21 Eylül 2024 Cumartesi

Köln'de binlerce kişi tecridi protesto etti.

Almanya'nın Köln kentinde binlerce kişi buluştu. Tecridin protesto edildiği eylemde, açlık grevcileri selamlandı.
Almanya'nın Köln kentinde bir araya gelen onlarca kurum ve örgüt bileşenleri, 'tecridi kıralım, faşizmi yıkalım' sloganıyla açlık grevleri eylemlerine dikkat çekti, Leyla Güven ve arkadaşlarını selamladı.
 
Ülkenin birçok yerinden binlerce araç, sabahın erken saatlerinde Köln Deutzer Werft'te bir araya geldi. Kitle, "Leyla Güven onurumuzdur", "Bijî Serok Apo" sloganlarını attı.
 
Eylemde KCDK-E, NAV-DEM, FCDK, FED-MED, Maraş Girişimi, AvEG-Kon, PKAN, ATİK, YJKE, FEDA,Partizan, SKB, YS, AGİF, Alınteri, MLKP, HBDH ve Nürnberg, Duisburg ve Kassel'deki açlık grevi eylemcileri ve aileleri de yer aldı.
 
Açlık grevlerinin giderek çok kritik bir aşamaya dayandığı ve buna karşı sessiz kalınmayacağının belirtildiği eylemde, Avrupa kurumlarına harekete geçme çağrısı yapıldı.
 
Kurumların ortak çağrısıyla bir araya gelen platform bileşenleri, cezaevlerinde 300'ün üzerindeki tutsağın, Nasır Yağız'ın, Strasbourg eylemcilerinin, İmam Şiş'in ve Almanya, Hollanda, Avusturya, Kanada, İsviçre, Maxmur'daki açlık grevlerinin sürdüğüne vurgu yaptı.
 
Açlık grevi eyleminde yer alan Mustafa Tuzak, polisler tarafından üzerindeki Öcalan resmi gerekçe gösterilerek darp edildi ve alandan uzaklaştırıldı.
 
Bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan miting, yürüyüş ve eylemin organizatörlerinin sahne alması ile devam etti.
 
AvEG-Kon adına yapılan konuşmada, tecridin kırılmasının, faşizmin yıkılması ve demokrasinin yolunu açacağı belirtildi.
 
Bütün açlık grevi direnişçilerinin selamlandığı konuşmada açlık grevi direnişçilerini daha fazla sahiplenmenin önemine dikkat çekilerek, eylemlerin devam edeceğini söyledi.
 
Konuşmada, herkesin direnişte yer alması ile mücadelenin güçleneceği vurgulandı.
 
ATİK adına yapılan konuşmada da açlık grevi direnişçileri selamlandı. "Onların direnişi, bizim direnişimizdir" denilen konuşmada, polisin provokasyonu da kınandı.
 
Konuşmada, "Onun için daha çok alanlarda, daha çok eylemde olmalıyız. Tecrit, işkencedir, insanlık dışıdır. Bir insanı avukat ya da ailesi ile görüşmesi en doğal, demokratik insan haklarıdır. Fakat Öcalan üzerinde uygulanan tecrit ile en temel demokratik hakkı engellenmektedir" denildi.
 
Dersim'i Yeniden İnşa Platformu adına yapılan konuşmada ise "Öcalan'a uygulanan tecrit insanlık dışıdır" ifadesini kullandı.
 
Orta Anadolu Kürtleri (PKAN), Türk devletinin tarihten bu yana bütün politikalarını Kürtleri görmemek, yok saymak, asimile etmek için kullandığını belirtti.
 
Yarın geç olmadan hemen harekete geçilmesi çağrısı da PKAN tarafından yapıldı.
 
Kürt siyasetçi Hatip Dicle ise konuşmasında Kürdistan ve Türkiye'nin bugün 1930'ların Hitler Almanyası'nın durumunu yaşadığını söyledi.
 
DAİŞ ve onlarla aynı zihniyete sahip, AKP, MHP ve Ergenekoncuların Kürdistan topraklarında faşist zihniyeti kurumlaştırmaya çalıştığını söyledi.
 
"Ne yazık ki, Türkiye toplumunun neredeyse yarısı 1930'larda Nazi düşünceleri ile uyuşturulan Alman toplumu gibi, Erdoğan tarafından uyuşturulmaktadır" diyen Dicle, bugünkü hükümetin İçişleri Bakanı Süleyman "Soylu"nun Hitlerin Propaganda Bakanı Joseph Goebbels'ten farksız olduğunu da kaydeden Dicle, "Nazilerin 1930'lı yıllardaki tüm stratejik, taktik ve uygulamaları bugün Türkiye'de yürürlüktedir. Çok açık ifade etmek gerekiyorsa, eğer başta Kürt halkı olmak üzere, tüm Türkiye halkları ve direnen demokrasi güçleri buna dur demezse, Türkiye'de 31 Mart'tan sonra çok daha derin bir ekonomik krize gireceği ve hala direncini koruyan toplumsal kesimlere devletin faşist saldırılarının olacağı kesindir. Daha da açıkçası, başta Kürtler, Aleviler ve tüm demokrasi güçleri, faşizmin soykırım saldırıları altındadır" dedi.
 
