22 Eylül 2024 Pazar

İSİG Meclisi: 2022 yılında her gün 5 işçi iş cinayetinde öldü

2022 yılı iş cinayetleri raporunu açıklayan İSİG Meclisi, bir yılda en az bin 843 işçinin, her gün ise 5 işçinin iş cinayetlerinde katledildiğin kaydetti. SGK'nın son yıllarda kendi hesabına çalışanların ölümlerini istatiklere eklese de çiftçi ve esnafların ölümlerinin kayda alınmadığına dikkat çekildi. 2022 yılında en az 64 çocuk işçi, en az 108 kadın işçinin en az 90 göçmen işçinin yaşamını yitirdiğinin altı çizilen raporda, sendikalı olmanın iş cinayetlerini önleyebileceğini ancak aynı zamanda da örgütlü mücadele yürütmek gerektiği vurgulandı.

AKP-MHP iktidarının sermaye odaklı politikaları işçilerin canını almayı sürdürüyor. Tuzla Tersaneleri, Davutpaşa/OSTİM, Soma, Torunlar, Ermenek, Covid, Silikozis, Asbest, Bartın ve nicelerinde güvencesizliği bugünün proleter çalışma ve yaşam disiplini haline getiren AKP'nin iktidarı boyunca İş cinayetlerinde 30 bin 546 işçi katledildi.

'HER GÜN EN AZ 5 İŞÇİ HAYATINI  KAYBETTİ'
2022 yılı iş cinayeti raporunu açıklayan İSİG Meclisi, 2022 yılında en az bin 843, her gün en az 5 işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini kaydetti. İş cinayetlerinin bu yıl da "mevsimlik çalışmanın arttığı" (havaların ısınmasıyla esas olarak tarım işkolundaki mobilizasyon ve üretim artışıyla) mayıs-eylül periyodunda artış gösterdiğine dikkat çekilen raporda, "Ancak genel olarak baktığımızda da ucuz emek cenneti haline çevrilen Türkiye'de bu yıl iş cinayetlerinde kısmi artış var. Benzer bir gerçeklik OHAL sürecinde de (2016-2018) meydana gelmiş ve iş cinayetlerinde oransal bir artış yaşanmıştı. Bu durum temel olarak geleneksel sendikal merkezlerin çekirdeğini oluşturan işkollarında da güvencesiz çalışma koşullarındaki derinleşmeye (üretim zorlaması, işsizlik baskısı) ve sendikal hareketin giderek etkisizleştiğine (işkolunda çekim merkezi olamaması, örgütlü olduğu işyerlerindeki hak kayıpları) işaret etmektedir" denildi.

Raporun tamamına erişmek için tıklayınız.

'SGK ÇİFTÇİ VE ESNAFLARIN ÖLÜMLERİNİ KAYIT ALTINA ALMIYOR'
SGK son yıllarda kendi nam ve hesabına çalışanların ölümlerini iş kazası istatistiklerine eklese de eksik olduğu belirtilen raporda, iş cinayetleri istatistiklerinde çiftçi ve esnafların çalışırken ölümlerini de düzenli olarak kayıt altına alınmadığı belirtildi. İş cinayetlerinin yoğunlaştığı (953 işçi ölümü) üç işkolu bulunduğuna dikkat çekilen raporda, "güvencesiz çalışma"nın hakim olduğu inşaat, tarım ve taşımacılık sektöründe uzun çalışma saatleri, yoğun çalışma, sigortasız çalışma ve her türlü kuralsızlığın hakim olduğu sendikal örgütlenmenin yok gibi ya da zayıf ve belli mesleklerde öbeklendiği belirtildi. Raporda, "İnşaatlarda dış cephe iskele, çatı, asansör boşluğu vb. yüksekten düşmeler ölümlerin yarıdan fazlasını oluştururken diğer iki temel neden ise ezilme/göçük ile elektrik çarpmaları" denildi.

