Hekmat: Afgan halkı, kadınlar ölüme mahkum edilmesin
Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği kurucusu Dr. Zakira Hekmat, Afganistan'ın Taliban'a nasıl teslim edildiğini ve bugün yaşananları ETHA'ya değerlendirdi. Direnişe dair de bilgi veren Hekmat, Taliban'ın yaptığı açıklamaların inandırıcılığı olmadığına dikkat çekerek, Afgan halkı, kadın ve kız çocuklarının ölüme mahkum edilmemesi gerektiği çağrısında bulundu.
ABD Afganistan'daki işgalini iktidarı Taliban'a teslim ederek sona erdirdi. Başka kadınlar olmak üzere halk sınırlı düzeyde de olsa bir direniş örgütlemeye çalışırken, Afgan askeri güçleri direnmedi, kısa süre önce Cumhurbaşkanı Eşref Gani tarafından değiştirilen Valiler Taliban ile yaptıkları görüşmelerin ardından başkent Kabil dahil birçok kenti teslim etti.
Taliban yönetimini geçmiş yıllardaki iktidarı döneminde tanıyan halk, özellikle de kadınlar, neler yaşayabileceklerini çok iyi biliyor. Taliban'ın yaptığı açıklamalara dayanarak güzellemeler yapanlar, sınırlarını kapatarak emperyalist devletler, Afgan halkını Taliban'ın faşist politik islamcı saiklerle gerçekleştirdiği saldırıyla baş başa bıraktı.
Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (ARSA) kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi Doktor Zakira Hekmat ile Afganistan'da yaşananları ve mülteci krizini konuştuk.
FATURAYI HALK ÖDÜYOR
Afganistan'ın Taliban'a teslim edilmesi ve sonrasında yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kaos ortamı var. Tüm dünyanın gözü önünde yaşanıyor bunlar. ABD plansız bir şekilde çekilme kararı aldı. En ağır faturayı Afganistan halkı ödedi. Tercümanlar, devlette çalışanlar, öğrenim gören kız çocukları, sivil halk şaşkınlık içerisinde. Taliban sözcüsü basın açıklaması yaparak, "Biz Kabil'in içine girmeyeceğiz, sadece dış kapılarında olacağız. Kabil güvenli, Afganistan polisinin elinde" olacak demişti. Ama iki saat içerisinde saraya girdi ve saraydan basın açıklamaları yaptı. İnsanlar korku içerisinde kaçmak istiyor, ama nereye kaçacaklarını da bilmiyorlar.
KADINLARIN ÇALIŞMASINA İZİN VERİLMİYOR
Afganistan'daki yakınlarınızla, arkadaşlarınızla görüşme imkanınız oldu mu? Kadınların yaşamının büyük bir tehdit altında olduğuna dair veriler var. Kadınlar cephesinden oradaki durumu aktarabilir misiniz?
Taliban Kabil'i ele geçirdikten sonra insanlar çok tedirgin. Özellikle kız çocukları ve kadınlar. Bazı arkadaşlarım 'Burkalarımız yok, dışarı çıkmaktan çok korkuyoruz. Çünkü Taliban'ın bize hangi tür cezaları uygulayacağını tahmin edemiyoruz' dediler. İlk üç gün zaten karantina dönemine benzetiliyordu, tam kapanma. Son iki gün durum biraz daha iyi ama. İnsanlar evlerinden çıkmaya hala korkuyor.
Taliban deyince insanların aklına korku ve eski deneyimler geliyor. 1996-2001 yılları arasında Taliban hükümeti vardı. Bu hükümette birçok kız öğrenci okula devam edemedi. Kadınlar işyerlerine gidemedi, sosyal faaliyetlerde bulunamadı. Bir kadın dışarı çıkabilmesi için mutlaka yanında bir erkek olması gerekiyordu. Sadece oje sürdükleri için tırnakları kesilmişti o dönemde. İnfazlar, kırbaçlama, sokak ortasında taşlama yapıldı. Taliban Kabil'i ele geçirmeden bir hafta önce Herat ilini ele geçirmişti. İki kişiyi hırsızlık yaptı diye yüzlerini siyah boyayla boyayıp boyunlarına ip takarak sokaklarda gezdirdi.
