24 Kasım 2024 Pazar

Hatimoğulları Antakya'da: Kendimize ve kentimize sahip çıkıyoruz

25 Kasım çalışmaları kapsamında Antakya'da kadınlarla buluşan HEDEP Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, depremin ardından aylar geçtiğini ancak halkın evsiz barksız yaşamlarını idame ettirmeye çalıştığını aktardı. "Biz burası unutulsun istemiyoruz. Çünkü burası unutulursa çok şeyimizi kaybederiz. Biz kendimizi unutturmayacağız; bu umutla, bu dayanışmayla yaşayacağız" diyen Hatimoğulları, Dikmeceli kadınların direnişini selamladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında deprem bölgesi Antakya'da kadın buluşmalarına katıldı. Hatimoğulları; Defne, Serinyol, Samandağ, Dörtyol ve Hatay merkezde kadınlarla bir araya geldi.

Samandağ'daki buluşmada konuşan Hatimoğulları, şubat depremlerinin ardından aylar geçmesine rağmen hala bu travmayı atlatamadıklarını kaydetti. "Devlet burada yoktu ama biz hepimiz buradaydık. Almanya'dan, İsviçre'den, Avrupa'dan, Arabistan'dan, Katar'dan yardımlar aktı buraya. Buradaki insanlar bizi unutmadı. Yurt dışındaki birçok dernek ve kurum desteğini bizden esirgemedi. Türkiye'de vicdan sahibi herkes; Türkiye'nin solcuları, devrimcileri, yurtseverleri, sosyalistleri, Kürt halkı bize elini uzattı" dedi, depremin ilk günlerinde yürütülen mücadeleyi anımsattı.

'SEFERBERLİK DEĞİL OHAL İLAN ETTİLER'
Depremlerde büyük bir yıkım yaşanmasına rağmen iktidarın seferberlik değil OHAL ilan edildiğine dikkat çeken Hatimoğulları, "Bizi daha sıkı bir şekilde faşistçe, otoriterce yönetmek için; mallarımıza, mülklerimize, evlerimize, küçücük bahçelerimize, gecekondularımıza el koyup kamulaştırmak için OHAL ilan ettiler. Seferberlik ilan etmiş olsalardı, iş makinaları Maraş'ta, Hatay'da, Adıyaman'da olurdu ve biz bu kadar canımızı kaybetmemiş olurduk" dedi.

'YAŞAMLARIMIZI İDAME ÇALIŞTIĞIMIZ MEKANLARDA YAŞIYORUZ'
25 Kasım'a ilişkin konuşan Hatimoğulları, "Biz yaşamın her yerinde şiddete maruz kalıyoruz her şekilde. Şimdi en büyük şiddeti yaşadığımız çadırlarda, konteynerlerde, evsiz barksız yaşamlarımızı idame ettirmeye çalıştığımız mekanlarda yaşıyoruz" ifadelerini kullandı.

'DİKMECE'Lİ KADINLARIN DİRENİŞİ ÇOK ÖNEMLİ'
Hatimoğulları, "Bu iktidardan en büyük talebimiz neydi? Meclis kürsülerinde milletvekillerimiz bunu defalarca dile getirdi ve bunun mücadelesini en güçlü şekilde verdi. Hastaneler ve okullar öncelikle yapılsın dedik, yapmadılar. Özellikle Antakya'da 1- 1,5 saat yol gidiyor insanlar çocuklarını okula göndermek için. Bir anne dedi ki 'Külüstür bir arabam var, 1 saatlik yol gidiyorum ve orada çocuğumu bekliyorum. Çünkü hiç bilmediğim bir yere çocuğumu gönderiyorum.' Çok mu zordu yıkılmış okulların yerine okul, hastane yapmak? Ama yapmadılar, çünkü burada yaşayan Arap Alevilerinin göç etmesini istediler. Bu iktidar depremi Allah'ın lütfu olarak gördü. Bizden kurtulmak istedi bu iktidar. Bizi toprağımızdan, çarşımızdan kovmak istedi bu iktidar. Ama biz gitmedik ve bunun öncülüğünü siz kadınlar yaptınız. 'Gitmedik, buradayız; kendimize ve kentimize sahip çıkıyoruz' diyen kadınlar olduk. İnanın ki bu çarşı merkezinde elimizde reyhanlar ve bahurla yaptığımız yürüyüş herkes tarafından görüldü. Kadınların kendisine ve kentine sahip çıkması çok değerliydi. Dikmece'de kadınların topraklarına ve zeytinliklerine sahip çıktıkları direniş çok anlamlı" dedi.