'ÖLÜMLERİN YÜZDE 75'İ TRAFİK KAZALARI'
Diğer yandan özellikle mevsimlik tarım işçilerinin çalıştıkları bölgelere ya da tarlaya yolculuğu sırasında uygun olmayan ulaşım araçlarının kullanılması, eskiyen traktörler, işçilerin barınma-dinlenme-temizlik alanlarının yetersizliği, kene ısırmaları vb. ölümlerin temel nedenlerini oluşturduğunun altı çizilen raporda, "En çok işçi ölümünün meydana geldiği üçüncü işkolu ise taşımacılık. Yoğun çalışma, mobbing, uzun çalışma saatleri, uygun olmayan yollar ve araçlar, beslenme ve uyku düzensizliği vb. sorunlar iş cinayetlerine davetiye çıkarıyor. Ölümlerin yüzde 75'ini trafik kazaları oluştururken diğer önemli bir neden ise çalışma koşullarına bağlı kalp krizleri" ifadeleri yer aldı.

'EN AZ 55 MOTO KURYE HAYATINI KAYBETTİ'
Bu yıl moto kurye ölümlerinin de bu nedenlerden dolayı arttığı kaydedilen raporda, pandemi ile birlikte giderek genişleyen ve işçi profilinin çoğunlukla 20'li yaşların başında olduğu sektörde işçi sağlığı açısından en net sonuç şöyle aktarıldı: 2022 yılında en az 55 moto kurye iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

'KATI ATIK İŞÇİLERİ HAYATINI KAYBETTİ'
Rapor şöyle devam etti: "Ölümlerin bir durağı da katı atık işçileri. Sigortasız, sağlıksız koşulların ve çocuk-göçmen-yaşlı emeğinin yoğun olduğu, üç otuz para için belirsiz saatler çalışılan vb. işkolunda acil örgütlenme faaliyetlerinin yoğunlaştırılması gerekiyor. Diğer yandan sanayi işkollarındaki ölümler ilk üç sırada olmasa da sanayinin çok farklı işkollarında (maden, metal, enerji, tekstil, kimya, gıda vd.) olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekiyor. Aslında bu işkollarının toplamını aldığımızda 'sektörel olarak en fazla ölüm sanayide' meydana geliyor. Özellikle sendikasızlaştırmanın sonuçlarının ortaya çıktığı ve genç işçi ölümlerinin yoğunlaştığını gözlemliyoruz."

'EN AZ 64 ÇOCUK İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ'
2022 yılında en az 64 çocuk işçinin hayatını kaybettiği aktarılan raporda, "14 yaş ve altında çalışırken ölen çocukların sayısı arttı. Yine ölümlerin merkezinde her yıl olduğu gibi tarım yer alırken MESEM projeleriyle gündeme gelen stajyer/çırak ölümlerinde de artış gözüküyor. Çocuk ve genç işçilere dönük bir mücadele başlığının hızla belirlenmesi lazım. Çocuk işçilik 4 ila 8 yaş arasında başlıyor. Bu yaşta mevsimlik tarım işçisi, çoban ya da sokakta mendil satan çocuk ölümlerine rastlıyoruz. Ancak mevsimlik tarım işçisi çocuklarda ve sokakta çalışan çocuklarda 8 yaşından itibaren bir artış var. 10-12 yaşlarda tekstil ve metalde çalışan çocukları görüyoruz. 13-14 yaşlarından itibaren tarım, inşaat, sanayi ve hizmetlerde çalışan sayıları milyonlara ulaşan çocuk işçi var. 18-29 yaş arasında ise (sanayi, inşaat, hizmetler işkolunda) büyük şehirlere yığılmış, geleceksiz ve güvencesiz yeni bir işçi sınıfı karşımızda" denildi.

'EN AZ 108 KADIN İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ'
2022 yılında en az 108 kadın işçi hayatını kaybettiği belirtilen raporda, "Kadın işçiler tarım, eğitim, ticaret, büro, metal, taşımacılık, sağlık, konaklama ve genel işler işkollarında çalışıyorlardı. SGK iş kazası istatistiklerinde kadın işçi ölümleri toplam ölümlerin yüzde 2'sidir. Oysa biz kısıtlı olanaklarımızla 3-4 kat daha fazla kadın işçi ölümü tespit ediyoruz. Bu ölümler esas olarak tarımda yoğunlaştığı (sigortasız olduğu) için kayda alınmıyor. Diğer yandan bildirimler yoluyla da birçok kadın işçi ölümünü kaydediyoruz. Buradan 'kadın işçi ölümlerinin saklandığı, basına yansımadığı' sonucuna ulaşabiliriz" ifadeleri yer aldı.

