21 Eylül 2024 Cumartesi

Maden işçileri İstanbul'da: Servetiniz bizden çaldıklarınız

Soma'da yer alan Fernas Madencilik'te Bağımsız Maden-İş üyesi işçilerin işten atılmasıyla başlayan direniş 27. gününü doldururken, maden işçileri direnişi İstanbul'a taşıdı.

Manisa'nın Soma ilçesinde AKP milletvekili Ferhat Nasıroğlu'nun sahibi olduğu Fernas Madencilik'te, Bağımsız Maden-İş'te örgütlenen işçilerin işten atılmasıyla başlayan direniş 27. gününe girdi.

İşçiler, direnişi İstanbul'a taşıyarak, Ferhat Nasıroğlu'nun Türkiye-Polonya Dostluk Grubu başkanı olması nedeniyle Maslak'ta bulunan Polonya Konsolosluğu önünde ve Fernas Madencilik'le Sabancı Holding ortaklığını teşhir etmek için 4. Levent'te bulunan Sabancı Holding önünde eylem yaptı. Eylemde, "Toplu ölüm riski var, köleliğe ortak olmayın" pankartı açıldı.

'TOPLU ÖLÜM RİSKİ OLAN BİR YERDE ORTAKLIK OLMAZ'
Polonya Konsolosluğu önünde konuşan Bağımsız Maden-İş avukatı Mert Batur taleplerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin tam ve eksiksiz olarak alınması, madencilerin maaşlarına Soma havzasının ortalamasına göre bir zam yapılması ve sendikalı oldukları için işten atılan işçilerin geri dönmesi olduğunu aktardı.

Batur, "Toplu ölüm riski olan bir yerde ortaklık, dostluk, karşılıklı anlaşma olmayacağını, burada ortaklığı bulunanların da sorumluluğu olduğunu söylüyor ve bu sorumluluklarının gereği olarak madencilerin bu koşullarda çalışmasına izin vermemelerini istiyoruz" dedi.

Ferhat Nasıroğlu'nun son açıklamasında işçilerin sendikal sebeplerle değil, iş disiplinine uymadıkları için işten atıldığını iddia etmesine tepki gösteren Batur, işçilerin 4 Koduyla, yani herhangi bir sebep gösterilmeden işten atıldığını ve işçilere işten çıkış konuşmalarında "Şu an sendikadan istifa edin, çalışmaya devam edin" dendiğini, bunun ses kayıtlarının ellerinde olduğunu hatırlattı.

'İŞTEN ATILAN ARKADAŞLARIMIZ HAKKINDA TEK BİR TUTANAK YOK'
İşten atılan işçilerden Muhammed İleri, Nasıroğlu'nun işçilerin iş disiplinine uymamaktan çıkarıldığına dair iddiasına tepki göstererek, "İşten atılan arkadaşlarımızın hiçbirinin bu zamana kadar tek bir tutanağı bile yok. İşten atılması için en az 3 tutanak tutulması gerekir" dedi.

Fernas'ta çalıştığı 3 yıl boyunca sürekli İSİG önlemlerinin alınmasını talep ettiklerini belirten İleri, "Orada çalışan insanlar yerin 3 kilometre altında, boğazına kadar suyun içinde, üzerinde 1000 volt elektiriğin taşındığı kabloları çekiyorlar ve bize iş güvenliğinin sağlandığını söylüyorlar" dedi. İleri, kendilerine ödendiği iddia edilen hakların hiçbirinin ödenmediğini de delilleriyle ortaya koyabileceklerini belirtti.

İleri, şöyle devam etti: "34 bin lira gibi bir rakamla yerin 3 kilometre altında boğazımıza kadar suyun içinde çalışmanın gerçekten hak olduğunu savunuyorsa bunu çıkıp ekranların karşısında doğrudan söylemesini istiyoruz. Eğer bunu yapacak cesarete sahip değilse bizimle bir müzakere masasına oturmasını istiyoruz."

Ardından maden işçileri 4. Levent'te bulunan Sabancı Holding'e gitti. İşçiler, holding binası önüne, "Direne direne kazanacağız", "Fernas işçisi köle değildir" sloganlarıyla yürüdü.

'ELLERİNE MADENCİ KANI BULAŞSIN İSTEMİYORLARSA BU İŞİ ÇÖZSÜNLER'
Burada tekrar söz alan Muhammed İleri, Fernas Madencilik'in Adana'daki Sabancı Holding'in taşeronluğunu yaptığını aktararak, Sabancı Holding'e Fernas'taki toplu ölüm riskine ortak olmama çağrısı yaptı.

Adana'daki madende düşük ücretle çalışan işçilere Soma'da direniş başladıktan sonra "sus payı" olarak zam yapıldığını belirten İleri, "Biz yapılan bu zamma işçiler olarak sevindik ama buradan oradaki arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum; size verilen bu sus payına lütfen kanmayın, burada olanları da görün, bizimle dayanışma içinde olun, sendikamıza üye olun" ifadelerini kullandı.

Sabancı Holding'in kendi itibarını korumaya verdiği önemi vurgulayan İleri, "Eğer soyadlarının lekelenmesini istemiyorlarsa, eğer ellerinin bir madenci kanına bulaşmasını istemiyorlarsa bu işi çözmeleri gerekiyor" dedi.

'ÇALIŞMA BAKANLIĞI KAPATSIN GİTSİN'
Bundan 1 ay kadar önce CarrefourSA depo işçileri için yine buraya geldiklerini hatırlatan DGD-SEN Genel Başkanı Neslihan Acar, depolarda, Fernas'ta, İliç'te, Bartın'da, Polonez'de aynı hikayeyle karşılaştıklarını söyledi.

"Memleketin her yerinde işçiler aynı şey için bağırıyor: İş yasası uygulansın. İşçiler yüzer yüzer öldüler, yine bir tane iş yasası, bir tane madde uygulatamıyoruz. Çalışma Bakanlığı kapatsın gitsin, biz maaş vermek istemiyoruz kendilerine. Bizi madenlerde, depolarda öldürsün diye kimseyi finanse etmek istemiyoruz" diyen Acar, kendilerine dayatılan bu onursuzluğu kabul etmeyeceklerini vurguladı.

Milletvekillerinin işçilerin direnişine dönük sessizliğine tepki gösteren Acar, "Bu işçiler direniyor, vekil göremiyor. Kapatın meclisi, kimse bizim kapımıza gelip oy istemesin" dedi. "Bizim halkımız dışında, bizimle aynı kaderi yaşayanlar dışında sığınacağımız kimsemiz yok. Bizim bizden başka kimsemiz yok" diyen Acar, tüm halka direnişlerin etrafında kenetlenme çağrısı yaptı.

Eylemler boyunca, "Fernas işçisi yalnız değildir", "Fernas şaşırma, sabrımızı taşırma", "İşçilerin birliği sermayeyi yenecek", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Servetiniz bizden çaldıklarınız" sloganları atıldı.