'DİKMECELİ KADINLARIN DİRENİŞİNİ SELAMLIYORUM'
Birçok Alevi köyünü, mahallesini acil kamulaştırmaya tabi tuttuklarının altını çizen Hatimoğulları, "En son rezerv alanla ilgili bir kanun geçti Meclis'te. Esas hedefleri İstanbul ama bizim kentimiz de hedefte. O düzenleme ile Hatay rejimini bütün Türkiye'de uygulamak istiyorlar. Rezerv alan ilan etmek ne demek? 'Ben şurayı rezerv alan ilan ediyorum' dediğinde orada tasarruf hakkı iktidarda. İstedikleri müteahhitlere verecekler, istedikleri kuleleri dikecekler ve yandaşlarına bizim topraklarımızı peşkeş çekecekler. Biz büyük bir direnç gösterdik bu yasaya karşı ama ne yazık ki AKP ve MHP tarafından geçirildi. Umuyorum ki bunu AYM iptal eder. Biz kendi kentimizde depreme dayanıklı yapıların inşa edilmesini savunuyoruz. Kendi toprağımız sıvılaşmışsa, eğer orada bir inşaat yapılmayacaksa zaten yapılmamalıdır. Buradaki insanlar bunları anlamayacak insanlar değil. Bizler depreme dayanıklı konutlar istiyoruz ama gelişigüzel istimlak ve kamulaştırmaya asla evet demeyeceğiz, dememeliyiz. Tıpkı Dikmeceli kadınlar gibi. Ben burada Dikmeceli kadınların direnişini bir kez daha selamlıyorum" dedi.

'PROTESTO EDECEKSEN İSRAİL'LE İLİŞKİLERİNİ KES KAHVEYLE UĞRAŞMA'
Siyonist İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırım saldırılarına dikkat çeken Hatimoğulları, "AKP Filistin'e ağlarken bir yandan da gemilerle İsrail'e çelik ve malzeme gönderiyor" vurgusu yaptı. İktidar ve  yandaşlarının Starbucks'ta yaptıkları protestoya ilişkin ise Hatimoğulları, "İşte bunları kes, protesto edeceksen bunları yap, kahveyle uğraşma" dedi.

'BURASI UNUTULURSA HER ŞEYİMİZİ KAYBEDERİZ'
Depremde her şeyini kaybeden bir kadının "Ben saksıdaki çiçekleri kurtarmayı başardım" sözlerini anımsatan Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Biz parti olarak dün olduğu gibi bugün de depremzedelerin her yerde sesi soluğu olmaya devam edeceğiz. Vekilken de tüm konuşmalarımda depremi hiç atlamadım. Diğer vekil arkadaşlarımız da bu konuda duyarlılık gösterdiler. Şimdi de Eş Genel Başkan olarak yaptığım grup toplantılarının hepsinde mutlaka deprem gündemi oluyor. Biz burası unutulsun istemiyoruz. Çünkü burası unutulursa çok şeyimizi kaybederiz. Biz kendimizi unutturmayacağız; bu umutla, bu dayanışmayla yaşayacağız. Bizler umudumuzu Samandağ'ın, Antakya'nın, Defne'nin, İskenderun'un topraklarına gömeceğiz ve oradan hayatlarımızı yeniden yeşerterek yeniden var olacağız. Antakya geçmişte de çok yıkıma uğramış, depremler yaşamış bir kent. Ama insanlık burada ısrar etti. Şimdi de sizin ısrar ettiğiniz gibi. Kentin yerle bir olduğu 600 yıl önceki depremde bile insanlık gitmemiştir. Biz şu an hep birlikte tarih yazıyoruz. 100 yıl sonra insanlar sizin burada kalışınızı görecek; evinizi, bahçenizi, ağacınızı sahiplenişinizi görecek. Mutlaka burada hayatı yeniden yeşerteceğiz. Katılımınız için hepinize çok çok teşekkür ediyorum."