'İŞ CİNAYETLERİ SAKLANIYOR'
Rapor, şu şekilde devam etti: "Sayısı giderek artan göçmen işçilerin iş cinayeti sonucu ölümleri de artıyor. Bu yıl 90 göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin üçte ikisi Suriyeli ve Afganistanlı. Bu durum Türkiye'de göçmen işçiliğin mültecilik temelinde hayata geçtiği gerçeğini ortaya koyuyor. Göçmen işçi ölümlerinin bir kısmında kimlik bilgilerine bile ulaşamıyoruz. Yine birçok göçmen işçinin kayıtsız oldukları için iş cinayetlerinin saklandığını da unutmamak gerekli.

'SENDİKALI OLMAK VE ÖRGÜTLENMEK İŞ CİNAYETİNİ ÖNLER'
İş cinayetlerinde ölen işçilerin 92'si sendikalı (Bu işçilerin 42'si Bartın Amasra'daki maden patlamasında hayatını kaybetti). Bir yandan tüm iş cinayetlerinde ölen işçilerin yüzde 5'i sendikalıdır tespitiyle 'sendikalı olmak iş cinayetlerini önler' diyebiliriz. Diğer yandan Amasra örneğini de değerlendirince 'sadece sendikalı olmak yetmez örgütlü de olmak gerekir' demek lazım. Zira iş cinayetlerini işçi örgütlülüğü, işçi denetimi önler; sendikaya üye olmak ve toplu sözleşme imzalamak, Soma'da olduğu gibi Amasra'da da bu örgütlülüğün ve denetimin hayata geçirilmediğini göstermiştir.

'ÖLEN SENDİKALI İŞÇİLER DE OLABİLİR'
Diğer yandan ölen başka sendikalı işçiler de olabilir. Ancak kâğıt üzerinde olan sendikal üyeliklerinin gerçek bir örgütlülük olmaması ve birçok sendikanın ölen üyelerini sahiplenmemesi sonucu net bir bilgi verme şansımız olmadığını da belirtelim. Bu durum özellikle kamu çalışanı/memur sendikaları açısından daha da tespit edemediğimiz bir husus.

'EMEK VE EKOLOJİ HAREKETLERİNİN BAĞLARININ YENİDEN DÜŞÜNÜLMESİ GEREK'
Verilen mücadeleler sonucu Sao Paulo uçak gemisinin Aliağa'ya getirilmesinden vazgeçildi. Gerek Sao Paulo uçak gemisi üzerinden başlayan asbest ve tehlikeli kimyasallar gerek Gaziantep ve Mardin'deki tır ve kamyon kazaları tartışmaları sonrası emek ve ekoloji hareketlerinin bağlarını yeniden düşünmek gerektiği gerçeği bir kez daha kendini gösteriyor: İşçi sağlığı ve iş güvenliği ilkelerini hiçe sayma, bu konuda cezasızlık... Doğa talanı ve yasaları, mahkeme ve üst mahkeme kararlarını siyasi iradenin desteğiyle hiçe sayma... Yangından mal kaçırırcasına yağma için en kısa sürede bir havzada maden çıkarma, üretim yapma, bir projeyi bitirip ranta çevirme ve olay mahalinden kaçma... Kamusal denetimin tamamen yokluğunda kimi zaman gıda güvenliğini yok sayma (giderek artan kitlesel işçi zehirlenmeleri), üretim/proses güvenliğini yok sayma (üretim süreçlerinde arızalar, patlamalar, yangınlar), işçi sağlığı ve iş güvenliğini hiçe sayma (artan iş cinayetleri ve yakın gelecekte patlayacak meslek hastalıkları), doğal yaşamı hiçe sayma (orman yangınları, toprak, hava ve suda artan kirlilik), kentsel ve çevresel planlamayı hiçe sayma (artan trafik, anlamsız ve kalitesiz yol inşaatları ve artan trafik kazaları)."