11 Kasım 2024 Pazartesi

Kadınlar işsiz ve daha fazla sömürülüyor

DİSK Genel-İş Sendikası"nın hazırladığı 5. Kadın Emeği Raporu, kadınların işgücünden gittikçe uzaklaştırıldığını, erkeklere oranla daha fazla işsizliğe itildiğini ve sömürüldüğünü gözler önüne serdi. Rapora göre son 6 yılda kadın işsiz sayısı yüzde 52 artarken, erkekler kadınlardan ortalama yüzde 8 daha fazla kazanıyor.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu"na (DİSK) bağlı Genel-İş Sendikası tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü"ne atfen yayınlanan Kadın Emeği Raporu"nun 5."si yayınlandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), OECD, Eurostat, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verileri kullanılarak hazırlanan raporda, kadınların işgücünden uzaklaştırıldığı ve daha fazla işsizliğe doğru itildiği belirtildi.

Rapora göre, işgücü içerisindeki her 10 kadından yalnızca 3"ü çalışıyor. 2019 yılında 500 bin kadın ev içi bakım hizmetleri nedeniyle işinden ayrıldı. 12 milyon kadın ise ev işleri nedeniyle çalışma hayatına giremedi. Türkiye"de kadın işsizlik oranı AB üye ülkelerinin 2, OECD üye ülkelerinin 3 katına ulaştı. İşsiz kadın sayısı 2014"ten bu yana yüzde 52 arttı. 1 milyondan fazla kadın uzun sürelerle ve kayıt dışı çalıştırılıyor. Türkiye"de erkekler, kadınlardan yüzde 8 fazla kazanıyor.

KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI YETERSİZ!
Türkiye, OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında, kadınların işgücüne katılımının en düşük olduğu ülkelerin başında gelmekte.

Türkiye"de erkek nüfusunun yüzde 72,7"si işgücüne katılabilirken, kadın nüfusunun yalnızca yüzde 34,2"si işgücüne katılmaktadır. AB ve OECD üye ülke ortalamalarına bakıldığında ise kadınların ve erkeklerin işgücüne katılma oranlarının yüzde 52"den fazla olduğunu görülüyor. AB üye ülke ortalamasında kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 52,4, OECD üye ülke ortalamasında ise yüzde 52,5"dir. Türkiye ile benzer demografik ve sosyo-ekonomik yapılara sahip ülkelerden İtalya"da kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 41,1, Yunanistan"da yüzde 44,3, Güney Afrika"da yüzde 48,4, İspanya"da ise yüzde 53"tür.

Türkiye"de kadınlar, kendilerine yüklenen toplumsal rolleri aşarak işgücüne dahil olsa bile istihdamda yeterince yer alamıyor. İşgücü içerisindeki her 10 kadından yalnızca 3"ü istihdama katılabiliyor.  Kadınların istihdama katılım oranı yüzde 29,4 iken erkeklerin istihdama katılım oranı yüzde 65,7"dir.

Ülke karşılaştırmalarında da kadınların istihdama katılımının Türkiye"de düşük olduğu görülmektedir. AB üye ülke ortalamasında kadınlarda istihdama katılım oranı yüzde 48,7, erkeklerde yüzde 60,6, OECD üye ülke ortalamasında kadınların istihdam oranı yüzde 50, erkeklerin istihdam oranı yüzde 65"dir.

2019 YILINDA 500 BİN KADIN EV İÇİ BAKIM NEDENİYLE İŞİNDEN AYRILDI
Kadınlara atfedilen toplumsal rollerin başında ev içi hizmetler ve bakım sorumluluğu gelmektedir. Bu toplumsal rollere yönelik kadınların yükünü azaltacak düzenlemeler hayata geçirilmediği için birçok kadın çalışma hayatına katılamamaktadır. Resmi verilere göre "ailedeki çocuklara veya bakıma muhtaç yetişkinlere bakmak için" işinden ayrılan kadın sayısı yıldan yıla artmaktadır. 2014 yılında 465 bin kadın ev içi bakım hizmetlerini sağlamak için işinden ayrılmışken bu sayı 2019 yılında 29 bin kişi artış ve 494 bine ulaşmıştır. Aynı sebeple işinden ayrıldığını belirten erkek sayısı ise kadın sayısının yalnızca yüzde 3"ü kadardır. 2019 yılında yalnızca 14 bin erkek ailedeki çocuklara veya bakıma muhtaç yetişkinlere bakmak için işinden ayrıldığını belirtmiştir.

