Konukçu: İşçi ve emekçiler talepleri ve gücüyle 1 Mayıs alanlarında olmalı
Sınıf mücadelesinden gelen ve yıllardır kadın özgürlük mücadelesinde yer alan Yeşil Sol Parti milletvekili adayı Kezban Konukçu, Meclis'te işçi ve emekçilerin, kadınların talepleri için mücadele edeceklerini söyledi, aslolanın sokak mücadelesi olduğunun altını çizdi. Halklar sokakta talepleri ne kadar güçlü dile getirirse, aynı güçle Meclis'te çalışacaklarını belirtti. Bu nedenle 1 Mayıs'ın da son derece önemli olduğunu belirten Konukçu, işçi ve emekçilerin kendi talepleriyle alanlarda görkemli şekilde yer alması gerektiğini kaydetti ve şu çağrıyı yaptı: "Değişim ve dönüşümün önemli bir parçası olması gereken emekçilerin 1 Mayıs'ta kitlesel ve coşkulu kendi talepleriyle alanlarda, meydanlarda olması gerek."
Seçim çalışmaları sürüyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekili adayları işçiler, emekçiler, kadınlar, LGBTİ+'larla bir araya geliyor, ev emekçisi kadınlarla buluşuyor, esnaf ziyaretleriyle, halk buluşmalarıyla seçimler için oy istiyor aynı zamanda da geçmiş deneyimlere atıfta bulunarak oylara sahip çıkmaya çağırıyor.
Yeşil Sol Parti'nin seçim bildirgesinde sendikal hak ve özgürlüklerin toplu sözleşmelerle güvence altına alınacağını, 8 Mart'ı çalışan tüm kadınlar için resmi tatil günü ilan edeceğini, lokavtın anayasal ve yasal bir düzenleme olmaktan çıkaracağını, ev emekçisi kadınlara sosyal güvence ve emeklilik hakkı tanınacağı taahhütleri arasında yer alıyor.
1 MAYIS'A GÜÇLÜ VE COŞKULU KATILIM ÇAĞRISI
Sınıf mücadelesinden gelen aynı zamanda da kadın özgürlük mücadelesinde yıllardır yer alan Yeşil Sol Parti İstanbul 1. bölge 2. sıra milletvekili adayı Kezban Konukçu ile seçim çalışmalarını konuştuk. İşçi ve emekçiden yana olan Yeşil Sol Parti'nin emekçi bir adayı olarak Meclis'e geldiklerinde nasıl bir mücadele yürüteceklerini aktaran Konukçu, aynı zamanda da 1 Mayıs'a çağrı yaptı.
'SOKAKLARIN BOŞ BIRAKILMAMASI, MECLİS'LE ARASINDAKİ DUVARIN KALDIRILMASI GEREK'
Meclis'e işçi ve emekçilerin sesini taşıyacaklarının altını çizen Konukçu, ancak önemli olananın sokak mücadelesi olduğunu kaydetti. "Taleplerini hayata geçirmek için mücadele edeceğiz ancak bunun çok güçlü ve örgütlü bir şekilde sokaklarda talep edilir olması gerek ki Meclis'te daha güçlü mücadele edelim. Sokakların boş bırakılmaması, sokakla Meclis arasındaki duvarların ortadan kaldırılmasına vesile olması için değişim ve dönüşüm umudunun gücünü mutlaka emekçilerin alanda göstermesi gerek" diyen Konukçu'nun ETHA'nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
'ÜNİVERSİTE YILLARINDAN BU YANA DEVRİMCİ MÜCADELE İÇERİSİNDEYİM'
Biz sizi katıldığını işçi direnişlerinden, kadın eylemlerinden tanıyoruz. Şimdi de Yeşil Sol Parti'nin milletvekili adayısınız. Kısaca bize kendinizi tanıtır mısınız?
İstanbul'da yaşıyorum. İl olan Aksaray'da doğdum. İstanbul Teknik Üniversitesi inşaat mühendisliğini bitirdim. Devrimci hareketle üniversite yıllarında tanıştım, örgütlendim. Üniversiteyi bitirdiğim halde mühendislik yapmadım çünkü inşaat mühendisliğinin Türkiye'de uygun şekilde hakkıyla yapılması konusunda sorunlar olduğunu düşündüm. Son depremde de bunu gördük. Üniversite yıllarımdan beri devrimci mücadelede aktif yer alıyorum.
