24 Kasım 2024 Pazar

İhsan Eliaçık ile 'İslam ve Sol Çalıştayı'nı konuştuk

Çokça konuşulan "1. İslam ve Sol Çalıştayı"nın düzenleyicilerinden İhsan Eliaçık, "İslam ve sol biraraya gelmezmiş gibi görünen iki kelime. İki lanetli kelime gibi yanyana getirildiğinde iki tarafta da 'kaşıntı' yapar. Nitekim beklediğimizde oldu. Hem sol hem de dini çevrelerden tabiri caizse homurdanan, "Ne oluyor, bunlar nasıl yanyana gelebilir" içerikli yazılar okuyorum. Fakat tam da mesele bu işte" diyerek gelen tepkileri değerlendirdi.
"1. İslam ve Sol Çalıştayı"nın düzenleyicilerinden yazar İhsan Eliaçık ile çalıştay fikrinin nasıl ortaya çıktığını, hazırlık sürecini ve gelen tepkileri konuştuk. 
 
Eliaçık, bir taraftan 12-13 Ocak tarihlerinde İnşa Kültür Merkezi'nde yapılacak çalıştayın son hazırlıkları ile ilgilenirken diğer taraftan da ETHA'nın sorularını cevapladı.
 
İhsan Eliaçık'ın ETHA'ya verdiği cevaplar şöyle: 
 
"1. İslam ve sol çalıştayı" ile yan yana gelmesi zor gibi görünen iki akım ve düşünceyi biraraya getirmenizin nedeni nedir?
 
Yaklaşık 10 yıldır benzeri çalışmalar ve çalıştaylar yapıyoruz. Örneğin 2012 yılında Fatih Cami'de gıyabi cenaze namazı kılarak Taksim 1 Mayıs alanına yürüyüş yapmıştık. Onunda sembolik değeri yüksekti. İki ayrı dünyayı temsil ediyordu. Birinde kalkıp diğerine doğru yürüyerek bir köprü kurmak istemiştik. "İslam ve sol çalıştayı"da resmi bir bildirgenin olmadığı, gelen konuşmacıların önceden konu belirlenmesi ile yönlendirilmediği, sadece "İslam ve sol adına ne düşünüyorsunuz, fikriniz nedir" gibi sorular sorduğumuz ve herkesin fikirini aldığımız bir çalıştay olacak. İlk çalıştayımız olacağı için böyle olmasını istedik.
 
Biz önümüzdeki süreçte de başkaca bir dizi çalıştay yapmayı planlıyor. İslam ve sol biraraya gelmezmiş gibi görünen iki kelime. İki lanetli kelime gibi yanyana getirildiğinde iki tarafta da 'kaşıntı' yapar. Nitekim beklediğimizde oldu. Hem sol hem de dini çevrelerden tabiri caizse homurdanan, "Ne oluyor, bunlar nasıl yanyana gelebilir" içerikli yazılar okuyorum. Fakat tam da mesele bu işte. Biz böyle düşünmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz. İslam ve sol yan yana gelebilir. Müslüman sol bir fikriyat mümkündür. Müslümanlar solcu olabilir, solcular müslüman olabilir. İslam'ın sol değerlere ters bir yanı yoktur. Sol değerler diye bildiğimiz işçilerin, emekçilerin, zayıfların ve güçsüzlerin durumunun gözetilip koruyup kollanması, eşitlik sağlanması, yeryüzündeki nimetlerin hakça, adaletli bölünmesi ve yeryüzünden sömürünün kalkması Kur'an-i meselelerdir. Fakat bunlara çağımızda solculuk deniyor.
 
Bunlar zaten Kur'an'da olan şeyler dediğimiz zaman insanlar bunu bağdaştıramıyor. Bunun için zihinlerde bu iki kavramın yanyana gelmesinin mümkünlüğü görülebilsin ve zihinler buna alışsın istiyoruz. Aslında hiç sol ve İslam kelimeleri kullanılmadan da eşitlik, adalet, işçilerin durumu diyerek de "Yeryüüznde sömürü nasıl kalkar" diyerek de çalıştay yapabilirdik. O zaman kimliklerin kaynaştırılması, birbirine yaklaştırılması gibi bir şey olmazdı. Müslüman ve 'sol İslam' ve sol denildiği zaman kendini hem solcu hem müslüman hisseden kesim dikkat kesiyor: Bunlar ne diyecekler diye. Biz sol düşünceye sahip olanlar ve inançlı insanların zihininde ve kalplerinde köprü kuralım istiyoruz.
 
Olumsuz tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Çalıştaya antipatik bakanların sesi bazı gazete ve televizyonda duyulsa da çoğunluk sempatiyle bakıyor. Bu tür çalıştayların devam  etmesi ve genişletilmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Bir çok öneri ve teklifte bulunuyorlar ve bu açıdan aldığımız tepkiler oldukça sevindirici. Örneğin geçenlerde Akit yazarı Abdurrahman Dilipak bir televizyon programında bu konuyu gündeme aldı ve yerden yere vurdu. Sol değerleri dini çevrelerce meşrulaştırmak istediğimiz ve "sol fikirleri dini dünyaya zerk etmek istiyorlar" diyerek saçma sapan eleştiride bulundu. Halbuki biz iki dünyanın tanışmasını istiyoruz. Biz konuşma ortamı arıyoruz. Gerginlik ortamlarında fikirlerimizi insanlara ulaştıramıyoruz. Ben bir düşünce insanıyım ve kitaplarım var. Ortam gerildiği zaman düşünce oradan kalkıyor. Kimse fikir tartışmaları yapmıyor ama barış ortamı olursa insanlar düşünmeye başlıyor. Bu düşünce ortamında fikirlerimizi insanlara aktarabiliyoruz. Bu çalıştaylar en çok da buna yarayacak diye düşünüyorum.
 
Çalıştay katılımcılarını neye göre belirlediniz?
 
"İslam ve sol çalıştayı"na kim gelip konuşabilir dendiğinde bir anda 100'e yakın isim ortaya çıktı. Fakat iletişimimizin olduğu insanlardan çalışma takvimi müsait olanlara göre belirlendi. İlk oturumda siyasi partiler var. Saadet Partisi, İyi Parti, HDP ve CHP adına konulara yatkın ve ilgili olduğunu düşündüğümüz insanları çağırdık. Gösterilen ilgiye bakarsak daha da genişeyeceği görünüyor. Uluslararası talepde var. Yurtdışında da oldukça ilgi çekmiş ve bir çok teklif alıyoruz. Bu çalıştay için olamasa bile önümüzdekiler için bunu  gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.
 
Çalıştayların sonucunda neler bekliyorsunuz?
 
Çalıştay doğrudan politik bir girişim değil. Eğer buradan bir politika çıkarılacak olursa bu bizim işimiz değil. Bizim işimiz kültürel olarak zihinleri birbirine yakınlaştımak. İnsanlar bu çalıştayın sonunda birirlerine daha da yakınlaşmış olacak. Bunun daha gerekli olduğunu düşünmekteyim. Kültürel bir etkileşim gerçekleşecek. Bunun da neye dönüşeceğini ilerleyen süreç gösterecek.
 
Son olarak okuyucularımıza aktarmak istediğiniz bir şey var mı?
 
Bu tarz çalıştayları takip etmelerini isterim çünkü burada önemli mesajlar verileceğini düşünüyorum. Çalıştay esnasından bir çok kanalın ve kendi yaptığımız canlı yayınlar olacak bunları takip edebilirler.