'İSG Kanunu sonrası iş cinayetlerinde artış dikkat çekici'
Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıktıktan sonra iş kazalarında ve iş cinayetlerinde dikkat çekici bir artış yaşandığını ifade etti.
TMMOB'ye bağlı Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası'na (4-10 Mayıs) ilişkin yaptığı açıklamada İSG Kanunu çıktıktan sonra iş kazalarında ve iş cinayetlerinde dikkat çekici bir artış yaşandığını ifade etti.
1987 yılından bu yana Türkiye'de 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası'nın göstermelik etkinliklerle geçiştirildiğini belirten Yunus Yener, "Bu yıl ise dün (3 Mayıs) itibarıyla ilgili bakanlık ve genel müdürlüğün internet sitelerinde konuyla ilgili hiçbir etkinlik ve duyurunun yer almadığı görülmektedir" dedi.
İş kazaları sonucu toplu ölümlerin artması üzerine 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile; iş güvenliği uzmanlığı, işyeri hekimliği ve diğer sağlık personeli ile ilgili mevzuat da dahil olmak üzere nerede ise tüm yönetmeliklerin defalarca sorunlu bir şekilde değiştirildiğini, buna rağmen kazalar ve iş cinayetlerinin artarak sürdüğünü dile getiren Yener, "2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na rağmen iş kazaları/cinayetlerinde görülen artışlar, sermayenin azami kâr hırsı ve emek aleyhine politikalardan kaynaklanmaktadır. Serbestleştirme-özelleştirme, sendikasızlaştırma, esnek/güvencesiz ve kayıt dışı istihdam, çalışma koşullarının ağırlığı, kadın, genç, çocuk emeği sömürüsünün yoğunluğu ve en son Covid-19 salgınına karşı önlemlerin yetersizliği nedeniyle iş kazaları ve meslek hastalıkları artmaktadır. DİSK üyesi işçiler arasında yapılan bir araştırma, işçilerdeki Covid-19 pozitif vakası oranının Türkiye genelinin 3,2 katı olduğunu göstermiştir" ifadelerini kullandı.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun sorumlulukları işverenden çok uzmanlara ve hekimlere yüklediğini vurgulayan Yener şöyle devam etti: "İşyeri hekimi, mühendis, teknik eleman, hemşire ve diğer sağlık personeline yönelik eğitim hizmetleri dışarıdan satın alma yoluyla ticarileştirilmiştir. Özel öğretim kurumlarına yetki tanınmasıyla mühendislik meslek örgütlerinin fonksiyonu dışlanmıştır. Tam zamanlı iş güvenliği mühendisliği dışlanmış, uzmanlar işverene bağımlı kılınmış, iş kazalarında işverenlerin sorumluluğu kaldırılmıştır. Bu ve bunun gibi bütün gerçekler gösteriyor ki İSİG mevzuatı sermaye güçlerinin çıkarlarına göre değil çalışanlardan yana; sendikalar, TMMOB, TTB, ilgili bilim çevrelerinin görüşleri ve kamusal denetim ekseninde düzenlenmeyi beklemektedir."
Öte yandan Covid-19 salgınına da dikkat çeken Yener, "Çalışılan işyerlerinde virüs bulaşmasını gerçekten ortadan kaldırılacak önlemler alınmalı, Covid-19 tespit edilen işyerlerinde faaliyetler durdurulmalıdır. İşyerlerindeki Covid-19 vakaları iş kazası olarak; sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak değerlendirilmeli; meslek hastalığı tespit süreci, tüm vakaların tespitine yönelik yeniden düzenlenmelidir" dedi.
İŞÇİ SAĞLIĞI MALİYET UNSURU OLAMAZ
Kimya Mühendisleri Odası da yaptığı açıklamada, "İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanı sermayenin çıkarlarına göre değil çalışanlardan yana; sendikalar, üniversiteler, TMMOB, TTB'nin görüşleri ve kamusal denetim ekseninde yeniden bir düzenlemeyi beklemektedir. Kimya Mühendisleri Odası olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin işveren ve sermayenin çıkarlarına göre değil çalışanlardan yana olması gerektiğini bir kez daha hatırlatarak; işçileri, işçi sağlığı ve güvenliğini ‘maliyet unsuru' olarak gören yasa ve yönetmelikler yeniden düzenlenene kadar mücadele edeceğimizi kamuoyu ile paylaşmak isteriz" dedi.