22 Kasım 2024 Cuma

Kırılma eşiği

Faşist AKP-MHP bloku Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle Kürt devrimini yenilgiye uğratma ve 29. isyanı sönümlendirme misyonunu üstlendi. Ama bunu başaramadı. Bugün AKP-MHP iktidar bloku için sömürgeci savaş bir varlık-yokluk sorunu haline gelmiştir. Kuşkusuz topyekun savaş salt AKP-MHP faşist bloku için değil sömürgeci sistemin Millet İttifakı kanadının da beka sorunudur. Topyekun savaşın koşulsuz destekçileri ve sürdürücüsü olan Millet İttifakı partileri de Türk şovenizminin bayrağıyla Kürt ulusuna karşı yürütülen savaşın gönüllü güçleridir.

MGK'nın çöktürme planı topyekun savaş boyutuyla sürüyor. Sömürgeci faşist diktatörlüğün Kürdistan'ın Bakur, Başûr ve Rojava'da yürüttüğü 'topyekun savaş'ın da en kritik aşamasına geldiği görülüyor. Başûr ve Rojava'da sömürgeci savaş ve işgal karakteriyle süren topyekun savaş konsepti sahada istediği asıl sonuçları alamıyor. Askeri ve politik tüm veriler politik islamcı faşist şeflik rejiminin yürütegeldiği topyekun savaşta bir kırılma eşiğinde bulunduğunu gösteriyor. Başûr Kürdistan'da gerillanın fedai tarzı savaş ve direnişiyle karşılaşan ve anlamlı bir ilerleme gösteremeyen sömürgeci burjuva Türk ordusu durumu lehine değiştirmek için kimyasal silah kullanıyor.

Savaşlarda kimi sofistike silahların kullanımı dolaysız biçimde savaşın gidişatı ve karakteri hakkında bize bir durum anlatır. ABD'nin Vietnam'da kimyasal silah kullanması savaşın kaderini belirlemek amaçlıydı. ABD eldeki toplam savaş gücü yetmeyince kimyasal silahı devreye sokarak stratejik ve tayin edici darbeyi vurmak ve kesin bir sonuç almak istedi. Pek çok kimyasal silaha başvurdu. En yoğun olarak portakal gazı kullandı. Zira kimyasal silahlar içinde en yıkıcı olanıydı. Ama biliyoruz ki ABD en yıkıcı silahlarını kullanmasına rağmen Vietnam'da yenilmekten kurtulamadı. İngiliz emperyalizmi, 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı sırasında pek çok cephede kimyasal gaz kullandı. Musollini Libya'da kimyasal kullanırken, Hitler faşizmi gaz odalarıyla kimyasal silahı soykırımın bir enstrümanı haline getirdi.

Sömürgeci Türk burjuva devleti de Kürdistan'ın işgal ve ilhakı süreçlerinde kimyasal silah kullanmaktan geri durmadı. Dersim tertelesi olarak karakter kazanan sömürgeci ilhak savaşı sürecinde mağaralara saklanan Kürt halkına karşı öldürücü gaz kullandı. Sömürgeci Türk burjuva devleti Kürdistan'daki savaşta mütemadiyen kimyasal silaha başvurdu. 90'lı yılların düşük yoğunluklu savaş konseptinin zengin taktik araçlarından biri de kimyasal silah kullanımıydı. Bu yıllarda dağlarda sıkça fosfor bombası kullanılıyordu.

Bugün politik islamcı faşist şeflik rejiminin sözcüleri yemin billah ederek Zap'ta kimyasal silah kullanmadıkları yalanını utanmazca kusuyorlar. Böylece topyekun savaşın bir boyutu olan psikolojik savaşı ayakta tutmaya çalışıyorlar. Sömürgeci haksız ve kirli savaşı meşrulaştıran bu faşist yalanın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. En yakın pratik olarak 19 Aralık hapishaneler katliamında kullanılan kimyasal silahları hatırlatabilir ve bu faşist katillerin yüzlerine çarpabiliriz. Hafızalarımızda hala capcanlı durmaktadır. Bayrampaşa Hapishanesi'nde devrimci kadın tutsaklar kimyasal silahla diri diri yakılarak katledildi. 19 Aralık katliamı yargılamasında askerler Bayrampaşa Hapishanesi'nde menşeini bilmedikleri ve envantere kayıtlı olmayan silah kullandıklarını itiraf etti.

