Kalkan: Feminist dayanışmayı kalıcı kılmak için elimizden geleni yapacağız
2 Mart'ta bu kez Hatay için Mor Tırla yola çıkacak olan Afet için Feminist Dayanışma Ağı'ndan Seher Kalkan, depremzede kadın ve LGBTİ+'ların yaşadıklarını, ihtiyaçlarını ve dayanışmayı ETHA'ya anlattı. Kalkan, deprem bölgesinde kadın ve LGBTİ+ odaklı çalışmalar yürütmenin hayati önemini vurguladı.
Afet için Feminist Dayanışma Ağı 2 Mart'ta Antakya'ya gitmek üzere ikinci Mor Tırla yola çıkıyor. 2-5 Mart tarihlerinde Antakya'daki depremzede kadınlar ve LGBTİ+'larla görüşerek ihtiyaç malzemeleri için dağıtım yapacak Afet için Feminist Dayanışma Ağı, deprem bölgesinde gönüllü olarak çalışma yürüten çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve kadın örgütünden biri. Afet için Dayanışma Ağı'ndan feminist kadınlar, ilkini Adıyaman'a gönderdikleri Mor Tır'ı bu kez Hatay'a gitmek üzere doldurmak için günlerdir çalışmalarına devam ediyor.
Maraş merkezli depremler sonrası deprem bölgesindeki kadın ve LGBTİ+'ların ihtiyaçlarını, Afet için Feminist Dayanışma Ağı'nın çalışmalarını ve depremzedeler için dayanışmanın nasıl büyütüleceğini Seher Kalkan ETHA'ya anlattı.
'AFET DÖNEMLERİNDE KADIN VE LGBTİ+LARIN İHTİYAÇLARI GÖRÜNMEZ OLUYOR'
Afet için Feminist Dayanışma Ağı üyesi Seher Kalkan, deprem yaşanır yaşanmaz bir araya gelerek neler yapabileceklerini konuştuklarını dile getirdi. Arama kurtarma bilen bir grup arkadaşlarının derhal yola çıktığını ifade eden Kalkan, kendilerinin de ilk olarak bütün olanakların seferber edilmesi ve depremzedeler için gerekli yaşam alanlarının sağlanması için devleti göreve çağırdıklarını söyledi.
Bir yandan enkaz çalışmalarını takip edip, diğer yandan ihtiyaç malzemeleri toplamak için derhal işe koyulduklarını dile getiren Kalkan, akut ihtiyaçları belirledikten sonra bir Mor Tır göndermeye karar verdiklerini kaydetti. "Afet ve kriz dönemleri gibi akut dönemlerde kadınların, LGBTİ+'ların ihtiyaçları daha da görünmez oluyor. Bu toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin getirdiği bir sonuç elbette" diyen Kalkan, buna dair Van Depremi gibi geçmiş deneyimleri hatırlattı.
'KADINLAR KENDİ İHTİYAÇLARINI ÖNCELİKLENDİREMİYOR'
İç çamaşırı, ped, doğum kontrol hapı gibi çok temel ihtiyaçların görünmez hale geldiğine, kadınların böyle dönemlerde bu ihtiyaçları dillendiremediğine ya da önceliklendiremediğine dikkat çeken Kalkan, "Çocukların, baktıkları yaşlıların, hastaların ihtiyaçları o kadar çok gündelik hayatlarını kaplıyor ki kadınların kendi ihtiyaçları çoğu zaman sonradan geliyor" dedi.
Bu nedenle kadınların ve LGBTİ+'ların ihtiyaçlarını öne çıkardıklarını, kolektif bir biçimde hem bu ihtiyaçları karşılayabilecek firmalara çağrıda bulunup hem de çok kısa sürede Mor Tır'ı doldurarak Adıyaman'a gönderdiklerini anlattı. Adıyaman'a Mor Tır gitmeden önce orada halihazırda bir grup feministin bulunduğunu aktaran Kalkan, depremzede kadınların çok temel ihtiyaçlarının yetersiz olduğunu ve bu nedenle Mor Tır'ın heyecanla beklendiğini kaydetti.
'MOR TIR ADIYAMAN'DA HEYECANLA KARŞILANDI'
"Çok heyecanla bekleniyordu ve çok heyecanla karşılandı. Mor Tırla beraber yaklaşık 25 kadın orada dağıtımlarda görev aldı ve çadır kentlere, köylere gidilerek burada hazırlanan kitler kadınlara ulaştırıldı" ifadelerini kullanan Kalkan, kendisinin de ikinci ekiple birlikte depremin ikinci haftasında Adıyaman'a gittiğine ve o esnada orada hala çok temel ihtiyaçların karşılanamadığına dikkat çekti. Kendisinin de gittikleri yerlerde malzeme tasnifi ve dağıtım görevlerinde yer aldığını söyleyen Kalkan dağıtım için gittikleri köylerde kadınlarla birebir görüşmeler yaptıklarını ifade etti.
Adıyaman'da şehirde bulunan evlerinin yıkılması sonucu kadınların büyük bir çoğunluğunun aileleriyle köylerdeki akrabalarının yanına gittiğini, bir kısmının ise çadır kentlerde kaldığını aktaran Kalkan, köylerde hane nüfusunun normalin 2-3 katına çıktığını, insanların 15-20 kişilik gruplar halinde yaşadığını anlattı. Kadınların yaşadıkları yası ve acıyı anlatma ihtiyacına işaret eden Kalkan, bunun yanı sıra en temel maddi ihtiyaçların iç çamaşırı, ped ve temiz kıyafet olduğunu vurguladı.
