2 Ekim 2024 Çarşamba

Gültan Kışanak: 40 yıl sonra içerde olmam Kürtlere yönelik baskıların devamını gösterir

12 Eylül'de hapiste olan Gültan Kışanak, 40 yıl sonra tutsak olduğu hapishaneden 12 Eylül'ü değerlendirdi. Kışanak, "40 yıl sonra bir kez daha cezaevinde olmam, Kürtlere yönelik baskı politikalarının devam ettiğinin bir göstergesi. Ancak aradan geçen yıllarda neler yaşandığını görmeden sanki her şey yerinde sayıyormuş gibi bir değerlendirme de eksik kalacaktır..."

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Eylül askeri faşist darbenin 40. yıldönümünde yaptığı konuşmada, "Askeri rejimin sol grupları sert şekilde tasfiye etmesinin amacının PKK'nın gelişip büyümesindeki engelleri kaldırmak olduğu anlaşılıyor" dedi.

Erdoğan'ın bu sözlerini, Gültan Kışanak çürütüyor. Tutsak bulunduğu Kandıra F Tipi Hapishanesi'nden 12 Eylül ile ilgili soruları yanıtlayan Gültan Kışanak, "40 yıl sonra bir kez daha cezaevinde olmam, Kürtlere yönelik baskı politikalarının devam ettiğinin bir göstergesi" ifadelerini kullandı.

Gültan Kışanak 12 Eylül askeri darbe döneminde, henüz 19 yaşında iken tutuklandı. 1980-1982 yılları arasında Diyarbakır Hapishanesi'ndeydi. 2014 Türkiye Yerel Seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Kışanak'ın hapishane süreci bugün de devam ediyor. 25 Ekim 2016'da gözaltına alındı. 30 Ekim 2016'da, DBP'li Meclis Üyesi Fırat Anlı'yla birlikte tutuklanarak Kocaeli F Tipi Hapishanesi'ne gönderildi.

Kışanak hakkında "örgüt kurmak ve yönetmek" suçundan 41 kez, "örgüt propagandası yapmak" ve "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmamak" suçlarından 57 yıl 6 aydan 230 yıl 6 aya kadar hapis cezası istendi.

12 EYLÜL'LE HESAPLAŞMA TÜRKİYE DEMOKRASİSİNİN DE KÜRT MESELESİNİN DE ÇÖZÜMÜNDE KİLİT ROL OYNUYOR
Kışanak, Gazete Duvar'dan Filiz Gazi'nin "12 Eylül'ün Türkiye tarihi açısından kayıp bir zamana neden olduğu, şimdinin toplumunda izleri olduğu düşünülür. Kürt şehirlerine ve siyasi hareketine etkisi nasıl oldu?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"12 Eylül toplumsal gelişimin yönünü değiştirmek amacıyla yapılan bir darbeydi ve hem toplumsal yapıda hem de devlet düzeninde köklü değişikliklere yol açtı. Bu nedenle günümüzde hala 12 Eylül yaşanıyor demek abartı olmayacaktır. Türkiye genelinde, 12 Eylül öncesinde, toplumda 'aktif yurttaş' olma yolunda güçlü bir çaba vardı. Hak arama, haksızlığa karşı çıkma, talepleri için mücadele etme, örgütlenme gibi; demokratik toplum olma iddiasının güçlü emareleri vardı. Bu özellikler, canlılık ve dinamizm belirtisidir. İşçiler, gençler, kadınlar, yoksullar yani halk geleceğe ilgi duyuyor, sorunların çözümünde kendisini özne olarak görüyordu. 12 Eylül bunu kesintiye uğrattı. Baskı ve şiddet toplumu edilgen, güce ve iktidara göre şekil değiştiren, talep eden değil, iktidardan bekleyen, verilene razı olan, özne olma iddiasını yitiren bir yapıya zorladı. 12 Eylül rejiminin otoritenin, gücün korkusunu hep yüreğinde taşıyan, 'suskun toplum' yaratma amacı, ne yazık ki bir süre sonra şeklen sivil idareye geçilse de değişmedi.

"Kürtler de bütün bunlardan nasibini aldı. Ancak, Diyarbakır Cezaevi'nde uygulanan vahşete karşı onurunu koruma refleksi de harekete geçti. Kürt hareketinin kısa sürede kitleselleşmesinde bunun önemli bir katkısı oldu. 40 yıldan beri devam eden savaşın, çatışmanın nedenleri sorgulanırken, 12 Eylül rejiminin belirleyici etkisi doğru anlaşılmalıdır. Demokratik mücadele imkânlarının tümden ortadan kaldırılmasının yıkıcı etkilerini yaşıyoruz hâlâ. Bu nedenle 12 Eylül rejimi ile doğru düzgün bir hesaplaşma Türkiye'nin demokrasi sorunlarının da Kürt meselesinin de çözümünde kilit bir rol oynuyor."

'KAÇ KİŞİYİ DAHA TUTUKLAYABİLİRLER?'
Kışanak'ın konuyla ilgili diğer sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

19 yaşında tutuklandınız. 1980-1982 yılları arasında Diyarbakır Cezaevi'ndeydiniz. İşkence gördünüz. O derece şiddetin içinden kalabalığa karıştığınızda, dışarıya çıktığınızda sizde ne değişmişti?

İmkansızı başarmış gibiydim. Bir korku tünelinden geçmiş, hırpalanmış ama güç kazanmış, umutlarını hayallerinin sığınağında büyütmüş ve büyümüş olarak çıktım cezaevinden ve yoluma devam ettim.

40 yıl önce cezaevindeydiniz. Bugün de cezaevindesiniz. Kişisel tarihinize bakınca özellikle Kürtler açısından durumun değişmediği görünüyor. Bunun kırılabileceğini düşünüyor musunuz? Nasıl?

Evet. Benim 40 yıl sonra bir kez daha cezaevinde olmam, Kürtlere yönelik baskı politikalarının devam ettiğinin bir göstergesi. Ancak aradan geçen 40 yılda neler yaşandığını görmeden sanki her şey yerinde sayıyormuş gibi bir değerlendirme de eksik kalacaktır. Benim ve benim gibi çok sayıda Kürt siyasi rehinenin varlığı bile baskıcı devlet politikalarının artık dikiş tutmadığının bir göstergesi. Kaç kişiyi daha tutuklayabilirler?

Bugün yaşananlar değişimi, gelişmeyi kabul edemeyenlerin ayak diremesidir. Değişim, çözüm, barış kaçınılmaz olarak kapıya dayanmıştır. Çözümün kapısı mutlaka açılacaktır. Keşke daha ağır bedeller ödenmeden ve daha fazla gecikmeden gerçekleşse. Bu tarihsel sorumluluk tüm demokratik muhalefetin omuzlarında.