Limter-İş 47. kavga yılını kutluyor: Geri adım atmadan yürüyeceğiz
47. yılını 17 Aralık'ta işçi ve emekçilerle, emekten yana dostlarıyla kutlamayı planlayan Limter-İş Sendikası, bugüne kadar maruz kaldıkları saldırıya karşı dimdik ayakta. Asla geri adım atmayacaklarını vurgulayan Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Saygılı, bu nedenle patronların ve devletin hedefinde olduklarını kaydetti. Mücadele dolu tarihlerinin ise bunun ispatı olduğunu ekledi.
Yarım asra yakındır sınıf sendikacılığı ekseninde mücadele yürüten, devletin ve sermayenin her türlü saldırısına göğüs geren, tarihinde Süleyman Yeter gibi bir ismi barındıran Limter-İş Sendikası 17 Aralık'ta 47. yılını kutluyor.
SALDIRILARA GÖĞÜS GEREN LİMTER-İŞ DİMDİK AYAKTA
Tersane işçileri 1453 yılında tarih sahnesine çıkıyor. İlk grev ve direnişleri ise 1872'de gerçekleşiyor. O günden bu yana mücadele yürütülen tersaneler, işçi cinayetlerinin en yoğun yaşandığı sektörlerden biri. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin patronlar tarafından gereksiz maliyet görülmesiyle tersane işçilerinin canı hiçe sayılıyor. Ölümle burun buruna, açlık sınırının altında kölece çalıştırılan tersane işçilerinin mücadelesinde Limter-İş önemli mevzilerden biri. 1976 yılında kurulan sendika, o günden bu yana tersane ve taşeron patronlarının ölüm tehditlerine, gözaltı ve tutuklama saldırılarına, tarih sahnesinden silinmek istenmesine yönelik çabalara rağmen dimdik ayakta mücadele ediyor.
SÜLEYMAN YETER'İN DÜSTURUYLA YÜRÜYÜŞ
9 Mart 1999 günü işkencede katledilen ve katili alenen yargısızlık zırhıyla korunan Limter-İş Eğitim Uzmanı Süleyman Yeter'in yoldaşları onun mezarı başındaki anmalarda, sıkılı yumruklarıyla, "Süleyman yoldaş bugün aramızda olsaydı bize komutu, 'bu adaletsizliğe, zulme, zamlara karşı; işçilerin emekçilerin bu kadar haksızlığa maruz kaldığı bir dönemde sokaklarda mücadeleyi birleştirin' olurdu. Birleşik mücadelede bize yol gösterirdi. Bize düşen görev bu zulme, adaletsizliğe, haksızlığa karşı bir arada olmak, bu mücadeleyi birleştirmek" sözünü yineliyor. Ve bu düstura sımsıkı bağlı olarak birleşik, örgütlü mücadeleyi yükseltiyor. Süleyman Yeter'in anısına saygıyla...
47. yılını kutlamak için sokak sokak çalışmalarını yürüten Limter-İş Sendikası'nın Genel Başkanı Kanber Saygılı'yla hem buluşmayı hem çalışmalarını hem de hedeflerini konuştuk. Eklemeden geçmek olmaz, son derece yoğun olan Saygılı ile akşamın ilerleyen saatlerinde Limter-İş'te Süleyman Yeter'i anarken onun fotoğrafları önünde bu söyleşi gerçekleştik.
'MÜCADELEMİZİ KESİNTİSİZ SÜRDÜRÜYORUZ'
47 yıllık bir tarihiniz var. Peki tersanelerde mücadele nasıl, bunu biraz aktarabilir misiniz bize?
Limter-İş'in kuruluşundan önce tersane işçilerinin tarihine bakmak önemli. 1453 yılında başlıyor işçilerin tarihi. Sendikalaşma mücadelesi ise 1946 yılında işbirlikçi konumunda olan Dok Gemi-İş sendikasıyla başlıyor. 1970'li yıllarda Tersane-İş kuruluyor. 12 Mart yarı askeri faşist darbesi sürecinde ise kapatılıyor. Limter-İş ise 1976 yılında taşçılardan, kaynakçılardan, montajcılardan işçilerin oluşturduğu bir sendika. Bağımsız olarak kuruluyor, 1978 yılında ise DİSK'e bağlı bir sendika olarak mücadeleye devam ediyor. 12 Eylül faşist askeri darbesiyle DİSK'e bağlı diğer sendikalarla birlikte, sendikamız da kapatılıyor. 1991 yılına kadar sendikamız kapalı kalıyor, '92 yılından günümüze dek de mücadelesini kesintisiz sürdürüyor.
