EMEK
KESK 2020 bütçesi için 4 ilde alanlara çıkacak
KESK, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'nde kaynakların yüzde 1'inin mutlu azınlık için kullanıldığını, vergi adaletsizliğinin derinleştirildiğini ve bütçe hakkının yok sayıldığını vurguladı. KESK, Aralık ayında 4 büyük kentte miting düzenleyeceğini açıkladı.
Kamu Emekçileri Sendikası (KESK), bugün Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan geçmesi beklenen 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Teklifi'ne ilişkin görüş ve taleplerini açıkladı.KESK Genel Merkezi'nde yapılan basın toplantısın eşbaşkanlar Mehmet Bozgeyik ve Aysun Gezen, Kadın Sekteri Gülistan Atasoy ile yöneticiler katıldı.
BÜYÜME MASALI SONA ERDİ
Bozgeyik, hizmetlerinin tasfiye edilmesine, güvencesizliğe, insafsız vergi düzenine ve yoksullaşmaya karşı demokratik ve adil bir ülke için tüm emekçilere birlikte mücadele çağrısında bulundu.
Bozgeyik, KESK'in bütçeye ilişkin hazırladığı dosyayı açıkladı. Dosyada öne çıkan başlıklar şöyle: "Ekonomi üst üste üççeyrek dönemdir küçülmektedir. Buna göre 2018 yılının dördüncü çeyreğinde yüzde 2,8 azalan Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2,4, ikinci çeyreğinde yüzde 1,5 azalmıştır.
"Resmi işsizlik yüzde 14,2 ile son 15 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Her 100 gençten 28'i, her 100 genç kadından 43'ü işsizdir. Bu veriler TÜİK tarafından açıklanan devletin resmi verileridir. İş bulma ümidini kaybedenleri, iş aramayan ancak çalışmaya hazır olanları, mevsimlik ve zamana bağlı eksik çalışanlar da ekleyerek ulaşılan geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 20,6'ya, işsiz sayısı ise 7 milyon 305 bine ulaşmıştır.
TEK HANE ENFLASYON HALKIN HANESİNE UĞRAMADI
"Yıllık resmi enflasyon baz etkisinin yanı sıra arkası gelmeyen Ali Cengiz oyunları ile yüzde 8,55 ile tek haneye inmiş gözükse de on iki aylık ortalamalara göre resmi enflasyon yüzde 16,81 ile yıllık enflasyonun yaklaşık iki katına ulaşmıştır.
"Yine TÜİK verilerine göre on iki aylık ortalama Gıda Enflasyonu yüzde 22,5, Ev Eşyası Enflasyonu yüzde 22,77, Çeşitli Mal ve Hizmetlerde yaşanan enflasyon ise yüzde 24,55'tir.
"İğneden ipliğe zam yağmurunun hız kesmeden sürdüğü koşullarda TÜİK resmi enflasyonu ile bizim yaşadığımız gerçek enflasyon arasındaki uçurum büyümektedir. Özelikle elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yapılan fahiş zamlar kış aylarına girdiğimiz bugünlerde kabusumuz olmaktadır. Artmaya devam eden hayat pahalılığı sonucunda halk tüketimini alabildiğine kısmıştır.
GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK
"Diğer taraftan resmi veriler gelir dağılımında yaşanan adaletsizliğin de artmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır. Yaklaşık iki ay önce açıklanan TÜİK 2018 Yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay, 0,2 puan artarak yüzde 47,6'ya yükselmiştir. Buna karşın en düşük gelire sahip yüzde 20'lik kesimin toplam gelirden aldığı pay ise 0,2 puan azalarak yüzde 6,1'e düşmüştür. Yani en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay en düşük gelir grubunun aldığı payın 7,8 katına çıkmıştır.
MAAŞLAR YÜZDE 30 ERİDİ
"Toplu sözleşmelerle sefalet oranında artırılan maaşlarımız yaşanan hayat pahalılığı karşısında erimeye devam etmektedir. Ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan çeyrek altın sayısı 15 yılda 13,35 adet azalmıştır. Çeyrek altın almak hayal olmuştur. Yine ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan gram altın sayısı 15 yılda 22 adet azalmıştır.
"Bilindiği üzere son birkaç aydır hazineyi zarara uğratma pahasına kamu banakları üzerinden yapılan alımlarla döviz kuru artışı sınırlanmıştır. Buna rağmen ortalama kamu emekçisi maaşı son 12 yılda 322 dolar erimiştir. Yani ortalama maaşımız dolar karşısında yüzde 30 değer kaybetmiştir.
