İran Komünist Partisi MK Üyesi: İran’da halk bu kez daha örgütlü, daha güçlü
İran Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi Marzieh Nazeri, ETHA'nın sorularına yanıt verdi. İran'da bu kez ayaklanan halkın daha örgütlü ve daha güçlü olduğunu belirtti, "Halk örgütlerini kurmanın bedelini canları ile ödedi" dedi. Son ayaklanmada komünistlerin ve solcuların rolüne ilişkin "Solcular ve komünistlerin etkisi çok oldu. Yasal olarak bu örgütlerin siyaset yapması yasaktır ama özellikle üniversiteler, fabrikalar ve benzeri yerlerde büyük bir oluşumları var" dedi.
Sosyalist Kadın Birliği (SKB) ve Zora'nın Almanya'nın Frankfurt kentinde düzenlediği "Kadın Devrimi" sempozyumunun katılımcılarından biri de İran Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi Marzieh Nazeri oldu. İran'da Jina Mahsa Amani'nin katledilmesinin ardından başlayan isyanın dinamiklerini, tarihsel arka planını sunan Marzieh Nazeri, sempozyumunun hemen ardından Etkin Haber Ajansı'nın sorularına yanıt verdi.
Kadınların İran Komünist partisindeki temsiliyeti nasıl? Partinizin içinde bir kadın yapısı var mı?
İran Komünist Partisi, devrimci bir komünist partidir. İşçi devrimine inanıyoruz. Komünist partide herkesin haklarına cinsiyet, milliyet, sınıfsal konum fark etmeksizin saygı duyarız. Parti programımız da bu şekildedir. Kadınlar, İran Komünist Partisi'nde her zaman büyük bir role sahiptir. Özellikle 1979 İran Devrimi sırasında da solcu, komünist kadınların rolü büyüktü. Bu kadınların çoğunluğu devrim başarısız olunca yeni yönetimden kaçmak için Kürdistan bölgelerine göç etti. Göç ettikleri bölgelerde çeşitli örgütler kurdular. O dönem ilk defa İran da kadın peşmergesi oluşturuldu. Bu da İran için büyük bir sıçramaydı. Bugün de merkez komitemizde bir çok kadın görev almaktadır. Kadın erkek sayısına dair herhangi bir kısıtlama yok fakat şu anda üye sayısında eşitlik durumu söz konusu değil. Bu durumda da kadınların toplumda ayrımcılığa uğraması ve siyasetten uzaklaştırılmaya çalışılmasının da etkisi vardır. Ama İran Komünist Partisi olarak bu durumu değiştirmek için uğraşıyoruz. Bazen pozitif ayrımcılık tanımaya çalışıyoruz. Programımıza ve tüzüğümüzde kadınları ayrıştıran herhangi bir madde bulunmamaktadır. Eğer tüm merkezi komite kadınlardan oluşursa buna da engel olmayız. Kadınların geçmişteki rolü şu an ki döneme pek yansımış durumda değil.
SKB ve Zora'nın düzenlediği "kadın devrimi" sempozyumunun katılımcılarından biriydiniz. Konuşma yaptığınız oturumda toplumsal devrimin cinsel devrimi içermesi, cins bilincinin sınıf bilincini bölmeyeceği aksine güçlendireceği yönünde vurgular yapıldı. İran Komünist Partisi bu tartışmalara ilişkin ne düşünüyor?
