İSİG Meclisi: Barınırken ölmek istemiyoruz
Sultanbeyli'de üç işcinin kaldıkları barakada çıkan yangında katledilmesi sonucu açıklama yapan İSİG Meclisi, işçi sağlığı ve güvenliği bakımından mevzuatta uygulanması şartı getirilen maddeleri sıraladı. İSİG Meclisi, evzuatta yazanm hiçbir maddeye uyulmadığını bu nedenle işçilerin barınırken katledildiğini kaydetti.
İstanbul'un Sultanbeyli ilçesinde çelik yapı malzemeleri üreten bir işyerinin yanında bulunan ve işçilerin kaldığı barakada çıkan yangında katledilen 21 yaşındaki Murat Çolak, 18 yaşındaki Muhammed Şahin ve 17 yaşındaki Fırat Karadağ ile biri ağır yaralanan iki işçi için İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi açıklama yaptı.
'İŞCİLER YANARAK YA DA ZEHİRLENEREK ÖLÜYOR'
13 yıldır iş cinayetlerinin kaydını tuttuğunu belirten İSİG Meclisi, bugüne kadar onlarca işçinin işyerlerinde çalışırken ya da barınırken ısınmak isteyen ve bu durumdan kaynaklı yanarak, zehirlenerek ölen işçiler olduğunu hatırlattı. İSİG Meclisi'nin açıklamasında, "Hatırlatalım, Esenyurt Marmara Park AVM inşaatında çadırda 11 işçinin yaşamını yitirmesi (11 Mart 2012) Ümraniye'de ise konteynerde dört işçinin ölmesi (dar ve havasız konteynerde boğulma) gibi iş cinayetleri birbiri ardına gelmişti" dedi.
'BİZZAT İNSAN YAŞAMINI İLGİLENDİREN MADDELERDİR'
4 Aralık 1973 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile çıkan ve yürürlükten kaldırılan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nün "işçilere ait yatıp kalkma yerlerinde ve diğer müştemilatında bulunması gereken sağlık şartları ve güvenlik tedbirleri" başlıklı ikinci bölümün işçilerin barınma koşullarının nasıl olması gerektiğini açıkladığı kaydedilen açıklamada, "Keza kötü barınma koşullarıyla birleştiğinde, yukarıdaki istatistikler daha anlaşılmaktadır. Yürürlükten kaldırıldı denmesi bir anlam ifade etmemektedir. Zira norm haline gelmiş, son derece ayrıntılı hükümler içeren bu tüzük tipi düzenlemeler işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından, bizzat insan yaşamını ilgilendiren maddelerdir. Yeni mevzuatta ayrıntılı bir şekilde tarif edilip edilmemesi, bu önlemlerin alınmaması için bir gerekçe değildir. İlgili Yargıtay kararları da bunu göstermektedir" denildi.
'İŞÇİLER SAĞLIK VE TEKNKİ ŞARTA UYGUN İNŞALARDA KALMALI'
46 yıl önce çıkan ve bugüne kadar kullanılan, şu anda çok daha iyisinin uygulanması gereken tüzüğe dikkat çekilen açıklama, şöyle devam etti: "Madde 47'de işçi konutlarının, bekar işçileri için müşterek koğuşları bulunan binalar halinde, aileleri ile birlikte oturan işçiler için ise ayrı evler veya apartmanlar şeklinde olacağı ve bir konut için gerekli tesisat tertibat ve müştemilatı bulunması, güneş ve hava alacak ve dış etkilere karşı korunmuş, sağlık ve teknik şartlara uygun bir şekilde inşa edilmesi gerektiğini belirtiyor.
'MADDELER YERİNE GETİRİLSEYDİ İŞ CİNAYETLERİ YAŞANMAZDI'
"Madde48 ise kontuların niteliğini, havalandırmasını, büyüklüğünü sağlık koşulları açısından detaylandırıyor. Bekar işçilerin koğuşlarının her gün kolaylıkla temizlenebilecek, badana yapabilecek, penceresi açılabilecek şekilde olması, bu koğuşlarda havayı devamlı bir şekilde değiştirebilecek tertibat tesisat, baca, menfez veya elektirikli özel vantilasyon cihazları bulunması öngörülüyor. Koğuşlarda tavan yüksekilği 280 santimetre olarak belirlenirken, kişi başına düşen hava hacminin en az 12 metreküp olarak hesap edilmesi ortaya konuyar. Bu madde oldukça kapsamlı aslında. Bugün yaşadığımız iş cinayetleri aşağıdaki maddeler yerine getirilseydi kesinlikle gerçekleşmezdi demek abartı değil.
