22 Kasım 2024 Cuma

'Kürt sorunu barışçıl yollardan çözülmeli'

Kürt sorununda demokratik çözümün aciliyetine dikkat çeken İHD Eş Genel Başkanı Küçükbalan, tecridin sona ermesini, insan haklarına dayalı demokratik barışçıl politikalara geri dönülmesi çağrısının önemine dikkat çekti. 

İnsan Hakları Derneği, Kürt meselesine ve demokratik çözümüne dair yürütülen tartışmalara ilişkin genel merkez binalarında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, Kurulduğu 1986 yılından bu yana yaşanan toplumsal sorunların ve Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl yollardan çözülmesini savunduklarını belirtti. 

Küçükbalaban, "Özellikle 1990'lı yıllarda Kürt meselesinde şiddet ve savaş politikalarının tek çare olarak görüldüğü ve toplumun önemli ölçüde susturulduğu dönemde de İnsan Hakları Derneği, barış ve diyalog yolunun tercih edilmesi konusunda çağrısını ve çabasını sürdürdü. Şüphesiz ki bu topraklarda barış hakkını savunanların karşılaştığı zorluklardan İnsan Hakları Derneği de nasibini aldı. İnsan Hakları Derneği'nin 23 üye ve yöneticisi, savaş politikalarının sürmesini isteyen karanlık güçlerce katledildi. İki kez derneğimizin genel merkez binasında genel başkanlar silahlı ve fiziki saldırıya uğradı. Barışın bedeli ne olursa olsun, insan hakları savunucuları olarak bu bedeli ödemekten asla çekinmedik" dedi.

'BARIŞ POLİTİKALARA DÖNÜLMESİ ÇAĞRISI ÖNEMLİDİR'
1 Ekim 2024 tarihinde Meclis'te başlayan tartışmaları, insan hakları savunucuları olarak önemli ve değerli bulduklarını ifade eden Hüseyin açıklamasının devamında, "Kuşkusuz bu sürece gelinmesinde Barış Anneleri'nin, Cumartesi Anneleri'nin, mahpus yakınlarının ve insan hakları savunucuları ile hak ve hukuk örgütlerinin her türlü baskı ve yargı tacizine karşın ısrarla yürüttükleri tecridin kaldırılması, insan haklarına dayalı demokratik barışçıl politikalara dönülmesi çağrısının önemli ve etkili olduğunu düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

'TECRİT VE İZOLASYON HALEN DEVAM ETMEKTEDİR'
Halen demokratik hakların kullanımının ciddi baskı altında olduğuna değinen Hüseyin, "Gündemi işgal eden yeni bir barış ve çözüm süreci tartışmaları önemli olmakla birlikte, güven verici adımlarla sürecin samimiyeti ve ciddiyeti ortaya konulmalıdır. Hala demokratik hakların kullanımının ciddi baskı altında bulunduğu bir gerçektir. Öte yandan ifade, toplanma ve gösteri yapma özgürlüğü konusunda da yasakçı anlayış devam etmektedir. Hala Cumartesi Anneleri'nin eylemine getirilen 10 kişiyle sınırlandırılmış katılım baskısı devam etmektedir. Barış Anneleri'nin barış talepli etkinlikleri şiddetle engellenmiş, gazeteciler tutuklanmakta ve yargılanmaktadır. Ağır hasta mahpuslar sağlık hakkına erişememekte ve hapishanelerde hayatlarını kaybetmektedirler. Kürtçe müzik dinledikleri ve halay çektikleri için onlarca kişi tutuklanmış durumdadır. Kürt sivil siyasetçiler ile Gezi davasında yargılananlar hukuksuz bir şekilde hapishanede tutulmaktadır. Kürt meselesinin çözümünde temel bir aktör olduğu devleti yönetenlerce de ifade edilen Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve izolasyon halen devam etmektedir" dedi.

'YASAKÇI ANLAYIŞ TERK EDİLMELİDİR'
Son olarak, barış ve çözüm tartışmalarını anlamlı ve önemli bulduklarının altını çizen Hüseyin, "Bu anlamlı söylemlerin demokratik kamuoyunda karşılık bulabilmesi için yukarıda saydığımız yasakçı anlayışın ve politikaların derhal terk edilmesi ve güven artırıcı adımların ivedilikle atılması gerekmektedir. Bir önceki çözüm sürecinin başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açan durumlardan ders çıkarılarak, sivil toplum örgütleri, hak ve hukuk örgütleri ile emek ve meslek örgütlerinin sürece dair söz söyleme olanakları ve mekanizmaları acilen yaratılmalıdır" dedi.