Sempozyumdaki konuşmamda da söyledim, kadınlar örgütlenmelidir. Kadınlar mücadeleye odaklanmalı ve işçi kadınlar haklarını talep eden örgütlerde, partide örgütlenmelidir. İran Komünist Partisi, kadınların gerçekleşecek devrimde büyük rolü olduğuna inanıyor. Bu sebeple örgütlenmeleri çok önemlidir. Çünkü, ancak örgütlenirlerse ya da toplumdaki diğer kesimlerle iletişim kurarlarsa, dayanışma içinde olurlarsa başarı elde edebilirler, daha da büyüyebilirler. Örgütlenmelidir ve aynı zamanda bu örgütlere daha fazla kitle kazandırmalıdırlar. Sadece özgürlük veya onun gibi siyasi hakları için değil aynı zamanda maddi hakları, ekonomik bağımsızlıkları için de örgütlenmeli. İran'da nüfusun %20'si sadece resmi olarak çalışıyor durumda. Geri kalan kesim kayıt dışı çalışıyor. İran'da kadınların büyük çoğunluğu eğitimlidir ama çalışamıyorlar. Bu kadınların bir gelire ihtiyacı var, evin erkeğine maddi olarak bağlı olmak istemiyorlar. Ekonomik olarak bağımsız olmaları gerekiyor. Devlet kadınlara iş olanağı sağlamıyor. Devlet çalışamayan kadınlara gelir, sosyal haklar, aylık maaş hakları tanımalıdır. Bunları şu anda örgütlenirsek elde edebiliriz. Bu ayaklanmayla birlikte gördük ki kadınlar daha fazla örgütlendi, kendi komitelerini, örgütlerini yaşadıkları, çalıştıkları yerlerde kurdular. Üniversitelerde bir araya geldiler ve tartıştılar, taleplerini korudular. Ve bunlar da aslında işçi sınıfının parçası olan kadınlardır. Tarih boyunca ayaklanmalarda öldürülmüş kadınlara baktığımızda da çoğunluğu işçi sınıfının bir parçasıydı. Kısacası bizim için kadınların kendi talepleri için bağımsız bir örgütlerinin olması önemlidir.
İran'daki son ayaklanmada komünistlerin rolü nedir, nasıl oldu?
Evet, solcular ve komünistlerin etkisi çok oldu. İran'da yasal olarak bu örgütlerin siyaset yapması yasaktır ama özellikle üniversiteler, fabrikalar ve benzeri yerlerde büyük bir oluşumları var. Çoğu gazeteci bu sol ve komünist kesimden etkilenmiştir. İran'da öğrenci hareketi solcu, komünist düşünceyle gelişmiştir. İşçi hareketi de aynı şekilde. Bu işçiler komünizmle belli haklarını elde edeceklerini söylüyorlar. 1 Mayıs'ta da sokağa çıkan bir çok kadın kendi haklarını talep ederken solcu bir tutum sergiliyor. "İran Komünist Partisi bu ayaklanmanın ardındaki yapılanma" diyemeyiz ama aktivistlerimiz gece gündüz çalışıp insanları örgütlenmeye teşvik etmişlerdir. İran'ın Kürdistan tarafındaki aktivistlerimizden bu ayaklanma için yardım istedik. O taraftan bizlere destek olmalarını, propaganda çalışmaları gerçekleştirmelerini söyledik. Bu ayaklanmada Kürdistan'daki devrimci hareketinin de büyük etkisi oldu. İnsanları geliştiren bir etkileri oldu. Bu ayaklanma sırasında emperyalist ülkeler ortaya İran için bir çözüm atmaya çalıştılar çünkü İran'daki İslami rejiminin yıkılmasını bekliyorlar ki; kendileri güçlü olan taraf olsun. Ama buna cevap olarak İranlı işçiler birleştiler ve bir manifesto oluşturdular. Bu manifesto 20'den fazla çeşitli örgüttün birleşmesiyle oluşturuldu. Taleplerinin bazıları kadın hakları, bağımsızlık, özgürlükle ilgili maddelerdi.
İran İslam rejimi nasıl devrilecek. Bu konuda partiniz ne diyor?