KADIN SUNUCU SHABNAM'I TALİBAN EVİNE GÖNDERDİ
Mesela Shabnam Dawran Afganistan ulusal televizyonunda bir kadın sunucu. Taliban basın sözcüsü genel bir af ilan edildiğini, herkesin işlerine gidebileceğini söylemişti. Fakat Dawran dün (önceki gün) televizyon kanalına gidince Taliban tarafından çalışmasına izin verilmemişti, evine göndermişti. Kadın gazeteci sosyal medyadan sesimizi duyun çağrısında bulunuyor.
AFGANİSTAN HALKI DİRENİYOR
Taliban yönetimi ele geçirmeden önce ve sonrasında kadınlar eylemler ve direniş çağrısı yaptı. Bu direniş boyutuna dair ne söylemek istersiniz?
Bir ay öncesi NATO ve ABD güçlerini çekme kararı aldıktan sonra Taliban farklı ilçeler ve köylerden şehire doğru gelmeye başlamıştı. İlk saldırılara karşı yerel halk direniş gösteriyordu. Daha önceki dönemlerde mücahit dediğimiz kişiler halkla birlikte direniş içerisindeydi. Afganistan ordusu Taliban'a karşı savaşmadı. Taliban hükümeti 2001 yılında bitti ama, Taliban tamamen yok olmadı. Sürekli Afganistan içerisinde operasyonlar ve saldırılarda yer aldı, birçok kişi hayatını kaybetti. Bu 20 yıl içerisinde 150 bin insan hayatını kaybetti, bunlardan 43 bini sivil halktı.
Direniş var, Afganistan halkı direniyordu. Ancak Eşref Gani hükümetinde de yolsuzluk, rüşvet vardı, son bir ay içerisinde çeşitli pozisyonlarda görev değişiklikleri yapıldı, valiler değiştirildi. Ve görev gelen valiler şehri direk Taliban'a teslim etti. Bunları görünce insanlar umutsuzluğa kapıldı.
Şu Taliban'ın eline geçmeyen tek yer Pençşir vilayeti. Bunun birkaç nedeni var. Hem dağlar içerisinde bir şehir, hem de farklı bir etnik grup var. Orada bir direniş gösteriliyor ve diğer insanları da çağırıyorlar.
HALK TALİBAN'I İSTEMİYOR
Diğer kentlerde hem silahlı hem de halkın yan yana gelerek gösterdiği bir tepki var mı?
Afganistan'da 40 senedir savaş devam ediyor. İnsanların psikolojik olarak artık tahammülleri yok. Taliban yönetime gelmeden önce de farklı kentlerde Taliban'ın bombalı saldırıları vardı. Her gün insanlar sabah evden çıkarken canlı olarak geri dönebilir miyim korkusunu yaşıyordu. Afganistan halkı Taliban'ı istemiyor ama Celalabat, Kunar, Host vilayetlerinde bağımsızlık gününde 'Taliban bayrağını değil Afganistan bayrağını asmak istiyoruz' dedi ve Taliban halka saldırı düzenledi. Hükümeti ele geçirdiğinden bugüne kadar resmi kaynaklara göre 8 kişi Taliban tarafından öldürüldü.
Bugün de şu bilgiler dolaşıyor sosyal medyada, Kabil'in farklı bölgelerinde Taliban militanları insanları sokak ortasında dövüyor.
YABANCI DÜŞMANI PROVOKASYON
Ciddi bir mülteci krizi var. İnsanlar Afganistan'dan başka ülkelere doğru yola çıkmaya çalışıyor. İran sınırı kapattı, Yunanistan ve birçok Avrupa ülkesi sığınmacıları kabul etmeyeceğini açıkladı. Afganistan halkının sığınma talebine yönelik tutumu ve Türkiye'de mültecilere yaklaşım ve son dönem yaşanan saldırıları değerlendirir misiniz?
