4 Ekim 2024 Cuma

Kader Ortakaya'nın katilleri cezasız bırakılmak isteniyor

Kader Ortakaya'nın katledilmesine ilişkin soruşturmada katiller aklanmaya çalışılıyor. Ailenin başvurusu üzerine ikinci kez yapılan otopside Ortakaya'nın askerler tarafından silahla vurulduğu tespit edilmesine rağmen dosya belgeye eklenmedi. Failin tespiti için etkin soruşturma yapılmayan dosyayı AYM'ye taşıyan avukatlar, olumsuz karar çıkması durumunda AİHM'e başvuracak.

DAİŞ'in Kobanê'ye yönelik işgal saldırılarını protesto eden ve 6 Kasım 2014'te Urfa'nın Suruç ilçesinden Kobanê'ye geçmek isteyen gruba askerlerin ateş açması sonucu yaşamını yitiren Marmara Üniversitesi Yüksek Lisans öğrencisi Kader Ortakaya davasında, 7 yıldır ilerleme kaydedilmedi.

Urfa Valiliği ve Suruç Kaymakamlığı o dönem Ortakaya'nın Kobanê tarafından yapılan atışlar sırasında isabet eden bir şarapnel parçasıyla öldüğünü iddia etmişti, Urfa'da yapılan otopside de ölüm nedeni "kişinin ateşli silah muhtemel şarapnel parçası yaralanmasına bağlı yaygın kafatası ve kaide kırıkları ile birlikte beyin harabiyeti ve kanaması sonucu ölüm" şeklinde kayıtlara geçmişti. Fakat Ortakaya'nın aile ve avukatlarının itirazı sonucu 2018'de mezarı açılarak yeniden otopsi yapıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından hazırlanan raporda, Ortakaya'nın "şarapnel parçasıyla değil yüksek kinetikli silahtan gelen ateş sonucu hayatını kaybettiği" tespitine yer verildi. ATK raporu, Suruç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma dosyasına eklenmeyerek katiller korunmaya çalışıldı.

Dosyada etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle Ortakaya'nın avukatları 30 Ekim 2020'de Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu.

SAVCI GÖRÜNTÜLERİ İNCELEMEDİ
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, avukatlar AYM'ye yaptıkları başvuruda olay anına ait görüntülere değindi, "'09.22 itibariyle başlayıp 09.34 itibariyle biten yaklaşık 12 saniyelik zaman diliminde TSK'ya ait cobra aracından seri- otomatik olmayan, ancak seri-manuel atış olduğu anlaşılan yaklaşık 20 adet silah patlama sesinin duyulduğu görülmektedir. Ayrıca, görgü tanıklarının ifadeleri ve video kayıtlarında da tarafımızca tespit edilen zamanlama ve olay senkronizasyonuna ilişkin bu yöndeki tüm tespitlerin de bir arada bütünlük sağladığı sonuç ve kanaatine varılmıştır' denmesine rağmen savcılıkça bu görüntülerin incelenmemesi soruşturmanın ne kadar özensiz yapıldığını göstermektedir" diye kaydetti.

TALEPLER DİKKATE ALINMADI
Olay yeri incelemesi talimatının yerine getirilmediğine yer verilen başvuruda, olay yerindeki mermi ya da diğer delillerin toplanmadığına dikkat çekildi. Başvuruda, olaydan 1 yıl sonra Suruç Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hiçbir askerin ifadesini almadan dosyada "görevsizlik" kararı vererek Diyarbakır Askeri Savcılığı'na gönderdiğini bilgisi de yer aldı. Avukatlar, müracaatta "1 yıl sonra ilk kez askeri savcılık, olayda görev alan askerlerin tanık olarak ifadesinin alınmasını istemiştir. Tanık olarak ifadesi alınan tanıkların birçoğunun ifadesinde çelişki bulunması, kimisinin sadece gaz atıldığı kimisinin ise gaz atılmadığı, sadece uyarı yapıldığı beyanları karşısında savcılıkça bu çelişkileri gidermeye dönük hiçbir işlem yapılmamıştır. Savcılık, görüntü ve otopsi incelemesi yapmadan doğruluğu teyit edilmeyen istihbari bilgi ile (PYD-DEAŞ arasında çatışma olduğu) daimi arama kararı vermiştir. Maktulün yüksek kinetik enerjili bir silahla öldürüldüğünün ATK raporuyla kesin ve net olarak belirlenmesinden sonra savcılığa vermiş olduğumuz dilekçelerde birçok talebimiz olmasına rağmen savcılıkça bu taleplerimiz dikkate alınmamıştır" ifadelerine yer verdi.

