26 Kasım 2024 Salı

'İş cinayetlerinin sorumlusu patron ve taşerondur'

İş cinayetlerinin en çok yaşandığı tersane ve inşaat sektörlerinde patronlar ve taşeronun gerekli, yeterli önlem almamasının iş cinayetlerine neden olduğunun altını çizen Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı ile İnşaat-İş Temsilcisi Deniz Gider, iş cinayetlerinin tek sorumlusunun patronlar ve taşeron olduğunu kaydetti.

İş cinayetleri artarak sürüyor. Daha fazla kar elde etmek isteyen patronlar, gereksiz maliyet olarak gördükleri iş güvenliği ekipmanlarını temin etmiyor. Kar kaybetmektense işçilerin hayatını kaybetmesini yeğliyor. Yaşanan iş cinayetlerinde ise sorumluluğu işçilerin üzerine atıyor. Patronlar, "Biz güvenliği aldık ancak işçi uygulamadığı" suçlamasını yöneltiyor. Ücretli çalıştırdıkları İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) uzmanlarını da bu suça alet ediyor. 

16 Ağustos'ta Yalova Sefine Tersanesinde 19 yaşındaki Urfalı işçi Yasin Demirdağ, yüksekten düşerek yaşamını yitirdi. Demirdağ da iş cinayetlerinde yaşamını yitiren nice işçi gibi sessiz sedasız toprağa verildi. Ancak işçi arkadaşlarının kaydettiği görüntüler sosyal medyada yayınlanınca Yasin'in ölümünün ardından yaşananlar sömürü düzenini deşifre etmiş oldu.

Yasin Demirdağ herhangi bir önlem alınmadan yüksek bir platformda çalışırken düştü. Olay yerine gelen İSG uzmanları, Yasin'e güvenlik kemeri takmaya çalışırken diğer işçiler tarafından engellendi. Yaşanan arbede başka işçiler tarafından görüntülendi. Bu görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasıyla patronlar bir kez daha suç üstü yakalanmış oldu.

Kamuoyunda oluşan tepkilerin ardından açıklama yapan patronlar, klasik "biz her önlemi aldık ama işçi uymadı" yalanıyla katledilen Yasin'i suçladı. Ardından tepki gösteren 35 işçinin işine son verdi.

Türkiye'de iş cinayetlerinin ve kazalarının en çok yaşandığı sektörlerden ikisi tersaneler ve inşaatlar. Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye, Depo ve Antrepoculuk İşçileri Sendikası (Limter-İş) Genel Başkanı Kanber Saygılı ve İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) Temsilcisi Deniz Gider ETHA'ya konuştu.

SAYGILI: SAVCI GELMEDEN KATLEDİLEN İŞÇİLERE KORUYUCU KIYAFET GİYDİRİLDİ
Tersaneler kurulduğundan bu yana iş cinayetlerinin ve iş kazalarının eksik olmadığını hatırlatan Saygılı, özellikle 2008 öncesi seri iş cinayetleri yaşandığını hatırlattı. İş cinayetlerinin dört temel ayağı olduğuna dikkat çeken Saygılı, "Yüksekten düşme, elektrik çarpması, cisim çarpması ve patlama. Yeterli önlemler alındığında iş cinayetleri istisnai bir durum olur" dedi.

Patronların "biz gerekli önlemi alıyoruz ama işçiler uymuyor" iddiasına dikkat çeken Saygılı, "Yasin arkadaşımızın ölümünden sonra da aynı iddiada bulundu patronlar. Gerekli tedbirler alındığında işçinin hata yapma payı en aza indirilmiş olur. Tuzla Tersanelerinden iş cinayetlerini yakinen biliyoruz. 2000'lerin başında tersanelerde yüksekten düşerek yaşanan iş cinayetlerinde savcı gelmeden suç unsurlarını ortadan kaldırmak için işçi arkadaşlarımızın ayaklarına sıfır demir uçlu ayakkabı, bellerine sıfır emniyet kemeri, kafalarına ise sıfır baret takmaya çalıştılar. Yıllarca yürüttüğümüz mücadele sonucunda Tuzla Tersanelerinde bunu gözler önüne serdik. 2008'de 27-28 Şubat ve 16 Haziran grevlerinde hem sendikamız hem emekçi kamuoyu hem de basının ilgisi sonucunda tedbir almak zorunda kaldılar. Bugün Tuzla Tersanelerinde yaşadığımız durum Yalova Altınova tersanelerinde yaşanıyor" dedi.

'MÜCADELEYLE ÖNÜNE GEÇEBİLİRİZ'
İSİG Meclisi verilerine göre Türkiye'de 3 ayda bir Soma katliamında yaşamını yitiren işçi kadar işçinin yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Saygılı, iş cinayetinin önlenmesinin tek yolunun örgütlü mücadele olduğunu belirtti. İş cinayetlerinin yaşandığı işkolları dışındaki sektörlerdeki sendikaların da iş cinayetlerine karşı ortak bir ses çıkartması gerektiğini söyleyen Saygılı, "Yasin hayatını kaybettiğinde bir açıklama yaptık. Ancak gündeme taşınmadı. Sosyal medyada görüntüler yayınlanınca gündem olabildi. İş cinayetlerini önlemek emekten yana olan tüm sendikaların, emekçi kamuoyunun ve basının görevidir. Az önce Tuzla Tersanesinden verdiğim örnekteki gibi mücadeleyle önüne geçebiliriz" ifadelerini kullandı.

