Kadın Savunma Ağı: Öfkemizle, yasımızla feminist isyandayız
8 Mart sonrası deprem felaketine dönük yas ve öfkelerinin sürdüğünü belirten Kadın Savunma Ağı, deprem bölgesine ilişkin acil taleplerini sıraladı ve felakete neden olan iktidardan hesap soracaklarını vurguladı.
Kadın Savunma Ağı, Kadıköy'de bulunan Süreyya Operası önünde bir araya gelerek 8 Mart'ın ardından deprem felaketine ilişkin yas ve öfkelerinin sürdüğünü kaydetti. "Yasımızla, öfkemizle, burada olanalr ve artık olamayacaklar için feminist isyandayız" pankartı açılan eylemde, "Kadınlar katledilirken neredeydiniz", "Çocuklar tarikatlara teslim edilirken neredeydiniz", "Halk enkaz altındayken neredeydiniz" ve "Bu enkazdan çıkmak için feminist isyan" dövizleri taşındı.
Açıklamayı Zehra Karahan okudu. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart'ta sokakta olduklarını belirten Karahan, "Kadın düşmanı saray rejiminin her türlü engelleme, baskılama, polis şiddetiyle sınırlama girişimlerine rağmen birbirimizden aldığımız güçle susmadığımızı, korkmadığımızı ve itaat etmediğimizi haykırdık" dedi.
Bu yıl üzerinden bir ay geçen Maraş merkezli depremlerin ardından ölüme terk edilen tüm insanlar için de isyanda olduklarını kaydeden Karahan, depremin ilk gününden beri deprem bölgesinde olduklarını söyledi. Aradan bir ay geçmesine rağmen depremzede halk için hala gerçek bir çözüm üretilmediğini dile getiren Karahan, "Kentlerimizde hala kaldırılmamış olan bu enkaz depremin değil, neoliberal-patriyarkal devletin enkazı! Bu enkaz yerde kaldığı sürece, ne sesimi duyan var mı çağrısı, ne de öfke ve yasla kuşanmış isyanımız bitecek" ifadelerini kullandı.
Devletin ilk günden beri hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediğini vurgulayan Karahan, bu katliama "kader" diyenlerin rant uğruna kentleri, doğayı ve insanları bilerek katlettiğini dile getirdi. "Asıl felaket deprem değil; kamusal ve sosyal hiçbir niteliğinin kalmadığı ifşa olan, yalnızca rant ve tahakküm ilişkisinden müteşekkil bir devlettir" diyen Karahan, devlet, AFAD ve Kızılay'ın deprem sürecinde yaptıklarını tek tek anlatarak teşhir etti.
"Sayısı milyonları bulan insanlar bu çaresizlikle baş başa bırakılmışken bizler halimize şükredip kafamızı kuma gömmeyeceğiz! Birbirimizin sesine ses olacağız" ifadelerini kullanan Karahan, taleplerini şöyle sıraladı:
🔹Halkın geçici barınma ihtiyacı acilen karşılansın! Tüm ilçelerde, köylerde, mahallelerde güvenli prefabrik evler, barınaklar kurulsun. Herkese çadır sağlansın!
🔹Kentlere ivedi şekilde elektrik, su, doğazgaz verilsin! Acilen salgınların ve genital hastalıkların çoğalmaması için kentlerin dört bir yanında güvenli ve temiz tuvalet, banyolar kurulsun! Halkın erişebileceği sağlık merkezleri ve hastaneler açılsın!
🔹Şehirlerde acilen ilköğretim ve yüksek öğretimi kapsayan eğitim merkezleri, çocuklara ve gençlere yönelik destek birimleri kurulsun!
🔹Akıbeti belli olmayan ve verilmeyen çocukların isimleri ve yerleri derhal açıklansın! Tarikatlara ve yurtlara teslim edilen çocuklar acilen güvenli kamu birimlerine alınsın!
🔹Kentlerde kolektif mutfak, kolektif çamaşırhane, kreş ve yaşlı bakım evleri açılsın!
🔹İstanbul Sözleşmesi başta deprem bölgeleri olmak üzere tüm ülkede uygulansın! Kadınların yaşadıkları yerlerde erkek şiddetine karşı kolayca ulaşabileceği başvuru mekanizmaları devreye sokulsun!
Karahan, şöyle devam etti: "Ezilenlerin inceliği dayanışmadır; dayanışmadan ve feminist mücadelemizden aldığımız güçle bu katliamın sorumlularından da sermayenin ayrıcalıklarını koruyan iktidardan da hesap soracağız. Korkmadan söylüyoruz; sorumlu tüm yetkililerin yargılanmasını istiyoruz. Bu depremi katliama dönüştüren sermaye egemenliği ve onun bugünkü temsilcisi AKP-MHP iktidarının istifasını istiyoruz!"
Eylem sloganlarla son buldu.