'SOĞUKTA GEREKLİ TEDBİRLER ALINACAKTIR'
"Koğuşların, soğuk mevsimlerde sağlığa uygun bir şekilde ısıtılması gerekir. Isıtmak için soba kullanıldığında, duman, gaz ve yangın tehlikesine karşı, gerekli tedbirler alınacaktır. Mangal kömürü veya kok kömürü ile mangal veya maltız gibi vasıtalarla veya üstü açık ateşle veya borusuz petrol sobası veya havagazı sobası ile ısıtma yasaktır. Tutuşturucu olarak benzol ve petrol gibi parlayıcı maddeler kullanılamaz. Koğuşlarda, havagazı ile aydınlatma yasaktır. Koğuşlarda yemek pişirmek ve yemek yasaktır. Ancak yemek yerlerine gitmesinde tıbbi sakınca görülen hasta işçilere, doktorun göstereceği lüzuma göre, odalarında yemek yeme izni verilir.
'İŞÇİLERİN ÇALIŞTIRILDIKLARI YERİN KONUT OLARAK KULLANILMASI YASAK'
"54. maddede ise 'işyerlerinde işçilerin, içinde çalıştıkları yerler ile depo ve ambar gibi yerlerin aynı zamanda işçi konutu olarak kullanılması ve buralarda işçi yatırılması yasaktır. Ancak bekçi ve nöbetçi gibi kimselerin, görevin gerektirdiği hallerde, işyerlerinde ayrılan özel bir yerde yatmalarına izin verilebilir' ibareleri yer alıyor.
"Eğer inşaat şantiyelerine biraz daha odaklanırsak ise bakacağımız ve halen yürürlükte olan Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği maddeleri de çok net:
DİNLENME VE BARINMA YERLERİ
"59- Özellikle, çalışan sayısının fazla olması, işin niteliği veya çalışma yerinin uzak olması ve benzeri nedenlerin sağlık ve güvenlik yönünden gerektirmesi halinde, çalışanlara, kolay ulaşılabilen dinenme veya barınma yerleri sağlanır. Bu tür imkanlar yoksa iş aralarında çalışanların dinlenebileceği uygun yerler sağlanır.
60- Dinlenme ve barınma yerleri, sağlık şartları ve dış etkilerden korunma bakımından yeterli nitelikte, mahfuz bir yere zemini düzeltilerek kurulur ve drenaj için gerekli tedbirler alınır.
61- Dinlenme, barınma ve sosyal amaçlı kullanılan tesisler, yanıcı olmayan ve kolay tutuşmayan malzemeden inşa edilir. Barınma amacıyla çadır ve branda kullanılmaz. Meskun mahal dışında, yol, demiryolu, köprü inşaatı gibi açık havada yapılan çalışmalarda, barınma ve benzeri ihtiyaçları gidermek amacıyla, sadece yanmaz malzemelerden yapılmış çadırlar kullanılabilir.
62- Barınma yerlerinde kullanılan ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri, elektrik tesisatları ile aydınlatmalar için gerekli güvenlik tedbirleri alınarak yeterli ve uygun araçlar sağlanır, yangına neden olmayacak şekilde tesis edilip, kullanıma alınır. Isıtma sistemlerinde yangın riski oluşturacak mangal, maltız ve benzeri açık ateş kullanılmaz.
'TEDBİRLERİN MALİYETİ ÇALIŞANLARA YANSITALAMAZ'
"Zaten ayrıntı versin veya vermesin 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası Madde 4'e göre işveren; mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. İşverene ayrıca risk değerlendirme yapma, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını denetleme görevleri veriliyor; çalışanalrın kendi yükümlülüklerinin işverenin sorumluluklarını etkilemeyeceği iş sağlığı tedbirlerinin maliyetinin çalışanlara yansıtılamayacağı hükme bağlanmıştır.
'MEVZUATTA YAZAN HİÇBİR MADDEYE UYULMAMAKTADIR'
"Tüm bunların yanı sıra yangına yönelik özel önlemler 'Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik'te belirtilmiştir. İşçilerin barınma sorunu vardır acilen çözülmelidir. İşçilere barınma yeri dahi sağlanmamakta, onbinlerce işçi işyerinde yatıp kalkmaktadır. İşyerlerinin çoğu ruhsatsızdır, kaçakıtr, Davutpaşa katliamı bunun en önemli örneklerinden birisidir. İşyerleri acil durumlara hazır değildir. İşyerleri yangına hazır değildir. İşyerleri ısıtılmamakta, işçiler donmamak için yanarak ölmektedir. İşyerlerinin elektrik tesisatı bırakın elektrikli ısıtıcıları, normal kullanımda bile sorunu yaratacak kadar ilkel ve yetersizdir. Mevzuatta yazan hiçbir maddeye uyulmamaktadır. Barınırken ölmek istemiyoruz!"