23 Kasım 2024 Cumartesi

Güney Afrika'nın İsrail'e açtığı soykırım davası görülüyor

Güney Afrika'nın İsrail'e açtığı soykırım davası Uluslararası Adalet Divanı'nda görülmeye başlandı. Güney Afrikalı hukukçular, İsrail'in sistematik bir şekilde saldırılar, ambargo, sivillerin hedef alınması, açlık ve susuzluk gibi suçlarla soykırım suçunu işlediğine dair argümanlarını sunuyor.

Filistinli direniş gruplarının 7 Ekim'de başlattığı Aksa Tufanı hamlesi sonrası İsrail'in Gazze Şeridi başta olmak üzere Filistin halkına dönük soykırım saldırılarına ilişkin, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail'e karşı soykırım suçlamasıyla açtığı dava Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Adalet Divanı'nda (ICJ) görülmeye başlandı.

Güney Afrika, İsrail'in Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini belirterek, İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği suçlardan yargılanmasını ve saldırılarını derhal durdurmasını talep ediyor.

Duruşmada ilk olarak Güney Afrika hukuki heyetinin argümanları dinleniyor. 12 Ocak'ta görülecek duruşmada ise İsrail heyeti savunma yapacak. Daha önce iki saat olarak açıklanan duruşmaların süresi, İsrail'in talebi üzerine 3 saate çıkarıldı. Halka açık yapılan duruşma canlı yayınlanıyor.

84 sayfalık başvurusunda Güney Afrika, İsrail'in Gazze'deki Filistinlileri öldürerek, onlara ciddi zihinsel ve bedensel zarar vererek ve "Fiziksel yıkımlarına yol açacak şekilde hesaplanmış" yaşam koşulları yaratarak onlara karşı soykırım işlediğini söylüyor.

Raporda İsrail'in üç ayı aşkın süredir devam eden saldırıları sırasında Gazze Şeridi'ne temel gıda, su, ilaç, yakıt, barınak ve diğer insani yardımları sağlamadığı belirtiliyor. Ayrıca Gazze'nin büyük bölümünü yerle bir eden, yaklaşık 1.9 milyon Filistinliyi göçe zorlayan ve Gazze sağlık yetkililerine göre 23 binden fazla insanın ölümüne neden olan sürekli bombardımana işaret ediliyor.

"Tüm bu eylemler, soykırımı önlemede başarısız olan ve Soykırım Sözleşmesi'ni açıkça ihlal ederek soykırım işleyen İsrail'e atfedilebilir" denilen başvuruda, İsrail'in sözleşmeyi ihlal ederek kendi yetkilileri tarafından soykırıma teşvik edilmesini de engelleyemediği belirtiliyor. Mahkemeden İsrail tarafından yapılan ihlallerin durdurulması için acil önlemler alması isteniyor.

Bu haftaki duruşmalar sadece acil durum önlemlerinin alınması ihtimaliyle ilgili. Resmi olarak geçici tedbirler olarak adlandırılan bu önlemler, mahkeme davanın tamamını incelerken anlaşmazlığın daha da kötüleşmesini önlemek için bir tür kısıtlama emri anlamına geliyor.

Güney Afrika'nın talep ettiği geçici tedbirler arasında, delillerin korunması, gerçekleri araştırma komisyonlarının oluşturulması, uluslararası organlara erişim sağlanması ve soykırıma teşvikin bastırılması ile teşvik eylemlerinin cezalandırılması yer alıyor. 

Güney Afrika heyeti argümanlarına başlarken Filistin'in 1948'den bu yana işgal altında olduğunu ve apartheid rejiminin cezasızlıkla kol kola sistematik bir şekilde sürdüğünü belirtti.