Örgütlü mücadele ve sendikanın olmadığı yerlerde iş cinayetlerinin yaşanmasının kaçınılmaz olduğunun altını çizen Saygılı, "Tek çaremiz var örgütlenmek, sendikalaşmak ve birlikte mücadele yürütmek" dedi.

'PATRONLAR İSG UZMANLARINA 'İŞİNE BAK' DİYOR'
İşyerlerindeki İSG uzmanlarının durumlarına da dikkat çeken Saygılı, İSG uzmanlarının ücretlerini devletten değil patrondan aldığını ve patronun talimatlarına uymak zorunda kaldığını söyledi ve şöyle devam etti: "Diğer arkadaşlarımız gibi güvencesizler. Patronlar İSG uzmanlarına sorumluluk veriyor ama yetki vermiyor. Bir sorunu ilettiğinde patron, 'sen işine bak gerisine karışma' diyor. Bu arkadaşlarımızı günah keçisi haline getiren patronlar, pervasızlığını siyasal iktidardan alıyor. İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar ve taşerondur."

GİDER: İNŞAAT SEKTÖRÜNDE ORMAN KANUNLARI UYGULANIYOR
İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) Temsilcisi Deniz Gider, iş cinayetlerinin nedeninin ucuz işgücü, taşeronlaşma ve en basit koruyucu donanım ekipmanlarının sağlanmaması olduğunu söyledi. İşçilere, bu ekipmanların başında gelen ayakkabının dahi "rezalet" olarak tanımlanan en kalitesiz olanından verildiğini belirten Gider, "İşçiye yaşam halatının bağlanmaması, tahtakurulu koğuşlar, kurtlu yemekleri saymıyorum bile. İnşaat sektörü orman kanunlarıyla ilerleyen bir sektör, kaçınılmaz olan iş kazaları, işçi cinayetleri bundan kaynaklanıyor" dedi.

Sendikanın kurulduğu günden bu yana yüzlerce eylem yaptıklarını belirten Gider, inşaat sektöründe işçilerin maaş dahi alamadığını belirtti. "Öyle bir sektör ki hem örgütsüzlük hem ucuz işgücü hem maliyetten kısma hem de taşeronlaşma" ifadelerini kullandı.

'İŞÇİ ÖLDÜĞÜNDE RAHMET OKUMAZLAR, SUÇU İŞÇİYE ATARLAR'
Bir işçi iş güvenliğine uymadığı zaman yasal olarak işten çıkarılabileceğini söyleyen Gider, "Patron işçinin kullanması gereken yaşam halatı, bareti, ayakkabısı, eldiveni vs. diğer güvenlik önlemlerini temin etmek zorunda. İşçi bununla çalışmak istemediğinde patron yasal hakkını kullanarak işten çıkarabilir. İşçiye bunu temin etmediğinizde işçi de yasal yollara başvurabilir. Ama 'işçi güvenlik ekipmanını kullanmadı öldü, işçinin suçu' denilemez. İşçi öldüğünde rahmet okumazlar ama suçu işçiye atarlar. Sefine Tersanesinde yaşanan iş cinayetinde gördük. Metrelerce aşağı düşmüş işçiye yaşam halatı giydirmeye çalıştılar. Aynısı şantiyelerde de yaşanıyor; Polat Holding var Adnan Polat'ın. 17 metre yükseklikten işçi düştü, işçiye yaşam halatı taktılar neden 'yaşam halatı koptu' demek için. Aileye de sussun diye kan parası verdiler" sözleriyle patronların suçlarını nasıl örtbas etmeye çalıştığını anlattı.

"Yeterli beslenmeyen işçinin tansiyonu düşer veya banka borcunu ödeyemeyen, evine ekmek götüremeyen işçinin kafası bunlarla meşgulken dikkati dağılır yüksekten düşer" diyen Gider, "21. yüzyılda yaşıyoruz ama işçiler kölelik düzeninde çalıştırılıyor. Ama tüm suç işçilere atılıyor" dedi.

'ÖRGÜTLENMEK ZORUNDAYIZ'
Hangi sektör olursa olsun iş cinayetlerine, iş kazalarına, kölelik ve sömürü düzenine karşı örgütlü mücadele yürütmekten başka çare olmadığını vurgulayan Gider, "İşçinin işçiden başka dostu yok" dedi.

Gider, şu ifadeleri kullandı: "İş cinayetlerine karşı örgütlenmezsek sayısı her geçen gün artacak. Finans Merkezi Şantiyesinde DİSK/Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş olarak eylem yapıyoruz, işçilerin kaldığı kampta tahtakurularını, sağlıksız yemekleri ve sağlıksız koşulları teşhir ettik. Bunun üzerine o kamp bölgesinde tadilat başladı, musluk, sabunluk yenilendi. Yeniden kullanıma açıldı. Bu nedenle örgütlenmeliyiz. Hem koşullarımız iyileştirilir hem de iş cinayetleri durdurulabilir."