YÜZDE 1 MUTLU AZINLIK İÇİN…
"Milyonlarca işsiz iş, yoksulluğa sürüklenen emekçiler sınıflar insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir gelir dağılımı, başta maaşlarından-ücretlerinden kesilen gelir vergisi olmak üzere omuzlarına bindirilen vergi yükünün azaltılarak vergide adaletin sağlanmasını, ülkenin kaynaklarının yüzde 1'lik mutlu azınlık için değil, yüzde 99'un genel yararı için kullanılmasını beklemektedir.
"25 gündür TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yapılan görüşmelere emek örgütlerinin, meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin katılımı engellenmiştir.
"Maaşlarımızdan kaynakta kesilen Gelir Vergisi'nden tüketimde ödediğimiz KDV ve ÖTV'ye kadar her adımda bizden alınan vergilerin nereye, kime harcanacağına ilişkin bize hiçbir söz hakkı tanınmaktadır. Kısacası halkın, emekçilerin bütçe hakkı bir kez daha yok sayılmaktadır.
"Bütçeler kaynakların kimlerden toplandığını ve söz konusu kaynakların kimlerin ihtiyaçları için kullanıldığını gösteren belgelerdir. Dolayısıyla bir ülkede mevcut sitemin, iktidarın kimden hangi sosyal sınıf ve tabakadan yana olduğunu anlamanın en kolay yolu bütçesine bakmaktır.
"Ne yazık ki Türkiye'de yıllardır bütçeler ülke kaynaklarının, emekçilerden, halktan alınan vergilerin sermayeye-patronlara, yandaşlara aktarılmasının bir aracı haline dönüşmüştür.
BÜTÇE AÇIĞI
"Ekim'de Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yapılan sunumda yer alan tabloya göre; bütçe giderlerinin 1 trilyon 96 Milyar, bütçe gelirlerinin 957 Milyar TL, buna göre bütçe açığının ise 139 Milyar TL olması, faiz giderleri için 139 Milyar TL kaynak ayrılması, vergi gelirlerinin ise 785 Milyar TL olması hedeflenmektedir.
"Hazine ve Maliye Bakanlığı Aylık Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu'na göre; Ekim ayı itibari ile 2019 yılında 961 Milyar TL olması hedeflenen Bütçe giderleri 820 Milyar TL'ye çıkmıştır. 880 Milyar TL olması hedeflenen bütçe gelirleri ise 719 Milyar TL'de kalmıştır.
"Bu durumda 2019 yılında 81 Milyar TL olması hedeflenen bütçe açığı, Merkez Bankasının ‘kefen parası' olarak nitelenen ihtiyaç akçesinden 21 Milyar TL'lik bir tutar aktarılmasına rağmen, 10 ayda 101 milyar TL'ye çıkmıştır.
"Bütçe açığının bu kadar artmasının temel nedeni ilk 10 ayda bütçe giderlerinin yüzde 22,5 oranında artmasına karşılık vergi gelirlerinin sadece yüzde 6,3 artmasıdır.
ÇOK KAZANANDAN ÇOK VERGİ ALINMALI
"2019 yılında 757 Milyar TL olması hedeflenen vergi gelirleri on ay içinde yaklaşık 540 Milyar TL yani hedefin yüzde 71,4'üne ulaşmıştır. Vergi gelirlerinin hedefin uzağında kalmasının ise temel iki nedeni vardır. Bunlardan birincisi emekçi sınıfların, dar gelirlilerin tüketimlerini kısmasıdır. Diğer bir nedeni ise ülkemizde yıllardır sürdürülen vergi adaletsizliğidir.
"Bir ülkede vergide adaletin sağlanması için öncelikle çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır. Ayrıca vergilerin toplamı içinde gelir-kazanç ve mülkiyet üzerinden alınan vergilerin yani dolaysız vergilerin tüketim-harcama üzerinden alınan vergilerden yani dolaylı vergilerden fazla olmasını sağlayan düzenlemeler yapılmalıdır.
SERMAYEDEN VERGİ ALINMIYOR
"Oysa Türkiye'de yıllardır tam tersi bir durum vardır. Adaletsizlik daha baştan vergi kanunları ile yaratılmaktadır. Söz konusu kanunlarda yer alan ‘ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetler' sonucunda devlet her yıl on milyarlarca vergi gelirinden vazgeçmektedir. Buna da ‘vergi harcaması' denilmektedir. Bütçe yasa teklifine göre devletin 2020 yılında 195,6 milyar, 2021'de 222,7 milyar, 2022'de ise 251,4 milyar TL vergi gelirinden vazgeçmesi hedeflenmektedir.
