23 Kasım 2024 Cumartesi

HDK-HDP davası: Can dahil 9 kişi tahliye edildi.

HDK'liler ile HDP üyeleri ve HDP PM Üyesi Can'ın da içinde olduğu 29 kişinin yargılandığı davada, telefon konuşmalarındaki kişisel sözler "örgüt üyeliğinin delili" olarak sayıldı. Mahkeme heyeti, Can'ın da içinde olduğu 9 kişiyi tahliye etti.

78’liler Girişimi sözcüsü ve HDP Parti Meclisi üyesi Celalettin Can ile Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 16’sı tutuklu 29 kişi hakkında açılan davanın duruşmasına Silivri Cezaevi kampüsü karşısında bulunan İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün de devam edildi.

Davanın ikinci gününde ilk olarak söz alan Metin İlan, kendisine yöneltilen suçlamaların tamamının telefon tapelerinden oluştuğunu belirterek, "Konuşmalarım illegal gibi suç unsuru sayılmış. Oysa ben 1996 yılından beri aynı numarayı kullanıyorum. Arnavutköy'de 2004'ten beri emlak bürom olmasına ve Arnavutköy'de evim olmasına rağmen kaçma şüphesi gerekçesiyle tutuklu bulunuyorum. Bunca zamandır haksız bir şekilde tutukluyum. Beraatimi istiyorum" dedi.

HDP üyesi olduğunu dile getiren Vahit Dalgıç da, 20 yıl boyunca Ziraat Bankası'nda çalıştıktan sonra emekli olduğunu aktararak, "Telefonla konuştuğumda 'dinleniyorsunuz' mesajı gelmesine rağmen konuşmama devam ediyordum. Çünkü benim gizli saklı bir konuşmam yok. Ben devlet memuru olduğum için neyin suç olduğunu biliyorum. Sağlık sorunlarım var. Bu yüzden tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.

Atilla Şair de, HDK'nin toplumsal kesimlere açık ve farklı kurumların kendilerini özgürce ifade ettiği demokratik bir platform olduğunu söyledi. Eş Sözcülerinin HDP'den milletvekili seçildiğini hatırlatan Şair, "Telefon konuşmalarının tamamı HDP Beykoz İlçe Örgütü'nün periyodik çalışmalarıyla ilgili. İddianame zorlama bir iddianame" diyerek tahliyesini istedi.

Tutuksuz sanıklar Döne Gevher Koyun, Hıdır Doğan, Nurcan Teski, Çiğdem Kılıçgün Uçar, Gökhan Keskin, Mehmet Ali Ulusoy, Metin Aktürk, Elif Bulut, Zakir Aydemir ve Abdurrezzak Acıbalık da savcılık ifadelerini tekrarlayarak beraatlerini istedi.

Mütalaasını veren savcı Taylan Talaş, Vahit Dalkılıç, Nevzat Yılmaz ve Filiz Yılmaz için tahliye talep ederken, tutuksuz sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamını ve diğer sanıkların tutukluluk halini istedi.

Daha sonra avukatların savunmalarına geçildi. Avukat Sinan Zincir, dün mahkeme çıkışında kadın müvekkillerinin saat 18.00'den gece 03.00'a kadar koğuşlarına alınmadığını, bunun işkence olduğunu belirtti. İşkencenin insanlığa karşı suç olduğunu ifade eden avukat Zincir, suçun cezasız kalmayacağını ve suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti.

Avukat Ercan Kanar ise mahkeme heyetini, "Avukatlar, savcılar, yargıçlar olarak hepimiz tarih önünde sınav veriyoruz. Bu ve benzeri iddianamelerin hukuksal zemini yoktur. Bu iddianame önünüze geldiğinde iade edilmeliydi" ifadeleriyle uyardı.

İddianamede, parti çalışmaları suç olarak kabul ediliyor ve özellikle tapelere giren, "kız isteme, ev alma" gibi kişisel konular, "güveçte kuru fasülye pilav" gibi sözler "örgüt şifresi" denilerek suç olarak tanımlanıyor.

Mahkeme, Şamil Altan, Celalettin Can, Filiz Yılmaz, Nevzat Yılmaz, Taylan Talaş, Erhan Sarıkaya, Vahit Dalgıç, Gonca Yangöz, Abdülselam Yolcu'un tahliyesine karar verdi.