'Irkçılığa ve güvencesizliğe karşı yaşasın sınıf dayanışması'
Türkiye işçi sınıfının, bu ülkede yaşayan, kökeni, dili, dini, etnik kökeni, geldiği yer ne olursa olsun, tüm işçilerden oluştuğunu kaydeden DİSK, göçmen ve mülteci işçilere yönelik ırkçılık, ayrımcılık ve emek sömürüsüne son verilmesini, statülerinin tanınmasını istedi.
DİSK, göçmen ve mülteci işçilere yönelik ırkçılığa ve güvencesizliğe karşı açıklama yaptı.
20 Haziran'ın Dünya Mülteciler Günü olduğunu hatırlatan DİSK Yönetim Kurulu, göçmen ve mülteci işçilere yönelik sömürüye dikkat çekti.
Emperyalistlerin yürüttüğü ve kışkırttığı savaşlar nedeniyle dünyada büyük bir insanlık krizi yaşandığı kaydedilen açıklamada, Türkiye'de bu insanlık krizinin en acı biçimde yaşandığı yerlerden olduğu belirtildi.
Son bir yılda Türkiye'de yaşayan göçmen ve mültecilerin, sınır dışı tehditleri, güvencesiz yaşam, yoğun emek sömürüsü, iş cinayetleri, ırkçı ve öldürülme gibi sayısız ihlal ve acı yaşadığı hatırlatılan açıklamada, Mart ayında Avrupa'ya karşı koz olarak kullanılarak çok sayıda mültecinin sınırlara taşındığı anımsatıldı.
DİSK, COVID-19 salgınının yayılması ile de milyonlarca göçmen ve mültecinin, yeterli sağlık hizmetlerine ve hijyen koşullarına ulaşamadan, salgına karşı korumasız ve kendi kaderleriyle baş başa bırakıldığına dikkat çekti.
"Gerek siyasetçilerin söylemlerinde gerek basın yayın organlarında ve gerekse de sosyal medyada her gün çeşitli örneklerini gördüğümüz ırkçı, yabancı düşmanı dilin ve sığınmacıları herhangi bir yasal güvencesi olmayan kırılgan statülere hapsetme politikalarının yaralanmalarla ve hatta ölümle sonuçlanan ağır sonuçlarına tanıklık ediyoruz" diyen DİSK, Türkiye'nin hala mültecilere statü tanımadığını kaydetti.
İktidarın, başından beri Suriye'den gelen halkları pazarlık kozu olarak gördüğüne işaret edilerek, "geçici koruma" adı altında kendisinin icat ettiği bir statü verilerek, mültecilik statüsünün verilmediği, temel haklarının gasp edildiği söylendi.
Göçmen ve mülteci işçilerin, bir yandan yasal statü olarak güvencesizliğe ve korkuya mahkum edildiğini, diğer yandan ise çalışırken en temel haklarından faydalandırılmadığını kaydeden DİSK, şunları belirtti: "Adı çalışma izni olan ancak esasında tüm hakların işverene ait olduğu adeta bir çalış'tır'ma izni olan yasal prosedür nedeniyle, milyonlarca mülteci ve göçmen kayıtsız ve herhangi bir hakkı olmadan çalışmaktadır."
'ASGARİ ÜCRET DAHİ ALAMIYORLAR'
İçişleri Bakanı Soylu, 2019 yılında yaptığı bir açıklamada Türkiye'de 65 bin Suriyelinin çalışma izni olduğunu söylediği hatırlatılarak, "3,6 milyon kişinin geçici koruma kapsamında bulunduğu düşünülürse, Türkiye'deki sığınmacıların çok büyük bir bölümü herhangi bir yasal güvencesi veya hakkı olmadan çalışmaktadır. Bu güvencesiz yasal statü nedeniyle, yasal bir hak olan asgari ücreti dahi alamamaktadırlar; bir sendikaya üye olamamakta, yani temel bir insan hakkı olan örgütlenme hakkından mahrum bırakılmaktadırlar. Göçmen kadın işçiler, çalıştıkları işyerlerinde sıklıkla tacize maruz kalmakta, ancak bir yasal yaptırıma uğrama veya sınır dışı edilme korkusuyla tacizciyi şikâyet dahi edememektedirler" denildi.
'TÜRKİYELİ İŞÇİLERLE AYNI KOŞULARDA VE BİRLİKTE ÖRGÜTLENMESİ İÇİN ÖNLEMLER ALINMALI'
Bir çok işçinin bu kaygı ile hiçbir şikayette dahi bulunamadığını kaydeden DİSK, "Ücret gerektiren bir işte çalıştırılıp hem de ücret verilmemesi, bırakın Türkiye Cumhuriyeti'nin yasal düzenlemelerini, Anayasa'da belirtilen angarya yasağına aykırıdır. Ancak Hükümet, hem Türkiye yasalarını, hem uluslararası temel insan hakları sözleşmelerini, hem de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı ihlal eden bu uygulamalara karşı, bugüne kadar herhangi bir önlem almamıştır. Türkiye'de bulunan göçmen işçilerin, Türkiyeli işçilerle aynı koşullarda ve beraberce örgütlenebilerek çalışması için gerekli önlemler acilen alınmalıdır."
'DİLİ, DİNİ, KÖKENİ NE OLURSA OLSUN TÜM İŞÇİLER...'
"Türkiye işçi sınıfının baskılara karşı sığınağı, zulme ve sömürüye karşı mücadele örgütü" olduğunu belirten DİSK, Türkiye işçi sınıfının, bu ülkede yaşayan, kökeni, dili, dini, etnik kökeni, geldiği yer ne olursa olsun, tüm işçilerden oluştuğunun altını çizdi. Açıklamada, "DİSK'in demokratik, sınıf ve kitle sendikacılığı çizgisi ve kurucu ilkeleri de bize bunu emreder. Konfederasyonumuzun 16. Genel Kurulu'nda alınan 'Göçmen İşçilerin Örgütlenmesi ve Göçmen İşçilere Karşı Yapılan Ayrımcılıkla Mücadele' başlıklı karar da bu görevi bizim önümüze koymaktadır" denildi.
DİSK, göçmen ve mültecilere yönelik ırkçı ve ayrımcı bakış açısının karşısında durduğunu, Türkiye işçi sınıfının bir parçası olan bu işçilerin güvencesiz ve ucuz işgücü olarak görülmesi karşısında sendikal ve sosyal güvenlik haklarının sağlanmasını savunmaya devam edeceğini vurguladı.