25 Kasım 2024 Pazartesi

KESK: Emekten, halktan yana normalleşme istiyoruz

TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerine tepki gösteren KESK, 2020 bütçesinin revize edilmesini istedi, "Emekten, Halktan Yana Gerçek Bir Normalleşme İçin Emekten, Halktan Yana Bir Bütçe, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Gelir İstiyoruz!" şiarıyla imza kampanyası başlatıldığını duyurdu.

Haziran ayına ilişkin resmi enflasyon verileri açıklandı. Tüm dünyayı saran pandemi süreci ile artan hayat pahalılığı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyon rakamlarına yine yansımadı.

Dün TÜİK tarafından açıklanan haziran ayı enflasyon verilerine göre enflasyonda aylık %1,13,  altı aylık  %5,75, yıllık %12,62 artış gerçekleşmiştir. TÜİK pandemi sürecinde başta gıda fiyatlarında olmak üzere yaşanan astonomik artışları yine görmezden geldi. Üstelik TÜİK'e göre Haziran ayında gıda enflasyonu %1,60 düştü.

"TÜİK enflasyon rakamlarının açıklanmasının hemen ardından iktidara yakın medya her zaman olduğu gibi yine 'Memura üç zam birden', 'en düşük memur maaşı …TL' oldu türünden kamuoyunu yanıltıcı 'müjde' manşetleri atmaya başlamıştır" diye tepki gösteren Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), "Oysa milyonlarca insan sokakta, pazarda, mutfakta karşılaştığı hayat pahalılığı ile TÜİK enflasyon verileri arasında uçurum olduğunu, TÜİK'in pandemi sürecinde yaşanan işsizliği bile hesap oyunları ile nasıl düşük gösterdiğini görmektedir. Enflasyon hesabında dar gelirlilerin, emekçilerin gelirlerinin yüzde altmış beşini harcadığı gıda ve konut (kira, elektrik, su, doğalgaz vb) giderlerini yarı yarıya düşük tutma başta olmak üzere rakamlara nasıl takla attırdığını tüm vatandaşlar görmektedir" sözleriyle tepki gösterdi.

'MAAŞLARIMIZ TÜİK ENFLASYONUNU TEMEL ALAN MUTABAKATLARLA ERİTİLİYOR'
"Oysa Türkiye'de ilginç bir durumla karşı karşıyayız. TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyonun yaşanan gerçek hayat pahalılığını yansıtmadığını herkes bilmektedir.  Buna rağmen milyonlarca kamu emekçisinin, işçinin, asgari ücretlinin, emeklinin maaş-ücret artışında kimsenin inanmadığı bu veriler temel alınmaktadır" denilen KESK açıklamasında, "Dolayısıyla hükümet ve yandaş konfederasyon yönetimi arasında varılan mutabakatlarla sefalet oranında artırılan maaşlarımız yaşanan hayat pahalılığı karşısında erimeye devam etmektedir" ifadelerine yer verildi.

'TÜİK RAKAMLARINI BIRAK, AÇLIK-YOKSULLUK SINIRINA BAK'

"Yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK aracılığı ile perdelendiği koşullarda çalışanların satın alma gücünü, refah durumunu görmek için ilk bakılacak şey o ülkede yaşanan açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarıdır" diyen KESK, yoksulluk tablosuna rağmen kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığını söyledi:

"Buna rağmen bugün açıklanan TÜİK verileri dikkate alınarak milyonlarca kamu emekçisinin %4 maaş zammına ek olarak %1,75 'lik enflasyon farkı ile yetinmesi beklenmektedir. Dolar kuru ve altın fiyatları ile kıyaslandığında toplu sözleşmelerle sefalet oranında artırılan maaşlarımızın yaşanan hayat pahalılığı karşısında ne kadar eridiği çok daha net olarak ortaya çıkmaktadır. 