Birçok ülke, İngiltere, Avustralya, Kanada, Amerika birkaç ülke daha var, mülteciler için kota belirledi. Ama bu insanlar nasıl çıkartılacak, koşulları ne olacak, nereye götürülecek bunların hepsi belirsiz. Afganistan havalimanında insanlar Taliban'ın kontrolünden geçmeleri gerekiyor. Çünkü büyükelçilikler tamamen kapatıldı. Ülkelerin personellerine ilişkin başvuruları ve onay varsa kişi ülkeden çıkabiliyor, onun dışında kimse çıkamıyor.
Ankara'da Emirhan'ın ölümünden dolayı üzgünüz. Ondan sonra yaşananlar gerçekten korkunçtu, herkes çok tedirgin oldu. Son zamanlarda Afganların gelmesiyle önyargı oluşmuştu. "Biz hiç kimseyi istemiyoruz, yabancı istemiyoruz" şeklinde sosyal medyada provokatif söylemler vardı. Asıl gerçek şu, 2018 yılında '3,5 milyon Afganistanlı şu an Van kapısında ve içeriye giriyor' şeklinde söylentiler vardı. Ama çok ciddi bir göçle karşılaşmadık biz o zamanlarda. Şu an da çok ciddi bir göç söz konusu değil. Ama bu şu an için geçerli, belki ileri zamanlarda olabilir.
İnsanlar ülke güvenli olmadığı için terk etmeye çalışıyor. Uçakların altına, üstüne, kanadına sığınan kişiler var, bunlar çok acı verici.
EVİ GÜVENLİ OLAN KİMSE TERK ETMEZ
Hiç kimse vatanını bırakmak istemez. Eğer vatan, evi güvensizse, kara güvenli değilse, deniz daha güvenliyse insanlar mecbur hayatını riske atarak deniz yolunu tercih ediyor. Birçok kişi denizlerde boğuldu, hayatını kaybetti.
SIĞINMA HAKTIR
Hepimiz insanız. Bazı ülkeler sürekli işgal altında kalmış, Afganistan, Irak, Suriye gibi. Güçlü ülkeler gelip işgal altına alıyor sonra kendi haline bırakıp gidiyor ve en büyük faturayı sivil halk ödüyor. Bunun için empati kurmamız gerekiyor. Kimse sığınmacı olmak istemez. Sığınma 1951 Cenevre Sözleşmesine göre temel bir haktır. Eğer kendi ülkelerinde can güvenliği yoksa, başka ülkelere sığınma hakkı var. Gelen kişiler kayıt altında tutulmalı, kayıt altında tutulsun, mülakatlara tabi tutulsun, mülakatların sonucunda eğer uluslararası koruma başvuru standartlarını taşımıyorsa, mültecilik, şu an şartlı mültecilik var Türkiye'de, bu şartları taşımıyorsa kabul etmeme hakkı var ve sınırdışı edebilirler.
TALİBAN'IN SÖZLERİNE HALK İNANMIYOR
Son olarak bir çağrınız var mı?
Afganistan'da birçok kişi sesini duyurmaya çalışıyor. Sadece Afganistan'da barış olmasını istiyorlar. Barış olursa biz hiçbir yere gitmek istemiyoruz, şu an ki durum belli, herkes tedirgin, insanlar evlerinden çıkamıyor. Uluslararası ülkelerle herhangi bir pozisyonda çalışan kişiler aileleriyle birlikte götürülüyor. Ama burada çok fazla kesim daha kalıyor. Sivil toplum örgütlerinde ve bağımsız çalışan aktivistler, kamuda çalışan, gazeteci, öğretmen, aklınıza gelebilecek her türlü pozisyonda çalışan kişiler... Daha fazla kişinin sığınma talebi alınmalı.
Taliban'ın sözlerine kadınlar ve birçok insan inanmıyor. Çünkü başka şeyler söylüyorlar, uygulamada başka şeyleri görmekteyiz. Bunun için Afgan halkı, kadın ve kız çocukları ölüme mahkum bırakılmasın.