26 Kasım 2024 Salı

İSİG Meclisi 'İşçi Sağlığı Forumu' gerçekleştirdi 

"İşçi Sağlığı Forumu"nda bir araya gelen sendika ve örgüt temsilcileri; iş cinayetlerinin nedenlerine, fiili meşru mücadelenin önemine ve birleşik mücadelenin yükseltilmesinin gereğine dikkat çekti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi İstanbul'da "İşçi Sağlığı Forumu" düzenledi. İstanbul Tabip Odasında düzenlenen forumda İSİG Meclisi emekçilerinden Murat Çakır'ın 6331 sayılı İSG yasasından sonra iş cinayetleri konulu sunumu ile başladı. Murat Çakır sunumda bu yasanın iş cinayetlerini önleme gibi bir derdi olmadığını vurguladı. İş cinayetlerinin üç tane sıçrama noktası olduğunu; bunların Soma, OHAL ve pandemi dönemi olduğunu söyledi. OHAL döneminde işçi hareketinin büyük bir baskı altına alındığının altını çizen Çakır, pandemi döneminin ise olası bir salgın döneminde işçi sınıfının tamamen korunmasız olduğunu ortaya çıkardığını belirtti. Sunumda iş cinayetlerine dair veriler de ortaya konuldu.

Sunumdan sonra etkinlik forum şeklinde devam etti. Çok sayıda sendika, örgüt temsilcisi ve işçiler forumda söz aldı.

'ORTAK MÜCADELE İLE HAREKET ETMELİYİZ'
DİSK Dev Yapı İş Sendikası Genel Sekreteri Nihat Demir konuşmasında işçi kırımı ve doğa kırımının beraber gerçekleştiğine dikkat çekti. Yüksekten düşülerek yaşanan cinayetleri vurgulayan Demir, uzun saatler pis alanlarda işçilerin çalıştırıldığını söyledi. İşçi sınıfındaki gençleşmeye dikkat çeken Demir, ortak mücadelenin gerekliliğine vurgu yaparak konuşmasını bitirdi.

'İŞÇİLER ON DAKİKADA VERİLEN SAĞLIK RAPORLARI İLE ÇALIŞTIRILIYOR'
Deniz işçilerinden Onur Özkaya, sektördeki sorunlara dikkat çekerek yaptığı konuşmasında asbest oranının yüksek olduğu yerlerde çalışmak zorunda kaldıklarını söyledi. Özkaya, "İşçiler 10 dakikada verilen sağlık raporlarıyla çalıştırılıyorlar sonrasında bu işçi öldüğünde ise şirket sorun yaşamıyor" dedi.

'GÖÇMEN İŞÇİLER HEM IRKÇILIĞA MARUZ KALIYOR HEM DE ÖLÜYORLAR'
Umut-Sen sözcüsü Murat Bostancı ise söz alarak fiili meşru mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini söyledi. Göçmen işçilerin yaşadığı sorunlarla ilgili sendikaların öz eleştiri vermesinin altını çizen Bostancı, "Göçmen işçiler hem ırkçılığa maruz kalıyor hem de ölüyorlar" ifadelerini kullandı.

'DEVLET YETKİLİLERİNİ YARGILAMAK ÇOK ZOR'
İş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçilerin ailelerinin gönüllü avukatlığını yapan Berrin Demir, devletin bu alanı tamamen terk ettiğini, teftişlerin göstermelik yapıldığını dile getirdi. "Biz sahneye çıktığımızda işçinin en temel hakkı, yaşama hakkı gasp edilmiş oluyor diyen" Demir, devlet yetkililerini yargılamanın çok zor olduğunu ve yargılamaların senelerce sürdüğünü ancak genelde sonuç alınamadığını belirtti. Meslek hastalığı konusunda ise işçilerin hastalıklarını eve ekmek götürmeye devam edebilmek için patrondan sakladıklarını söyledi.

'HAKAN ARSLAN'IN KEMİKLERİNİN BABASINA TORBA İÇİNDE VERİLMESİNE DE SES ÇIKARMALIYIZ'
Tekstil işcisi Ercan Tilmoş konuşmasında işçi sınıfının karakteri gereği enternasyonal olduğunu belirtti. Kürt işçilere yönelik ırkçı saldırılara itiraz etmenin gerekliliğinin altını çizen Tilmoş, işçi hareketinin Hakan Arslan'ın kemiklerinin babasına torba içinde verilmesine de ses çıkarması gerektiğini söyledi.

'YASA KOYUCUYLA MÜCADELE ETMEK GEREKİYOR'
Makine Mühendisleri Odasından Zafer Güzey söz alarak "İBB'den bir şey beklememek gerekiyor sonuçta o da işveren" dedi. Güzey, evden çalışma ile insanların kandırılıp vakitlerinin çalınmasına dikkat çekti. Mücadelenin yaşam hakkı mücadelesi olduğunu söyleyen Güzey, yasa koyucuyla mücadele etmedikten sonra yalnızca dayanışma ile sınırlı kalınacağını belirtti. 

'BİRLEŞİK MÜCADELE İÇİN BÜTÜN KANALLARI ZORLAYALIM'
Kataş-Sen genel başkanı Şahin Başaraner konuşmasında şoförlerin saatlerce tuvalete, çaya çıkamadıklarından bahsetti. İSİG meclisinin büyük bir boşluğu doldurduğunun altını çizen Başaraner, birleşik mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı.

Çok sayıda kişinin katıldığı forum, çeşitli kurumlardan konuşmacıların katkılarıyla devam etti.