İslam devletinin halkın üzerinde kurduğu ağır baskıdan dolayı devrimi gerçekleştirmesinde yardımcı olacak siyasi partilerimiz yok. Ama bu insanların sessiz kaldığı ve hiçbir şey yapmadığı anlamına gelmiyor. '79 devrimden sonra İran İslam rejimi Iran-Irak savaşını bahane ederek tüm komünistleri öldürdü. Bir yaz mevsiminde 5 binden fazla kişiyi gizlice katlettiler. Bunları halkı susturmak için yaptılar ve tüm siyasi partileri İran'dan sürgün ettiler. Ama bu İran halkının sessiz kaldığı anlamına gelmiyor. Bu son ayaklanmaya kadar da İran halkı rejime karşı her zaman başkaldırıyordu. Bir çok kez başarısızlıklar oldu ama hiçbir zaman sessiz kalmadık. Özellikle işçi sınıfı bugüne kadar binlerce protesto, grev düzenledi. Bu grevler, eylemler sırasında halk birlikte mücadele yürüttü ve kendi örgütlerini kurdu. Bu örgütleri kurmanın bedelini de canlarıyla ödediler. Şu anda da devlet tarafından tanınmayan bir çok işçi örgütlenmesi mevcut. Bu örgütlenmelerin çoğunun liderleri hapiste. Bu kadar müdahaleye rağmen insanlar hala mücadelelerinde ısrarcı. Size önceden bahsettiğim manifestoyu yazan işçi örgütleri bu ayaklanmada önemli rol oynayan kitlelerdir. Bunu yanı sıra bu ayaklanma sırasında birçok devrimci komite oluşturuldu. Örneğin öğrenci, kadın komiteleri. Bu komiteler bir araya geldi ve birçok ortak açıklama yaptı. Bu ayaklanma 70'lerdekinden daha farklı. Bu kez insanlar daha örgütlü daha güçlü daha bilinçli. Eğer bir örgüt şu anda bir açıklama yayınlarsa diğer örgütler de onların açıklamalarını savunan açıklamalar yayınlıyorlar. Bu durum daha önce gördüğümüz bir şey değil. Şu anda gerçekleşen çeşitli grevler ayaklanmanın bir parçası ve sonucudur.
Az önce siz de ifade ettiniz. ABD, İran'daki mevcut rejimden rahatsız ve değişiminden yana. Bir tarafta da halkın rejime karşı ayaklanması var. Bu durumda komünist ilke nedir sizce?
İran'da İslam rejimine karşı gelen herkes için "Emperyalist devletler tarafından yardım alıyor" deniliyor. Şimdi bile İran rejimi greve giden işçiler için "Emperyalist devletlerin paralı ajanları" diyor. Böylece greve çıkan insanları hapsetmek ve öldürmek için bahane üretiyorlar. Kısa bir süre önce İsveç ve İran vatandaşı olan birini yalan suçlamalara dayanarak idam ettiler. Ama ABD rejim değişikliği istiyor söylemi doğru değil. Biz İran Komünist Partisi olarak böyle görmüyoruz. ABD İslam rejimine bir çok durumda fazlasıyla yardım etti. Ortadoğu bölgesinde savaşa girerek Irak'taki rejim değiştirdiler. Bu da İran'daki rejim değişikliğine ön ayak oldu.
Soruyu yeniden şöyle formüle edeyim; emperyalist devletler İran'ı tamamen emperyalist kapitalist pazara dahil etmek istiyor.
Elbette. Avrupa'daki bir çok ülkede yaşayan İran vatandaşları Batı ülkelerinden İran İslam rejimin ordusunu "terör örgütü" olarak saymalarını istedi. Fakat bunu yapmıyorlar çünkü bu ülkeler İslam rejiminin ordusuyla büyük ticari anlaşmalar içindeler. Ayaklanma sırasında Batı ülkeleri insan hakları savunuculuğu yalanları ortaya atıp İran İslami rejimini sakinleştirmeye çalıştırdılar ama diğer yanda İslam rejimiyle yeni nükleer anlaşması için iş birliği sağlamaya çalıştılar. Rejimi desteklemeye dayalı her türlü hamleyi yapıyorlar. Bunun yanı sıra burjuva zulmüne de yardımcı oluyorlar. Örneğin kraliyet ailesinin ülke dışında yaşayan oğullarını veya diğer zulümcü burjuva kesimlerini (milliyetçiler, Kraliyet ailesi mensupları) bir araya getirip İran'ı kurtarma çağrısında bulunuyorlar. İran'ı neden kurtarma? İran'ı devrimden kurtarma. Çünkü İran'da devrim istemiyorlar. '79 devrimi sırasında ABD solcuların büyük bir güç olduğunu biliyordu. İslam rejimi giderse yönetimin solculara kalacağının farkındaydılar. Ama bu sefer İran için bir alternatif olmadığının farkındalar. İnsanlar İslam rejiminin gitmesini istiyor ama diğer hiçbir güç bunu istemiyor. Dünyanın güçlü ülkeleri İran'ı dünya ticaretine açıp ucuz işçilikten faydalanmak istiyorlar. Bir yandan İran halkı özgürlük için, daha iyi yaşam şartları için mücadele ederken kapitalist ülkeler sadece ucuz iş gücü peşindeler.