22 Kasım 2024 Cuma

'IŞİD insanların kafalarını keserken Türk devleti neredeydi?'

Minbic Halk Meclisi Kültür ve Sanat Komitesi üyesi Türkmen halkından Emel Dada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tehditlerine ilişkin "IŞİD burada iken, insanların kafalarını keserken, kesilmiş kafalar günlerce meydanlarda asılı kalırken ve biz o kadar acılar yaşarken Türk devleti niye gelip burayı özgürleştirmedi? Demek ki başka hesapları var" diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Minbic'e yönelik tehditleri Kürtler ve Araplarda olduğu gibi Türkmen halkında da kaygı yaratıyor. Türkmen halkından Emel Dada, kendisinin anadili olan Türkçe'yi dahi bir yıldır öğrendiğini belirterek, Minbic'te farklı kültürlerin bir arada kardeşçe yaşamayı başardığını söylüyor.
 
Aynı zamanda Minbic Halk Meclisi Kültür ve Sanat Komitesi üyesi Emel Dada, ETHA'ya yaptığı açıklamada, ilk olarak kentin IŞİD işgalinden kurtarılmasından sonra yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. YPG, YPJ ve DSG güçlerinin Minbic'i özgürleştirmesinden sonra halk meclislerini kurduklarını söyleyen Dada, "İdari yapılarda, kurumlarda Minbic halkı olarak, gençler ve kadınlar olarak çalışıyoruz. Minbic çetelerden özgürleştirildikten sonra her yerde mayın temizliği yapıldı. İki ay içerisinde okullarımızı açtık ve çocuklarımızı okullara gönderdik. Ne kadar hizmet işi varsa düzenlemeye çalıştık" dedi.
 
Çok büyük imkanları olmasa da ayakta kaldıklarını dile getiren Dada, ancak Türkiye devletinin açıklamalarının kendilerini sarstığını dile getirdi. Dada, "Türk devletinin tehditleri üzerimizde. Bunu ne hakla yapıyor, ne hakla işgal etmeye çalışıyor anlam veremiyoruz" dedi. Efrin'in işgal edildiğini hatırlatan Dada, "Efrîn halkı kendi meclisini ve sistemini kurmuştu, kimse kimseden üstün de değildi. Halk topraklarından çıktı, kadınlar, gençler çoğu şehit düştü. Şimdi sürekli bizi tehdit ediyor" diye konuştu.
 
ERDOĞAN OSMANLI ZİHNİYETİNİ YENİDEN İNŞA ETMEYİ AMAÇLIYOR
 
Dada, IŞİD zulmü altındaki günlerini hatırlatarak, şunları söyledi: "Peki sormak lazım; IŞİD burada iken, insanların kafalarını keserken, kesilmiş kafalar günlerce meydanlarda asılı kalırken ve biz o kadar acılar yaşarken Türk devleti niye gelip burayı özgürleştirmedi? Demek ki isteği buradaki insanları kurtarmak değil. Demek ki başka hesapları var. Sadece burayı işgal etmek istiyor. Eski Osmanlı hükmünü sürdürmek istiyor. Osmanlı zihniyetini yeniden inşa etmeyi amaçlıyor. Hepimiz Erdoğan'ın bu amacını biliyoruz ve reddediyoruz. Burada hiç kimse Türkiye'nin gelmesini istemiyor. Kim topraklarının işgal edilmesini ister? Osmanlı'nın bu topraklarda halklara çektirdiğini kimse çektirmedi, halkların ahı var halen. Biz birlik ve beraberlik içerisindeyiz. Utanmadan burayı kurtaracağını söylüyor. Bu doğru değil. Biz burada özgür bir halk olarak bu saldırıları kabul etmiyoruz. Kendisi kendi sınırında kalsın, biz burada halklarla birlikte yaşıyoruz. Burada ne oldu ise Erdoğan yüzünden oldu. Vicdanı olan hiç kimse bu durumu kabullenmez. Erdoğan'ın siyasetine inanmasınlar. Türkiye halkları Erdoğan'ın işgalciliğini durdurabilir. Oradaki halklar Efrîn işgalini de Minbic'e yönelik tehditleri de kabul etmemelidir. İnsanlık adına buradaki halklardan yana tavır almalı ve bu işgal saldırılarını durdurmaya çalışmalılar."
 
Suriye'ye yönelik emperyalistlerin müdahalesine de tepki gösteren Emel Dada, "Biz asıl kararlarımızı ve gücümüzü halktan alırız, döktüğümüz kandan alırız. Kararlarımız da özgürlüğümüz de şehitlerimizden geliyor" dedi.
 
TÜRKMENLERİN DAHA ÖNCE HİÇBİR ÖRGÜTLÜLÜĞÜ YOKTU
 
Minbic'te Kürt, Arap, Türkmen ve Çerkes halkların bir arada yaşadığını kaydeden Dada, "Biz burada çok güzel bir mozaik yaşıyoruz" dedi. Her halkın halk meclislerinde temsilcileri bulunduğunu ve kurulan her yeni kurum ya da idarede bu durumu göz önünde bulundurduklarını ifade eden Dada, şöyle devam etti: "Toplum içerisinde Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın insanların kardeşlik içinde yaşama felsefesi yayılıyor. Bu felsefe insanlar tarafından kabul görüyor. Bizim Türkmenler olarak öncesinde ne bir derneğimiz ne bir dil kursumuz ne de kültürümüzü yaşatabileceğimiz bir kurumumuz vardı. Mesela ben bir Türkmen olarak bir yıldır anadilim olan Türkçe'yi geliştirmeye çalışıyorum. Burada dilimizi ve kültürümüzü yaşatmak ve geliştirmek için özel kurslar açtık, daha da yapacağımız çok şey var. Diğer halklar da bizim gibi... Mesela Çerkeslerin dernekleri var, kendi dillerini, kültürlerini, adetlerini yaşatmaya çalışıyorlar. Arap kardeşlerimiz, Kürt kardeşlerimiz yine aynı şekilde yapıyorlar. Yani çok güzel bir mozaik yaşıyoruz."