor. Avrupa Birliğindeki tarım arazilerinin yüzde 71'inden fazlasının çiftlik hayvanlarını beslemek için kullanılıyor. Bu nedenle, doğal kaynaklar üzerindeki baskımızı azaltmak ve ekolojik hayvancılığı mümkün kılmak için tüketimimizi ve dolayısıyla et üretimimizi azaltmak şarttır" diyorlar.

HAVUZ PROJELERİNE SON VERİLMESİ İSTENİYOR
Depolama çözümleri ve verimli sulama sistemleri birçok agroekolojik çiftlikte zaten mevcut. Bu nedenle her şeyden önce, giderek daha fazla su tüketen bir tarımsal-endüstriyel sistemden uzaklaşmak ve ekolojik ve köylü tarımı tarafından halihazırda uygulanan ve sadece su kaynakları üzerindeki değil çevre üzerindeki etkilerini de sınırlayan çözümlerin desteklemesi gerektiği belirtilerek çevreye ve doğaya zarar veren, doğal su kaynakların tekelleştirildiği mega havuz projelerine son verilmesi isteniliyor.