ORTALAMA MAAŞ DOLAR KARŞISINDA SEKİZ YILDA ERİDİ 
"Satın alma gücünü gösteren kriterlerden biri de gelirin, uluslar arası kabul gören döviz karşısındaki değeridir. Bu açıdan bakıldığında kamu emekçilerinin satın alma gücünün ciddi şekilde eridiği görülmektedir" diyen KESK, döviz ve altın karşısında maaşların erimesiyle ilgili şu verileri paylaştı:

EMEKTEN, HALKTAN YANA GERÇEK BİR NORMALLEŞME İÇİN…
"Yukarıdaki tablolar kamu emekçilerinin maaşlarının yaşanan hayat pahalılığı karşısında ciddi biçimde eridiğini ortaya koymaktadır. Bu koşullarda maaşlarında %4 'toplu sözleşme' artışı ve buna ek olarak %1,75 enflasyon farkı yansıtılan kamu emekçilerine 'sefalete devam' denilmektedir" denilen KESK değerlendirmesinde şu ifadelere yer verildi:

"Pandemi ile gittikçe derinleşen krizin yükü artan hayat pahalılığı ve işsizlikle dar gelirlilerin, ücretli kesimlerin omuzlarına yıkılmak istenmektedir. Pandemi gerekçesi ile açılan ekonomi paketleri ile sermayeye-patronlara 'kalkan' olunurken emekçi kesimlerin elindeki son haklara da göz dikilmektedir."

2020 bütçesinin revize edilmesini isteyen KESK, "Emekten, Halktan Yana Gerçek Bir Normalleşme İçin Emekten, Halktan Yana Bir Bütçe, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Gelir İstiyoruz!" talebiyle kampanya başlattıklarını duyurdu.

KESK, gerçek bir normalleşme için şu talepleri dile getirdi:

Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına ve özelleştirme soygununa son verilmesi,
Bütçe hakkımız önündeki engellerin kaldırılması,
Ülke kaynaklarının kullanılmasında herkese ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde bir kamu hizmeti sağlanmasına öncelik verilmesi,
Başta salgın koşullarından en çok etkilenen kadınlara olmak üzere, herkese yaşanabilir bir ücret düzeyinin altında olmamak üzere "temel bir yurttaşlık geliri" sağlanması,
Bütçede toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel alınmasını,
Ücretli kesimler olarak bizlerin omuzlarına yıkılan vergi adaletsizliği yükünün hafifletilmesi için;  gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini -tüketimden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini-kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını-asgari ücretin vergi dışı bırakılması,
Toplumun en zengin %1'lik kısmının Milli Gelirin %54'üne el koyduğu, geri kalan %99'un payına ise Milli Gelirin sadece %46'sının düştüğü adaletsiz tabloya son verilmesi için belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınması,
Geçsek de geçmesek de, hizmet alsak da almasak da otoyolların, köprülerin, şehir hastanelerinin müteahhitlerine parası bizim cebimizden çıkan hazine garantilerine son verilmesi,
Temel tüketim maddelerine son bir yıl içinde yapılan zamların geri alınmasını, söz konusu maddelerden alınan KDV'nin sıfırlanması,
Yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderlerinin pandemi tehdidi ortadan kalkıncaya kadar Hazineden karşılanması,
Ülke kaynaklarının daha fazla silahlanma için değil, barış ve demokrasi için kullanılması,
Yaşanan hayat pahalılığı karşısında çoktan hükmünü yitirmiş olan 2020-2021 yıllarını kapsayan 'toplu sözleşme'nin iptal edilmesi,
Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık sistemine geçilmesi, 
Yaşamaya devam ettiğimiz mali kayıpların maaşlarımıza yapılacak ek artışlarla telafi edilmesini, maaşlarımızda yapılacak artışlarda yaşanan gerçek hayat pahalılığının-yoksulluk sınırında yaşanan artış oranının temel alınması,
İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanması,
Kıdem tazminatı fonu, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES)  dayatmalarından vazgeçilmesini, yıllardır tahrip edilen kamusal sosyal güvenlik ve emeklilik sistemimizin güçlendirilmesi...