22 Kasım 2024 Cuma

Kazanılmış 1 Mayıs'ın gücüyle kavgayı büyütelim

1 Mayıs, faşizme ve sermayeye karşı önemli bir mücadele günü ve eşiği olarak kazanılmıştır. Her şeye rağmen, işçi sınıfı, yoksullar, emekçi sol ve Kürt demokratik hareketinin genel bileşimini belirlediği bir kitle kombinasyonu 1 Mayıs alanlarının tablosunu oluşturdu ve son yılların 1 Mayıs zirvesine ulaştı.

İşçi sınıfı ve yoksulların ağırlaşan sefalet koşullarına ve artan zamlara karşı direniş eylemleriyle kapısını araladığı yeni mücadele dönemi, 8 Mart ve Newroz'un devasa kitle gösterileriyle tam bir isyancı bahara dönüştü. Taptaze bir kavga havası ve siyasal iklim dalga dalga Mart-Mayıs sürecine yayıldı. Doğanın uyanışına benzer bir toplumsal uyanış ve siyasal canlanma dönemi içinde ilerlediğimiz bugünkü koşullarda 1 Mayıs isyancı baharın son konağı oldu.

Mart-Mayıs politik mücadele döneminin final eylemi olarak konumlandırabileceğimiz işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs; Türkiye ve Kürdistan'da yaygın, kitlesel, coşkulu ve Taksim somutunda militan kutlama veri ve tablosuyla kayıtlara geçti. Pandemi sürecinin kesintiye uğrattığı ve kitle dinamizmini paslandırdığı dönemin ardından kendi özgünlüğüyle tarihe geçti. Siyasal konjonktürün verili tüm öge, karakter ve güncel politik ruhunun 1 Mayıs'ın aynasına dolaysız biçimde yansıdığını söyleyebiliriz.

Politik İslamcı faşist şeflik rejimi altında çekilmez yaşam koşullarına itilen, baskı ve sömürü cenderesinde inim inim inleyen tüm ezilen ve sömürülen kesimlerden mücadeleci kitle bölükleri 1 Mayıs alanlarına aktı. Sefil ve rezil yaşam koşullarına, artan hayat pahalılığına isyan eden emekçiler, yoksullar 1 Mayıs alanlarını doldurdu. Ücretleri enflasyon karşısında eriyen ve açlıkla her gün sınanarak yaşayan işçiler, 1 Mayıs alanlarında yoksul emekçi kardeşleriyle aynı safta ve isyanda birleşti. Newroz'un gücünü arkalayan Kürt yoksul ve emekçileri, 1 Mayıs'ta açlığa, yoksulluğa ve işgalci savaşa karşı eylemini yükseltti. Kadınlar, 8 Mart'ın iradesini ve sözünü yüklenerek 1 Mayıs'a kendi özgürlük gücünü ve rengini taşıdı. Gençlik derinleşen yoksulluğa, artan faşist baskılara ve geleceksizlik korkusuna karşı öfkesini ve taleplerini kuşanıp 1 Mayıs alanlarına aktı. Gezi isyanının özgürlük ruhunu tüm 1 Mayıs meydanlarına taşıyıp dalgalandırdı.

Türkiye ve Kürdistan'da 78 il ve 198 ayrı eylem alanında gerçekleşen 1 Mayıs miting ve gösterilerine yüz binlerce işçi, emekçi, kadın, genç katıldı. Son yılların en kitlesel ve halk katılımının yüksek olduğu bir 1 Mayıs oldu. Ancak bu kitlesellik içinde özel olarak örgütlü işçi sınıfı bölüklerinin katılımının daha yüksek hacimlere ulaşamamasının temel nedenlerinin başında Hak-İş ve Türk-İş'in izlediği, saflarındaki işçi kitlesini 1 Mayıs'ın politik anlamından uzak tutmayı amaçlayan açık ve kasıtlı pratiği geldi. İkinci olarak, DİSK ve KESK'teki mücadele kararlılığında yaşanan aşınmanın da bunda önemli bir etken olduğunu söyleyebiliriz.

