20 Eylül 2024 Cuma

KBDH: Soykırımcı sistemden hesap sormak için ayağa kalkalım

Kadınların Birleşik Devrim Hareketi, yayımladığı 8 Mart deklarasyonunda, kadınların mücadelenin en ön saflarında yer aldığını vurguladı, örgütlülüğü büyütme çağrısında bulundu.  

Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Genel Konseyi, 8 Mart deklarasyonunu yayınladı.

Erkek egemen sistemin kölelik koşulları dayattığı kadınların giyotin, cadı mahkemelerinde katledildiği, toplumdan dışlandığı, recm edildiği hatırlatılan KBDH deklarasyonunda, kadınların tüm bu katliam, şiddet ve baskılara direndiği ve kölelik karşısında mücadele ederek özgürlük bayrağını dalgalandırdığı vurgulandı.

Clara Zetkin, Rosa Luxemburg, Nadejda Krupskaya, Aleksandra Kollontai, İnessa Armand'ın da aralarında bulunduğu kadın önderleri anan KBDH, "Onların ardılları olarak, Türkiye ve Kürdistan'da, kendini kadın özgürlük, toplumsal kurtuluş inancına adayan ve bu uğurda fedaileşen öncü önder kadınlara minnet duyuyoruz. Tarihte rol oynayan, Sakine, Berçem, Sefagül, Aynur, Ceren, Sevda, Betül, Lale, Sebahat şahsında kadın özgürlük mücadelemizin tüm fedai şehitlerini, 8 Mart şahsında onurla ve bağlılıkla anıyoruz. Kadın özgürlük mücadelemizin ölümsüzleri, eylemlerimizde yaşayacaktır" diye kaydetti.

'KADINLAR MÜCADELENİN ÖN SAFLARINA YERLEŞTİ'
Burjuva devletin, sermayenin egemenliğini koruyan, halka zorbalık uygulayan bir aygıttan başka bir şey olmadığı gerçeğinin iyice gün yüzüne çıktığı vurgulanan açıklamada, "Kadınlar mağdur ve ezilmişliğin sinizmini çoktan aştılar, mücadelenin ön saflarına yerleştiler. Kendisi ve tüm kadınlar için politikanın merkezinde önemli roller oynadılar ve oynamaya devam ediyorlar" denildi.

"Günümüz kadın hareketlerinin gündemleri arasında eşit işe eşit ücret, ataerkil şiddete karşı mücadele, sömürgeciliğe ve işgalci savaşlara karşı direniş ve kadının bedeniyle ilgili karar verme hakkı mücadelesi yer almaktadır. Ekonomik kriz bataklığında bulunan ülkelerde, cinsel taleplerin yanı sıra kadının yoksullaştırılması, yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve sosyal hakların korunması çerçevesinde mücadeleler de öne çıkıyor" denilen açıklamada, ilki Venezuela'da, ikincisi Nepal'de, üçüncüsü Tunus'ta düzenlenen Dünya Kadın Konferansını gerçekleştiren irade kutlanırken, konferansın dördüncüsünün 2027 yılında Rojava devrim topraklarında kutlanması kararı selamlandı.

'DEVRİM OLMADAN GERÇEK ÖZGÜRLÜK MÜMKÜN DEĞİL'
Kadın özgürlük mücadelesinin savunma hattından saldırı hattına geçen, en geniş kadın kitlelerinin temel sorunlarını konu edinen, fiili meşru mücadele çizgisini koruyan bir tarza ihtiyacı olduğu vurgulanan açıklamada, 'sivil toplumcu', evrimci kadın kurtuluş programlarına karşı eylemli pratik ideolojik mücadelenin yükseltilmesi çağrısı yapıldı.

"Devrim olmadan gerçek bir özgürlük mümkün değildir" vurgusuna yer verilen KBDH açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "Bu nedenle; kadın devrimi için jin jiyan azadî! diyoruz. Cins özgürlük mücadelemizin ufku ancak kadın devrimine varabilirse, limitini buraya zorlayabilirse, isteklerimiz hayal ve vaat değil, somut gerçek olur. Dünyayı hep birlikte, biz kadınlar özgürleştireceğiz! Kadın devrimiyle kazanacağız!"

Her yüzyıl içinde kadınların devrimlerin ve direnişlerin aktif bileşeni olduğu kaydedilen açıklamada, "Bugün ise emperyalist küreselleşme çağında; kapitalizmin erkek egemen sistemin çok yönlü krizleri içinde, erkek devlet şiddetine, yoksulluğa karşı kadınlar isyanların başını çekiyor. 2008-2009 ekonomik krizi ardından, Ortadoğu, Afrika, Asya, Kuzey Amerika çapında, 25' ten fazla ülkede gelişen ekmek ayaklanmalarında, 2009-2011 Ortadoğu halk isyanlarında, 2019-2020'de pandemi ve gıda krizi nedeniyle 44 ülkeyi saran ayaklanmalarda, 2022 Ukrayna-Rusya savaşı ardından gelişen, akaryakıt sorunu ve yüksek gıda enflasyonu sonucu baş gösteren ayaklanmalarda kadınlar hep var olmuştur" denildi.

