24 Kasım 2024 Pazar

Kadın Savunma Ağı'ndan Akdere: Mevzuatta sorun yok, sorun uygulamada

Kadın Savunma Ağı'ndan Çağla Akdere, 6284 sayılı kanunun uygulanmasına yönelik genelgede pozitif bir değişikliğin olmadığına dikkat çekerek, "Mevzuatta sorun yok, sorun uygulamada. İktidar, kadına yönelik şiddetle gerçekten mücadele etmesi için toplumsal cinsiyet eşitliğini tanımak, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunu uygulamak zorundadır" dedi.

Kadın örgütleri, Adalet Bakanlığı'nın 17 Aralık'ta yayımladığı 6284 sayılı kanunun uygulanmasına yönelik genelgeye tepkilerini dile getirmeye devam ediyor. 

Genelgede İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanuna atıfta bulunulmasını kadın hareketinin bir kazanımı olarak değerlendiren Kadın Savunma Ağı'ndan Çağla Akdere, genelgenin yine de pozitif anlamda herhangi bir değişikliği içermediği görüşünde.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE VE 6284 SAYILI KANUNA ATIFLAR KADINLARIN KAZANIMIDIR'
İktidarın yandaş medya aracılığıyla ilgili yasayı ve İstanbul Sözleşmesi'ni hedef hale getirdiğini hatırlatan Akdere, "Kadın hareketi ise sokaklarda meydanlarda, bulunduğu her yerde İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun kadınlar için yaşamsal olduğunu anlatarak, uygulanması için iktidara baskı yaptı. Öncelikle, genelgede doğrudan İstanbul Sözleşmesi'ne ve 6284 sayılı kanuna atıf olması kadın hareketinin kazanımıdır" dedi.

"Ancak burada şu soru karşımıza çıkıyor, Bakanlığın tanıdığı bu sözleşmeyi soruşturma ve kovuşturma makamları da tanıyacak mı?" diye soran Akdere, "Zira bu genelgenin yayınlanmasından 24 saat sonra, Güneş'in katili Sabri'ye haksız tahrik indirimi verildi mahkemede. Gerekçe ise uykusunda öldürülen Güneş'in, katilin 'erkekliğine' laf etmesi olarak görüldü" hatırlatmasında bulundu.

'TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNE ODAKLANILMALI'
Akdere "Aynı şekilde Opuz davası kararına yapılan atıf da kadın hareketinin kazanımıdır. Burada esas kritik olan, doğrudan yetkili mercilerin uygulamaya ilişkin ihmallerine işaret edilmesi. 'Sorun mevzuat değil, uygulama' cümlesi ise aslında bizim yıllardır kimyasal hadım ya da idam gibi taleplere karşı vurguladığımız ve devletin sorumluluğuna işaret ettiğimiz önemli bir husus" diye konuştu. 

"Şiddetle etkin mücadele edilebilmesi için; ilgili bütün kurumların eşgüdüm içerisinde çalışmaları, şiddeti doğuran nedenlere odaklanılması..." cümlesine de dikkat çeken Akdere şöyle devam etti: 

"Bu da biz kadınların yıllardır altını çizdiği bir konu. Kadınlar katledildikten sonrası için değil, şiddetin ortadan kaldırılması için etkin politika geliştirilmesi gerekir. Keza İstanbul Sözleşmesi de taraf devletlere öncelikli olarak şiddeti önleyici politikalar uygulayın der. Ve en başta da toplumsal cinsiyet eşitliğini tanıyın der. Buradaki 'Şiddeti doğuran nedenlere odaklanılması' demek aslında toplumsal cinsiyet eşitsizliğine odaklanılması demektir. Ancak iktidar ne yapıyor? Toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alıyor, kadın erkek eşitliği fıtrata aykırıdır diyor. YÖK protokollerinden, MEB uygulamalarından, istihdam strateji belgelerinden toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini çıkararak şiddetin kaynağına odaklanılmaz."

'5 VE 7. MADDEYE İTİRAZ ETMEK ZORUNDAYIZ'
Akdere de genelgenin A bendinin 5 ve 7. maddelerine itiraz etmek zorunda olduklarını söyledi. 

Akdere şu değerlendirmede bulundu:

"'Kural olarak gizli olan soruşturma evresiyle ilgili ifade, tutanak, belge, ses ve video kaydı gibi delillerin internet ve sosyal medya gibi platformlarda paylaşılmasının önüne geçilmesi...' düzenlemesinin yer aldığı 5. madde, açıkça kadına yönelik şiddetin üstünün örtülmesi için atılmış bir adımdır. Oysa devlet mekanizmaları şiddete karşı mücadelede, soruşturma ve kovuşturma sürecinde o kadar yetersiz ki kadınlar haklarını aramak için ilk önce sosyal medyaya başvuruyor. Yani bugün Şule Çet davası ile ilgili olarak, sosyal medyada ve sokaklarda bu kadar kamuoyu yaratılmamış olsaydı biz çok iyi biliyoruz ki intihar denilerek üzeri örtülecekti. Ya da en son hakkında kesinleşmiş tutuklama kararı olmasına rağmen sokaklarda elini kolunu sallayarak dolaşan Coşkun İzci. Kadın Savunma Ağı olarak yaptığımız #CoşkunİzciTutuklansın sosyal medya eylemi sayesinde Coşkun İzci tutuklandı. Bu madde açıkça bu vakaların üstünü kapatmayı hedef alıyor. Kadınlar olarak buna kesinlikle itiraz etmek zorundayız.

"Diğer bir mesele ise Sosyal İnceleme Raporu (SİR). Şuanda 6284 Sayılı Kanun, delil aranmaksızın kadının beyanını kabul ederek işlem başlatıyordu. Ancak bu genelge ile bu noktada bir belirsizlik oluşuyor. Yani SİR, tedbir kararı şartı mı olacak? Bu sorunun cevabı kadın hareketi açısından oldukça kritik."

'SORUN UYGULAMADA'
AKP iktidarının genelgede yeni bir şey varmış gibi yaptığını söyleyen Akdere, "AKP iktidarı her zaman olduğu gibi genelgede yeni bir şey varmış gibi yapıyor. Kendisinin genelgede yazdığı cümleyi tekrar edelim, mevzuatta sorun yok, sorun uygulamada. Kadına yönelik şiddetle gerçekten mücadele etmesi için toplumsal cinsiyet eşitliğini tanımak, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunu uygulamak zorundadır" önerilerinde bulundu.