16 Eylül 2024 Pazartesi

Hatimoğulları Barış Anneleriyle buluştu

1 Eylül dolayısıyla Barış Anneleriyle buluşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, barışın tesisi için birlikte mücadelenin sözünü verdi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle Barış Anneleriyle buluştu. Buluşmaya Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ve partinin milletvekilleri de katıldı.

'KÜRTLERİ BİTİREMEZSİNİZ'
İstanbul'da gerçekleşen buluşmada Kürtçe konuşan Barış Annelerinden Sabiha Bozan bütün saldırılara rağmen barışı savunmaya devam ettiklerini belirterek 1 Eylül Dünya Barış Gününü kutladı. Annelerin her zaman barışı savunduğunu belirten Bozan ''Yaşadığımız sürece, şartlar ne kadar çetin olursa olsun mutlaka bir gün bu ülkeye barışı getireceğiz. Ülkemizde bir savaş var, iktidarlarını bu savaş ile sürdürüyorlar. Ama kimse kusura bakmasın biz anneler barışı getireceğiz. Yıllardır 'Kürtleri bitireceğiz' diyorlar ama Kürtleri bitiremezsiniz" dedi. 

'ÇOCUKLARIMIZIN CENAZELERİNİ GÖRMEK İSTEMİYORUZ'
Barış Annelerinden Bedia Gökgöz de, ''Biz barış anneleri olarak herkese çağrı yapıyoruz, barışı savunun. Onurlu bir barış istiyoruz. Kan dökülmesin. Barışı bütün dünya için istiyoruz. Tecrit kalkmadan barış gelmez, sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırın barış gelsin. Çocuklarımızın cenazelerini görmek istemiyoruz'' diye konuştu.

'SAVAŞA KARŞI MÜCADELE, SERMAYE DÜZENİNİ ÇIKARLARINA KARŞI MÜCADELEDİR'
Hatimoğulları ise, emperyalist güçlerin paylaşım savaşlarının bambaşka bir evreye geçtiğini söyledi. Savaşların asıl sebebinin sermayenin paylaşım savaşı olduğunu belirten Hatimoğulları, "Bugün sermaye sahipleri, emperyalist güçler o kadar fütursuzca saldırı içindeler ki dünyanın ve insanlığın geleceğini dahi tehlike altına atmış durumdalar. Biz dünyanın bütün halkları olarak, bütün işçileri, emekçileri olarak, kadınlar olarak bu savaş politikalarına karşı verdiğimiz mücadelenin aynı zamanda kapitalist sisteme karşı, sermaye düzeninin çıkarlarına karşı bir mücadele olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız" dedi. 

Türkiye'nin siyonist İsrail ile işbirliğine değinen Hatimoğulları, AKP'yi "Filistin halk için timsah gözyaşları dökmeyin" diye uyardı. 

'KİTLESEL MÜCADELENİN ÖNÜNÜ AÇALIM'
Dört parça Kürdistan'da en temel meselelerden birinin Kürt sorunu olduğunu belirten Hatimoğulları, Türkiye halkları olarak Türkiye'de bu kadar derinleşmiş ekonomik kriz, açlık ve yoksulluk karşısında, neredeyse her yerde domates üreticilerinden biber üreticilerine, fıstık üreticilerinden çay üreticilerine kadar herkesin alanda ve meydanda olduğunu dile getirdi. Hatimoğulları, "İktidarın Kürt sorununu çözmeyerek, Kürt sorununu Türkiye'deki bütün halklara, işçi ve emekçilere karşı için sorunları gölgeleyen bir unsur olarak kullandığının altını çizmek istiyorum. Buradan barış için, ekmeğin adaleti için, eşitlik için hep birlikte dayanışmacı, daha örgütlü, daha kitlesel bir mücadelenin önünü açalım" dedi.

'KÜRT HALKI STATÜ TALEP EDİYOR'
1 Eylül Dünya Barış Gününe dikkat çeken Hatimoğulları, Rojava'da Kürt halkını verdiği mücadeleyi sahiplenmek gerektiğini belirtti. Hatimoğulları, "O yüzden bu direnişi bu ülkede ve Suriye'de cezalandırmaya kalkanlara bir kez daha diyoruz ki Kürt halkı statü talep ediyor. Bu statüyü Suriye'de de Türkiye'de de talep ediyor. Bu statünün önünün açılması bölge barışına hizmet edecek çok önemli noktalardan biridir" ifadelerini kullandı. 

'BERABER İNŞA EDECEĞİMİZİN SÖZÜNÜ VERİYORUZ'
PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin derhal kaldırılmasını isteyen Hatimoğulları, bunun barışın önünü açacağına yönelik inançlarının tam olduğunu dile getirdi. Hatimoğulları, son olarak şunları söyledi: "Barış analarının yüreğinde büyüttüğü, arzuladığı ve bu ülkenin, bu coğrafyanın topraklarında kanı dindiren duygununun, düşüncenin, bilincin ta kendisidir barış. O halde bizlerin bu bölgede bu kadar acı çeken halklar olarak başta Ortadoğu olmak üzere büyük barış hareketini hep birlikte örgütlenmenin zamanı geldi ve geçti. Cetvelle çizilmiş olan Ortadoğu sınırlarını asla tanımayan ve sınırları aşan bir barış hareketine, sınırsız bir barış hareketine, rengimiz, dilimiz, dinimiz, ırkımız ne olursa olsun birbirimize dört elle sarılabilen, dört elle birbirine tutuşabilen güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız var. Bizler büyük barış hareketini hep birlikte örgütlemek gibi görev ve sorumluluğumuzun olduğunu farkındayız. Ben de bu görev ve sorumlulukla, bunun bilinciyle hepinizi bir kez daha saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Barışa olan inancımızla sizleri bir kez daha selamlıyorum. Barış mutlaka kazanacak. Barış cesurdur, barış yüzleşmektir. Barış sorunun adını açıkça ortaya koymaktır. Tarihi yüzleşmeyi gerçekleştirmektir barış. O yüzden barış asla birilerinin tanımladığı gibi pasif olan değil, tam tersi aktif ve etkin olandır. Biz bu aktif ve etkin fikri, bu yaşam tarzını demokratik bir zeminde hep beraber inşa edeceğimizin sözünü veriyoruz."