Alınmaktan vazgeçilen bu vergilerin büyük bir çoğunluğu sermaye kesimlerinin ödediği vergilerdir. Dolayısıyla çok kazananlardan, holdinglerden, şirketlerden, patronlardan vergi al(a)mayanlar tüm yükü kamu emekçilerine, işçilere yıkmaktadır.
DOLAYLI VERGİ ADALETSİZLİĞİ
"Nitekim ülkemizde dolaylı ve dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki ağırlığı açısından da emekçiler, dar gelirliler aleyhine olan durum 2020 bütçesinde de sürdürülmektedir. 2020'de hedeflenen toplam 785 milyar TL vergi gelirinin yüzde 62'sini dolaylı vergiler, yüzde 38'sini dolaysız vergiler oluşturmaktadır.
"En çok artırılması hedeflenen vergiler; İthalde Alınan KDV (yüzde 25), ÖTV (yüzde 21), Harçlar (yüzde 35), Diğer Vergiler (yüzde 18) kalemleridir. Bunların tamamı gelirine bakılmaksızın herkesten aynı oranda alınan harcamaya-tüketime dayalı dolaylı vergilerdir. Yani büyük bölümü emekçilerin, dar gelirli halkın ödediği vergilerdir.
"Vergi, harç ve cezalardaki yeniden değerleme oranı yüzde 22,58 olarak belirlenmiştir. Yani, 2020 yılı maaşlarımızı yüzde 4+ yüzde 4 sefalet oranları ile sınırlanırken pasaport, ehliyet harçları, trafik cezaları ve Motorlu Taşıtlar Vergisi yüzde 22,58 arttırılmaktadır.
"Türkiye'de yüzde 67'si bordolulardan kesilen Gelir Vergisi'nin önümüzdeki yıl yüzde 11 artırılması hedeflenmektedir. Mevcut adaletsiz vergi dilimleri nedeniyle Gelir Vergisinin yükü yine işçilere, kamu emekçilerine yıkılmaktadır.
SERMAYE ASGARİ ÜCRETLİLER KADAR VERGİ ÖDEMİYOR
"Kurumlar Vergisi'nin önümüzdeki yıl yüzde 15,5 artırılması hedeflenmektedir. Ancak bu hedefin tutturulması çok zordur. Veriler geçtiğimiz yıl ülkemizde 806 bin Kurumlar Vergisi mükellefinden sadece 6 bininin, yani yüzde birinden bile az bir bölümünün vergisini ödediğini göstermektedir. Yüzde 60'ı zarar beyan ederken, yüzde 39'luk kısım ise yanında çalıştırdığı asgari ücretlinin bir yılda ödediği vergi kadar bile vergi ödememiştir. Buna rağmen emekçilerin gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi taleplerine yıllardır kulaklarını tıkayanlar mevcutta yüzde 22 olan Kurumlar Vergisi oranının bir kısım mükellef için 2020'de yüzde 20'ye, 2021'de ise yüzde 18'e indirecek düzenlemeyi geçtiğimiz haftalarda TBMM'den geçirmiştir.
VERGİLER YOL, SU, ELEKTRİK OLARAK DÖNMÜYOR
"Özelleştirmelerin, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerinin piyasaya açılması sonucunda ödediğimiz vergiler de artık bize ‘yol, su, elektrik' olarak dönmemektedir. Faiz ödemeleri 2019'a göre yüzde 18 artışla 138,9 milyar TL'ye yükseltilmektedir. Yani toplanan her 100 TL verginin 18 TL'si faiz ödemelerine gidecektir. Buna karşın bütçenin sadece yüzde sekizinin (88,5 milyar TL) kamu yatırımlarına ayrılması hedeflenmektedir.
"Savunma ve Güvenlik Harcamaları yüzde 27'lik artışla 141.1 milyar TL'ye çıkarılmıştır. Üstelik bu rakama Cumhurbaşkanlığı'na bağlı tüm örtülü ödenekler, Savunma Sanayi Destekleme Fonu kaynakları, iç ve dış güvenliğe ilişkin bazı kalemler ve kayıtlara geçmeyen tüm ‘gizli harcamalar' dahil değildir.
"2018 bütçesinde 6,2 milyar TL, 2019 bütçesinde ise 9,7 milyar TL ayrılan, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) adı altında yürütülen ‘müşteri garantili' köprü, tünel, otoyolu, havalimanı ve şehir hastanelerine 2020 bütçesinden tam 18,9 milyar TL aktarılacaktır. Yani geçmediğimiz köprülerin, hizmet almadığımız şehir hastanelerinin müteahhitlerine cebimizden çıkan para iki yıl öncesine göre 3 kat artacak.