'KADINLAR DEPREMDE GÜNDELİK HAYATI SIRTLANMAK ZORUNDA KALDI'
Kalkan, şöyle devam etti: "Kadınların bir çoğunun o acıyı paylaşmaya çok ihtiyacı vardı. Psikolojik tedaviye de çok ihtiyaç duyduklarını, bu acıyla nasıl baş edeceklerini bilemediklerini kendileri söylediler. Bizim orada olmamız, onlarla bu dayanışmayı kurmamız onlara çok iyi gelmişti, bunu da belirttiler. Bunun yanı sıra deprem sonrası kurulan çadırlardaki gündelik yaşamı tabii yine kadınlar idame ettiriyor, organize ediyor. Gelenleri ağırlamaktan tutun, çocukların, hastaların, yaşlıların bakımına kadar, yemeklerin yapımından gündelik temizliğe kadar. O acılarına rağmen kadınlar gündelik hayatı bir şekilde yürütmek de zorundalar. Gördüğümüz kadarıyla yine temel ihtiyaçlar için kuyrukların çoğunda kadınlar çocuklarıyla vardı. Bu afet anında bile o kadar acılarına rağmen gündelik hayatı sırtlanmak zorunda kalıp belki de acılarını yaşamayı çok geride bırakıyorlardı."
'ŞİDDET VE EŞİTSİZLİK KRİZ ANLARINDA DERİNLEŞİYOR'
Kriz anlarında halihazırda olan şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin daha da derinleştiğine, aynı anda görünmez ve konuşulmaz olduğuna dikkat çeken Kalkan, kadınların normalde başvurabilecekleri tüm dernek, mekanizma ve kurumların da deprem nedeniyle işlemez hale geldiğini dile getirdi. Bu nedenle Adıyaman'da bir kadın çadırı kurduklarını söyleyen Kalkan, "Bu dönemde kadınların gidip görüşebileceği, danışabileceği, feminist bakış açısıyla kurulmuş bir çadırın olması birçok kadın ve LGBTİ+ için hayati bir yerde duruyor. Biz de o çadırı bu açısıyla oluşturduk ve sürdürülebilir olması için elimizden geleni yapacağız" ifadelerini kullandı. İlerleyen dönemde psikososyal ve kadın sağlığı alanında da destek verebilmeyi umduklarını kaydeden Kalkan, 2-5 Mart tarihlerinde ise Mor Tırla Hatay'da olacaklarını söyledi.
'DEVLET KENDİSİNİN OLMADIĞI YERDE DAYANIŞMA DA OLMASIN İSTİYOR'
Antakya'ya gidecek Mor Tır için çalışmaların devam ettiğini kaydeden Kalkan, 8 Mart sonrası orada da bir kadın çadırı kurmayı amaçladıklarını aktardı. Bu esnada Defne'de Sevgi Parkı'na polis baskısı olduğuna işaret eden Kalkan, şöyle devam etti: "Tabii devlet bu dayanışmayı örmemizi istemiyor. Bunu OHAL ilan ederken de gösterdi, üniversite öğrencilerinin bu dayanışmanın içinde yer aldıklarını gördüğünde uzaktan eğitimi getirip öğrenci yurtlarını boşalttırdı. Devlet kendisinin olmadığı yerde dayanışma da olmasın istiyor. Halkların birbirine değmesine, kadınların birbiriyle dayanışmasına izin vermiyor. Bunu muhtemelen kendi bekası için bir tehdit olarak görüyor ama devletin olmadığı bir yerde halkların dayanışması esas olmak zorunda."
'DAYANIŞMAYI BÜYÜTMEK İÇİN GÖZÜMÜZ KULAĞIMIZ BİRBİRİMİZDE OLSUN'
Bu dayanışmayı büyüteceklerini ve çağrılarını yineleyeceklerini aktaran Kalkan, depremin yaralarını sarmanın uzun erimli bir süreç olduğunun altını çizdi. "Burada yaraları sarmayı bize her an sopa gösteren devletten beklemiyoruz çünkü devlet gereğini yapmadı, yükümlülüklerini yerine getirmedi. Burada ilk devreye giren yine halkların birbiriyle dayanışması oldu" diyen Kalkan, karşılıklı ve iyileştirici bir süreç olarak dayanışmayı sürdüreceklerini vurguladı.
"Orada olup kadınların, LGBTİ+'ların derinleşmesi çok muhtemel olan bu kriz döneminde sorunlarıyla yan yana baş etmek, feminist dayanışmanın oralarda uzun sürece kalıcı bir adres olması için elimizden geleni yapacağız" diyen Kalkan, herkesi Afet için Feminist Dayanışma'nın sosyal medya hesaplarını takibe ve dayanışma çağrılarına cevap vermeye çağırdı. Kalkan, "Uzun bir zamana yayılacak bir dayanışmadan bahsediyoruz. Bir şekilde bu ivmenin, bu enerjinin düşmemesi gerekiyor. İnsanlar da orada bu yardımların zamanla azalacağı kaygısını taşıyor. Bu kaygıları yersiz kalsın, dayanışmayı büyütmek için hepimizin gözü, kulağı birbirimizde olsun" ifadelerini kullandı.