25 Kasım 2024 Pazartesi

'İddianame boş, gazeteciler tahliye edilsin'

Haberin Var Mı İnisiyatifi, hayatını kaybeden MİT mensuplarına ilişkin haber yaptıkları iddiasıyla 4 aydır tutuklu olan gazetecilerin derhal tahliyesini istedi.

Haberin Var Mı İnisiyatifi, 4 aydır tutuklu olan gazetecilerin davasıyla ilgili İstanbul Barosu'nda bilgilendirme toplantısı yaptı. Gazeteciler, 24 Haziran 2020 günü ilk kez hakim karşısına çıkacak.

Toplantı salonuna tutuklu gazeteciler Aydın Keser, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Ferhat Çelik'in fotoğraflarının yer aldığı, "Gazetecilik suç değildir" yazılı pankart asıldı.

Toplantıya, CHP' İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık, DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve çok sayıda gazeteci katıldı.

Toplantıya mesaj yollayan gazetecilerin aileleri, yakınlarının derhal tahliye edilmesini istedi.

CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, "Basın özgür oluncaya, hukukun üstünlüğü tesis edilene dek CHP olarak mücadele edeceğimizi ve yanınızda olacağımızı söylüyoruz" dedi.

EREN: TÜM BU SÜREÇLERİ AŞACAĞIZ
DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren de  gazetecilerin siyasi iktidarın istemiyle tutuklandığını söyledi. Eren, Avukat Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın adil yargılanma hakkı için ölüm orucu direnişinde olduğunu hatırlattı ve şöyle devam etti: "Barolar Ankara'ya yürüyüyor ve Ankara'ya sokulmamaya çalışılıyor. Artık nasıl bir hukuk sisteminde yaşadığımızın örneğidir. Ama tüm bu süreçleri aşacağız. Gazetecilik suç değildir, arkadaşlarımız serbest bırakılsın."

GÜNEL: DOSYADA HİÇBİR SUÇ UNSURU YOK
Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın avukatı Serkan Günel söz aldı. Günel, söz konusu iddianeme hakkında konuşacak pek bir şey olmadığını kaydetti. Müvekkillerinin neden suçlandığına dair bir gerekçenin olmadığının altını çizen Günel, Gülen Cemaati dosyalarında olduğu gibi suçlunun arandığı bir iddianame olduğunu belirtti.

Günel, gazetecilerin tutuklanmasına neden olan MİT mensuplarının ölümüne ilişkin haberin sosyal medyada yayınlanmasına rağmen, Oda Tv'nin haberleştirmesi sonrası Müvekkillerinin tutuklandığını söyledi. Günel, "Müvekkilerimizle ve dosyadaki hiçbir sanıkla ilgili suç oluşmadığı ortadadır" diye konuştu.

ÜLGEN: İKTİDARLAR MEDYAYI VE HUKUKU ARKA BAHÇE OLARAK KULLANMAK İSTER
Murat Ağırel'in avukatı Celal Ülgen de uzun zamandır Türkiye'nin çok olağanüstü bir süreçten geçtiğini dile getirdi. İktidarların bir taraftan medyayı bir taraftan hukuku arka bahçe olarak kullanmak istediğini söyleyen Ülgen, gazetecilerin tutuklanmasını bu konuya önemli bir örnek olarak gösterdi. Ülgen, "Halkın düşünce özgürlüğünü, haber alma hakkını kullandığı yegane yer olduğu halde gazetecileri susturmak ve korku efekti yaratmak, konuşmak isteyenleri susturmak için komplolar dönemi" dedi.

Gazeteci Erk Acarer hakkında da iddianame hazırlanmasının hukuki olarak affedilemeyeceğini kaydeden Ülgen, "Bir gün bile tutuklu kalmaları gerekmiyor. Bir ülkede hukuk ya vardır ya yoktur. Eğer bu ülkede hukuk varsa Çarşamba günü tahliye edilmeleri gerekiyor" diye konuştu.

CİNGİL: ASIL İFŞAYI MİT YAPTI
Hülya Kılınç'ın avukatı Onur Cingil bu dosya ile Türkiye'deki siyasi davalara bir taş daha konulduğunu belirtti. Cingil, "Buradaki cenaze ile başlayan olayın bir haberle mi bir twitle mi ifşa oldu sarmalı içinde dönüp durup, herkes için ilk ifşa eden; ilk twit atan da ilk haber yapan da suçlandı" ifadelerini kullandı. Cingil, aslında ifşayı MİT'in yaptığını kaydetti. 

Cingil, iddianamenin MİT kanunundan değil de TCK 329. maddeden hazırlanmasının tek nedeninin dosyanın ağır cezada görülmesi ve tutuklama çıkması amaçlı olduğuna dikkat çekti. Cingil, "Yaptıkları hiçbir faaliyet hukuki degil. İddianamenin altında birden fazla imza var. Bir direktif olduğunu söyleyebilirim" diye konuştu. Cingil, dayanışmanın ve gerçekliğin en büyük güç olduğunu vurguladı.

KILINÇ: SABAH GAZETESİ SAVCI YARDIMCISI GİBİ HAREKET EDİYOR
Aydın Keser ve Ferhat Çelik'in avukatları Özkan Kılıç ve Sercan Korkmaz da iddianameyi değerlendirdi. Avukat Özcan Kılınç, asıl meselenin düzenlenen iddianamenin internette Sabah Gazetesinin haberiyle öğrenmeleri olduğuna dikkat çekti.

Sabah Gazetesinin ısrarla savcı yardımcısı gibi hareket ettiğine vurgu yalan Kılınç, emniyetin dahi bilgisinin olmadığını söyledi. Kılınç, "Dolayısıyla bu davada hukuk tartışılacak bir şey değil. FETÖ dönemiyle karşılaştırılıyor ama bu devlet hep böyleydi" diye konuştu.

Türkiye'nin Libya, Suriye gibi ülkelerde kimsenin bilinmesini istemediği işler çevirdiğini söyleyen Kılınç, "Bu sadece basına dönük değil, halkın haber alma ve gerçeği bilme hakkı var, buna yönelik" ifadelerini kullandı. Yapılan kimi haberlerde Ferhat Çelik ve Aydın Keser'in isimlerinin olmadığını vurgulayan Kılınç, bu ayrıma tepki gösterdi.

KORKMAZ: DEVLET HINCINI GAZETECİLERDEN ÇIKARIYOR
Avukat Sercan Korkmaz ise davaların bir tiyatro oyunuymuş gibi geçtiğini belirtti. "Uzun bir süredir tutuklayarak zaten istediğini elde etmiş oluyor" diyen Korkmaz, şöyle devam etti: "Devletin kurumları neye sinirleniyor bilmiyorum ama gazetecilerden hıncını çıkarıyor."

ÖNDEROĞLU: MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ
Son olarak Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu söz aldı. Önderoğlu, Türkiye'nin dünyada en çok gazeteci tutuklayan ülkelerden olduğunu söyledi. Gazetecilerin TCK'nın gazeteciler ile ilgili kanundan değil de, yargılanmaları için kıyıda köşede kalan maddelerden yargılandıklarını belirten Önderoğlu, "Bugün gazetecilerin tutuklu olduğu bir dönemde öne çıkan diğer şey ise yargının siyasi iktidarın boyunduruğu altına girmesi" dedi.

Önderoğlu, mesleklerinden dolayı tutuklu olan tüm gazetecilerin tahliyesi için mücadeleyi sürdüreceklerini kaydetti.