'METİN GÖKTEPE'YLE BİRLİKTE GÖZALTINA ALINDIK'
İki yıl boyunca Direniş Dergisinde çalıştım. Metin'i (Göktepe) katlettiklerinde birlikte gözaltına alınmıştık. O'nu Eyüp Spor Salonuna bizi karakola götürdüler, katliam haberini sonra aldık.
'20 YILLIK ÖĞRETMENLİK MESLEĞİMDEN GÖZALTI GEREKÇESİYLE İHRAÇ EDİLDİM'
Daha sonra Dayanışma Evlerinde görev aldım. Yoksul mahallelerde yoğun çalışma yürüten özellikle eğitim ve sağlık hakkına ulaşamayan çocuklar ve kadınlarla çalışan bir dernek. Aynı zamanda da güvencesizlik üzerinde çalışan bir dernek ve ben de güvencesiz emek üzerine çalıştım. Dayanışma Evlerinde yıllarca gençlerin uyuşturucuyla çürütülmesine karşı da mücadelede yer aldım. Emek çalışmalarına katıldım. 2016 yılında Dayanışma Evleri KHK kapatıldı. Gözaltına alındım, 20 yıllık öğretmenlik mesleğimden ihraç edildim. Çünkü ihracıma bu gözaltı gerekçe gösterildi. Oysa ki gözaltı hakkında takipsizlik kararı verilmişti.
'SOSYALİST BİR ÖRGÜTTE GÖREV ALMAKTAN ONUR DUYDUM'
Emek çalışmalarına da katıldım. Sokak Sendikası ve Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikasının örgütlenme uzmanlığını üstlendim. İhracım sonrası bu alanda daha da yoğunlaştım. DİSK/Devrimci Turizm Sendikasında yönetim kurulundayım. Ayrıca örgütlenme uzmanlığı da yaptım. Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) kurucularındanım, kurulduğu günden bu yana değişik aralıklarla da sözcülük görevini üstlendim. 2017 yılında ihraç edildiğimde de sözcüydüm, kamu çalışanlarına dönük siyaset yasağını bir kadın siyasetçi olarak hiç tanımadım. Sözcülük dahil sosyalist bir örgütte görev üstlenmekten onur duydum. Şu anda da aynı zamanda SODAP'ın eş sözcüsüyüm. Daha önce 4. Vardiya İşçi Dayanışmasının da sözcülüğünü üstlenmiştim.
'GENÇLERİN, KADINLARIN VE EMEKÇİLERİN GÖZLERİNDE UMUT IŞIĞI VAR'
Yıllardır sosyalist bir örgütte devrimci mücadele içerisindesiniz. Peki seçim çalışmaları sırasında kadınların, gençlerin, LGBTİ+'ların, işçi ve emekçilerin ilgisi nasıl?
Seçim çalışmaları sırasında gördüğüm gençlerin ve kadınların gözlerinde umut ışığı var. Yıllardır bu karanlıkta, cendere altında tutmaya çalışan tek adam rejimine karşı en karanlık zamanda bile sokakları, meydanları terk etmeyen kadınlar, gençler tek adam için en büyük tehdidi oluşturuyor. Seçim kampanyasını "makbul kadın, makbul aile" kavramı üzerinden yürütüyor kitlesini konsolide etmek için. Ancak kadınlar ve gençler çok kararlı ve inançlı. Özellikle hayalleri çalınan gençler değişim, dönüşüm istiyor. Emekçiler, şu an konuşulmuyor belki ama ciddi bir ekonomik kriz altında, enflasyon baskısı altında, işsizlik ve güvencesizlik tehdidi altında bu nedenle de değişim dönüşüm talebi var. Renkli, canlı bir seçim çalışması yürütüyoruz. Son düzlükteyiz artık, önümüzdeki süreçte daha aktif olacağız.
'BU 1 MAYIS ÇOK KRİTİK BİR DÖNEMEÇTE'
Önümüz 1 Mayıs. İşçi ve emekçiler açısından oldukça önemli bir gün ve bu yıl seçim atmosferinin gölgesinde kalıyor. İşçi ve emekçi bir kadın olarak 1 Mayıs için nasıl bir çağrı yaparsınız, seçilirseniz işçi ve emekçiler için nasıl siyaset yürüteceksiniz?
