20 Eylül 2024 Cuma

Leyla Can yazdı | Rachel Corrie: Kemiklerimin üzerinden başka bir insanlık yükselecek

Bundan 20 yıl önce "Zulüm bizdense, ben bizden değilim" diye çıktığı yolda ölümsüzleşti Rachel Corrie. Onun direnişi ve ölümü bugün de tüm netliğiyle bir safın çizgisidir. Ya işgalci siyonist İsrail'den yanasınızdır ya da ulusal kurtuluş ve özgürlükleri için direnen Filistin halkının yanında!

"…Etimi parçalayın!/ kemiklerimi dağıtın!/Bayrağım olacak kanım!/Kemiklerimin üzerinden başka bir insanlık yükselecek/Çünkü burada yok olmaz hiçbir şey/Burada kural, ölmek ya da yenmek/yitip giden bu hayat/Daha çok yaşamak isteyecek." (Prometheus/Jaquaim Namarado)

Rachel Corrie, ABD'nin Washington kentinde 1979 yılında dünyaya geldi. Rachel, Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) gönüllüsü bir insan hakları aktivistiydi. Gazze'ye, İkinci İntifada'nın sürdüğü sırada bir kardeş şehir projesi için giden Rachel, burada Filistinlilerin evlerinin yıkılmasını önlemek amacıyla çalışan ISM aktivistleriyle tanıştı. Gazze'ye geldikten iki ay sonra 16 Mart 2003 tarihinde iki İsrail buldozerine karşı 8 ISM aktivistinin gerçekleştirdiği 3 saatlik bir direnişin ardından İsrail Savunma Hareketine bağlı iki buldozer tarafından ezilerek katledildi.

Öldürüldüğü sırada Filistin'de tanıştığı dostu Samir Nasrallah'ın ailesinin evini yıkmak için İsrail buldozerinin karşısında direnişteydi.

2005 yılında Rachel'in ailesi İsrail devletine 1 dolarlık sembolik bir tazminat davası açarak onun savunduğu Filistin davası için adalet istediklerini gösterdi. Ağustos 2012'de İsrail mahkemesi davayı reddetti ve 2003'teki askeri soruşturmayı onayarak İsrail hükümetinin ve askerlerinin Rachel'in ölümünden sorumlu olmadığına hükmetti.

Rachel Corrie 10 yaşında ilkokuldan mezun olurken yaptığı konuşmada şöyle sesleniyordu: "Diğer çocuklar için buradayım. Buradayım çünkü umursuyorum. Buradayım çünkü dünyanın dört bir yanında çocuklar acı çekiyor ve her gün 40 bin kişi açlık nedeniyle hayatını kaybediyor. Buradayım çünkü bu ölen insanların çoğu çocuk! Yoksulların hemen yanımızda olduğunun farkına varmalıyız, onları görmezden geldiğimizin... Bu ölümlerin önlenebilir olduğunu anlamalıyız. Üçüncü dünya ülkelerindeki insanların da tıpkı bizim gibi düşündüğünü, güldüğünü ve ağladığını anlamalıyız. Onların bizim rüyalarımızı, bizim onların rüyalarını gördüğümüzü, onların biz, bizim onlar olduğumuzu... Benim hayalim 2000 yılında açlığı sona erdirmek! Benim hayalim yoksullara bir şans vermek! Benim hayalim her gün 40 bin kişinin hayatını kaybetmesini engellemek! Geleceğe bakar ve orada parlayan ışığı görürsek benim hayalim gerçek olacak. Açlığı görmezden gelirsek bu ışık sönecek. Hepimiz birlikte çalışır ve destek verirsek bu ışık büyüyecek ve yarınlar için umut olacak."

Corrie bu konuşmadan 14 yıl sonra, öldürülmeden önce ailesine gönderdiği bir mektupta ise Filistin'deki direnişi şöyle ifade ediyordu: "...Filistin'e özgürlük bana göre, tüm dünyada mücadele veren halklar için çok büyük bir umut kaynağı olacaktır. Bana göre bu aynı zamanda, Birleşik Devletler'in desteklediği, antidemokratik rejimler altında mücadele veren Arap halklarına da büyük ilham kaynağı olabilir. Sizin ve benim gibi orta sınıftan, imtiyazlı olup, bu imtiyazlarımızı destekleyen yapıların farkına varan insanların sayısını artırmayı ve imtiyazları olmayanların da bu yapıları yıkma çabalarını desteklemeye başlamayı istiyorum. Sivil toplumun topyekun uyanışa geçtiği ve vicdanının, baskı altında tutuluşuna olan itirazının ve diğerlerinin acısını paylaştığının, güçlü ve yankılanan bir kanıtını ortaya koyduğu 15 Şubat gibi anların çoğalmasını istiyorum. Birleşik Devletler'de, çocuklara eleştirel düşünüşü öğreten Matt Grant, Barbara Weaver ve Dale Knuth gibi daha fazla öğretmenlerin ortaya çıkmasını istiyorum. Şu anda gerçekleşen uluslararası direnişin, farklı insan gruplarının diyaloğuyla, her türden meselenin çözümlenişini verimli hale getirmesini istiyorum. Buna alışkın olmayan hepimizin demokratik yapılar içerisinde çalışabilmek için daha iyi yetenekler geliştirmesini ve kendi ırkçılığımıza ve sınıfçılığımıza ve seksizmimize ve heteroseksizmimize, yaş ayrımcılığımıza ve sağlık ayrımcılığımıza son vermesini ve daha etkin olmasını istiyorum."

Rachel'in katledilmesinden bugüne Filistinlilerin evlerine el koyma ve topraklarının işgal edilmesi değişmeyen bir gerçeklik olarak süregeliyor. Doğu Kudüs ve Batı Şeria 1967'den beri işgal altında. Gazze 2006'dan beri kesintisiz bir ablukada ve şimdi soykırımla karşı karşıya. Rachel'in öldürüldüğü tarihten beri yüzlerce ev daha yıkıldı. Sömürgeci haydutlar yerleşimci adıyla Filistinlilerin evlerine el koydu, toprağından zorla kovdu. İnsanlar katledildi. Bugün Filistin halkı siyonist İsrail'e karşı bir kez daha intifada ile direniyor.

Rachel'in hayatını feda ettiği direnişi, bugün 14 direniş örgütünün öncülüğünde, Filistin halkının özgürlük direnişiyle buluşuyor. 75 yıldır barbarca kültürleri, yaşamları, değerleri ve toprakları işgal edilen Filistin halkı bugün elindeki tüm kuvvetlerle intifadaya duruyor.

Tarih boyunca olduğu gibi bugün de ezilenlerin meşru direnişi egemenleri çılgına çeviriyor. Burjuva medya araçları ezilenlerin direnişini kara propagandayla değersizleştiriyor. Bu propagandayla emperyalist ve siyonist işgale rıza aranıyor. Ezilen halkların enternasyonal bilinci böylece maniple edilmeye çalışılıyor. İşte tam da böyle "an"larda ezilenlerin direnişinin meşruluğunun simgelerinden olan Rachel Corrie'yi hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor. Bundan 20 yıl önce "Zulüm bizdense, ben bizden değilim" diye çıktığı yolda ölümsüzleşti Rachel Corrie. Onun direnişi ve ölümü bugünde tüm netliğiyle bir safın çizgisidir. Ya işgalci siyonist İsrail'den yanasınızdır ya da ulusal kurtuluş ve özgürlükleri için direnen Filistin halkının yanında!