Toplumun politik duyarlılığının artış gösterdiği bu seçim ortamında halkların faşist ruhuna karşı harekete geçme zamanı geldiğini anlatmaya çalıştıklarını da belirten Dicle şöyle devam etti:
"Sayın Öcalan'ın 20 yıllık pratik ve teorik açılımları ile sadece Türkiye ve Kürdistan halklarına değil, tüm Ortadoğu halklarına demokratik kurtuluşun yolunu göstermiştir. Nitekim son görüşmede, bizlere gönderdiği mesaj şudur: Sadece ben tecritte değilim, sizler de halk olarak, toplum olarak tecrittesiniz. Siz tecridinizi kırarsınız, benim de tecridim kırılmış olacaktır. Faşist diktatörlüğü ve halklarımızı tecrit eden zincirleri kırmaktır."
 
Strasbourg'daki açlık grevi direnişçileri adına Yüksel Koç sesli bir mesaj gönderdi. Mesajda şunlar belirtildi:
 
"Tecridi kırmak, faşizmi yıkmaktır…
 
"Sonuç alıncaya kadar direnişimizi sürdüreceğiz. Üç maymunu oynayan, başta Almanya olmak üzere ilgili kurumları harekete geçirmek için herkesi bulunduğu her yerde direnişi yükseltmeye çağırıyoruz… herhangi bir arkadaşımıza bir şey olursa, AKP, MHP ve Almaya ve ilgili kurumlar da bundan sorumludur.
 
Kim, elinden ne geliyorsa bunu yapmalıdır."
 
Almanya'nın Kassel ketinde açlık grevinde olan Cemal Kobanê, Ömer Bağdur ile Nürnberg kentinde açlık grevinde olan Şiyar Xelil ile açlık grevi direnişçilerinin yarınları da sahnede yer aldı.
 
Eylemciler adına konuşan Cemal Kobanê, sonuç alıncaya kadar direnişlerinin süreceğini söyledi.
 
Açlık grevcilerinin mesajını Dilan Koç aktardı. Koç, "Siz bugün buradasınız ve ben bundan çok mutluyum. Ben Avrupa Parlamentosu'na bir mektup yazdım anacak hiçbir cevap gelmedi. Açlık grevine girme sebebimiz, bütün dünyanın bizi duymaması, görmemesi ve dinlememesidir. Açlık grevlerinde ölüm haberlerini istemiyoruz. Analar, babalar çocukları ağlamasın diye açlık grevindeler. Bizler açlık grevcilerinin anneleri, babaları, kardeşleri, çocuklarıyız bu yüzden buradayız. 12 Mart'ta Avrupa Parlamentosu önünde eyleme gireceğiz" dedi.
 
YJK-E'den ise Yıldız Filmci bir konuşma yaptı. Uğur Şakar'ın bedenini ateşe verdiğini hatırlatan Filmci, "Uğur'un talebi tecridinin kırılmasıdır. Hala hastanede ve yaşam mücadelesi veriyor. Bir an önce sağlığına kavuşmasını umuyoruz. Kürt kadın ve halkının elde ettiği kazanımlar uluslararası sistemleri rahatsız ediyor. Leyla Güven yoldaşımız bu direnişe öncülük yapıyor. Kürt kadın hareketi olarak CPT'yi uyarıyoruz bir an önce rolünü oynamalı. Jin, Jiyan, Azadi" diye konuştu.
 
Öcalan'ın fotoğrafının bulunduğu eylem önlüğü giydiği ve çıkarmadığı gerekçesi ile Alman polisi tarafından gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan açlık grevi direnişçisi Mustafa Tuzak da bir konuşma yaptı.
 
Faşizmin her yerde olduğunu söyleyen Tuzak, şunları söyledi: "Tüm dünya MHP ve AKP'nin faşizmini durduramadı ama biz durduracağız. Zilan ve Berivan arkadaş Kürt halkı için kendini feda etti, ben de sonuna kadar bu eyleme devam edeceğim. Polis beni gözaltına alırken, gerekçe olarak PKK üzerindeki yasağı gösterdi. Ancak ben bugün buraya açlık grevini daha güçlendirmek için geldim. Bugün her dakika her saniye çok önemli, Leyla Güven artık çok kritik bir süreçtedir. Arkadaşlarımızın açlık grevi günleri yüzü aştı, her gün ölüme biraz daha yaklaşıyorlar. Tek bir talebimiz var tecrit kalkmalıdır."