Aslında bu 1 Mayıs çok kritik bir dönemeçte. Seçim atmosferi çok etkili tabii ki ve bunun önüne geçemiyoruz. Ancak 1 Mayıs'ın görkemli, kitlesel ve coşkulu geçmesi gerekiyor. Yeşil Sol Parti'de seçime giriyoruz fakat HDP bizim çatı partimiz. Sadece çok bileşenli parti ve örgütlerden oluşması anlamında değil, bütün toplumsal mücadele dinamikleriyle temas halinde ve onların temsiliyetini üstlenmeye aday. Değiştireceğiz dediğimiz şey demokrasi kavramı üzerine. Yani temsili demokrasi kavramı, yerelden yönetim modellerinin hayata geçirilmesi için ciddi projelerimiz var.
'DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜN PARÇASI EMEKÇİLER TALEPLERİYLE 1 MAYIS ALANLARINDA OLMALI'
Emekçilerin de kendi sesini, sözünü, partimizde temsil ettiği çok açık. Ancak çok daha fazla temsiliyetle güçlenmesi gerek. Birbirinden ayrı gibi tartışılıyor ama faşizmi kurumsallaştırmaya çalışan tek adam rejiminden kurtulmak isteyen özgürlükçü taleplerle meydana çıkan toplumsal kesimler var ve çok değerli. Bir taraftan da ciddi bir kapitalist sömürü altında. Neoliberal politikalarla eziliyor. Bu neoliberal politikaların Türkiye'de uygulayıcısı şu an AKP-MHP iktidarı. Ciddi bir şeklide güvencesizlik yaygınlaştı, tüm ücretler (emekli, memur maaşı vs) aşağı çekilerek asgari ücretle eşitlenmek isteniyor. Gıda enflasyonu yüksek deniyor ama gıda enflasyonu açlıkla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Emekçilerin örgütlenme hakları ellerinden alınıyor, anayasal hak olan sendikalı olma hakkını kullandıktan sonra işten atılıyor. Benim de içinde bulunduğum Koç Üniversitesi Hastanesi işçilerinin başına gelen de buydu. Sendikalaştılar, işten atıldılar, direndiler ve kazandılar. Ancak sendikalı olma güvenceli olma hakkı gasp ediliyor. Tüm bunlara karşı değişim ve dönüşümün önemli bir parçası olması gereken emekçilerin 1 Mayıs'ta kitlesel ve coşkulu kendi talepleriyle alanlarda, meydanlarda olması gerek.
'TEK ADAM REJİMİNDEN KURTULACAĞIZ AMA HER ŞEY BİR ANDA DEĞİŞMEYECEK'
Sosyalistler olarak şunu çok önemsiyoruz. Evet tek adam rejiminden kurtulacağız ama her şey bir anda değişmeyecek. Değişim sadece Meclis'te olmayacak. Biz elbette üstlendiğimiz temsiliyet görevimizi orada yerine getireceğiz ancak bunu yerine getirirken gücümüzü sokaktan alacağız. Oradaki mücadele dinamiklerinden, emekçilerden, kadınlardan, gençlerden alacağız. Etkileşim halinde katılımcı bir demokrasi modelini inşa ederken de bunu yapacağız. Örneğin emekçilerin ya iş ya gelir güvencesi talebini hayata geçirmek için mücadele edeceğiz ancak bunun çok güçlü ve örgütlü bir şekilde sokaklarda talep edilebilir olması gerek ki Meclis'te daha güçlü hayata geçirmek için mücadele edelim. Sokakların boş bırakılmaması, sokakla Meclis arasındaki duvarların ortadan kaldırılmasına vesile olması için de değişim ve dönüşüm umudunun gücünü mutlaka emekçilerin alanlarda göstermesi gerek. En önemli sorun şu an emekçilerin pahalılık, geçim sıkıntısı baskısı, işsizlik baskısı, barınma sorunu. Tüm bunların hepsini güçlü bir şekilde alanlarda, meydanlarda söyleyeceğimiz, kendimizi ifade edeceğimiz 1 Mayıs olmasını bekliyoruz bunun için yoğun bir çalışma içindeyiz.
'DEĞİŞİMİN EMEKTEN YANA OLABİLMESİ İÇİN SOKAKLARDA OLMALIYIZ'
Peki son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
AKP-MHP saray rejimi en başta insanların umudunu, hayallerini elinden aldı. Bunları göndererek tekrar umut ve hayal etme gücünü kazanacağız. Ancak bu yetmeyecek değişim ve dönüşüm için ciddi ve çetin bir mücadele bizi bekliyor. Umutsuzluk aşılamak için söylemiyorum bunları göndereceğiz ama değişim ve dönüşümün kalıcı, güçlü, emekten yana olabilmesi için mutlaka sokaklarda, meydanlarda güçlü şekilde yer almamız gerek.