Savaşın seyrini değiştirmede ve tayin edici darbeyi vurmada savaşın taktik ve stratejik silahlarını kullanmak tüm savaşların en kritik evresidir. Şok ve dehşet yaratarak savaşan güçlerin iradesini kırmayı amaçlayan kimyasal ve benzer sofistike silahlar aynı zamanda savaşların bir dönüm noktası olabilmektedir. Başûr'da 17 Nisan'dan beri ateşkessiz ve aralıksız süren yoğun ve yüksek düzeyli savaşta sömürgeci burjuva Türk ordusu gerillayı yenilgiye uğratamadı. Gerillanın savaşı ve direnişiyle çakılıp kaldı. Ağır kayıplar verdi. ABD ve KDP başta gelmek üzere dünya ve bölge gericilerinin muazzam desteğine rağmen ne askeri bakımdan ne siyasi bakımdan istediği sonuçlara ulaşamadı. Bu en uzun topyekun savaş sürecinde politik islamcı şeflik rejimi suikastlardan sivil kitle katliamlarına değin her türlü savaş yöntemini kullandı. Sömürgeci rejimin son geldiği nokta kimyasala sarılmak oldu.

Çöktürme Planı, Kürt devrimini askeri olarak yenmek ve siyasi olarak teslim almayı amaçlıyordu. Topyekun savaş konseptiyle yürütülen kapsamlı savaşta temel hedef irade kırılması yaratmaktı. Çünkü irade kırmadan siyasi ve askeri mücadeleyi kazanmak mümkün değildir. Gerilla, Kürt özgürlük mücadelesinin siyasal kurucu iradesinin en temel ögesidir. Kürt ulusal kurtuluşunun salt askeri gücünü ve iradesini temsil etmez. Siyasal iradenin en yüksek ve yoğun hali olarak siyasal mücadelenin dinamosu rolünü de ifa eder. Devrimci şiddetin siyasal iradeyi kuran bu gücü ve işlevini görmeyen ve ıskalayan her siyasal anlayışın bir irade kırılması yaşaması kaçınılmazdır. Tarihsel tecrübeler ve güncel örnekler devrimci şiddetle kurulan ilişkinin siyasal mücadelenin yönü ve niteliğini belirlediğini gösteriyor. Kürt özgürlük hareketinin iradesi kırılamıyor ve teslim alınamıyorsa bunun temel ve birinci nedeni gerillanın varlığı, savaşma gücü ve iradesidir. Kürt gerillası Kürt devriminin güvencesidir. Tam olarak bunun bilincinde olan sömürgeci faşist diktatörlük gerillayı askeri olarak yenilgiye uğratmak için kimyasal silahlar, SİHA'lar, taktik nükleer bombalar vd. araçlarla savaşı limitine vardırıyor. İrade kırmak ve teslim almak için tüm savaş kapasitesini kullanıyor. Zira Türk sömürgeciliği Rojava Devrimi'nin tüm bölgede sömürgecilik sistemini sarstığını görüyor. Kürt ulusal özgürlük mücadelesinin Rojava Devrimi'yle yeni ve olağanüstü bir kapasite kazanması sömürgeci Türk burjuva devletini tam bir beka durumuyla karşı karşıya getirdi. Kürt özgürlük hareketiyle sömürgeci Türk burjuva devleti arasında uzun süredir devam eden stratejik denge aşamasındaki savaş bu bağlamda yeni bir niteliğe yükseldi. Çöktürme Planı stratejisi bu yeni durumun bir cevabı ve verisidir. 7 yıldır sürdürülen sömürgeci savaşın kilitlendiği nokta stratejik dengeyi kendi lehine değiştirme amacında somutlanmaktadır. Rojava işgalleri de bunun içindir, Başûr işgal girişimi ve kimyasal silaha müracaat etmekte bunun içindir. Kimyasal silah aynı zamanda sömürgeciliğin ne denli aciz kaldığını ve tıkandığını göstermektedir. Bu gerçek durum bir kırılma eşiğini işaretliyor.