HASSİM: İSRAİL SOYKIRIMA VARAN SİSTEMATİK BİR DAVRANIŞ BİÇİMİ SERGİLEDİ
Güney Afrika heyetinden Dr. Adila Hassim, İsrail'in Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin 2. maddesini ihlal ettiğini, İsrail'in soykırım fiillerini sözleşme bağlamında ortaya koyacağını belirtti. Hassim, Gazze'nin 1967'den beri İsrail işgali altında olduğunu, İsrail'in yıllardır Gazze'nin karasuları, toprağı, elektrik - su altyapısı gibi belirleyici hükümet görevlerinden olan her alanı üzerinde kontrole sahip olduğunu belirtti.

Gazze nüfusunun yarısını çocukların oluşturduğunu ve Gazze halkının sıklıkla bombalarla, silahlarla, ölümle yüzleştiğini kaydeden Hassim, İsrail'in süregelen işgal ve ambargosu nedeniyle birçok insanın susuzluktan, salgın hastalıklardan ve benzer insani ihtiyaçların karşılanmamasına bağlı sorunlardan hayatını kaybettiğini açıkladı.

"İsrail soykırıma varan sistematik bir davranış biçimi sergilemiştir. Gazze halkını denizden, karadan ve havadan modern savaş tarihinin en ağır konvansiyonel bombardıman kampanyalarından birine maruz bırakmıştır" diyen Hassim, Gazze'de şu anda hiçbir yerin güvenli olmadığını ifade etti. Filistinlilerin nereye giderlerse gitsinler ölümle karşılaştığını dile getiren Hassim, ölümlerin sayısı çok yüksek olduğu için toplu mezarlar açıldığını ve pek çok cenazenin kimliğinin tespit edilemediğini vurguladı.

Gazze'de yüzlerce ailenin tamamen yok edildiğine dikkat çeken Hassim, yeni doğmuş bebekler dahil hiç kimsenin bombardımanlardan kurtulamadığını belirtti.

'İSRAİL SALDIRILARIN YANI SIRA AÇLIK VE SUSUZLUĞU DA DERİNLEŞTİRİYOR'
Saldırıların 60 bini aşkın kişinin yaralanmasına ve sakat kalmasına yol açtığını, sağlık sisteminin neredeyse tamamen çöktüğünü vurgulayan Hassim, "Filistin halkının çektiği acılar inkar edilemez. İsrail Gazze'deki Filistinlilerin yaklaşık yüzde 85'ini göçe zorlamıştır. Kaçabilecekleri güvenli bir yer yok. Aileler güvenlik arayışıyla defalarca yer değiştirmek zorunda kaldı, pek çok Filistinli birden fazla kez yerinden edildi. İsrail'in yerle bir ettiklerini tazmin edeceğine ilişkin herhangi bir işaret de yok. Aksine bu ağır yıkım İsrail ordusu tarafından açıkça kutlanıyor. Zorunlu yerinden edilme ile birlikte İsrail açlık ve susuzluğu da derinleştiriyor. Nüfusun yüzde 93'ü kritik düzeyde açlıkla cebelleşiyor" dedi.

İsrail'in Gazze için teklif edilen yardımları reddettiğini vurgulayan Hassim, "Bir diğer soykırım fiili, İsrail'in Gazze'nin sağlık sistemine yaptığı ve yaşamı sürdürülemez hale getiren askeri saldırısıdır" dedi.

Hassim, "Soykırım hiçbir zaman işlenmeden görülemez. Ancak bu mahkeme, tartışmasız bir şekilde bir davranış örüntüsünü tespit edebilecek veriye sahiptir. Ve net şekilde buradaki örüntünün soykırıma işaret ettiğini görecektir. Mahkeme daha önce Myanmar-Gambia davasında tereddüt etmemiştir. Bugün önünüzdeki dava Myanmar-Gambia dosyasında ortada olan olgulardan daha da ağırına sahiptir" ifadelerini kullanarak, savaşın derhal durdurulması çağrısı yaptı.

Duruşma Güney Afrika heyetinin argümanlarıyla devam ediyor.