Ev içi bakım hizmetleri nedeniyle işinden ayrılmak durumunda kalan kadınların yanında ev işleri ve bakım hizmetleri nedeniyle hiçbir şekilde çalışma hayatına dahil olamayan kadınların sayısı da artmaktadır. 2019 yılında 11 milyon 741 bin kadın ev işleri ile meşgul olduğu için çalışma hayatına katılamadığını belirtmiştir. Bu sayı 2017 yılına kadar azalma eğiliminde iken krizinin etkisi ile de 2017"den 2019"a 581 bin kişi artmıştır.

Bununla birlikte çalışma hayatına katılamayan toplam kadın sayısı her yıl artmaktadır. 2014 yılından 2019 yılına çeşitli sebeplerle çalışma hayatına katılamayan kadın sayısı 20 milyon 160 bin kişiden 20 milyon 691 bin kişiye çıkmıştır.

KADIN İŞSİZLİK ORANI AB ÜYE ÜLKELERİNİN 2, OECD ÜYE ÜLKELERİNİN 3 KATI
Ülkelere göre kadın işsizliği oranları karşılaştırıldığında ekonomik kriz içerisinde olan ülkelerde kadın işsizliğin arttığı gözlemlendi. AB üye ülke ortalamasında kadın işsizliği oranı yüzde 7,1, OECD üye ülkelerinde yüzde 5,4"dir. Türkiye"de ise kadın işsizliği oranı OECD üye ülke ortalamasının 3, AB üye ülke ortalamasının 2 katı, yüzde 14"tür. Ekonomik kriz içerisindeki ülkelerden Yunanistan"da kadın işsizliği oranı yüzde 24,2, İtalya"da yüzde 11,8,  Güney Afrika"da ise yüzde 29"dur. Kriz dönemlerinden de en fazla kadınlar etkilenmektedir.

Günden güne artan işsizlik en fazla kadınları etkiliyor. Kadınların büyük bir çoğunluğu işgücüne katılamazken işgücüne katılabilen kadınlar ise işsizlik sorunu ile yüz yüzedir. 2014 yılı Kasım ayında 1 milyon 151 bin (%26,6) olan kadın işsiz sayısı 2019 yılı Kasım ayına gelindiğinde 604 bin kişi artmış (artış oranı yüzde 52) ve 1 milyon 755 bine çıkmıştır. 

İstihdamda yaşanan daralma ve işsizlik en çok genç kadınları etkiliyor. 15-24 yaş arası genç kadınların istihdama katılım oranı yüzde 21,4 iken genç erkeklerin istihdama katılma oranları yüzde 43,9"dur. Yani her 10 genç kadından yalnızca ikisi çalışabilirken her 10 genç erkekten 4"ü çalışmaktadır.

İşsizlikte ise her 10 genç kadından 3"ü işsizdir ve işsizlik oranları her geçen yıl artmaktadır. Buna göre genç kadın işsizlik oranı yüzde 30,9 iken genç erkeklerin işsizlik oranı yüzde 21"dir. 

Kadınların eğitim düzeyi arttıkça işgücüne katılmaları ve istihdam edilmeleri artıyor. Erkeklerin istihdam edilmesinde eğitim düzeyi çok etkili olmazken kadın istihdamında eğitim düzeyinin istihdam üzerinde olumlu bir etkisinin olduğunu görülüyor. İlköğretim mezunu kadınların istihdama katılım oranı yüzde 26,5 iken yükseköğretim mezunu kadınların istihdama katılım oranı yüzde 57,7"dir. Erkeklerde ise bu oran çok değişmemektedir.

Ancak aynı etkiyi işsizlik oranlarında görülmüyor. Eğitim düzeyine göre kadınların işsizlik oranı yüzde 18 ile 22 arasında değişirken, erkeklerin eğitim düzeyi arttıkça işsizlik oranları düşmektedir. 

KADINLAR KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRILIYOR
Kadınların, çalışma hayatında karşı karşıya kaldıkları en önemli sorun kayıt dışı istihdam edilmeleridir. İstihdam edilen kadınların yüzde 41,3"ü kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Bu demektir ki çalışan her 10 kadından 4"ü kayıt dışıdır. Sektörel olarak bakıldığında kayıt dışı kadın istihdamı en çok ücretsiz aile işçiliği ve kendi hesabına çalışan kadınlarda görülmektedir. Ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınların yüzde 94,1"i, kendi hesabına çalışan kadınların yüzde 80,8"i kayıt dışıdır.


