20 Eylül 2024 Cuma

Lêgerîn Çiya Mirabal yazdı | Arjantin'in yeni başkanı Milei'ye karşı kadınların mücadelesi

İlerici, sol ve devrimci hareket, kendini "anarko-kapitalist" ilan eden Arjantin'in faşist yeni başkanı Milei'le birlikte kendini tam anlamıyla şuna hazırlamalıdır. Sermaye; işçi sınıfı ve emekçiler, özellikle de kadınlar ve LGBTİ+'lar üzerindeki egemenliğini, yaşamlarını yoksullaştırarak eşi görülmemiş bir biçimde ağırlaştıracaktır.

Kadına yönelik şiddete karşı mücadele gününde, faşist başkan Milei'ye karşı ilk muhalif güç Arjantin sokaklarındaydı: Kadınlar. Kadınların "No pasaran" sloganları, neye karşı çıkıyor? "Haklarımızı savunmak için geri adım yok", 25 Kasım günü Arjantin'in birçok şehrinde sokaklarda yankılanan sloganlardan biriydi. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele gününün kökeni 1960'larda Dominik Cumhuriyeti'nde Trujillo'nun faşist rejimi tarafından öldürülen "Kelebek" kız kardeşler María Teresa, Patria ve Minerva Mirabal'a dayanıyor. 2023 yılında, yani 63 yıl sonra, Arjantin kadın hareketi bu antifaşist geleneğin izinden ilerlemekte ve kendisini "anarko-kapitalist" olarak tanımlayan Javier Milei'nin seçim zaferinin ardından yaklaşan siyasal tehlikelere karşı net bir duruş sergilemekte.

Bu bağlamda ülkenin kadınları, Arjantin'de emekçi nüfusun ezildiği kriz koşullarının daha da kötüleşmesine karşı, geniş toplumsal mücadelelere hazırlanması gereken siyasi güçlerin öncü gücünü oluşturmaktadır.

MİLEİ NEYİN PEŞİNDE?
Yeni başkan liberal La Libertad Avanza (Özgürlük İlerliyor) partisine mensup. Seçim kampanyası sırasında, piyasa ekonomisi için daha fazla "esneklik" şiarı ile kampanya yürüttü. Bu şiarın altında yatan ise; tazminatsız işten çıkarmalar, toplu sözleşmelere saldırılar, maaşlarda, emekli maaşlarında ve sosyal yardımlarda düşüşler, maaş ikramiyeleri, özgür sendikal örgütlenme ve ücretli izin hakları gibi mücadeleyle elde edilen kazanımların kaldırılması. Özelleştirme Milei için en önemli öncelik. Prensip olarak, özelleştirme saldırısının menziline giren her şey özelleştirilecek ve ödemeye tabi hale getirilecek. Okul eğitimi ve yükseköğretim, araştırma, sağlık sistemi, sosyal etkinlikler, sanat ve kültür kurumları, petrol şirketi YPF veya havayolu şirketi Aerolíneas gibi devlete ait şirketler sadece birkaç örnek. Ulaşım için devlet sübvansiyonları iptal edilecek, yani otobüs ve tren ücretleri artacak. Yabancı ithalatın daha kontrolsüz olmasına izin verilecek, bu da yerli üretimi tehlikeye atacak. Partisinin ulusal ekonomideki yüksek enflasyona "çözümü" ise basitçe doları piyasaya sürmek ve merkez bankasını kapatmak. Ayrıca Milei'ye göre iklim değişikliği sadece bir komplo efsanesi; tıpkı 1970'lerde Arjantin'in faşist askeri diktatörlüğü altında kaybolan 30 bin kişinin de bir "komünist komplonun" icadı olması gibi. Falkland Adaları, Malvinas'ın Büyük Britanya'ya bırakılmasında sıkıntı olmadığını kaydederken, Margaret Thatcher'ı bir rol model olarak görüyor. Milei'nin organ ticaretinin "serbest piyasada" yasallaştırılması ve organ, doku ve hücre bağışı/naklini ulusal düzeyde düzenleyen devlet kurumunun özelleştirilmesi fikri de unutulmamalıdır.

