DÜNYA
HDK-A'yı neden sürdürmek gerekir
HDK-A'dan uzak duran devrimci ve antifaşist parti ve güçlere içtenlikle hatırlatılması gereken bir sorumluluk ise şudur: Erdoğan faşizminin tasfiyeci ve soykırımcı amaçları karşısında, antifaşist güçleri birlikte ve kalıcı örgütlenmelerle mücadeleye seferber edemez isek yarın çok geç olacak, çünkü bu imkanı yarın bulamayız. Alışageldiğimiz tarz ve kalıplardan kopmayı, Erdoğan faşizmine karşı mücadele zorunluluğu emrediyor. HDK-A bu zorunluluğun omuzlarımıza yüklediği onurlu görevlerden biridir.
HDK-A 1. Olağan Kongresi'ni 1-2 Aralık'ta gerçekleştirdi.
Faaliyet raporu üzerine tartışmalar daha uzun sürdü. Ama KCDK-E'nin HDK-A ile hukukunu dondurmuş olması nedeniyle HDK-A'nın devam edip etmeyeceği önemi bakımından öne geçti. Öncelikle vurgulamak gerekir ki, Kongre'ye katılan 200'e yakın delege ezici çoğunlukla HDK-A'nın devam etmesi duygusunu ve fikrini taşıyordu. Söz alıp konuşan delegeler bunu dile getirdiler.
HDK-A gerekli mi? HDK-A amaçlanan mücadele üretkenliğini gösterebildi mi veya gösterebilir mi?
Bunlar cephesel bir araç olarak HDK-A'nın devam edip etmemesini tayin edecek sorular.
HDK-A Türkiye ve Kürdistanlı göçmenleri mücadeleye seferber etmede kalıcı bir ittifak örgütlenmesi. Amacına bağlı olarak HDK-A'nın önüne üç temel görev konmuştu. Erdoğan faşizmine karşı, Avrupa'daki Türkiye ve Kürdistanlı göçmenleri mücadeleye seferber etmek. Göçmenlik sorunlarından kaynaklanan talepler etrafında Türkiye ve Kürdistanlı göçmenlerin mücadelesini geliştirmek. Yaşadıkları ülkedeki işçi ve emekçilerin mücadelelerine aynı kitleyi seferber etmek.
Güncel pratiğin ve savaşın zor koşulları HDK-A'nın birinci görevi üzerine yoğunlaşmasına yol açtı. Bu doğaldı ve doğruydu. Bu alanda Efrîn işgaline karşı inisiyatif koymada, seçim çalışmalarında ve diğer bazı görevlerinde başarılı örnekler de sergiledi. Fakat HDP'nin oy aldığı kitleyi mücadeleye seferber etmede, saflarında ve etrafında örgütlemede istenilen veya beklenilen başarıyı gösteremedi.
Amaçlanan bu başarı, HDK-A'nın iki yıla yaklaşan varlığı sürecinde, bir çırpıda gösterilemezdi de. Başarılı gelişmesinin hız ve düzeyi eşitsiz olacağı gibi, HDK-A içinde ve dışındaki parti ve örgütlerin göçmen kitle içinde gelişme sağlayamadıkları bir dönemdi. Parti ve örgütlerin, yılların çalışma deneylerine sahip olmalarına rağmen, gelişme başarıları göstermedikleri bir süreçte, HDK-A'dan kısa sürede başarı beklemek pek gerçekçi değil. Öte yandan, göçmenlerin şimdiki genç kuşağının mücadeleye seferber edilmesinin zayıflamaya devam ettiği bir zaman. Ve sanıldığının aksine bu kuşak Türkiye ve Kürdistan'daki sorunlar üzerinden değil daha çok Avrupa'daki göçmenlik ve yerli kitleyle birlikte antifaşist, antikapitalist taleplerle mücadele saflarına kazanılabilir. Bu açıdan HDK-A'dan kısa sürede başarı beklemek yerine bu kuşağı kazanacak politika ve çalışma yöntemlerini HDK-A'nın önüne görev olarak koymak daha yararlı olacak.