Hak-İş, 1 Mayıs kutlamalarını online yapma kararı alarak alanlara çıkmamanın gerici bariyerini kurdu. Gelişen mücadeleci işçi hareketi eğilimine gerici bir set/duvar çekti. On binlerce işçiyi evlere hapsetti. Birleşik sınıf duygusundan ve ortak sınıf öfkesinden koparttı. Türk-İş benzer bir yol izledi. "81 ilde alanlarda olacağız" boş ve ucuz söylemiyle 1 Mayıs mitinglerini örgütlemekten kaçtı. Bu iki büyük işçi konfederasyonunun son yıllara yayılan gerici 1 Mayıs tavrını doğru okumak ve çözümlemek gerekiyor. Hak-İş ve Türk-İş'in tavrında verili olan olgu, düpedüz işçi sınıfı hareketinde mayalanan ve patlayan öfkeye, gelişen mücadeleye duyulan korkudur. İşçi hareketinin belli direniş damarlarının fiili grev, direniş ve işgalle yeni bir dönemin kapısını araladığı, faşist şeflik rejiminin siyasi ve iktisadi politikalarına karşı öfke ve memnuniyetsizliğin büyüdüğü güncel koşullarda, Hak-İş ve Türk-İş'in pratiği tipik bir işbirlikçi sendikacılık pratiğidir. İşçi sınıfının mücadele yangınını söndürmede tam bir itfaiyecilik rolüdür. Türk-İş ve Hak-İş, 2022 1 Mayıs pratikleriyle zayıflayıp dağılmakta olan faşist şeflik rejiminin hegemonyasının sınıf içerisindeki ideolojik ve politik tutkalı oldu. Kurulu düzeni kollayan ve düzen bekçiliğine soyunan ihanetçi ve işbirlikçi sendika çizgisini sürdürdü. Türk-İş, Maltepe mitingine katılmadığı gibi birçok kentteki mitinglere de sınırlı bir katılım göstererek tabanını işçi sınıfının örgütlü bölüklerinden ve emekçi soldan yalıtık tuttu. Türk-İş'e bağlı kimi sendikaların İstanbul 1 Mayıs'ına katılması, konfederasyonun kurumsal ve merkezi siyasetini zorlayan gerçek ve fiili bir durumun ifadesidir. Türk-İş'in mücadeleci sendikaları 1 Mayıs'tan ve işçi sınıfından kopmayarak işçi sınıfının genel çıkarlarına bağlı kaldılar, saflaşmada doğru yerde durdular.

1 Mayıs'a sendikalarda örgütlü işçi sınıfı bölüklerinden katılımın beklenen çapta ve büyüklükte gerçekleşmemesinin, işçi sınıfı ve sendikaların 1 Mayıs'ın bariz ve baskın kitle ağırlığını oluşturmamasının diğer temel nedeni ise mücadeleci gelenekleriyle bilinen DİSK ve KESK gibi temel iki konfederasyonun son yıllarda izlediği uzlaşmacı sendikal çizgi ve bürokratik sendikacılık anlayışı oldu. DİSK de KESK de tüm gövdesini başta İstanbul olmak üzere 1 Mayıs alanlarına taşımakta yetersiz kaldı.

Öte yandan 1 Mayıs'ın kitleselliğini etkileyip belirleyen iki etkene daha dikkat çekmemiz gerekiyor. Pandemi sürecinin artçı koşullanmaları ve Ramazan Bayramı arifesine denk gelmesi 1 Mayıs kutlamalarına katılımı önemli miktarda etkiledi ve kitleselliği görece zayıflattı.

2022 1 Mayıs'ının tablosuna iki ülke gerçekliğinin çarpıcı eşitsizliği ve siyasal asimetrisi bir kez daha yansıdı. 1 Mayıs kutlamalarının siyasal içeriği iki ülke gerçekliğine göre karakter ve somutluk kazandı. Kuzey Kürdistan'da Türk burjuva sömürgeciliğinin işgalci savaşına karşı eylemli ajitasyon tavrı başat siyasi tema olarak maddileşirken, Türkiye cephesinde Gezi isyanının ruhu tüm 1 Mayıs alanlarının ortak ve yükselen şiarı olarak yankılandı.

Siyasi coğrafyanın her iki yakasında da yoksulların ve emekçilerin güncel mücadele taleplerinin ortak bir kavga sloganı olarak yükseldiğini vurgulamalıyız. Batıdaki 1 Mayıs kutlamalarında Kürt özgürlük hareketi ve enternasyonalist devrimci hareketler ajitasyon ve şiarlarda sömürgeci-işgalci savaşa karşı açık tavır aldı. Emekçi sol hareketimizin büyük bölümü genel savaş karşıtlığı ya da emperyalist savaş karşıtlığı ve formülasyonlarıyla can alıcı olan işgal konusunu kasıtlı biçimde teğet geçti. Bu durum, Türk sömürgeciliğine net ve cepheden bir savaşıma girmekten kaçınmaya ve sakınmaya işaret ediyor. Şovenizme karşı mücadele eşiğinden bir kırılmayı da gösteriyor. Barış Akademisyenlerinin sömürgeci savaş politikalarına karşı geliştirdiği tarihsel tutumdan sonra faşist rejimin yürüttüğü fiziki ve psikolojik saldırıların emekçi sol hareketi ittiği bir konum bu. Emekçi sol hareketimizin, işçi sınıfımızın ve emek örgütlerimizin şovenizme karşı mücadelesinde itildikleri bu konumdan muhakkak çıkması ve şovenizme karşı daha kararlı ve anlamlı bir mücadeleye tutuşmaları ihtiyacı 1 Mayıs alanlarında belirginleşti.