Son olarak, kadın hareketi Milei'nin kadına yönelik şiddeti ve ücret farkı gibi cinsiyet eşitsizliğini açıkça reddetmesine odaklanmakta. Yakın zamanda kazanılan güvenli ve ücretsiz kürtaja erişim hakkı, okullarda cinsel eğitim için elde edilmiş kazanımlar tersine çevrilecek. Milei iktidarı altında babalara, onları babalık ve çocuk yetiştirme sorumluluğundan kurtaran yasal özgürlükler verilecek. Tüm bu siyasal gündem, egemen sınıf tarafından açıkça destekleniyor: Milei'nin en büyük finansörlerinden biri, ülkenin en güçlü kapitalistlerinden biri olan Eduardo Eurnekian'dır.

Kısacası; ilerici, sol ve devrimci hareket, kendini "anarko-kapitalist" ilan eden bu yeni başkanla birlikte kendini tam anlamıyla şuna hazırlamalıdır. Sermaye; işçi sınıfı ve emekçiler, özellikle de kadınlar ve LGBTİ+'lar üzerindeki egemenliğini, yaşamlarını yoksullaştırarak eşi görülmemiş bir biçimde ağırlaştıracaktır. Kasım başındaki ikinci tur seçimlerinden önce en az 100 ekonomist, açık bir mektupla bu konuda uyarıda bulunmuştu.

ÜLKENİN MEVCUT DURUMU NEDİR?
Egemen sınıf özellikle ülkedeki en büyük 500 şirketin toplam ihracatının neredeyse yüzde 60'ını kontrol eden 20 tekelde yoğunlaşmış durumda. ABD, Kanada ve Çin dahil olmak üzere yurtdışından gelen kapitalistler, belirleyici bir rol oynuyorlar; en önemli şirketlerin yüzde 61'ini, ihracatın yüzde 83'ünü ve karların yüzde 88'ini kontrol etmektedirler.

1 Ocak 2024'ten itibaren Arjantin de, yeni üyeler İran, Suudi Arabistan, Etiyopya, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte, Brezilya, Rusya, Çin, Hindistan ve Güney Afrika'dan oluşan "BRICS" ittifakının bir üyesi olacak. Bu ittifakın Batı ile emperyalist rekabette yeni bir oyuncu oluşturması amaçlanıyor. Fakat Milei'nin BRICS'ten uzaklaşmak istediği gerçeği, sadece dolarizasyon planlarından anlaşılmıyor.

Başkan Mauricio Macri'nin görev süresi boyunca (2015-2019), ülkenin Uluslararası Para Fonu'na (IMF) olan kamu borcu IMF'nin tüm tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı: Macri 44 milyar ABD doları kredi aldı. Bu durum devleti, özellikle yabancı şirketlerden alınan borç senetlerine daha da bağımlı hale getirdi.

Bu arada enflasyon Ekim ayı itibariyle Ekim 2022'ye kıyasla yüzde 142,2'ye yükseldi. Emekçi nüfus için bu, yüzde 40,1'inin yoksulluk sınırının altında yaşadığı anlamına geliyor (2023'ün ilk yarısı itibariyle). Yarısından fazlası 14 yaşın altında. Geçtiğimiz hükümet döneminde servet, kapitalist sınıfına 101 milyar ABD doları tutarında yeniden dağıtıldı. En zengin 16 ailenin serveti 2021 yılında yüzde 22,4 oranında arttı.

2015/16 ile karşılaştırıldığında, kayıt dışı çalışanların reel ücretleri yüzde 44, özel sektör çalışanlarının ücretleri yüzde 22,2 ve kamu sektörü ücretleri yüzde 25,3 oranında düştü. 15-24 yaş arasındaki istihdam oranı salgın sırasında yüzde 38,8 oranında düşmüş olup, özellikle genç kadınlar salgının sonuçlarından bugüne kadar etkilenmeye devam etmektedir.

Çocuk işçiliği de arttı. Uyuşturucu kullanımı gençler arasında ciddi bir sorun ve çok sayıda ölüme ve yüksek intihar oranlarına neden olmakta. Bu nedenle 2016 yılından bu yana "Ni un pibe y piba menos por la droga - Uyuşturucu, bir genç daha eksiltmesin" başlıklı bir kampanya yürütülüyor.

Grevcilere yönelik devlet baskısı yoğunlaştı. Bunun önemli bir örneği, bu yıl Jujuy eyaletinde, grevci öğretmenlerin mücadelelerinin eyalet anayasası reformuna karşı, yerli halkın mücadeleleriyle birleştiği ve şiddetli polis baskısıyla yüzleşmek zorunda kaldıkları protestolardı.