"Durum devrimcidir. Önümüzdeki yılların açlığa, yoksulluğa ve erkek egemenliğine karşı ayaklanmalarla sarsılacağını şimdiden öngörebiliriz" değerlendirmesinde bulunulan KBDH açıklamasında, İran ve Rojhilat kadın-halk ayaklanmasının bunun güncel somut örneği olduğu vurgulandı.

'AYAKLANMANIN ÖNCÜ BÖLÜKLERİNDEN BİRİ İŞÇİ EMEKÇİ KADINLAR OLACAK'
Gezi ayaklanmasının bir benzerinin yaşanmasının uzak bir ihtimal olmadığı, bu ayaklanmanın öncü bölüklerinden birinin de işçi emekçi kadınlar olacağı vurgulanan açıklamada, "2022 baharından günümüze, işçi-emekçi direnişleri tüm hızıyla sürüyor. Türkiye ve dünyada; direnişlerde, grevlerde, yürüyüşlerde hakları için kararlıca direnen tüm işçi-emekçi kadınları, KBDH olarak selamlıyoruz. Emek sömürüsüne karşı jin jiyan azadî diyoruz" denildi.

'FAŞİST DEVLETİ, KADIN İSYANI DEPREMİNİN ALTINDA EZELİM'
6 Şubat günü yaşanan depremde resmi rakamların aksine 200 bine yakın kişinin yaşamını yitirdiği belirtilen KBDH açıklamasında şöyle denildi: "Kadınlar acı ve gözyaşı içinde, ölülerinin yasını tutarken, bir yandan da, soğuk ve yoksulluğa karşı direnmekte. Faşist iktidar, depremi halk katliamına ve soykırıma çevirdi. İlk andan itibaren, meclisten geçirdiği sansür yasasını en sıkı haliyle uyguladı, halkın enkaz altında ölümü pahasına, gerçekleri gizlemeyi esas edindi. OHAL ilan ederek, askeri darbe tarzı, asker ve kontra çeteleri devreye sürdü, halkla dayanışma çalışması yürüten devrimcilerin çalışmalarını engellemeye ve halkın tepkisini zor yöntemleriyle bastırmaya çalıştı. Burjuva ahlakında somutlanan çürüme ve yozlaşma öyle bir hal almıştır ki, deprem yaşayan çocukların evlatlık alınabileceği ve evlenilebileceği yönlü beyanlarda bulundular. Öncelik konuları ve ele alış biçimleriyle, siyasal islamcı, faşist rejim, tam bir bataklık haline gelmiş, erkek egemenliğine bulanmış pislikleri, her yana saçılmıştır."

AKP-MHP iktidarının deprem üzerinden olası bir halk-kadın isyanı korkusu içinde olduğu vurgulanan açıklamada, "Seçim öncesi, halktan yıpranan iktidarının devamı için gün dilenen Saray Rejimine yanıtımız; kendi toplumsal dayanışma ve inşa çalışmalarımızı geliştirmek, halk düşmanı tüm politikalara karşı özsavunmayı büyütmek olmalıdır. Depremi bile kirli erkek egemen ahlaklarına malzemeye çevirerek, çocuk yaşta evliliği meşrulaştıran, depremi halk soykırımına çeviren, yaşam alanlarımızı yıkan bu devletten bir şey beklenemez. Bu devlete karşı sadece savaşılır. Yıkmak ve yerine halklarımıza, kadınlara, ezilen cinsel kimliklere layık bir toplumsal sistem kurmak için mücadele edilir" çağrısında bulunuldu.

Açıklamada, "Kaybettiğimiz tüm haklarımız, canlarımız ve her şey için, döktüğümüz gözyaşları ve kanımız için artık yeter! Bu pratik asla unutulmayacak, halk ve kadın adaleti mutlaka sağlanacaktır. Bu kana doymaz, mülke tapan faşist devleti devrimci eylemlerle ezip paramparça etmek, depremde yaşamını yitiren halkımıza sözümüz olsun. Halk ve kadın ayaklanmalarını hazırlayacak, milyonların adaleti altında erkek egemen faşist devleti enkaza çevireceğiz" vurgusuna yer verildi.