Kuşku yok ki, işçi sınıfı ve ezilenler ancak şovenizmin gerici barikatlarını yıkarak özgürleşebilir ve ilerleyebilir. Kürt özgürlük hareketi iki ülke topraklarını saran politik kuvvet ve gövdesiyle etkili 1 Mayıs pratiği ortaya koydu. Kürt demokratik hareketinin önceki tüm yıllardan farklı olarak, Batı'da 1 Mayıs'a en kitlesel katılımı HDK-HDP kortejlerinde sağladığı gerçeğinin altını çizelim. Bu aynı zamanda 2022 1 Mayıs'ının ayırt edici yanlarından biri oldu.

Her şeye rağmen, işçi sınıfı, yoksullar, emekçi sol ve Kürt demokratik hareketinin genel bileşiminin belirlediği bir kitle kombinasyonu 1 Mayıs alanlarının tablosunu oluşturdu ve son yılların 1 Mayıs zirvesine ulaştı. İlaveten Gezi isyanı yargılamalarından çıkan mahkeme kararına tepkiyle doğrudan bağlantılı olarak, 1 Mayıs alanlarına güçlü bir genç kitle profilinin yansıdığını da vurgulamak gerekiyor.

1 Mayıslar işçi sınıfı ve ezilenlerin gelişen hareketinin gücünü ve yönünü saptamada bir indikatör işlevi gördüğü gibi emekçi sol hareketimiz için de bir boy aynası olmaktadır. 1 Mayıs alanlarının aynasından yansıyan somut ve toplam veriler, görünümler emekçi sol hareketimizin devrimci kanat ve bölüklerinin henüz büyüyüp gelişemediğini gösteriyor. Mevcut güç durumunu koruyamayıp geriye düşen kuvvetler olduğu gibi, derlenip toparlanan ve cılız bir gelişme istidadıyla büyüme gösteren kuvvetler olduğunu söyleyebiliriz. Buna karşılık emekçi sol hareketimizin reformist bölükleri içinde de göreli ve eşitsiz bir gelişme ve canlanma olduğu görülüyor.

ML komünistlerin 1 Mayıs'ın boy aynasında yansıyan görünümü derlenme, toparlanma ve yeni bir gelişme evresine girişi imliyor. ML komünistler örgüt gövdeleriyle, disiplin ve coşkularıyla özellikle İstanbul ve İzmir gibi iki büyük kent başta gelmek üzere Karadeniz kentlerinde 1 Mayıs'ın görünen politik öznelerinden biri olarak öne çıktı. 1 Mayıs'ı önceleyen etkili ajitasyon, propaganda örgüt çalışmalarında çok çeşitli boyutlarıyla verim sağladılar. 1 Mayıs'ı, öncünün politik mücadele tarzının zayıflayan kimi yanlarının yeniden inşası ve onarılmasının özel bir dönemi ve pratiği haline getirdiler.

1 Mayıs, faşizme ve sermayeye karşı önemli bir mücadele günü ve eşiği olarak kazanılmıştır. Yüz binler politik İslamcı faşist rejim karşısında saflaşmayı ve mücadeleyi sürdürmektedir. Şimdi işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesinin canlandığı ve yükselişe doğru evrildiği bir momentteyiz. Ardımızda 8 Mart'ın, Newroz'un, 1 Mayıs'ın taptaze enerjisi, canlanan Gezi isyanının ruhu ve milyonların açığa çıkan teslim olmaz iradesi, kavgaya tutuşma gücü var. Öyleyse Mart-Mayıs sürecinin kazanımlarının muazzam gücüne yaslanarak, yürüyelim. Kitlelerin canlanan yeni mücadele dinamiklerini ve imkanlarını gören devrimci bakışla, Gezi isyanının ve 15-16 Haziran direnişinin yıl dönümü çarpışmalarına hazırlanalım.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 06 Mayıs tarihli 61. sayı başyazısı.