KESK: 3 yılda 4 bin 770 üyemiz ihraç edildi
KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, son 3 yılda 4 bin 770 KESK üyesinin çalışma hakkının gasp edildiğini belirterek, ihraçların 375 sayılı KHK ile devam ettiğine dikkat çekti.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), hazırladıkları Yıllık Sendikal Hak İhlalleri Raporu'nu, Genel Merkez'de düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. Raporu, KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik paylaştı.
Bozgeyik, yaptığı açıklamalarda 2014 yılından sonra Başbakanlık genelgeleriyle, yasal düzenlemelerle, torba yasalarla adım adım uygulamaya konulan ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında rejimin temel yönetim biçimi haline getirilen OHAL uygulamalarının sendikal hak ve özgürlüklerde de ciddi gerilemelere neden olduğunu dile getirdi.
'4 BİN 770 KESK'LİNİN ÇALIŞMA HAKKI GASP EDİLDİ'
Hazırladıkları rapora yansıyan hak ihlallerinin gerçekte yaşananların yarısına bile denk düşmediği vurgulayan Bozgeyik, "Yaratılan korku iklimi nedeniyle kamu emekçileri karşı karşıya kaldıkları ihlalleri rapor etmekten imtina etmekte, ihraç edilme kaygısı nedeniyle baskıları sineye çekmeyi tercih etmektedir" diye belirtti.
Bozgeyik, son üç yılda 4 bin 283'ü OHAL KHK'larıyla, 487'si Yüksek Disiplin Kurulları kararlarıyla olmak üzere 4 bin 770 KESK'linin çalışma hakkının gasp edilerek ihraç edildiğini açıkladı.
'2 BİN 900 ÜYE BAŞVURU SONUCUNU BEKLİYOR'
OHAL Komisyonu kararıyla 358 üyelerinin görevlerine iade edildiğini, bin 23'ünün ise başvurusunun reddedildiğini belirten Bozgeyik, halen 2 bin 900 dolayında üyelerinin başvurularının ele alınmasını beklediğini söyledi. Bozgeyik, "İktidar bir hakkı bir gecede gasp ettiğinde gayet hızlı davranırken yapılan itirazlara yanıt vermeyi ise oldukça ağırdan almakta, yıllara yaymaktadır" diye konuştu.
Bugün itibariyle Cumhurbaşkanlığı kararı ile OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun görev süresinin bir yıl daha uzatıldığına dikkat çeken Bozgeyik, iktidarın zaman kazanarak bir yandan da ihraçlarla boşalttığı yerlere kendi kadrolarını yerleştirmek istediğini söyledi.
'İHRAÇLAR 375 SAYILI KHK İLE DEVAM EDİYOR'
Türkiye'nin siyasal-toplumsal yapısını değiştirmeye dönük kalıcı düzenlemelerin KHK'ler eliyle yapıldığını vurgulayan Bozgeyik, OHAL'in kaldırılması sonrasında da uygulamaların devam ettiğini ifade etti. 375 sayılı KHK'nin geçici 35. Maddesi'nin ihraçlara olanak verdiğini söyleyen Bozgeyik, "Bu maddeyle şu ana kadar 18 sendika üyemiz ihraç edildi. Arkadaşlarımızın tümünün ortak özelliğinin sendika yöneticisi ve aktif üye olmasıdır" ifadelerini kullandı.
'GÜVENLİK SORUŞTURMASI GERİ ÇEKİLDİ'
KESK Eş Genel Başkanı, devam eden OHAL uygulamalarından birinin de güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırmaları olduğunu kaydetti.
binlerce adayın KPSS'de yüksek puan almalarına rağmen göreve başlatılmadığına dikkat çekerek, uygulamanın sadece adayı değil birinci ikinci derece yakınlarını da kapsar hale getirildiğini söyleyen Bozgeyik, "Ankara'da farklı tıp fakültesini bitirip göreve başlamak için başvuran toplam 18 doktor güvenlik soruşturması nedeniyle göreve başlatılmadı" dedi.
Anayasa'ya aykırı bulunan bu uygulamanın yasal düzenleme haline getirilmeye çalışıldığını vurgulayan Bozgeyik, "Yandaş konfederasyonlar hariç konfederasyonumuz ve diğer tüm emek örgütlerinin, demokrasi güçlerinin yoğun tepkisi üzerine teklif geri çekilmiştir" dedi.
'KAYYUMLAR SENDİKAL AYRIMCILIK SUÇU İŞLİYOR'
Yine sadece son bir ayda kayyum atanan il ve ilçe belediyelerinde en az 50 dolayında Tüm Bel-Sen üyesinin açığa alındığını dile getiren Bozgeyik, "Kayyumlar adeta yandaş sendikaların temsilcisi gibi hareket etmekte, farklı sendikalara üye olmanın kamu emekçileri için iyi olmayacağı algısı oluşturmakta, açıktan sendikal ayrımcılık suçu işlemektedirler" diye konuştu.
'KAYIT DIŞILIK ARTTI'
Bozgeyik, OHAL sürecinde ve sonrasında kamu hizmetlerinin piyasaya açılması politikalarının hız kazandığını, güvencesiz, sözleşmeli ve taşeron çalıştırmanın daha yaygınlaştırıldığı üzerinde de durdu. Bozgeyik, bu konuda şunları kaydetti: "Kayıt dışılık ve kuralsızlaştırma artmış, on binlerce kamu emekçisinin ihraç edilmesi nedeniyle iş yükünün artması sonucu kamu emekçileri nefes alamaz duruma gelmiştir. İşyerlerinde mobbing ve iş kazaları/işçi cinayetleri yoğunlaşmıştır. OHAL fırsatçılığıyla performans sisteminin yaygınlaştırılmasıyla ve ekonomik krizin derinleşmesiyle, işsizliğin rekor üstüne rekor kırmasıyla intihar vakaları artmıştır."
'SÜRGÜNLER BASKI YÖNTEMİ OLARAK KULLANILIYOR'
1990'lı yılların uygulamalarından olan sürgünlerin bir kez daha bir baskı ve yıldırma yöntemi olarak kullanıldığına şahit olduklarını ekleyen Bozgeyik, "Sürgün gerekçelerine baktığımızda sendikal hakların kullanımının bahane edildiğini görmekteyiz. Örneğin çalıştığı okulda Kürtçe konuştuğu için ya da süt iznini kullanmakta ısrar ettiği için sürgün edilen üyelerimiz bulunmaktadır" dedi.
'MEŞRU MÜCADELE HAKKIMIZI SONUNA KADAR KULLANACAĞIZ'
"Adı kalksa da uygulamaları devam eden OHAL koşullarında sendikal mücadele yürütmekteyiz" diyen Bozgeyik, iktidarın tek tip sendika ve tek tip sendikacı yaratmak istediği bu koşullarda her şeye rağmen demokrasi ve emek mücadelesini bedeli ne olursa olsun sürdürmekte kararlı olduklarının altını çizdi.
Bozgeyik, işçi sınıfının, emekçilerin yüzyıllardır bin bir türlü bedel ödeyerek elde ettiği hak ve özgürlüklerin hangi gerekçe ile olursa olsun ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlere karşı fiili ve meşru mücadele haklarını sonuna kadar kullanacaklarını söyledi.