Faşist AKP-MHP bloku Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle Kürt devrimini yenilgiye uğratma ve 29. isyanı sönümlendirme misyonunu üstlendi. Ama bunu başaramadı. Bugün AKP-MHP iktidar bloku için sömürgeci savaş bir varlık-yokluk sorunu haline gelmiştir. Kuşkusuz topyekun savaş salt AKP-MHP faşist bloku için değil sömürgeci sistemin Millet İttifakı kanadının da beka sorunudur. Topyekun savaşın koşulsuz destekçileri ve sürdürücüsü olan Millet İttifakı partileri de Türk şovenizminin bayrağıyla Kürt ulusuna karşı yürütülen savaşın gönüllü güçleridir. Sömürgeci Türk burjuva ordusunun Başûr'da kimyasal silah kullanmasının açığa çıkmasından sonraki siyasal tablo tüm burjuva düzen partilerinin ordunun yanında kurşun asker gibi dizilmesini bir kez daha gösterdi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın kimyasal silah kullanımıyla ilgili yaptığı açıklamalar sömürgeci savaş gerçeğini Türk halkıyla yüzleştiriyor ve şovenizmle yeni bir sınanmayı dayatıyor. Sömürgeci savaş Türk halkında yaratılan ırkçı-şoven düşünce ve gerici koşullanma ve destekten beslenerek yürütülüyor. Topyekun savaş konseptinin siyasal ideolojisi Türk şovenizmidir. Faşist şefin isim vererek Şebnem Korur Fincancı'yı hedef alması ve TTB'nin ismine vurgu yaparak Türkçülük bayrağı sallaması savaşın zayıf karnını da gösteriyor. Halklarımızı Türk-Kürt dikey bölünmesiyle Türk şovenizminin ve devletin yanına çekmeye çalışan faşist şef bu yolla siyasi geleceğinin yolunu da döşüyor. Vasatını politik islamcı şeflik rejiminin belirlediği bir Türk ırkçılığı ve şovenizmi yarışı sömürgeci savaşa gönüllü yazılan devlet ve düzen partileri tarafından acımasızca sürdürülüyor. Bu şovenizm-savaş-siyasal iktidar denklemi ve siyasal hegemonya mekaniğinden en verimli AKP-MHP bloku yararlanıyor.

Ancak kaderini savaşa bağlayan ve önümüzdeki seçimleri savaş siyaseti ve fiili olağanüstü tarzıyla belirleyerek kazanmak isteyen AKP-MHP bloku için durum hiç de iyi gitmiyor. Sömürgeci işgal savaşında oluşan denge durumu kimyasal silah kullanımıyla da değişmiyor. Savaşta ortaya çıkan bu durum ve Mersin'deki fedai tarzı kent gerilla savaşı hamleleri şoven kitleleri durmadan 'terör bitecek' yalanıyla besleyen AKP-MHP blokunu olabildiğince zayıflatıyor ve sarsıyor. Toplumsal hegemonya kapasitesi daralan faşist blokun başka bir dizi iktisadi ve siyasi parametreyle siyasal çözülüşü sürüyor. Faşist şeflik rejiminin gerilla karşısındaki yenilgisini ve güçsüzlüğünü gösteren kimyasal silah kullanımını en geniş kitlelere sergilemek ve anlatmak emekçi solumuzun 'an'daki somut görevidir. Politik islamcı faşist rejim şovenizm ve savaşla besleniyor, ayakta kalıyor. Bu emekçi sol harekete faşist AKP-MHP iktidarını yıkmanın yolunu ve istikametini de gösteriyor. Şovenizme ve sömürgeci savaşa karşı mücadele etmek. ABD'nin Vietnam'da yenilmesinin Amerika ve dünya halklarının savaşa karşı muazzam kitle mücadelelerinin desteğiyle olduğunu hatırlamanın ve hatırlatmanın da zamanıdır.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 28 Ekim tarihli 86. sayı başyazısı.