26 Aralık 2024 Perşembe

Kadınlar 'kutsal aile' politikalarına karşı mücadelede kararlı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü kurulmasını ETHA'ya değerlendiren SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, "Şef tipi aileye karşı eşit ve özgür yaşamı savunacağız" dedi. DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki ise, AKP'nin "Aile bağlarının zayıflaması ve nüfusun yaşlanması gerekçeleriyle kadınlara ayırmadığı bütçeyi erkek egemen aileyi güçlendirmeye ayırıyor, bunu yaparken de her fırsatta LGBTİ+'ları hedef almayı es geçmiyor" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzası ile Resmi Gazete'de yayımlanan kararname ile Aile Enstitüsü kuruldu.

Yayımlanan kararnameye göre; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde Nüfus Politikaları Kurulu kuruldu. "Aile yapısının ve değerlerinin korunması ve güçlendirilmesi" amacı ile kurulduğu açıklanan Aile Enstitüsü'nü, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Özgül Saki, ETHA'ya değerlendirdi.

SKM Genel Sözcüsü Kara, "Şef tipi aileye karşı eşit ve özgür yaşamı savunacağız" diyerek sosyalist kadınlar olarak erkek egemenliğinin krizde olduğunu, bu krizin de esasen burjuva ailenin krizi olduğu tespitini yaptıklarını vurguladı.

'EVSEL KÖLELİĞE DAYALI AİLE MODELİ'
"Sermayenin çıkarları ile ataerkinin çıkarları ortaktır. İşte bugün yaşadığımız bütün saldırıların temeli budur. Faşist şeflik rejimi, erkek egemenliğini politik islamcı temelde restore etmeye çalışıyor. Politik islamcı görüş açısına uygun bir şekilde, kadının esasen evsel köle olduğu bir aile tipi düzenlemesi yapılıyor" diye konuşan Kara, kadınların "makbul model aile'" içine hapsedilmek istendiğini işaret etti.

Kara, "Erkek egemenliğinin, kadın düşmanı AKP-MHP iktidarının karşısında kadın mücadelesinin gelişiminin yarattığı kadın özgürlükçü ölçüler, kadınlar bakımından toplumsal ölçekte önemli bir ölçü haline geliyor. Bu durum başta genç kadınlar olmak üzere işçi ve emekçi kadınlarda kadın düşmanı politikalara karşı isyan ve mücadele eğilimi geliştiriyor" diyerek kadınların yaşamlarına ilişkin karar alma hakkına sahip olmak istediğini ve özgür yaşam mücadelesi verdiğini vurguladı.

'AİLE DİYEREK KADIN KAZANIMLARINI GASP EDİYORLAR'
İktidarın her fırsatta boşanma oranlarının arttığı, evlilik yaşının düştüğü propagandası ile başta İstanbul Sözleşmesi'ne ve kadın kazanımlarına saldırdığının altını çizen Kara, "Ailenin güçlenmesi vizyon belgesi ve eylem planı ile aile yürüyüşleri ve mitingleri ile, LGBTİ+'ların varlıklarının yasaklanmasına değin uzanan saldırılarla, 9. yargı paketi içerisinde kadınların haklarına dönük saldırılar ile sürdürüldü" dedi.

6284 sayılı kanuna dönük tehditlerin hala gündemde olduğunu söyleyen Kara, "Boşanma, nafaka, velayet haklarının erkek lehine düzenlenerek dünkü kazanımların gasp edilmesi, evlilik yaşının düşürülmesi ve çocuk yaşta evliliğin, çocuk istismarının yasallaşması, eğitim sisteminin cinsiyetçi temelde güçlenmesi bu saldırı dalgasının diğer eksenlerini oluşturuyor" diye konuştu.

'AMAÇ, KADIN EMEĞİNİ SÖMÜRMEK'
Aile Enstitüsü'nün ve Nüfus Politikaları Kurulu'nun da doğrudan kadınların hayatına ve bedenine müdahale amacı güttüğüne dikkat çeken Kara, "Kurulların görev ve yetkileri kısmında yer alan doğurganlık hızının yükseltilmesi, aile kurumunun güçlendirilmesi ve sağlıklı, dinamik nüfus yapısının korunması maddesi, sermaye egemenliği ve erkek egemenliğinin işbirliğinin açık ilanıdır. Sermaye egemenliği ucuz, esnek ve güvencesiz bir şekilde sömürebileceği 'dinamik', yani çocuk ve genç işçiler istiyor. Erkek egemenliği ise kadının ev kölesi olarak yaşamını sürdürmesini istiyor. Bu saldırılar ile birlikte kadın emeğini azgınca sömürmek, ücret eşitsizliğinin derinleşmesini sağlamak istiyorlar" dedi.

'ŞEF TİPİ AİLEYE TESLİM OLMAYACAĞIZ'
Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü'nün sermaye ve erkek egemenliğinin işbirliği temelinde kurulduğunu kaydeden Kara, "Kriz içindeki erkek egemenliğinin uluslararası olarak gündemine aldığı kadının emek ve beden sömürüsünün Türkiye ve Kürdistan'daki karşılığıdır. Dünyanın dört bir yanında bu tip planların eş zamanlı açığa çıkması tesadüfi değildir" diye aktardı.

Kara, "Erkek egemen sermaye düzeninin bu saldırılarını asla kabul etmeyeceğiz, şef tipi aileye karşı eşit ve özgür yaşamı savunacağız. Hayatlarımız ve bedenlerimize dair karar hakkını kimseye vermeyeceğiz" diyerek mücadeleye devam edeceklerini ifade etti.

'BÜTÇEYİ AİLEYE HARCIYORLAR'
DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki ise, "Daha önce açıklanan Aileyi Güçlendirme Vizyon Belgesi ve Eylem Planında, geride bıraktığımız bütçe görüşmelerinde de açıkça gördüğümüz üzere iktidar, evlilik ve doğurganlık oranlarının düşmesi, boşanmaların artması, aile bağlarının zayıflaması ve nüfusun yaşlanması gerekçeleriyle kadınlara ayırmadığı bütçeyi erkek egemen aileyi güçlendirmeye ayırıyor, bunu yaparken de her fırsatta LGBTİ+'ları hedef almayı es geçmiyor" dedi.

Kurulan Aile Enstitüsü'nün Danışma Kurulu'nda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yer aldığını hatırlatan Saki, "Aile Bakanlığının Diyanetin ikinci kadrolaştığı kuruma dönüşmesi, aile çalıştaylarının kadın örgütleriyle değil yine Diyanetle yapılması, değiştirilen Diyanet İşleri Başkanlığı Yasası ile bu bakanlığa kadın ve aileyi korumak için dini rehberlik işlerinin verilmesi, yapılan protokollerle bu kuruma açılan alanın tamamını kadınların kazanımlarına, cinsiyet eşitliğine, laikliğe saldırı olarak anlamak gerekir" diye ifade etti.

'AİLECİ POLİTİKALARLA MÜCADELE EDECEĞİZ'
"Kurulan Aile Enstitüsü'nün amacının erkek şiddetini, kadın yoksulluğunu, sığınakların, önleyici-koruyucu tedbirlerin yetersizliğini, kolluk ihlallerini ve sayabileceğimiz sayısız kadın sorununu tespit etmek ve çözüm üretmek değil, kadınları aileye, erkeklere mecbur etmenin yollarını aramak" diyen Saki, aileci politikaların tamamına karşı mücadele edeceklerini söyledi.