 
Kadınlar hem uzun sürelerle hem de kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Haftalık 45 saatten fazla çalıştırılan kadın sayısı her yıl artarken bu kadınların kayıt dışı çalıştırılma oranı da artmaktadır. 2019 yılında 2 milyon 932 bin kadın haftalık 45 saatten fazla çalıştırılırken bu kadınların yüzde 34,4"ü (1 milyon 9 bin) kayıt dışı çalıştırılmıştır.

Kadın istihdamını artırmaya yönelik oluşturulan aktif işgücü politikalarının kadınlar için geçici istihdam alanları oluşturması uzun dönemde kadınlar için işsizlik riskini de arttırmaktadır. 2019 yılı Kasım ayında 2 milyon 596 bin kadın çalıştığı geçici işin bitmesi nedeniyle işsiz kaldığını belirtmiştir.

Bununla birlikte çalışan kadınlar içinde ise geçici istihdam edilen kadınların yarıya yakınının kayıt dışı çalıştırıldığı görülmektedir. Ücretli, maaşlı veya yevmiyeli olarak sürekli işlerde çalışan kadınların kayıt dışı çalıştırma oranı yüzde 16 iken geçici işlerde çalışan kadınlar için kayıt dışı çalıştırılma oranı yüzde 45"tir. Bu demektir ki kadınların tam zamanlı ve sürekli işlerde çalışması önemli bir güvencedir. 

TÜRKİYE"DE ERKEKLER, KADINLARDAN YÜZDE 8 FAZLA KAZANIYOR!
Cinsiyete dayalı ücret açığı kadınların erkeklerle aynı işi yapmasına rağmen farklı ücretler alması ile ortaya çıkmaktadır. Cinsiyete dayalı ücret açığını belirleyen etkenlerin başında erkek egemen toplum yapısı ve bu toplum yapısının şekillendirdiği çalışma hayatı gelmektedir. Bununla birlikte; çalışılan sektör, çalışma biçimleri (part time- full time, sürekli-geçici),  kadın istihdam oranları (ülke genelinde ve kadının çalıştığı sektörde), sosyal devlet uygulamaları, çalışan kadının anne olma durumu, eğitim düzeyi, etnik köken gibi farklılıklardır.

Uluslararası Çalışma Örgütü"nün (ILO) verilerine göre cinsiyete dayalı ücret açığında dünya ortalaması yüzde 21,4 iken, Türkiye"de bu oranı yüzde 12"dir. Buna göre Türkiye"de kadınlar erkeklerden yüzde 12 daha az kazanmaktadır. Ancak çalışan kadının anne olma durumunda ise ücret açığı artmaktadır. Hatta Türkiye anne olan çalışan kadınlar sıralamasında yüzde 30 ile Türkiye ilk sıradadır. Yani anne olan kadınlar anne olmayan kadınlardan yüzde 30 daha az kazanmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ise, 2018 yılında erkeklerle kadınlar arasındaki cinsiyete dayalı ücret farkı yüzde 8 olarak gerçekleşti.

TALEPLER
DİSK Genel-İş Sendikası, ortaya çıkan tablodan yola çıkarak, taleplerini şöyle sıraladı:

-Kadınlara güvenceli ve sürekli istihdam sağlayacak politikalar planlanmalı ve hayata geçirilmelidir.

-Kayıt dışı istihdam ve uzun çalışma sürelerine karşı denetim mekanizmaları geliştirilmeli, caydırıcı önlemler alınmalıdır.

-Cinsiyet ayrımına dayalı işbölümüyle şekillenmiş istihdam alanlarında kadın işi erkek işi ayrımına karşı eşitlikçi istihdam politikaları uygulanmalıdır.

-Kadınla erkek arasındaki cinsiyete dayalı ücret açığı giderilmeli, aynı işi yapan ya da eşdeğer işi yapan kadınla erkek arasındaki ücret farkını yaratan uygulamalar ortadan kaldırılmalı, işverenler denetlenmelidir.

-Kadının sorumluluğu olarak görülen ve çalışma hayatına katılmasındaki en önemli engeli oluşturan ev içi hizmetler ve çocuk-yaşlı bakımı için kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılmalıdır.

-Kadın istihdamını geliştiren en önemli olgu eğitimdir. Eğitim politikaları toplumsal yapının dayattığı ataerkilliğin ötesine geçerek eşitlik temelinde yeniden düzenlenmeli ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

-Başta işyerleri olmak üzere hayatın her alanında kadına yönelik taciz ve şiddete karşı önlemler alınmalıdır.

-Toplu sözleşmelerde cinsiyet eşitliği esas alan düzenlemeler yapılmalıdır.

-8 Mart tüm kadınlara resmi ve ücretli tatil günü ilan edilmelidir.