4 Ekim 2024 Cuma

Hakkari Belediye eski eşbaşkanı Hatipoğulları çıplak arama işkencesine maruz kaldı

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Dede, Hakkari Belediye eski eşbaşkanı Dilek Hatipoğulları'nın çıplak arama işkencesine maruz kaldığını duyurdu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, başta çıplak arama olmak üzere hapishanelerde devam eden hak ihlallerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. 

Hakkari Belediyesi eski eşbaşkanı Dilek Hatipolu'nun çıplak arama işkencesine maruz kaldığını belirten Dede, "Sincan Cezaevi'nden Van T tipine sevk edilen Hatipoğlu, jandarmalar eşliğinde yüksek güvenlikli cezaevinden getirilmesine rağmen çıplak arama işkencesine maruz bırakıldı. Ayın 12'sinde gerçekleşen bu işkence ve ahlaksızca tavır bizim tarafımızdan dün öğrenildi. Kendisi avukatıyla görüşmesinde ayın 12'sinde çıplak aramaya maruz kaldığını ifade etti. Bugün cezaevinde kendisini ziyaret ettik. Kendisinin anlatımıyla cezaevi girişinde gardiyanlarla karşılaştığı ilk anda gardiyanlar soyunmasını söylemiş. Çıplak arama yapılacağı söylenmiş. Dilek Hatipoğlu da bu onursuzca ve ahlaksız hareketi kabul etmeyeceğini, çıplak aramaya rızasının olmayacağını söylemiş. Bu söylemin ardından üç gardiyan tarafından kameralar tarafından görünmeyen bir noktada ağır bir şekilde darp edilerek bütün kıyafetleri çıkartılmış ve çıplak aramaya maruz bırakılmıştır" dedi. 

'ÇIPLAK ARAMA MEŞRU BİR UYGULAMA DEĞİLDİR'
Geçen aylarda HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun çıplak arama işkencesini kamuoyuna duyurduğunu hatırlatan Dede, iktidarın o dönem yaptığı "çıplak arama yoktur" açıklamasına dikkat çekti. Dede, "Sürekli ifade ediyoruz, bu uygulama ahlak dışıdır. Bu uygulama vicdan dışıdır. Meşru bir uygulama asla değildir. Hem kişinin bedenine dönük bir uygulama, hem fiziki bir işkencedir. Hem de kişinin manevi bütünlüğüne dönük ruhsal bir işkence uygulamasıdır. Tüzükte yer alıyor olması uygulamanın yasal olduğu anlamına gelir mi? Elbette hayır. Bir yönetmeliğin gerçek hukuk metni olması, altında kimin imzası olduğuna bakarak değerlendirilemez" ifadelerini kullandı. 

'İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU OLDUĞUNU İDDİA EDEN ZENGİN, HATİPOĞLU'NU DERHAL ZİYARET ETSİN'
Dede, "Çıplak arama tartışmaları yürürken AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, kendisinin avukat ve insan hakları savunucusu olduğunu iddia ediyor; İnsan hakları savunucusu mu bilmiyorum ama avukat olduğunu biliyorum; kendisine bir kez daha sesleniyorum; Dilek Hatipoğlu ile Van T tipi Cezaevinde bu sabah görüştüm. Gözündeki morluk, dizlerindeki morluklar, bacaklarındaki çürükler hala duruyor. Avukatlık yeminine bağlı olarak Özlem Zengin'in derhal Dilek Hatipoğlu'nu ziyaret etmesi ve çıplak aramanın olup olmadığını bizzat yerinde görmesini istiyorum. Çıplak arama vardır, Türkiye cezaevlerinde uygulanıyor ve bunun son mağduru da Dilek Hatipoğlu'dur" dedi. 

'İDARE, HATİPOĞLU'NA SORUŞTURMA BAŞLATTI'
Dilek Hatipoğlu'nun aynı zamanda vertigo ve bursit hastalığı taşıdığını dile getiren Dede, her iki hastalığın da kişinin dengesini sağlayabilmede güçlük yarattığını, ayakta kalmasını ve yürümesini de engellediğini kaydetti. Dede, "Bugün cezaevi ikinci müdürü ile yaptığımız görüşmede Dilek Hatipoğlu 3 gardiyanı darp ettiği için hakkında soruşturma başlatıldığını, dalga geçercesine söyledi" diye konuştu buna karşılık HDP avukatlarının da suç duyurusunda bulunacağını belirtti. 


'CEZAEVLERİNİN İŞKENCE YUVASI OLMAKTAN ÇIKARILMASI GEREKİR'
Hapishanelerde süren açlık grevi direnişine ilişkin ise Dede, "Dilek Hatipoğlu maruz kaldığı çıplak arama işkencesi ve daha nice hak ihlallerinin yaşanıyor olmasının bir sonucudur bu açlık grevleri. Bu uygulamaların derhal sona erdirilmesi ve mahpusların taleplerini kabul edilerek cezaevlerinin işkence yuvası olmaktan çıkarılması gerekir. İmralı Cezaevi'nde 22 yıldır devam eden tecrit sistemi cezaevinde bulunun bütün mahpuslar açısından bir tehdit durumu oluşturuyor. Bu sebeple açlık grevindeki mahpusların talebi olan Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması da gerekir. Cezaevlerindeki sorunların neden olduğu zemin İmralı ada hapishanesindeki tecrittir.  Daha fazla acı yaşanmadan Türkiye'nin insan hakları karnesine olumsuz not düşülmeden hükümeti güvenlikçi politikalarından, ülkenin güvenliği adı altında geliştirildiği bu eziyet uygulamalarından vazgeçmeye çağırıyoruz" diye konuştu.