Kapitalizmin ekonomik, siyasi, askeri kurumları olan aile, ordu, okul, fabrikanın, aynı zamanda erkek egemenliğinin kendini sürdürmesinin temel dayanak kurumları olduğu belirtilen açıklamada, "Saray rejimi, var olan kadın mevzilerinin çoğunu gasp etti, kadın siyasi öncülere çok yönlü saldırılar gerçekleştirdi. İstanbul Sözleşmesi, faşist diktatör Erdoğan talimatıyla feshedildi. Nafaka hakkının gasbı, evlilik şartıyla tecavüzcüye af yasası ve son olarak gündeme gelen aile yasası; özgürlük hakları için iradeleşen kadınları, aileye, geleneksel kadınlık rollerine döndürmeye endeksli saldırılarla, erkek egemen rejim taarruzunu sürdürdü. Erkek egemenliğinin tüm maddi kurumlarına karşı politik ve askeri mücadeleyi geliştirme hedefiyle, erkek/devlet şiddetine karşı jin jiyan azadî diyoruz. Kadın özgürlük mücadelesinin bileşenlerini bu görüş açısıyla birleştirelim" denildi.

"Kürdistan'da süren kirli savaşa karşı Türkiye'de kadın hareketini yükselteceğiz" denilen KBDH açıklamasında, "Kürt kadınına faşizmin ve erkek devlet şiddetin en azgıncasını uygulayan devlet karşısında; Türkiye halklarının, başta ezen ulustan Türk emekçi kadınlarının devrimci eyleme geçmesi zorunluluktur. Cins özgürlük mücadelesinin en temel halkası, Türk emekçi kadınının, Kürt kadınının özgürlüğü ile kendi özgürlüğünü birleştirebilmesidir" çağrısına yer verildi.

Rojava kadın devriminin kazanımlarının tasfiye edilmek istendiği belirtilerek, Rojava ve dünya ölçeğinde güçlü savunulması çağrısında bulunulan KBDH açıklamasında, kadın örgütlenmesinin önemine işaret edildi.

'KADINLARIN ÖRGÜTLENMESİNİ SAĞLAMAK BİRİNCİ GÖREVİMİZ'
KBDH'nin 8 Mart açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "Komisyon, meclis, grup, komite, birim vb... adına ne dersek diyelim, en uygun araçlarla kadınların örgütlenmesini görevlerimiz arasında birinci sıraya koyalım. Sanal medya aracılığıyla iletişim kolaycılığına ve yüzeyselliğine düşmeyelim. Kadın kitleleriyle dolu olan işyeri, okul, ev, toplu ulaşım araçları, parklar, sokaklar, meydanlar, mahalleler bizleri bekliyor. Kadınlarla bire bir iletişimi güçlendirelim. Etkin diyalog ve içeriği nitelikli ajitasyon-propaganda konusunda, her kadın yoldaş öncüleşmeli, kendini bu emekçiliğe adamalıdır.

'ONLARIN YASALARINA MAHKUM DEĞİLİZ'
Kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin öne çıkan cesur özneleriyle, milisleri kurarak saldırılara cevap vermek en meşru hakkımızdır. Burjuva hukuk bizim sınırımız değildir. Onların yasalarına mahkum değiliz.

Kağıttan evler ve kozmetik yaşamlara teslim olamayız. Deprem ile birlikte ortaya çıkan büyük yıkım ve katliam burjuva, faşist AKP-MHP diktatörlüğünün marifetidir. Asla 'kader' deyip boynumuzu bükmeyeceğiz. Her yerde örgütlülüğümüzü ve eylemliliği büyüteceğiz.

'KADINLARIN SİLAHLI MÜCADELESİNE GÜÇ VERELİM'
Kadınların silahlı mücadelesine güç ve olanak sunalım. Patriyarkanın emek ve beden sömürüsüne karşı çıplak elle savaşamayız. Belki kendimizi biraz koruyabiliriz. Ama o kadar. Azla yetinme sınırını çoktan geçtik. Bugünümüzün ve geleceğimizin üzerindeki erkek tahakküme baş kaldıralım, silahlanalım! Silahlı direnişin güncelliği ve yakıcılığını kadın kitlelerine kavratalım, gerilla, milis saflarına kadın katılımını örgütleyelim.

Direniş güzelleri olan kadınların bir tanesinin saç teline zarar gelmesi, savaş gerekçemizdir. Erkek/devlet şiddeti sonucu, İran, Rojhilat halk kadın ayaklanmasında şehit düşen, tutuklanarak idam cezası verilen, Rojava devriminde Türk devletinin askeri saldırılarında katledilen, özgür dağlarda işgal saldırılarına karşı gerilla direnişinde ölümsüzleşen, her gün erkek şiddetiyle cins kırımına uğrayan kadınları unutmadık, unutmayacağız! KBDH olarak, bir kez daha, politik askeri mücadeleyi yükseltmeye ant içiyoruz.
Yoldaşlar, kız kardeşlerimiz;
Bu soykırımcı sistemden hesap sormak için ayağa kalkalım. 
Yaşasın 8 Mart! 
Erkek devlet şiddete ve emek sömürüsüne karşı jin jiyan azadî! 
Kadın devrimi için jin jiyan azadî!"