"Sermayeye ‘vergi harcaması' adı ile alınmaktan vazgeçilen tutarların yanı sıra 44,4 milyar TL tutarında doğrudan teşvik verilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca bu doğrudan teşviklerin dışında sermayeye-patronlara ‘sosyal güvenlik prim desteği' adı altında 25,2 milyar TL kaynak aktarılması öngörülmektedir.
Daha önceki bütçeler gibi 2020 bütçesi de toplumsal cinsiyet körü, eşitsizlikleri artıran bir bütçedir. Bütçede kadının ne adı ne de yeri vardır. Kadınların ekonomik kaynaklara, kamusal hizmetlere, eğitime, sağlığa ve sosyal koruma haklarına eşitsiz erişimi bir kez daha göz ardı edilmektedir.
KESK'İN TALEPLERİ
-Bütçe hakkımız önündeki engellerin kaldırılması için; kamu kaynaklarının kimlerden toplanacağına ve hangi alanlara yönlendirileceğine halkın, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin katılımı ile karar verilmesini, bütçe süreçlerinin açık, şeffaf ve katılımcılığa açık hale getirilmesini, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nin temel alınmasını istiyoruz.
-Vergide adaletin sağlanması ve emekçiler üzerindeki vergi yükünün azaltılması için; kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, temel tüketim maddelerinden alınan KDV'nin sıfırlanmasını, birinci vergi diliminin yüzde 15 ten yüzde 10'a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini, emekçilerin sağlık, eğitim, gıda, barınma, giyim, elektrik, ısınma giderleri için ödediği vergilerin gelir vergisi matrahından mahsup edilmesini istiyoruz.
-Toplanan vergilerin halka ve emekçilere dönmesi için; özelleştirme soygununa ve kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına son verilmesini, herkese ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde bir kamu hizmeti sağlanmasına öncelik verilmesini, savunmanın ve güvenliğin yolunun daha fazla silahlanmaktan değil, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesinden, adaletin tesis edilmesinden geçtiği gerçeğinden hareketle kaynaklarımızın barış ve demokrasi için kullanılmasını istiyoruz."
BÖLGE MİTİNGLERİ DÜZENLENECEK
Toplantıda açıklanan, bağlı sendikalarla birlikte 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'ne ilişkin gerçekleştireceği dizi eylem ve etkinlik programı şöyle:
-29-30 Kasım tarihlerinde tüm illerde yolsuzluk, yoksulluk, ekonomik kriz ve savaş bütçesi hakkında basın toplantıları, basın açıklamaları ve kitlesel basın açıklamaları yapılacaktır.
-Bütçe görüşmeleri boyunca duvar gazetelerimizle, "Bütçe Hakkımı İstiyorum" diyen stickerlarımızla, afişlerimizle, 1 Aralık'tan itibaren şubelerimize asacağımız pankartlarımızla, basın açıklamaları, basın toplantıları, stantlar açma, TV/radyo programları, sosyal medya ve benzeri tüm iletişim araçlarıyla bütçeyi teşhir edeceğiz ve taleplerimizi dillendireceğiz.
-26 Kasım-20 Aralık 2019 tarihlerinde başta büyük iş yerleri olmak üzere, yemekhane, toplantı salonlarında ve önlerinde bütçe taleplerimizi içeren bildiri, broşür dağıtımı yapacağız, afişlerimizi asacağız, bilgilendirmeler yapacağız.
-Bu çalışmalarla birlikte yolsuzluğa, yoksulluğa, ekonomik krize ve savaş bütçesine, Suriye'de emperyalist/kapitalist blokların sürdürdükleri savaşlara, AKP'nin halkları kutuplaştıran, kamplaştıran yayılmacı, fetihçi politikalarına karşı emekçilerin ihtiyacı olan adalet, demokrasi ve barış taleplerimizi daha gür ifade etmek üzere bölge mitingleri gerçekleştireceğiz.
-Bu kapsamda 8 Aralık'ta İstanbul'da, 21 Aralık'ta Mersin'de, 22 Aralık'ta Diyarbakır'da ve 11 Ocak 2020 tarihinde İzmir'de bölge mitinglerini hayata geçireceğiz. 2 Aralık-10 Ocak tarihleri arasında il il gezip bir çalışma yürüteceğiz. Tüm emekçilere, emeğin dostlarına, demokrasi güçlerine bu mitinglere katılmaları için çağrı yapacağız."