HDK-A'ya itirazlardan biri de daha geniş antifaşist ittifaklar kurmak gerektiği yönünde oldu. Veya bu itirazlar devam ediyor. Antifaşist ittifaklar arasındaki şu temel farkı dikkate almayan bir görüş ve öneri. Diğer antifaşist ittifaklar kalıcı bir örgütlenme olmayan eylem zamanlarında oluşan fakat kitle içinde örgütlenmeyi öngörmeyen geçici ittifaklar. Daha geniş kitlenin eylem zamanları dışında mücadeleye katılmasını sağlamayan, enerji zaman ve ilgisini her günkü çalışmaya seferber etmeyen geçici ittifaklar. Oysa HDK-A kalıcı, örgütleyen ve kitlenin enerji ve yeteneklerini her günkü çalışmaya seferber edebilecek kalıcı antifaşist ittifak ve örgütlenme. Bu bakımdan mücadeleye katkısı daha kalıcı ve üretkenliği daha fazla olacak. İki ayrı ittifak biçimi olarak hem karşı karşıya konamazlar, hem de birbirinin yerini tutamazlar.
Bu açıdan, HDK-A, diğer antifaşist örgütlenmelerden farklı olarak, şu ya da bu pariye bağlı olmayan devrimci ve antifaşistlerin her günkü çalışmada kendilerini bulacakları ve aidiyet duyacakları, enerji ve yeteneklerini seferber edebilecekleri, üretken olacakları bir ittifak örgütü. Bu arkadaşların HDK-A'nın devamını istemelerinin nedeni de bu gerçek.
HDK-A dışında kalan partilerin kalıcı olmayan antifaşist ittifak biçimiyle kendilerini sınırlamada, HDK-A'ya alternatif olarak geçici ittifakta ısrar etmelerinin nedeni, faşizme karşı mücadele sorumluluk zayıflıkları ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin (KÖH) baskın olduğu birliklerden uzak durarak gelişebileceklerini sanan inceltilmiş sosyal şoven yanılgılarıdır. Türkiye'de bu partilerin HDK'den uzak durmaları ve içinde olanların HDK ve HDP'den ayrılmalarının nedeni buydu, bu partilerin HDK-A'dan uzak durmalarına da yolaçtı.
KÖH'nin, faşizmin soykırımcı saldırı altındaki mücadelesine Avrupa'daki güçleriyle bağımsızca daha fazla katkıda bulunma isteği anlaşılır haklı bir istek. Fakat KCDK-E'nin HDK-A'nın Avrupa ve ülkeler meclisleri ile bazı kentlerde verimli yerel meclisler dışında HDK-A'nın kalıcı olmayan bir ittifak olarak devam etmesi önerisi, isabetli değil.
HDK-A, yeniden inşa görevi önüne koyarak, KÖH'nin HDK'ye katılması için, diğer antifaşist parti ve güçlerin HDK-A'ya katılmaları ve bu güçlerle eylem birliklerinin geliştirilmesi için, Yeniden İnşa Koordinasyonu yönetiminde çalışması kararı alması doğru olmuştur.
HDK-A'dan uzak duran devrimci ve antifaşist parti ve güçlere içtenlikle hatırlatılması gereken bir sorumluluk ise şudur: Erdoğan faşizminin tasfiyeci ve soykırımcı amaçları karşısında, antifaşist güçleri birlikte ve kalıcı örgütlenmelerle mücadeleye seferber edemez isek yarın çok geç olacak, çünkü bu imkanı yarın bulamayız. Alışageldiğimiz tarz ve kalıplardan kopmayı, Erdoğan faşizmine karşı mücadele zorunluluğu emrediyor. HDK-A bu zorunluluğun omuzlarımıza yüklediği onurlu görevlerden biridir.