'SİYASAL İKTİDARLARA KARŞI DA MÜCADELE EDİYORUZ'
Sendikamızın mücadelesi dönem dönem kesintiye uğruyor. İlk kurulduğundan günümüze farklı farklı anlayışlar çerçevesinde sendikal yönetimler olmasına rağmen esasen sınıf sendikacılığı ekseninde yükselen bir mücadele bizimkisi. '90'lı yıllardan sonra ise bu kesintisiz mücadele iş cinayetlerine, kuralsızlığa, neoliberal politikalara karşı, hem taşeron patronlarına hem de tersane patronlarına karşı cepheden mücadele ediyoruz. 47 yıllık tarihimizde aynı zamanda siyasal iktidarlara karşı da mücadele ediyoruz. Tarihimiz örgütlediğimiz direnişlerle, eylem ve grevlerle dolu.
'AMACIMIZ İŞÇİLERLE YENİDEN BAĞ KURMAK'
Burada araya giriyorum. Çünkü Türkiye işçi sınıfı tarihine damga vuran bir grev örgütlediniz. Okurlarımız için bir hatırlatma yapabilir misiniz?
2008 yılında 27-28 Şubat'ta ve 16 Haziran'da sendikamız üç günlük bir grev yaptı. Grevin önemini anlatırken Limter-İş'in önemini, kıymetini, gücünü, iradesini görmek gerekir. Biz "yaşam hakkı" grevi yaptık. İş cinayetleri tersanelerde ve her yerde yaşanırken, güçlü olan sendikalar sessizliğe gömüldü. O dönemde biz bu grevleri örgütledik. Sermayeye, devlete ve onun kolluk kuvvetlerine karşı mücadele yürüttüğümüz de bir tarih var. Bu tarihi sahiplenme, bu tarihle işçi sınıfını, emekçileri, emek dostlarını buluşturmak ve bir araya getirmek bizim için çok önemli. Bu önem ve amaçla 17 Aralık'ta şölenimizi gerçekleştireceğiz. Ama özel olarak da şunu söyleyeyim, bu kutlamayla aynı zamanda tersane, antrepo ve liman işçileriyle yeniden daha güçlü bağ kurmak, onlara dokunmak onlarla bu tarihi buluşturmayı da hedefliyoruz.
'MÜCADELEMİZ PATRONLAR KADAR DEVLETİ DE RAHATSIZ EDİYOR'
Siz bahsettiniz. Devlete ve onun kolluk kuvvetlerine karşı da mücadele ediyorsunuz. Sendikanızın eğitim uzmanı Süleyman Yeter 1999 yılında işkencede katledildi. Sendika üyeleriniz ve yöneticileriniz sık sık gözaltı ve tutuklama saldırılarıyla karşı karşıya. Üstelik patronlardan da ölüm tehdidi alıyorsunuz. Sendikanız neden bu kadar çok hedef alınıyor?
Esasen tersaneler üzerinde yürüttüğümüz mücadelede gözaltı ve tutuklama saldırıları; tersane ve taşeron patronlarının, siyasal iktidarın bize yönelik saldırıları hiç dinmedi. Buna rağmen asla geri adım atmadık. Limter-İş Eğitim Uzmanı Süleyman Yeter işkencede katledildi. Bunun nedeni vermiş olduğumuz sınıf sendikacılığı mücadelesinin hem patronları hem de siyasal iktidarı rahatsız etmesi. Bu aynı zamanda bir intikam anlamına geliyor. Sendikamız birkaç sefer de molotoflandı. Nedeni de Limter-İş sendikasının yürüttüğü sınıf eksenli mücadelenin tersane ve taşeron patronları ile siyasal iktidarı korkutması. Dertleri bir an önce sendikanın kapısına kilit vurmak. 47 yıldır geri durmadığımız gibi bundan sonra da durmayacağız.
'EMEKTEN YANA OLAN HERKESİ ŞÖLENİMİZE BEKLİYORUZ'
Son olarak neler söylersiniz?
17 Aralık'ta Tuzla'daki İdris Güllüce Kültür Merkezinde 47. mücadele yılımızda bir şölen düzenliyoruz. İşçileri, emekçileri, emekten yana olan tüm dostlarımızı buluşmamıza ve birlikte mücadeleyi yükseltmeye davet ediyoruz.