24 Kasım 2024 Pazar

HDP: Meclis kadına yönelik şiddet haberlerini araştırsın

HDP Muş Milletvekili Şevin Coşkun, kadına yönelik şiddet haberlerinin uluslararası sözleşmelere ve basın meslek ilkelerine aykırı bir şekilde verildiğini hatırlatarak, Meclis araştırması ve yeni bir düzenlemenin yapılmasını istedi.

Kadınların toplumsal konumlarının belirlenmesinde ve kadına yönelik şiddete ilişkin toplumsal algının yaratılmasında medya önemli bir aktördür. Türkiye’de medyanın kullandığı dil kadına yönelik şiddeti normalleştirmekte ve şiddetin yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Halkların Demokratik Partisi Muş Milletvekili Şevin Coşkun, "Medyada kadına yönelik şiddeti teşvik eden dilin toplum üzerindeki etkisinin araştırılması, kullanılmasının önlenmesi, kadına yönelik şiddetin son bulması için kullanılacak dilin toplumsal cinsiyete duyarlı olmasının sağlanması amacıyla" meclis araştırması yapılması için önerge verdi.

"Yapılan birçok araştırmada, medyanın şiddet olgusunu haber yapma tarzı ve haberlerde kullandığı dilin; şiddeti teşvik ettiğini ortaya koymuştur" diyen Coşkun, önergede şu gerekçelere yer verdi:

"Kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla Türkiye’nin Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ni (CEDAW) 1985 yılında imzalamasıyla birlikte, kadına karşı şiddetin özel alanın ve sadece kadınların problemi olmadığı, şiddetin bir suç olması nedeniyle faillerin cezalandırılması gerektiği düşüncesi resmen kabul edilmiştir. 1995 Pekin Deklarasyonu ve 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeleri imzalayan Türkiye, taahhütlerine uyma yükümlülüğü altındadır. CEDAW sözleşmesiyle, medyadaki kadın temsillerinin ayrımcı nitelikte olamayacağı ve bunun önlenmesinin de devletin bir sorumluğu olduğu ilkesi benimsenmiştir."

Coşkun, RTÜK yasası ve RTÜK ile Televizyon Yayıncıları Derneği arasında imzalanan Yayıncılık Etik İlkeleri Sözleşmesini, Basın Konseyi Basın Meslek İlkelerini, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin kabul ettiği Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesini hatırlattı. Coşkun, "Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için imzalanan uluslararası sözleşmeler ve medya kuruluşlarının hazırladığı bildirgelerde; her tür ayrımcılığın karşısında yer alınacağı, şiddet ve zorbalığı özendirici yayın yapmaktan kaçınılacağı hükümlerine rağmen; kadına yönelik şiddeti teşvik edici yayınlar yapılmaktadır" dedi.

Kadınlara yönelik şiddet içeren haberlerin basında yoğun bir şekilde ve kabul edilen ilkelerden uzak bir dille yer aldığını vurgulayan Coşkun, "Kamuoyunun aydınlatılması amacıyla yapılan haberler şiddeti önleme veya azaltmaktan çok, şiddetin normalleştirilmesine yol açmakta, hatta kadının durumunu şiddeti hak ettiği biçimde yorumlanmasına neden olmaktadır. Şiddetin önlenmesi çerçevesinde yapılan etkinliklere ilişkin haberlere de pek rastlanılmamaktadır" değerlendirmesinde bulundu. Coşkun, şöyle devam etti:

"Tüm bunlardan hareketle, medyada kadına yönelik şiddeti teşvik eden dilin toplum üzerindeki etkisinin araştırılması, medyada cinsiyetçi tutum ve şiddeti teşvik eden dilin kullanılmasının önlenmesi, hükümetin ve medya kurumlarının bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmesi, kadına yönelik şiddetin son bulması için kullanılacak dilin toplumsal cinsiyete duyarlı olmasının sağlanması ve buna yönelik gerekli yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla meclis araştırma komisyonu kurulmasını talep ederiz."