20 Eylül 2024 Cuma

İzmir'de kayıplar eyleminde Ramin Panahi için İran'a çağrı

İHD İzmir Şubesi 1 Temmuz 1980'de gözaltına alındıktan sonra katledilen Ali Uygur'un faillerini sordu. İHD, ayrıca İran'da idam edilmesi an meselesi olan Kürt siyasi tutuklu Ramin Hossein Panahi'nin durumuna da dikkat çekti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" şiarıyla Konak'ta bulunan Başbakanlık Binası önünde oturma eylemi yaptı. Açıklamada, İran'da idam edileceği belirtilen Kürt siyasi tutsak Ramin Hossein Panahi'nin durumuna dikkat çekmek için "Stop Iran killer" ile "Masumiyet karinesi yok edilmesin" dövizleri açıldı.
 
PANAHİ İÇİN ÇAĞRI
 
Eylemde bası4n açıklamasını İHD İzmir Yönetim Kurulu Üyesi Ali Aydın yaptı. İran'da 2017 yılının Kasım ayında 110'u Kürt olmak üzere toplamda 390 kişinin idam edildiğini hatırlatan Aydın, idamın bir cezalandırma sistemi değil bir intikam aracı olduğuna dikkat çekti. Aydın, İran'a idamlara son vermesi için çağrı yaptı.
 
'ZAMAN AŞIMI SORUMLULARI CEZASIZ BIRAKIYOR'
 
Kayıp olgusunun Türkiye'de sistematik hale geldiğini belirten Aydın, "Bu durum birçok tanık ifadelerinde, daha sonra itiraf eden JİTEM elemanlarınca ve açılan mezarlar ile tespit edilmiştir. Ama ne yazık ki bu kadar delil olmasına rağmen, çok az olayda ceza verilebilmiştir. Birçoğu cezasız kalmıştır. Aradan ne kadar süre geçerse geçsin insan yaşamını yok eden olaylar zaman aşımına uğramamalı ve sorumluları cezasız kalmamalıdır. Çünkü zaman aşımı ve cezasızlık, bu tip olayların süreklileşmesine ve yaygınlaşmasına neden olmaktadır" şeklinde konuştu.
 
'ŞUBE MÜDÜRÜ, İNŞALLAH OĞLUN ÖLMÜŞTÜR, DEDİ'
 
Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü Mezunu Ali Uygur'un 1 Temmuz 1980'de Adana'nın Pozantı ilçesinde trenle yolculuk yaparken Mithat Nisan, Mahir Keçeci ve Özcan Fedakar ile birlikte gözaltına alındığını anlatan Aydın, şöyle devam etti: "Adana Emniyet Müdürlüğü'ne teslim edildi. Ali Uygur Mersin Emniyet Müdürlüğü'nün talebi üzerine Mersin'e getirildi. Uygur'dan 9 gün boyunca haber alınamadı. 10 Temmuz günü diğer oğlunu kansere kurban veren anne Hatice Uygur, iki kızı ve Demokrat Gazetesi Muhabiri Vahap Şehitoğlu, 1'inci Şube Müdürü Ömer Güneş ve Yardımcısı Hanefi Avcı ile görüştü. Anne, oğlunun hayatından endişe ettiğini belirtti. Yanıt çok sertti: 'Ali Uygur, Demirtaş mahallesinde bir operasyon sırasında 9 Temmuz'da kaçtı. Bak dosya ve tutanaklar burada mevcut. Ama inşallah ölmüştür. Oğlunu bana değil yanındaki gazeteciye sor.' Bunun üzerine ailesi, ilgili devlet makamlarını dilekçe bombardımanına tuttu.
  
'ALİ UYGUR'UN MEZARINI, ALİ BÜTÜN DİYE KAYDA GEÇMİŞLERDİ'
 
"Aynı tarihlerde Mersin Birinci Şube'de başka bir suç iddiasıyla gözaltında bulunan Haşim Aslan sorgu hâkimliğinde Ali Uygur adında bir devrimcinin başına sopa ile vurularak yanı başında öldürüldüğünü ve bu konuda tanıklık yapmak istediğini beyan etti. Bu beyan üzerine onu Sinop Cezaevi'ne naklettiler. Ali Uygur'dan bir daha haber alınamadı. Demokrat gazetesi muhabiri ve Uygur ailesinin yaptığı araştırmalar sonucunda, mezar kazıcıların fotoğrafından teşhis ettiği Ali Uygur'un cesedinin polisler tarafından getirildiğini ve defnedildiğini, ancak; gösterdikleri mezarın denizde boğulan Ali Bütün adına kayıtlı olduğunu tespit ettiler. 22 Ağustos günü Ali Bütün adına kayıtlı kimsesiz mezar, hâkim huzurunda açılır, mezarda yatan kişinin 53 gün önce gözaltına alınan Ali Uygur'un işkenceyle parçalanmış bedeni olduğu annesi tarafından teşhis edilir. Ama ne yazık ki kısa bir süre sonra 12 Eylül askeri darbesi yapılır ve olayla ilgilenilmez. Biz insan hakları savunucuları, kayıpların bulunması ve faillerinin yargılanması için alanlarda olmaya ve hukuki zeminde taleplerimizi söylemeye ve davaları takip etmeye devam edeceğiz."
 
Açıklamanın ardından 10 dakikalık oturma eylemi yapıldı.