4 Ekim 2024 Cuma

İHD'den Soylu'ya: Derhal özür dile

İçişleri Bakanı Soylu'nun hedef gösterdiği İHD Genel Merkezi, konuya ilişkin yıllardır çalışma yürüttüklerini Soylu'nun iddiasının asılsız olduğunu kaydetti. Soylu'ya seslenen İHD Genel Merkezi, derhal diyalog kapılarının açılmasını ve özür dilemesini istedi. 

İİnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, 13 asker esirin yaşamını yitirmesi üzerine açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun hedef göstermesine ilişkin açıklama yaptı. 

Soylu'nun kullandığı üsluba dikkat çekilen açıklamada sadece insan hakları savunucularından değil tüm toplumdan da özür dilemesi gerektiğinin altı çizildi. Açıklamada, "Bakan Soylu'yu İHD'nin 'canını çıkartma' değerlendirmesine getiren husus, sayısını ilk defa açıkladığını söylediği sivil katliamlarla ilgili olarak İHD'nin sessiz kaldığı iddiasıdır" denildi. 

'DERNEĞİMİZ BU KONUDA ÇALIŞMA YÜRÜTTÜ'
İHD Genel Merkezi'i, 2015 yılından bu yana konuya dair defalarca yapılan basın açıklamalarıyla iktidara çağrı yaptıklarını ve ailelerle birlikte girişimlerde bulunduklarını hatırlattı. İçişleri Bakanı Soylu ve bakanlık bürokratlarının İHD'nin yaptığı işleri çok iyi bildiğine dikkat çekilen açıklamada, "İHD, bugüne kadar sadece insan hakları ve insancıl hukuk kurallarına uygun davranmakla yetinmemiş, insan yaşamını korumak için birçok vakada sorumluluk almıştır. Alıkonulanların serbest bırakılması konusunda derneğimizin geçmiş yıllardaki tecrübesi ve bugüne kadar sağ salim kurtardığı insanların durumu kamuoyunun bilgisinde mevuttur ve bu konuda derneğimizin yaptığı açıklamalarda sabittir" ifadeleri kullanıldı.

'İLK KEZ ÇALIŞMALARIMIZ SONUÇ VERMEDİ'
İHD ve diğer insan hakları örgütlerinin bugüne kadar alıkonulan kamu görevlileri hakkında başarıyla yürüttüğü çalışmaların ilk kez sonuç vermediği ve çatışmanın tarafı olmayan 13 kişinin yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada, "Genel Başkanımızın defalarca açıkladığı gibi örgütün, hükümetin/devletin/iktidar partisinin kendisini doğrudan veya dolaylı olarak muhatap alarak çağrıda bulunma isteği sorunu kilitlemiştir. Bu süreçte başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere devlet yetkilileri bu konudaki çalışmalarımızı kolaylaştırmıştır. Alıkonulanların serbest bırakılması aşamasında her türlü güvenlik önleminin alınması konusunda gerekli güvenceler verilmiştir ancak buna rağmen örgüt ikna edilememiştir" denildi. 

"İçişleri Bakanı 13 kişinin yaşamını yitirdiği başarısız kurtarma operasyonu nedeniyle örgütü sorumlu tutmamızın yanı sıra devletin de sorumlu olduğunu söylememize kızmıştır" diyen İHD Genel Merkezi, yaşam hakkına yapılan müdahalenin doğrudan devletten kaynaklanıyor olmasının devletin hiçbir şekilde bir sorumluluğu olmayacağı anlamına gelmediği vurguluyor. 

'15 TÜRK GEMİCİ İÇİN UYGULANAN YÖNTEM BURADA DA UYGULANABİLİRDİ'
İHD Genel Merkezi'nin yapmış olduğu açıklama, şu ifadelerle devam etti: "Öte yandan, Devletin sorumluluğu konusu vatandaşlarını kurtarma konusunda gerekli arka kapı diplomasisini işletmemesi ile de ilgilidir. Örneğin, Nijerya'nın Lagos kentinin yaklaşık 180 mil açığında Mozart isimli gemiden 23 Ocak 2021 günü korsanlar tarafından kaçırılan 15 Türk gemicinin kurtarılmasında uygulanan yöntem pek ala burada da uygulanabilirdi.

'ÜYE VE YÖNETİCİLERİMİZİN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE ATILDI'
İçişleri Bakanının tek ödevi şüphesiz, kolluk operasyonlarının insan hakları hukukuna uygun yürütülmesini sağlamak değildir. İçişleri Bakanı, bu ülkede yaşayan herkes gibi İHD'nin ve üyelerinin de can ve mal güvenliğinin sağlanmasıyla mükelleftir. Oysa Bakan Soylu, Meclis kürsüsünde konuşma yaparken, konu Derneğimiz de değilken, kasıtlı ve kötü niyetli bir şekilde kendi sorumluluğunu örtmek için Derneğimizi hedef almış, Dernek yönetici ve çalışanlarının can ve mal güvenliğini tehlikeye atmıştır. Bakanın kullandığı dil ve üslupla, kendi hatalarını kapatmak için, insan hakları savunucularını hedef göstermesi asla kabul edilemez. Nitekim bu konuşmadan sonra derneğimize e posta ve sosyal medya yolu ile tehdit mesajları gönderilmeye başlamıştır. Bakanın Derneğimize yönelik bu üslubunun ne kadar tehlikeli olduğu ve can güvenliğimizi riske ettiği hususu, Türkiye ve Dünya'daki insan hakları savunucularını koruma mekanizmalarına da acilen bildirilecektir.

'DERHAL DİYALOG KAPILARI AÇILMALI'
İçişleri Bakanı şayet randevu taleplerimizi kabul etseydi bütün bu hususları kendisi ile yüz yüze konuşup birbirimizi daha iyi anlayabilirdik. Şimdi bu vesileyle, Bakan Soylu'yu İHD'den özür dilemeye ve diyalog kapılarını açmaya davet ediyoruz."