İzmir ve Attika'daki orman yangınlarına ilişkin açıklama
Orman yangınlarının İzmir ve Attika'da yaşanan orman yangınlarına ilişkin açıklama yapan Kazma Bırak Kampanyası, her yangının büyük bir felakete dönüşmeden kontrol edilebileceğine dikkat çekti. "Yangınlar yönetilemez hale gelmeden önce kontrol altına almaya yetecek miktarda yangın söndürme kaynaklarının devreye alınması gerekir" denilen açıklamada hükümetlerin kendileri dışında herkesi ve her şeyi suçladığı da eklendi.
İzmir ve Attika'da orman yangınlarına ilişkin Kazma Bırak Kampanyası açıklama yaptı. Karadeniz ve Doğu Akdeniz'de fosil yakıt arama çalışmalarına karşı, 73 imzacı ekoloji örgütünün tarafından Eylül 2020'de başlatılan Kazma Bırak Kampanyası, İzmir'de kent dokusuna nüfuz eden devasa yangının yüzlerce insanı evlerini terk etmeye zorladığını kaydetti.
'YANGIN SÖNDÜRME KAYNAKLARININ DEVREYE ALINMASI GEREKİR'
Kazma Bırak Kampanyası'nın açıklaması şöyle devam etti: "Geniş orman alanları yok oldu, bir başka büyük Akdeniz şehrini daha yüksek sıcaklıklara, kötüleşen hava kalitesine ve bölgede yaşayanları kötüleşen yaşam koşullarına karşı daha da savunmasız bıraktı. Birkaç gün önce, alevlerin yaklaşık 100 bin hektar ormanı tahrip ettikten sonra şehre ulaştığı Atina'nın dış mahallelerinde de benzer bir süreç yaşandı. Her iki durumda da, Avrupa'nın ve dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, artan sıcaklıklar ve iklim değişikliğiyle ilişkili aşırı hava olayları orman yangınlarının daha hızlı yayılmasına ve bunlarla mücadelenin daha zor hale gelmesine katkıda bulunuyor. Ancak hiçbir yangın büyük bir felakete dönüşmeden önce, erken aşamalarında kontrol edilemez değildir. Yangınlar yönetilemez hale gelmeden önce kontrol altına almaya yetecek miktarda yangın söndürme kaynaklarının devreye alınması gerekir.
'HÜKÜMETLER SUÇU KENDİLERİ HARİÇ HERKESE VE HER ŞEYE ATIYOR'
"Son yıllarda hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da, sağlık ve eğitimden orman ve çevre korumaya kadar refah devletinin tüm alanlarında trajik sonuçlar doğuran kesintiler yapıldı. Her iki hükümetin de çevreye karşı duyarsızlığının en bariz kanıtı, hem yangınları önleyen ormancılık hizmetleri hem de yangınlarla mücadele eden itfaiye hizmetleri için ayrılan fonlardaki kesintidir. Bu arada, bu politikaları yürürlüğe koyan hükümetler suçu kendileri hariç herkese ve her şeye atıyorlar. Zorlu koşulları, rüzgarları, kuraklığı ve yangınları başlatan kayıtsız vatandaşları suçluyorlar, ancak kendi sorumluluklarını asla kabul etmiyorlar. Aslında, yalnızca büyük çevresel felaketlere neden olmuyorlar; aynı zamanda fosil yakıtlara bağımlılığı devam ettirerek iklim değişikliğini de kötüleştiriyorlar. Yetmezmiş gibi, artık doğal zenginliğimizi, şehirlerimizi ve hayatlarımızı tehdit eden orman korumadaki trajik başarısızlıklarının bahanesi olarak iklim değişikliğini kullanma cüretini bile gösteriyorlar!
'MÜCADELEMİZİ BİRLEŞTİRMEK ZORUNDAYIZ'
"Bu politikalara yanıt olarak, Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs'taki çevre hareketleri ve örgütleri olarak, hükümet politikaları tarafından körüklenen çevresel yıkıma ve milliyetçi çatışmalara karşı mücadelemizi birleştirmek zorundayız. Türkiye'de yaşanılan felaketler karşısında acı çeken herkese dayanışmamızı iletiyoruz!"