22 Eylül 2024 Pazar

Katledilen Furkan için Gisan Tersanesi önünde eylem

İş cinayetinde katledilen 20 yaşındaki Furkan Doğan için Gisan Tersanesi önünde yapılan eylemde, sorumlunun İSİG önlemlerini almayan patron ve denetimi yapmayan, patronları yargılamayan iktidar olduğunun altı çizildi.

Gisan Tersanesinde yaşanan iş cinayetinde katledilen 20 yaşındaki Furkan Doğan için katledildiği yerde eylem düzenlendi. DİSK/Limter-İş çağrısıyla bir araya gelen Birleşik İşçi Hareketi (BİH) ve İnşaat-İş, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayan patron ve denetlemeyen iktidarın Doğan'ın katledilmesinin birinci dereceden sorumlusu olduğunu kaydetti.

"Bir can daha eksildik! Furkan Doğan (20 yaşında) Kader değil hepsi cinayet. 2022'nin ilk 11 ayında 1658, Kasım 2022'de 127 işçi, iş cinayetinde yaşamını yitirdi" yazılı pankart açılan eylemde Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı basın metnini okudu. Gisan'ın 2008 yılında tarihe "filika cinayeti" diye geçen iş cinayetiyle gündeme geldiğini belirten Saygılı, "Filika testi için kum torbası yerine işçi arkadaşlarımız konulmuş, 3 işçi göz göre göre ölüme gönderilmiş, 16 arkadaşımız ise yaralanmıştı" hatırlatması yaptı.

'TERSANE PATRONLARI VE TAŞERONLUK BU CİNAYETE DAVETİYE ÇIKARDI'
Saygılı, "Arkadaşımız gemi ambarında, üzerinde çalışmış olduğu sepetli vinçten geminin üstüne çıkarken dengesini kaybedip 12 metre yükseklikten düşerek yaşamını kaybetti. Oysa her makineyi kullanan bir operatörün olması gerekirken bu kural hiçe sayılmıştır.  Dolaysıyla İSİG önlemlerini maliyeti arttıran gereksiz masraf olarak gören Tersane patronları ve taşeronluk sistemi bu cinayete davetiye çıkarmıştır" ifadelerini kullandı.

'PATRONLAR YARGILANMADI, TUTUKLANMADI'
Yaşanan iş cinayetinden tersane patronunun birinci dereceden sorumlu olduğunu, gerekli denetimi ve tersane patronları üzerinde hiçbir yaptırım yetkisini kullanmayan, taşeronluk sistemini meşrulaştıran iktidarın da sorumlu olduğunun altını çizen Saygılı, "Onca işçi cinayetine rağmen işçi cinayetlerinin birinci derecede sorumlusu olan patronları tutuklayıp, yargılamayan ve de ölüme sebebiyetten cezalandırmayan yargı sorumludur" dedi.

'PATRONLARIN İŞÇİ SINIFINA KARŞI ADI KONULMAMIŞ SAVAŞ İLANI'
İnşaatta, madenlerde, tersanelerde, nakliyede tarımda iş cinayetlerinin çok yaygın olduğunu, hayatta kalan işçilerin ise kazalar sonrası çalışamayacak duruma geldiğini, meslek hastalığından hayatlarını kaybettiklerinde ise kayda alınmadığını belirten Saygılı, "Her gün beş arkadaşımız alınmayan önlemlerden dolayı ölüyor, öldürülüyor. Patronlar 11 ayda bin 658 işçi arkadaşımızı patronlar aramızdan koparıp aldılar. Bu bir rakam daği. Hepsi can, sevgili eş, evlat, anne, baba Bilim insanları bağıra çağıra ve haklı olarak risk ortadan kaldırılırsa bütün kazalar önlenebilir demelerine rağmen her gün bir canımızı kaybediyoruz. Patronların kasaları dolup taşarken, bizim payımıza açlık ve ölüm düşüyor. 20 yılda otuz bini aşkın işçi arkadaşımızı kurban verdik. Bu bir yoğunluklu savaş bilançosudur. Bu durum patronların işçi sınıfına karşı adı konulmamış savaş ilanıdır" ifadelerini kullandı.

Saygılı şu talepleri yineledi:
🔹"Taşeronluk sistemi yasaklansın,
🔹Sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılsın, sendika düşmanlığına son verilsin.
🔹İSİG için üniversitelerden, meslek odalarından, barodan, sendikalardan, öncü işçilerden oluşacak inceleme, araştırma ve yaptırım yetkisi olan bir komisyonun kurulsun."

'ÇARE BİZİZ, ÇARE ÖRGÜTLÜ GÜCÜMÜZ'
Gemi yapıcılarına, işçi ve emekçilere seslenen Saygılı, şu çağrıyı yaptı: "Patronlara, taşeronlara, patronların bir dediğini ikiletmeyen, işçilerin grev hakkını yasaklayan iktidara değil kendi gücümüze, birliğimize güveneceğiz. Öldürülüyorsak, uzuvlarımızı kaybediyor, meslek hastalığına yakalanıyorsak örgütsüzlüğümüzdendir, birlik olamayışımızdandır. Bir yanda açlık, işsizlik, yasak öbür yanda ölüm. Önümüzdeki günler çok daha ağır ve zor günler olacak. Patronlar işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini maliyeti arttıran gereksiz masraf olarak görmeye devam edecek, kardan zarar etmemek adına işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini rafa kaldıracaklar. Bu ise daha fazla işçi cinayeti demektir. Bunu önlemenin  tek bir yolu var. Buda her alanda biz işçilerin örgütlenmesi,birleşmesi, dayanışması ve  omuz omuza vererek mücadeleye atılmasıdır. Sendikamız DİSK/Limter-İş'de güçlerimizi birleştirelim, komitelerimizi kurup işçi meclislerimizi oluşturalım. Başka yolu yok, başka çaresi de yok. Çare biziz. Çare örgütlü gücümüz."