Avukatlar Anayasa Mahkemesi başvurusunda, eksikler tespit edilerek, zaman aşımı süresi dolmadan ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasını ve etkili bir soruşturma yapılması için savcılığın harekete getirilmesini talep etti.

SORUŞTURMA KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR
Dosya avukatlarından Müslüm Baran, AYM'ye yaptıkları başvurunun üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala bir gelişme yaşanmadığına dikkat çekti. Ortakaya'nın katledildiğinde andan itibaren soruşturmanın kapatılmaya çalışıldığını vurgulayan Baran, "Valilik Kader'in karşı taraftan gelen şarapnel ile öldürüldüğünü, kolluğun ateş açmadığını iddia etti. Bu şekilde soruşturmayı kapatmaya çalıştılar. Tüm ısrara rağmen böylesine vahim bir olayda ayrıntılı otopsi bile yapılmadı. Daha sonra olay 'taksirle öldürme' olarak nitelendirilip askeri bölgede olduğu gerekçesiyle dosya Diyarbakır Askeri Savcılığı'na gönderildi. Askeri savcılıkların kapatılmasıyla dosya tekrar Suruç'a geldi ve fail tespit edilemediğinden dosya daimi aramaya alındı" dedi.

'FAİLLER TESPİT EDİLMEK İSTENMİYOR'
Ortakaya'nın mezarının açılması ve ayrıntılı bir şekilde otopsisinin yapılması için ısrarcı olduklarını hatırlatan Baran, "Olaydan 4 yıl sonra ısrarlarımız sonucu mezar açılarak dosya ATK'ye gönderildi. ATK, ölümün şarapnel ile olmasının mümkün olmadığını, yüksek kinetikli bir ateşli silah ile olduğu yönde rapor vererek haklılığımızı ortaya koydu. Ancak buna rağmen defalarca savcılıktan talep etmemize rağmen savcılık faillerin tespiti için tek bir işlem bile yapmadı. Belli ki bu gibi dosyalarda ucu kolluğa dayandığı için failler tespit edilmek istenmiyor. Bu da süregelen cezasızlık politikasının bir sonucudur" ifadelerini kullandı.

'FAİL KOLLUKSA DEVLET KORUR'
Avukat Baran, Ortakaya'nın kesin ölüm sebebi ortaya konulmayan dosyada, failler belli bile değilken savcılığın olayı "taksirle öldürme" olarak nitelendirmesinin askerleri koruma amacı taşıdığına işaret etti.

Avukat Baran şöyle devam etti: "Yani diyor ki 'kolluk yapmış olamaz, yapmışsa da kesin kazayla olmuştur.' Bu bile en başından dosyanın kapatılmak istendiğinin göstergesi. Bu gibi dosyalarda tüm delillere rağmen ısrarla fail ortaya konulmak istenmez. Bu da göstermektedir ki fail kolluk oldu mu devlet onu mutlaka korur. Böylece dosyalar sürüncemede bırakılır. Taksirle öldürme olarak nitelendirilmesinin bir diğer nedeni de olay tarihinden itibaren 15 yıl geçtiğinde dosya zamanaşımı ile tamamen kapatılır."

'AİHM'E TAŞIYACAĞIZ'
Yaşam hakkına bağlı olarak etkili bir soruşturmanın yapılmaması nedeniyle yaptıkları başvurunun bir yıldır AYM'de beklediğini hatırlatan avukat Baran, "Dosyada talebimiz AYM'nin vereceği bir ihlal kararı ile bir an önce etkili bir soruşturma yapılarak faillerin tespit edilmesi ve haklarında dava açılmasını sağlamaktır. AYM'den olumsuz bir karar çıkması halinde dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıyacağız ve sonuna kadar hukuk mücadelesi vererek faillerin tespit edilmesini talep edeceğiz" diye konuştu.