"Ahora que sí nos ven" örgütü 2023 yılı için Arjantin'de 231 kadın cinayeti kaydetmiştir, bu da her 28 cinayette bir kadın cinayeti anlamına gelmektedir. Yüksek Mahkeme tarafından hazırlanan özel bir rapora göre, mahkemenin tıbbi servisi her gün erkeklerin neden olduğu yaklaşık 10,6 kadın yaralanmasını kaydetmektedir. Bildirilmeyen vakaların sayısı elbette çok daha yüksektir.

Faillerin onda dokuzu kadınların (eski) partnerleridir. Milei hükümetinin potansiyel yeni başbakanı Diana Mondino, verdiği bir röportajda eşcinsel evlilik lehine karar vermenin kirli, yıkanmamış ve bitli olmakla aynı şey olduğunu söyledi. Bu arada Milei, Kadın, Toplumsal Cinsiyet ve Çeşitlilik Bakanlığı ile bu ay içinde iki bomba tehdidinin ardından boşaltılmak zorunda kalan şiddet mağduru kadınlara yönelik yardım hattını kapatmayı planladığını açıkladı.

NELER BEKLENİYOR?
Arjantinlilerin, özellikle de kadınların, Milei'ye karşı barikat başlarına geçmek için pek çok nedeni var. Bu anı, şimdi siyasal talepleri ve iddiaları yükseltmek ve teslimiyete düşmemek için bir fırsat olarak değerlendirmek gerekiyor. Aynı zamanda gerici saflarda da büyük çelişkiler olduğu ve Milei'nin yasama planlarını bir çırpıda hayata geçiremeyeceği unutulmamalıdır: Temsilciler Meclisinde partisi 257 sandalyeden sadece 38'ine (yüzde 15), Senatoda ise 72 senatörden sadece yedisine (yüzde 10) sahiptir. Dolayısıyla alt mecliste geçerli bir seçim için 91 oy, üst meclis Ulusal Kongre'de ise 30 oy eksiği var. Bu nedenle şimdi, bu yılın başkan adayı Patricia Bullrich'in "Juntos por el Cambio" partisi ve eski başkan Mauricio Macri'nin partisi ile görüşmelerini sürdürüyor.

İlerici, sol ve devrimci örgütlerin etkilerini arttırmak için faydalanmaları gereken şey tam da egemen sınıfın bu iç güç mücadeleleridir: "Poder Popular" gibi devrimci örgütler "örgütlenmenin iki katına çıkarılması" ve "safların sıklaştırılması" çağrısında bulunmaktadır. Maoist PCR Merkez Komitesi 25-26 Kasım'da yeni siyasi durumu analiz etmek üzere toplandı ve "Hoy" gazetesinde "elde edilenleri savunmak, eksik olanlar için mücadeleye devam etmek, kavganın sıcağında güçleri birleştirmek, bu gerici sağın planlarını önlemek ve özgürleştirici bir yolda ilerlemek için geniş bir birleşik cephe oluşturmak" gerektiğini ilan etti.

Özellikle kadınlar, tarihsel olarak ülkede her zaman öncü bir rol oynamışlardır: İster Plaza de Mayo'daki annelerin askeri diktatörlük döneminde kaybolan çocukları ve torunları için gerçekleştirdikleri antifaşist protestoların kararlılığı olsun, ister şiddete ve kadın cinayetlerine karşı uluslararası kadın hareketine bir yangın başlatan ve erkek egemen sisteme karşı mücadelesini Arjantin'in IMF'ye olan yüksek borcuna karşı taleplerle birleştirmeyi başaran "Ni Una Menos" hareketi olsun, ister 2001 yılında fabrikayı işgal eden ve üretimi bizzat yöneten Brukman tekstil fabrikasındaki grevci kadın işçilerin tarihsel örnekleri olsun.

Avrupa'dan dayanışma, Güney Amerika'da işçilerin sömürülmesinden ve yaşam alanlarının yok edilmesinden sorumlu olan emperyalistlerle mücadele ederek somut ve pratik olmalıdır. Özellikle Ukrayna'daki savaşın ışığında, AB ve Almanya gibi ülkeler Arjantin'in kayagazı rezervlerine büyük ilgi duymaktadır. Wintershall Dea gibi Alman şirketleri 1970'lerdeki askeri diktatörlük döneminden beri sıvılaştırılmış doğalgaz rezervlerini kullanarak zenginleşiyor.

Filistin'deki ya da özellikle Rojava'daki Kürt halkının ulusal direniş mücadelelerine yönelik saldırıların yoğunlaştığı bu dönemde, dünyanın ezilen halkları arasında köprüler kurmak ve sömürgeci sömürücülere karşı durmak hayati önemdedir.